• Sonuç bulunamadı

MAKEDONYA’DA HADİS İLMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Belgede Makedonya'da hadis çalışmaları (sayfa 112-117)

A. MAKEDONYA’DAKİ KÜTÜPHANELER

II. MAKEDONYA’DA HADİS İLMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Arnavut âlimler Hadis-i Nebevi’nin İslam hukukunda ikinci kaynak olduğunu bilerek Arnavutluk topraklarında ve dışında hadise hizmete önem vermişlerdir. Bu önem, mekana ve zamana hükmeden çeşitli merhalelerde ve düzenlerde sürmüştür. Dini ve kültürel yönelişlerde meydana gelen eğitimlerden etkilenmiştir.

Dini ilimlerle ilgili Arnavutça yazılar yirminci yüzyılın 1920’li yıllarından sonra başlamıştır. Hadis de diğer ilimlerin ortaya çıkışıyla birlikte aşağı yukarı ortaya çıkmıştır. Neredeyse nuru sönecekmiş zannedilen hadis ilmi çok küçük bir fırsat bile bulsa varlığını devam ettirmiştir. Çünkü Allah nurunu tamamlamayı arzu etmiş ve bu topraklarda Resulünün sünnetinin yaşamasına yardım etmiştir.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısı, İslam hakkında yazılan yazılarda gözle görülür biçimde canlılığa şahit olmuştur. Bu faaliyetler Arnavutça çıkarılan veya Sarayova’dan gelen Boşnakça dini dergiler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Şuna işaret etmek gerekir. Bosna, önemli bir ilim merkezidir. Dini önderler (imamlar) ilmi meselelerin çoğunluğunda bu merkeze güvenip dayanmışlardır.

1. Kitap Elde Etmenin Zorlukları

Eskiden kitaba ulaşmak gerçekten zordu. Herkes Arapça kitap elde etmeye güç yetiremezdi. Kitaplar zenginlerin ve çeşitli vakıfların elinde idi ve vakıflarda çalışanların dışındakiler bu eserlere zorlukla ulaşabilirdi. Her halükarda kitap sahibi olabilmek için elle yazılması ve çoğaltılması gerekmiştir. Bu dönemleri görmüş, yaşamış imamlar ve ihtiyarlar üç dönemden bahsetmektedirler.

1- Hilafetin düşmesinden önceki dönem.

2- Hilafetin düşüşünden ve komünist hükümetlerin idaresinden sonraki dönem. 3- 1960 yıllarından sonraki dönem.

İlk dönem: Bu devirde kitabın kaynağı Türkiye, Mısır, Şam ve diğer İslam memleketleri olmuştur. Ama özellikle hilafet merkezi olması ve coğrafi açıdan bize yakınlığı sebebiyle İstanbul, kitaba açılan pencere olmuştur. Araştırmam esnasında bazı hocaların şahsi kütüphanelerinde dededen toruna miras kalmış, İstanbul matbaalarında basılmış ve günümüze kadar muhafaza edilebilmiş iyi korunmuş eserler gördüm.304

İkinci dönem: Şeyh Muhammed Gaşi’in305 dediğine göre: “Durum gerçekten çok zor ve

olabildiğince kötü idi. Kitaba ulaşmak bütün ilim talebeleri için sadece hayaldi. Kitap bizim için ender bulunan bir şeydi. Bütün ilimleri biz şeyhten dinleme ve imla yoluyla alıyorduk. Alimlerden birisinin öldüğünü işittiğimizde oraya gider ve mirasçılarından belki kitapları bize verirler diye isterdik. Genellikle kitapları vermezlerdi ve biz onları elle yazardık.” İnsanların ellerindeki mevcut hadis kitapları hakkında bilgisini sordum. İlim talebesi olduğu dönemde bu kitapları bildiğini ama elde etmenin imkansızlığı sebebiyle onlardan hiçbirisinin kendinde olmadığını söyledi. “Bu kitaplara ancak üstatlar sahip olurdu ve öğrenciler ders esnasında veya belli bir mesele için onlara başvurabilirlerdi. Zamanın ilerlemesiyle durum daha da kötüleşti. Sonra savaş çıktı ve komünist hükümet tarafından sürdürülen baskıyla birlikte kitap konusu sevenleri için zorlaştı ve sınırlar İslami kitapların girişine kapatıldı.”

Üçüncü dönem: Bu devirde durum, az da olsa iyileşmiştir. İlk hac yolculuklarıyla birlikte kitaplar Makedonya’ya ya da genel olarak buradaki müslümanların yaşadığı yerlere gelmeye başlamıştır. Bu kitapları, din âlimleri ve onların tavsiye ettiği kişiler getirmiştir.

Son senelerde işler çok değişmiş ve ilim için yolculuklar büyük önem kazanmıştır. Bu yolculuklar, ilim elde etmek ve kitap sahibi olmak için en güzel yol olmuştur. Sünnet eğitimini tamamlamakla birlikte Allah’a davet yolunda sürekliliği sağlamada ihtiyaçları olan bilgileri

304 Üsküp şehrinden Şeyh Hafız İdris b.İbrahim b. İdris, bunlardandır. Ona, babasından ve 1907 yılında vefat eden

dedesinden birçok kitap miras kaldı. Meşhur bir âlimdi. Şeyh İdris, babasından rivayetle zamanının akranlarının kendisi hakkında şöyle söylediğini kaydeder:

“Eğer, nahiv kaybolsaydı, onu yeniden Şeyh İdris yazardı”.

305 O, Kosovalı meşhur bir âlimdir. 1910 yılında doğmuştur. Hâla hayattadır. Günümüzde yaşlanmıştır ve evinden

artırmak hırsıyla İslam devletlerinde öğretim gören ilim öğrencileri, her yıl çeşitli kitapları beraberinde getirmişlerdir. Bunu tehlikeye maruz kalarak, emniyet güçleri tarafından sorguya çekilme ve kitaplara el koyup müsadere edilme riskine rağmen yapmaktadırlar.306 Bu kitaplardaki

dini propaganda devletin öğretileriyle uyuşmamakta olduğundan kitaplar konusunda her türlü zorluk çıkarılmaktadır. 307

2. Arnavutlar Arasında Sünnetin Ortaya Çıkışının Etkenleri

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında dini hürriyetin sağlandığı dönemler olmuştur. 1900’lü yıllar gelene kadar hadis biraz biraz gelişmiştir. Bu yıllarda hadis ilmi alanındaki ilerlemeye içeriği ve gerekleri ile uyuşan doğru bir anlayışla hadisleri anlama çabasına etki eden doğrudan etkenler olmuştur. Araştırma ve konuyu takip ile sünnet alanında kaydedilen ilerleme huzura kavuşmuştur. Şüphe yok ki bu gelişme hadisin parlayışına, netleşmesine yönelmiş gözle görülür bir değişimdir.

Bu durum için birkaç etken sayılabilir.

— Ülke içerisinde âlimlerin çalışmaları ve gayretleridir.

— Makedonya’nın dışında yaşayan Arnavut âlimlerin hadisin ortaya çıkışındaki rolleri. — İlim öğrencilerinin İslam ülkelerine yolculukları.

3. Hadis İlminin Ortaya Çıkışında Ülke İçerisindeki Alimlerin Çabaları

Sünnet son dönemde ilerlemiş ve köklü bir biçimde gelişme göstermiştir. Hadis kitaplarının temeli kabul edilen kitaplardan birçoğu tercüme edilmiştir. Tercümeye önem verenler, çalışmalarına devam etmekte ve bunları daha da artırmayı arzulamaktadırlar. Sahih-i Buhari Arnavutçaya çevrilmiştir. Ebu Davud, Sünen-i Tirmizi Arnavutçaya çevrilmeye devam etmektedir. Ve bu arada Sahih-i Müslimi tercüme etme konusunda gayretleri olan kişiler bulunmaktadır.

Ramiz Zekai hadis ilmi konusunda telif edilen eserleri ve tercüme edilenleri gündeme getirmiştir. Hadislerin Arnavut âlimler nezdinde elde ettiği önem ve paya vurgu yapmıştır. O bu konuda şöyle demektedir: “Hadis konusunda yayın yapma faaliyetleri yaşadığımız şu yüzyılın öncelikle son on yılında gerçekleşmiştir. Bu şekilde yapılan yayınlar şu saate kadar elimde bulunanlar dâhil 1584 sayfaya ulaşmıştır.”308

306Şeyh Fahri Efendi İlyas’ın kütüphanesinde “Sahih-i Buharî, Camius-Sağîr ve 1963 yılında hac esnasında satın

aldığı hadis kitaplarının diğerlerini buldum. Onlar, hac yolculuklarını, ülkeye kitap sokmak için bir fırsat olarak değerlendiriyorlardı.

307Osmani, Sulejman” Cuhudu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn, ” s, 193. 308 Zekay, Ramiz, XX yüzyılda Arnavutlarda İslam Kültürü Gelişmesi, Tiran 2002, s. 215.

O bu sözlerini 1997 yılında kitabını telif ettiğinde söylemiştir. Bu, sünnet ilmini ilerlediğinin, parladığının ve hadisin tanınması için yapılan hizmetlerin çoğunluğunun açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

4. Vaaz Ve İrşad Yoluyla Hadislerin Ortaya Çıkışı

Şartlar daha önce yaşamış atalarımızdan İslam davetiyle meşgul olanları sahih hadislerin birçoğuna ulaşmak ve onlarla amel etmekten alıkoymuştur. Onlar, kitapları tanımaya, ilme, o kitaplara ulaşmaya imkan tanımayan zor şartlarda yaşamışlardır. Şayet burada bazı yönleriyle sünneti ihmal ve ona özen göstermemek var gibiyse de onlar yaptıklarıyla Allah’ın rızasını arzu etmişler ve bildikleri hadislerle yetinmişlerdir.

Bugün işler çok değişmiştir. Onların önünde duran, yollarını kesen sebepler yok olmuştur. Bazı zorluklar bulunsa da kitaplara ulaşmak, onlara sahip olmak daha kolaydır. Dinlerinde ince bir anlayışa sahip olmak için öğrencilerin birçoğu ilim yoluna dahil olmuştur. Onlardan birçoğu İslam ülkelerindeki üniversitelerde eğitim görmektedir. İlmi saf kaynağından almaktadırlar. Öğrenmede ve hüküm vermede Kur’an ve Sünnetten elde edilen şer’i delilleri kullanmada usulleri öğrenmektedirler.

Onlardan birçoğu önemli mescitlerde hatiplik ve imamlık görevini üstlenmişlerdir. Onlardan birisinin delil olamayacak bir hadisle hüküm verdiğini görmek ender bir durumdur. İnsanlar bugüne kadar böyle bir şey duymadığı halde hutbe verirken minberde hadis tahrici yaptıkları çoğunlukla işitilmektedir. Bu güven ve sadakatin neticesinde halk ile âlimler arasında delil talep etme kapısı açılmıştır. Derginin birinde bir makale yazan veya bir kitap telif eden yazar sahih deliller araştırır olmuştur.

Hadisin sıhhati, düşünürlerin, hatiplerin ve İslam davetçilerin aradığı bir özellik olmuştur. Seneler önce “Mesele böyledir.” Demek adet iken şimdi insanlar delil ve kaynak talep etmektedirler. Hadislerle amel etmek toplumun gönlünde yüksek bir mevki kazanmıştır.

Şüphe yok ki bu gelişme, bizzat tatbikine çalıştığımız, Nebevi Sünnetin öğretilerinin berraklaşmasına doğru ilerleyecektir.

5. Yeni ile Eski Arasında Bir Mukayese

Yeni ve eski arasında ki karşılaştırmayı dillendirince hakikati araştırmak için epeyce yaşlanmış bazı kişileri ziyaret edilmiş, onlarla görüşmeler yapılmış ve onlara şu soruları sorulmuştur:309

Sahih hadis kitaplarına, en azından Sahih-i Buhari’ye sahip miydiniz?

309 Şeyh Muhammed Gashi ve 1920 yılında doğan, tüm ömrünü insanları Allah’a davet etmek ve insanlara önderlik

yapmakla geçiren Şeyh Feyzullah Giray bunlardandır. Onların kendilerine gerekeli olan kitapların ve kaynakların azlığıyla mücadele ettiklerini ve bunların temin edilmesinin kendileri için kolay olmayacağını söyledi.

Son zamanlara kadar bu kitaplara sahip olmadıklarını, 1960’lı yıllardan sonra ilk hac yolculukları başlayınca bu kitaplara ulaşmaya başladıklarını söylediler.

2- Hadisleri hangi kitaplardan alıyordunuz?

Fıkıh, vaaz ve irsad kitaplarından, nerede bulurlarsa hadisleri almışlardır. Kitapların azlığı buna onları zorlamıştır. Onlardan birisi bilinen bir hadisle ilgili meseleyi öğrenmek için uzak yolculuklar yapmıştır. Onlardan her birisi hadislere ciddi anlamda hürmet göstermiş ve onlarla amel etmenin belirlenmiş bir görev olduğuna Allah’a yakınlaştıracağına inanmışlardır.

Yanlarında fıkıh, nahiv, sarf, feraiz hatta mantık kitaplarının bulunması, birkaçı dahi olsa hadis kitaplarının bulunmaması garip bir durumdur. Bugün ise, okudukları ve delil getirdikleri temel hadis kitapları yanlarında bulunmaktadır. Bu gelişme bizleri, amel ettiğimiz mezheplerin görüşlerinden birçoğunu tartışmaya itmektedir. Olaylar hadis ilminin berraklaşmasına ve daha önceki dönemlere göre hadise daha çok ilgiye yönelmiştir.310

6. Halen Makedonya’da Devam Eden Hadis Okulları

Üsküp şehri kendisine komşu bütün bölgeler için ana ilim merkezlerinden biri olagelmiştir. Âlimler ve öğrenciler Üsküp’e gelmişler ve bu şehirdeki birçok medresede ders okumuşlar ve okutmuşlardır. İlim sadece bu şehirle sınırlı değildir. Makedonya’nın diğer şehirlerinin de eğitim ve öğretim açısında ehemmiyetleri vardır. Bütün medreselerde hadis temel derslerden biri kabul edilmiştir. Ve çoğunlukla eğitim metotları birbirine benzemektedir. Bu medreselerde Hadis öğretimine gerekli özen gösterilmiş ve hadis öğretimi için özel okullar dahi bina edilmiştir.

Seyyah Evliya Çelebi’nin yazdığına göre; Makedonya şehirlerinde iki tane “Daru’l-hadis” bulunmaktadır. Birisi Şetîb (Shtip) şehrinde olup “Muradiye” diye isimlendirilmiştir.

İkincisi, Ohër (Uhrîd) şehrindedir ve burası Sahihu’l-Buhari’nin okutulduğu yerdir311.

İslam’ı din olarak kabul etmeleri Makedonya’daki Müslümanlara birçok fayda sağlamıştır. Bu faydalardan ilki hakkın ortaya çıkışıyla batılın yok olmasıdır. Hakikatte batıl yok olmaya mahkûmdur. Makedonyalıların İslam’a girmeleri, kişilerde ve ülkelerde köklü değişimler gerçekleştiren kültür ve eğitim devrimi, bu ülkede benzeri görülmemiş ıslahatlar meydana getirmiştir. Diğer taraftan ülke İslam devletinin himayesinde onun korumasından faydalanmış ve türlü türlü entrikalar çeviren düşmanlarının tuzaklarından İslam devletinin himayesi sayesinde korunmuştur. Ülke yabancı devletler eliyle idare edilmesi sebebiyle neredeyse parçalanmak üzere idi ve yönetim anlayışından uzak devlet geleneği olmadığından köksüzdü. Halkının

310 Osmani, Sulejman” Cuhudu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn, ” s, 193. 311 Ramadani, Naser, Depertimi Osman ne Maqedoni dhe Zhvillimi i Arsimit gjate shekujve 9-10 h./ XV-XVI, s. 132.

İslamlaşmasıyla birlikte Allah bu ülkeye hayırlar murat etmiştir. Ve asırlar boyunca şerefle dolu tarihleri olmuştur.

Osmanlı idaresi altındaki Müslümanlar İslam devlet müesseselerinin yapılanmasında bizzat görev almışlardır. Ve bu birçok alanda gerçekleşmiştir. Onlardan bazıları Osmanlının Selâtin döneminde başbakanlığa denk görevler almıştır. Bazıları hilafet devletinde farklı bakanlıklarda sorumluluklar yüklenmiştir. İslam ordularıyla birlikte savaşa katılmışlar, orduyu komuta etmişler, ülkeler fethetmişler ve yeryüzünde Allah’ın dinini yaymışlardır. Devlet siyaseti ve komutanlık alanında durum böyle olduğu gibi, Arnavutlar bizim için asıl olan şer’i ilimlerin çeşitli alanlarında daha önce zikredilen görevlerden az sayılamayacak makamları üstlenmişlerdir.312

Onlardan bazıları Osmanlı Devletinde yüksek dinî makamlara seçilmişlerdir. Hatta Şeyhu’l-İslam makamında bulunanlar olmuştur. Sanat ve edebiyat alanında adını duyuran âlimlerin ismini burada sayabilmek zordur.

Bu alimlerin bütününü burada hatırlatmak yerine, hadis ilmi konusunda öne çıkmış, Osmanlı Devletine tâbi ilmi müesseselerde görev almış, eser vermiş ve ders okutmuş şahsiyetleri tanıtmak yerinde olacaktır.

Belgede Makedonya'da hadis çalışmaları (sayfa 112-117)

Benzer Belgeler