C. YÖNTEM
3.2. ÖFKENİN BASTIRILACAĞI YERLER
Öfkenin bastırılacağı en önemli durum yaşlı anne-babadan kaynaklanan sıkıntılardan dolayı öfkelenildiği andır. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Rabbin, sadece
kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”1235
Ayette geçen “üff” kelimesi bir şeyden tiksinildiği zaman söylenilen sözlerdendir. Daha sonra bu kelime anlam genişlemesine uğrayarak eziyet duyulan her şeyi ifade eder hale gelmiştir. Bu kelimenin, can sıkıntısı anlamına geldiği de söylenmiştir.1236
Yine bu kelime “Kötü söz söylemek.” şeklinde de tefsir edilmiştir. Kötü sözün en alt mertebesi “üff” demektir.1237
Kurtubî (671/273) de “Reddedilip kabul edilmeyen her şeye karşı kullanılan bir söz.” olduğunu belirttikten sonra İbrahim’in (a.s) “Üf size ve sizin Allah’tan
başka taptıklarınıza!”1238
sözünü hatırlatmıştır.
1232 Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân, 1991, XI, 483.
1233 et–Taberî, Câmiu’l–Beyân fî Tefsîri’l–Kur’ân, 1996, VIII, 370. 1234
er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XXII, 11. 1235 el-İsrâ 17/23.
1236 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XIV, 450.
1237 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1985, IX, 4720. 1238
Ayetin devamındaki “tenher” kelimesi de “Senden onlara karşı kötü bir davranış görülmesin, onlara karşı elini bile oynatma,1239
şiddetle reddedip kaba davranma.”1240 şeklinde tefsir edilmiştir.
Anne-babanın uzun süre yaşlılık halinde kalması, zamanla evlat üzerinde ağırlığını hissettirir, onu usandırır ve sıkıntısını arttırır. Sıkıntısı artan kişinin öfkesi su yüzüne çıkar. Kişinin sıkıntısını açığa çıkaran asgari durum ise öfke ve sıkıntıdan sık sık solumasıdır. Bu öfke, zaman zaman sıkıntıyı ifade eden “üff” sözüyle ya da azarlamayla da gösterilebilir. Dini bağlılığı az olan kişiler bu durumda anne-babasına kötü davranmaya başlarlar. Allah (c.c) böyle bir durumla karşılaşan Müslümanlara “Sakın onlara öf deme, onları azarlama,
onlara tatlı ve güzel söz söyle.” diye buyurmaktadır.1241
Böylece anne-babadan görülen hoş olmayan durumlar için öfkelenmemek gerektiği açığa çıkmaktadır.
Öfkenin bastırılacağı diğer durum ise insanlardan kötülük görüldüğü sıradaki öfke anıdır. Öfkeyi yutma tavsiyesi iki ayet-i kerimede yer almaktadır. Bunlardan birincisi: “O
takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.”1242
ayetidir.
Bu ayet-i kerimede geçen “ َظْيَغْلا َنيِمِظاَكْلاَو” ibaresi “Bir insanın öfkesini yenip söz ve fiiliyle bu öfkesini göstermemesi.” demektir. Yine “Öfkenin sonucunda oluşacak davranışları göstermeyip içinde tutmaktır.” şeklinde de tarif edilmiştir.1243
Kurtubî (671/273) bu ibarenin “Öfkesinin gereğini yapabilecek güçte olmasına rağmen kişinin öfkesini yenerek sesini çıkarmaması.” olarak tarif etmiştir.1244
Öfkeyi yenmek sabrın ve yumuşaklığın bir çeşididir.1245
Âl-i İmrân 133-135. ayetlerinde İslam’da ideal ahlak özellikleri olan cömert olma, insanları bağışlama, kendi hatasını kabul edip bu hatayı düzeltmenin yanında öfkeyi yenmek de sayılmıştır. Bütün bu ahlakî özelliklere sahip olan kişinin de muttakilerden olduğu belirtilmiştir. Hatta bu insanların sahip olduğu takva onlara bu ahlaki özellikleri kazandırmaktadır. Bu takva duygusunun etkisiyle muttakiler can sıkan olaylar karşısında intikam almaya güçleri yettiği halde öfkelerini kontrol edip intikam almamaktadırlar.1246
Öfkelerini yenen muttakiler ayrıca kendilerine kötülük yapan bu insanları bağışlayarak ve
1239 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1985, IX, 4720. 1240 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, X, 370–371. 1241 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, X, 369. 1242
Âl-i İmrân 3/134.
1243 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, VII, 70.
1244 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, IV, 377. 1245 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, VII, 71.
1246
onlara iyilik yaparak Allah’ın (c.c) sevdiği kullar arasına girmektedirler.1247
Ancak affetme konusunda dikkat edilecek bir nokta vardır ki o da kamuyu ilgilendiren meselelerde toplum düzeninin bozulmasına ve kötülüklerin yayılmasına yol açabilecek durumlar karşısında gevşeklik göstermemektir.1248
Öfkeyi yenmeyle ilgili üçüncü ayet-i kerime şöyledir: “Onlar öyle kimselerdir ki
büyük günahlardan ve hayâsız çirkin işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yener, karşıdakinin kusurlarını affederler.”1249
Bu ayet-i kerimenin Hz. Ömer (23/643) ya da Ebu Bekir (13/634) (r.a) hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir. Rivayetlerde onlara hakaret edildiği ancak onların buna karşılık vermedikleri yer almaktadır. Kendisine kötülük yapanlara öfkelenip kötülükle karşılık vermemek ahlakın güzel özelliklerindendir. Güzel ahlaka sahip olanlar kendilerine zulmedenlere karşı şefkatli davranır, kendilerine cahillik edenleri bağışlarlar. Böylece Allah’ın (c.c) vereceği sevabı ve kendilerini bağışlamasını ümit ederler.1250
Onlar öfkeli ve kinci değildirler, sakin bir mizaca sahiptirler. İnsanların eksikliklerine göz yumar, öfkelendiklerinde öfkelerini bastırırlar. Hz. Peygamber’in (s.a.s) başarı kazanmasındaki en etkili amiller arasında bu özelliklere sahip olması da bulunmaktadır.1251
İnsanlar yaratılışı icabı öfkelenmektedirler. Güzel ahlak hiç öfkelenmemek değil, öfkelendiğinde öfkesine hâkim olabilmektir. Gerektiğinde özveride bulunup bağışlayabilmektir. Öfkelendiğinde bağışlayıcı olmak güzel bir davranış olduğu gibi haksız tecavüze karşı direnmek de güzel davranışlar arasında yer alır.1252
Şahsiyeti ihlâl edici ve zarurî durumlarda yumuşak davranmak doğru değildir. Mesela, Allah’ın (c.c) emir ve yasakları çiğnendiğinde vacip olan, yumuşak davranmak değil, öfkelenmektir.1253
1247 Hicâzî, et-Tefsîr el-Vâdıh, ts., I, 335. 1248 Heyet, Kur’ân Yolu, 2007, I, 674. 1249
eş-Şûrâ 42/37.
1250 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, XV, 418–419. 1251 el-Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, 1996, V, 231.
1252 Heyet, Kur’ân Yolu, 2007, IV, 754. 1253