• Sonuç bulunamadı

ARNAVUTÇA YAPILAN ÇALIŞMALARA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Belgede Makedonya'da hadis çalışmaları (sayfa 129-147)

Hadis, Arnavutluk’ta önemli bir gelişmeye şahit olmuştur. Bu dinin evlatları hadise hizmetleri esnasında Arnavutça konuşmaktadırlar. Nebevi Sünnet, bu halk İslamı din olarak kabul ettikleri günden beri böylesine hizmetlere şahit olmamıştır. Hadis ilmindeki ilerleme sürekliliğini sürdürmektedir. Bunu tercümeler, telif eserler, eğitim, araştırmalar ve uygulamalar göstermektedir. Bu ilerleme artmakta ve günden güne meyvelerini vermeye devam etmektedir. Hadisle ilgili mevzularda usul kitaplarını okuyanlar, onlardan faydalananlar ve bilgileri asıl kaynağından alanlar çoğalmıştır. Bu tercüme kitapları okuduklarında insanlar asıl kaynaklarından dini hakikatlerle tanışmışlardır

Birkaç sene içerisinde sünnet alanında hizmet eden, onun yayılmasında ve öğrenilmesinde emeği geçen kardeşlerimizin yaptıkları takdire şayan çalışmalardır.

Bununla birlikte çalışmaları esnasında bazı kusurlarda ortaya çıkmıştır. Bu başlangıç aşamasında gayet tabii bir durumdur. Bu bölümde onların yaptığı bazı hataları ele alınacaktır. Bu çalışmalara yöneltilecek tenkit iki açıdan olacaktır.

1- Arnavutça yazmak yirminci yüzyılın 1920’li yıllarında başlamıştır. Bu seneye kadar Arnavut âlimler bu ilimler hakkında Arapça veya Türkçe (Osmanlıca) yazılar yazmışlardır. İnsanlara, mescitlerde vaaz ve hutbelerle ya da onlara yapılan derslerde Arnavutça hitap edilmiştir. İlk eleştiri; insanların kendi dilleriyle anlayıncaya kadar eğitilme ve ilim elde imkânlarına sahip olmamaları yönündedir. Şu bilinen bir gerçek ki, herkes iyi derecede okumayabilir, Arapça ve Türkçe yazılanları tam anlamayabilir. Burada esas olan şey ağızdan nakildir.

Bu durum sünnet konusunda büyük bir cehaleti, onunla amel edilmemeyi peşinden getirdi. Dini konularda bilgi kısıtlı ve bunlar konusunda ilim sınırlı kaldı. Bu da topluma olumsuz olarak yansıdı.

2- 1920’li yıllardan yani hilafetin düşüşünden sonra, sünnet gereken itinayı görememiştir. İnsanlara kendi dillerinde, dergilerdeki makaleler dışında, çok bir şey sunulamamıştır. Arnavutça yazılan eserler son zamanlarda yaygınlaşmıştır. İnsanların kitaplara ulaşması kolaylaşmıştır. Ama bu kitaplar, peygamberin mirası milletin diliyle yaygınlaşsın ve faydası daha umumi olsun adına henüz tamamıyla tercüme edilip sunulamamıştır.

3- Daha sonraki dönemlerde âlimler fıkıhla ilgilenmişlerdir. Bu onlar için alternatifi olmayan bir uğraşı olmuştur. Fıkhı meselelerde derinleşmişler ve farklı alanlarda uzmanlaşmışlardır. Fıkıh ilmi için oluşturulmuş ders halkaları olmuştur. Arapça öğrenmenin gerekliliğine olan inançları onları Arap diline sevk etmiş ama onlar nahiv ve sarf meselelerini öğrenirken çok vakit kaybetmişlerdir. Bazen de mantık ilmiyle fazlaca uğraşmışlardır. Onların oturduğu ilim meclislerinde hadis kendine yeterince alan bulamamıştır. Bu anlayıştan dolayı hadis ilmi yara almış ve gereken ilgiyi görememiştir. Hayata fiili etkisinin gücü azalmıştır.

4- Son senelerde hadis, şahıslar ve kurumlar tarafından büyük ilgi görmüştür. Tercümede, telif eserlerde, araştırmalarda ve eğitimde hadis önemli bir paya sahiptir. Birçok kişi hadise hizmet etmekte ve hadis ilimlerinin yaygınlaşması için gayret göstermektedir. Ama bu alana giren ve tercüme yapan insanlar sanatlarını iyi icra edememektedirler. Yapılan hatalar sebebiyle tercüme konusunda zevk ve ustalık kazanmış uzman kişilerin nezdinde bu tercümeler güvenilirliklerini kaybetmişlerdir. Bu hatalar ilmi yetersizliklerden ve şahsi gafletten kaynaklanmaktadır.

Bazı eserlerde harfi harfine tercüme yapılmıştır. Bu durumda Arnavutçada anlamın bozulmasına sebep olmuştur. Kelimenin anlamına veya Arapça metnin işaret ettiği manaya bakmaksızın yapılan çeviri sadece mananın çevirisidir.

Mütercimler, hadisi anlamaya yardımcı olan şeylere, siyakına ve sibakına bakmamıştır. Sadece manası üzerinde durmuş ve bunun için hatalar oluşmuş, anlam bozulmuştur. Kelimeler konumlarından uzaklaştırılmıştır. Hadisleri Arapçadan tercüme ederken niyetin salih oluşu yetmez. Bilakis bu sanatı iyi icra etmek ve kurallarına göre hareket etmek gerekir. Yoksa kötülüğümüz iyiliğimizden daha çok olur.

Yapılması gereken tercümeler için bir komisyonun, bir heyetin oluşturulmasıdır. Yada gerekli güvenin sağlanabilmesi için kitap tercümeleri bu komisyonun gözetimi altında olmalıdır.

Bazı Kitaplara Yönelik Eleştiriler

Hata insanın tabiatında vardır. Bir işle uğraşana hatalar dostluk eder. Telif alanında bir kimse ne kadar hatadan selametten görünse bile hatalara maruz kalabilir. Bir dili başka bir dile aktarırken bu belalar daha umumidir. Makedonya ve çevresinde dini kitapların dilimize çevirisi

ihtiyaca göre günübirlik yapılmıştır. Elimizdeki usul kitaplarından ve faydası umumi olan dilimizdeki diğer kitaplardan hiçbirisi hatadan müstağni değildir.

1- “Bilbil Hadis Binbir Nur” Kitabı (BILBIL I HADİTHIT 1001 DRİTE)

Hadisleri Abdullah Semlâku339 toparlamış, seçmiş ve tercüme etmiştir. Müellif, bu kitapta

bin bir hadis derlemiş ve Arapça hadis metinlerini yazmadan Arnavutçaya tercümesini yapmıştır. Bu durum tercümeyi aslıyla kıyaslamayı zorlaştırmaktadır. Ancak derin araştırma ve okumalardan sonra hadisler bulunabilmektedir ve görünen o ki çoğunluğu sahih değildir ve delil getirilmeleri de caiz değildir.

Bu durum müellifin kitabın başında yazdığı mukaddimesiyle çelişmektedir. Müellif şöyle demektedir: “Rasulullahın bize bıraktığı dört yüz bin hadis içerisinden sizin için bin bir nur seçtim. Selefimiz olan âlimlerin derlediği hadis kitaplarının en sahihlerinden hadisleri seçtim.”340

Bu sözlere bu kitap da bulunan bütün hadisler sahih olduğu, hadislerin en sahih kitaplardan seçildiği zannedilebilir.

Gariptir ki kendisi bu sözlerin gereğine sarılmamış ve kitabına sahih olmayan kendisiyle delil getirilemeyecek hadisleri dahil etmiştir.

Onun seçtiği, delil getirdiği ve üzerine hükümler bina ettiği bir hadis örnek verilecektir. 89. sayfada bulunan 790 numaralı hadis şöyledir: “Türkler size ilişmediği sürece sizde onları terk edin(ilişmeyin).”

Hadisin tercümesinden sonra yorumlar yapmış ve bu konuda gelen tek bir hadis üzerine uzunca şerhler düşmüştür. O bu konuda şöyle demektedir. “Muhaddisler kitaplarında bize şu hadisi rivayet etmektedirler. “Yaratana isyan konusunda yaratılanlara itaat yoktur.” Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar Türkler adaletle Allah’ın şeriatını uyguladılar. İslam’ın yayılmasında büyük hizmetler verdiler. Ezanlar mescitlerin hepsinde yükseldi ve oradan bütün dünyaya yayıldı. Osmanlı orduları Avrupa’nın ortasına kadar girdi. İslam’ın gücüyle ve Türklerin önderliğiyle kralların tuzakları kurutuldu.

Zamanla bu ilerleyiş durdu. Sultan Süleyman’dan sonra çöküş başladı. Bugün Türkler ecdatlarının yararlandığı yeterlilik ve kuvvet olmaksızın uygarlaşmaya çalışıyorlar. Ama bu onlar için nasıl olur? Çünkü şeriat ilmi biraz biraz unutuldu ve tamamıyla amel edilmez hale geldi. Türk halkındaki ahlaki ve ruhi çöküş her yerde yaygın hale geldi.” 341

339 O, hafız Abdullah Semlaku’dur. 1892 yılında Bilist adı verilen bir yerde, mütedeyyin ve ilimle meşgul bir ailenin

çocuğu olarak dünyaya geldi. (ö. 1960) İlk eğitimini, Mevlid şehrinde aldı. Daha sonra babası, onu eğitimine devam etmesi için İstanbul’a gönderdi. Orada, Daru-l-hilafet Medresesi'nde eğitim gördü. Sonra yüksek öğrenimine İstanbul Üniversitesi’nde devam etti.

340 Bkz. Bilbili i Hadithit 1001Dritë, s. 115. 341 A. g. e., s. 90.

Yazar hadisleri 1930 yılında toparlayıp telif etmiştir. Bu zaman dilimi İslam halifeliğinin düştüğü döneme yakındır. Yukarda anlatılanlar bu toplum için yapılması zor şeylerdir.

Bu hadis için Şevkânî342şöyle demektedir: “İbn Hıbban hadisin isnadı hakkında şöyle

demiştir: ‘Hadisin isnadında Mesleme b. Hafs el-Esedi bulunmaktadır. Bu kişi hadis uydurur.” İbnu’l Cevzi hadise mevzu demektedir. Her halükarda bu hadis delil teşkil edemez.

2- Arnavutça Yazılmış Sahih-i Buhari Tercümesi

Şüphe yok ki bu çalışma hedefin gerçekleştirilmesi için sabır ve azimet gerektiren büyük bir başarıdır. Ama bütün bunlarda daha önemlisi bu çalışmayı gerçekleştirebilmek için gerekli alan ilmi ehliyettir. Bu çalışma hadis ve hadis ilimlerinde derinleşmeyi, yüksek derecede uzmanlaşmaya ihtiyaç duymaktadır.

Sahih-i Buhariyi Arnavutçaya çeviren komisyonda arzu edilen bu ehliyet bulunmamaktaydı. Bundan dolayı büyük ve çok hatalar meydana gelmiştir. Tercüme, ilmi güvenilirliğini yitirmiş ve değeri düşmüştür. Tercümede çok bariz hatalar neticesinde tahrifler meydana gelmiştir. Birçok durumda mana sebebiyle tercüme ifsat olmuştur. Hadis metninde bulunmayan şeyleri tercüme etmişler, kelimelerin uygun yerlerde kullanılmayışı pek çok yerde olmuştur.

3- Riyazu’s-Salihin

Bu kitap hakkında daha önce bilgi verilmişti. Bu kitap tercüme eserler içerisinde en güzelidir. Ama bu söylenenler bu çalışmayı yapanlar tenkit edilmeyecek anlamına gelmemektedir. Tercüme hadislerin birçoğunda kuralları karıştırmışlardır. Ve hadis arzu edilen manasının dışına çıkmıştır. Onların hatalarının sebebi, manayı dikkate almaksızın kelimesi kelimesine tercüme yapmalarıdır. Onları hataya, kitabın aslı olan Arapçasından tercüme etmeyip, İngilizcesinden ve Boşnakçadan tercüme etmeleri götürmüştür.

342 Şevkânî, Muhamed b. Ali, el-Fevâidu’l-mecmûa fi’l-ehâdîsi’l-mevzûa, el-Mektebu’l-islami, III. bs., Beyrut 1987, s.

EK FOTOĞRAFLAR

Davud el-Karsî’nin Makedonya’da okutulan ilk hadis kitaplarındandır.

Müslümanlar arasında meşhur olan İsa Bey’e ait olan bir vakfiye. Şurutu’s-Sala kitabı, Üsküp’te

Osmanlıca basılmıştır.

Çalışma esnasında, Kumanova Müftülük arşivinde Kur’an-ı Kerim’de rastladığımız bir resim ve üzerinde Kur’ana nefret ettiğini gösteren yazılar bulunmaktadır. Bu sayfadaki resim Tito’nun fotoğrafıdır. Diğerinde ise İslam’a hakaret olsun diye, Gorbaçov’un ismi bulunmaktadır.

Üsküp’teki İsa Bey Medresesinin yıllığıdır Üsküp’te İsa Bey Medresesinin

Üsküp İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan öğrenci ve hocaların yıllığıdır.

Üsküp İlahiyat Fakültesi’nde Arnavutça ve Türkçe yapılan Hadis Çalışmalarından birer seminer örneğidir.

SONUÇ

Çalışmada Makedonya’daki hadis çalışmaları hakkında bilgi vermeye çalışılmıştır. Makedonya’ya hadis ilminin ilk gelişinin Osmanlı’nın ilk dönemlerine tekabül ettiği sonucuna varılmıştır. Bu da bölgenin Müslüman olmaya başlamasıyla eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır. Bunda Osmanlı Devleti’nin katkısı ve payı inkar edilmeyecek kadar büyüktür. Bölge onların elinde Müslümanlaşmıştır.

Bilindiği üzere Hadis ilmi, Peygamber (a.s)’den itibaren raviler aracılığıyla ve ilmi seyahatler sonucu daha sonraki nesillere ulaştırılmıştır. Taşköprülü Zade diye meşhur olan Ahmet b. Mustafa b. Halil, Üsküp’e gelerek hadis ilminin temellerini atan ilk kişilerden biri olduğunu söyleyebiliriz.

Osmanlı Devletinde dinî eğitim sistemi, Kur’an ve hadis öğretimine daha özel bir yer vermiştir. Dahası sadece bunun için müstakil medreseler dahi bina edilmiştir. Bunlar “Daru’l- kurra” ve “Daru’l-hadîs” diye isimlendirilmiştir. Bu medreseler, resmi kurumlarca son derece önemsenmiştir. Bu tavır onları, fethettikleri şehir ve Türk şehirlerinde de bu medreselerin çoğaltılmasına sevk etmiştir. Bu tutum, Hz. Peygambere ve Onun hadis ve sünnetlerine atfedilen önemi ortaya koymaktadır.

Osmanlı medeniyetinin her şeyden önce bir İslam ve vakıf medeniyeti olduğu herkesçe kabul edilmiştir. Bu çaplı araştırmamızda görebildiğimiz kadarıyla eserlerin çoğu da vakıf eserleridir. Hali vakti yerinde birçok zengin, paşa ya da diğer devlet adamları Osmanlı ülkesinin her yerinde olduğu gibi bu topraklarda da kitaplar vakfetmişler ve birçok anıtsal eserler inşa ettirmişlerdir. Böylece Osmanlı Hilafeti’nin hâkim olduğu bölgelerde müstakil hadis medreseleri dahi yaygınlaşmıştır.

Ancak bu topraklardan Osmanlı’nın geri çekilmesi ile birlikte bölge Müslümanlarının felaket günleri de başlamıştır. Bölgede Osmanlı’nın bıraktığı her türlü iz/eser hunharca silinmeye çalışılmıştır. İnsanlık mirasına karşı, her türlü muamele reva görülmüştür. İslamın her türlü kültürel mirası yok edilmek istenmiş ve bundan da en çok nasibini dini kitaplar almıştır. Kitapların bulunduğu yerler ve kütüphaneler zaman zaman bilinçli olarak yakılarak yok edilmiştir. Bugün -çok şükür- onca badirelere rağmen, küçümsenemeyecek miktarda ecdat yadigârı eserler günümüze ulaşmayı başarabilmiştir. Bu Allah’ın büyük bir lütfüdür. Komünist rejim yıkıldıktan sonra, bugün bu ecdat yadigârı eserlere sahip çıkacak bir nesil yetişmiş bulunmakta ve hâlâ yüzlercesi de yetişmeye devam etmektedir. Bunların kimi Balkanlarda yeni yeni kurulan eğitim kurumlarında, kimi bizlerin Müslüman olmasına sebep olan Türkiye’deki eğitim kurumlarında, kimisi de çeşitli Arap ülkelerinde eğitim almaktadırlar. Hatta artık Balkanlar, kendi elemanlarını kendileri yetiştirecek duruma dahi gelmiş bulunmaktadırlar.

İnsanların birçoğu, sorumluluktan kurtulmak için kendi ailelerine ait olan özel kitapları, kütüphanelere vakfetmişlerdir. Vakfedilen bu kitaplar sayesinde, güzel ve önemli pek çok iş başarılmıştır. Çünkü bu sayede pek çok eser kaybolmaktan kurtarıldığı gibi, kurtlanma ve rutubet yalama sonucu telef olma gibi tehlikelerden de kurtarmıştır.

Yapılması gereken geride kalan bu eserlerin korunmasıyla ilgili geniş çaplı dernekleşmeye gitmek ve var olan dernekleri her yönden desteklemek ve toplumsal bilinci artırmaktır. Onların en iyi şekilde korunabileceği ve rehabilite edilebileceği modern kütüphaneler inşa ederek elektronik ortama hızla aktarmaktır.

Son olarak başta hadis kitapları olmak üzere diğer İslam ilimlerine dair temel eserler, hızla başta Arnavutça olmak üzere düzgün bir şekilde bölge dillerine çevrilerek insanlara sunulmalıdır. Türkiye’nin İslami ilimler alanında kat ettiği devasa birikim, geçmişte olduğu gibi bugün de yeniden bölgeye transfer edilmelidir. Ana yurt Türkiye, gerek akademik alanda, gerekse halkın anlayabileceği düzeyde, tüm İslam ilimleri alanında pek çok kitap, makale vs. yayınlamıştır. Bu müktesebattan sadece Balkanların değil, diğer ülkelerin de alacağı çok şey vardır. Bu sebeple, bizlerin Türkçeden de çevirmesi gereken birçok çalışma bulunmaktadır.

KAYNAKÇA

Ayverdi, Ekrem Hakkı, “Yugoslavya’da Türk Abideleri ve Vakıfları”, Vakıflar Dergisi, sayı: III, TTK, Basımevi Ankara,1956.

Ayverdi, Ekrem Hakkı, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, İstanbul Fethi Derneği Neşriyatı, İstanbul, 1953.

Abdü’s-Settâr ve Habibullah Azimi, Fehresu’l-Mahtutati’l-İslamiye bi’l-Mektebeti’l-Vataniyeti’l-

Albaniye fi Tiran, Müessesetü’l-Furkan li’t-Turasi’l-İslami, London, 1997.

Ahmeti, Nuredin “Shkolla me e Vjeter ne Balkan”, Hena e Re Dergisi sayı: 19, 1 Mars 1993. Arnavut, Mahmud Abdulkadir, Mahtutat Asliye fi Albania, Müessesetü’l-Furkan li’t-Turasi’l-

İslami, London, 1997.

Arnavut, Mahmut A’lamu’t-Turasi fi’l-Asri’l-Hadis, Daru’l-Urube Küveyt ve Daru İbnu’l-İmad, 1.bs., Beyrut, H. 1422.

Arnavut, Mahmut, el-Keşku’l-Sagir, Daru’l-Urubeti ve Daru’l-imad, 2. bs. Beyrut, 1992. Aruçi, Muhammed, Üsküp’te Meddah Medresesi, İstanbul, 2002.

Eyice,Semavi, “Ohri’nin Türk Devrine ait eserleri” Vakıflar Dergisi, sayı: VI, Baha Matbaası, İstanbul, 1965.

Bajrami, Musli, Periudha Historike e Medresese se İsa beut, Shkup 2005.

Baltacı, Cahit, XV-XVI Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2005.

Baltacı, Cahit, İslam Medeniyeti Tarihi, M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2005. Bajgora,Sabri, Barbaria Serbe NdajMmonumenteve İslame në Kosovë, Kosova İslam Birliği Yay.,

Priştina, 2000.

Bekr, İsmail, el-Lugatu’l-Arabiye fi Kosovo İntişaruha ve Avamili İzdihariha, Müessesetu Albapres, 1. bs., Priştina, 2003.

Bilge, Mustafa, İlk Osmanlı Medreseleri, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1984. Bojaniç, Duşanka Lukaç, Kako Turcite go Prezele Skopje, Skopje, 1965-66.

Çelebi, Evlija, Putopis, çev: Hazim Şabanoviç, Sarajevo, 1979.

Glasnik İ.N.İ, Godina XVII, Skopje, 1973.

Ebibi, Fahrudin, Suneni i Ebu Davudit, në Gjuhën Shqipe, Shkup,1999.

Ebu Davud, Süleyman b. Eş’as-Sicistanî, es-Sünen (Mealimü's-Sünen ile birlikte), thk. İzzet Ubeyd ed-Diâs ve Âdil es-Seyyid, Dâru’l-hadîs, Beyrut, 1. bs. 1969.

Elezoviç Glişa, Turski Spomenic u Skoplju, G.S.N.D, Knjiga 1 Sveska1-2, Skopje, 1926. Elezoviç Glişa, Turski Spomenic u Skoplju, kn.-I-2, Beograd, 1940.

Frashëri Sami, Kâmûs’l A’lâm’daki Arnavut Şahsiyetler, çev. Polisi Mehdi Logos-A, Shkup, 2002.

Gökbilgin M. Tayyib, XV-XVI asırlarda Edirna ve Paşa Livası, Üçler Basımevi, İstanbul, 1952. Gökbilgin, M. Tayyib, Kanuni Sultan Süleyman Devri Başlarında Rumeli Eyalti, Livalar, Şehir ve

Kasabaları, T.T.K, Bellten, c: XX, sayı: 78, Nisan 1956.

Gül, Ahmet, Osmanlı Medreselerinde Egitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Daru’l-Hadislerin

Yeri, TTK Basımevi, Ankara, 1997.

Hâci Halife Mustafa b. Abdullah, el-Kostantinî er-Rumî, Keşfu’z-Zünün an Esami’l-kütübi ve’l-

Fünün, Vekaletu’l-Mearifi’l-celile, İstanbul, 1941-1943.

Hamzaoğlu, Yusuf, Balkan Türklüğü Araştırmalar İncelemeler (Makedonya, Sırbistan,

Hırvatistan), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000.

Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, Makedonya, İstanbul, 1992.

Hoxha, Hajredin, el-İtticahatu’l-Fikriye ve’d-Dîniye fi’d-Dirasâti’l-Kur’aniye ledâ Ulemâi’l-

Albân fi’l-Asri’l-Hadis, el-Camiatu’l-İslâmiyeti’l-Âlemiyye, (Yayınlanmamış Doktora

Tezi), Malezya, 2004.

Hysa, Mahmut, Alamiada Shqiptare, Logos A, Üsküp, 2000.

İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalani, Fethu’l-Bari bi Şerhi Sahihi’l-Buhari, 3. bs., el-Matbaatu’s- Selefiye, 1407.

İbn Hanbel, Ahmed b.Muhammed Hanbel eş-Şeybani, Müsned bi Hâmişih Muntehabu Kenzi’l-

Ummâl, Dâru’l-Fikri’l-Arabî,

İbn Mace, Ebu Abdullah Muhammed b.Yezid el-Kazvini, es-Sunen, thk. Muhammed Fuad Abdulbaki, ts., Beyrut.

İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ, çev. Ruşen Sezer, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2003.

İljazi Ali, Mjekesia e Muhammedit, Gjakove, 2003.

İslam Bilgi Dergisi, sayı: 122-121. İslam Kültürü Dergisi, sayı: III-IV, 1944. İstoria na Makedonskiot Narod, Skopje, 1969.

Kalesi, Hasan, Najstariji vakufski dokumenti u Jugoslaviji na Arapskom Jeziku, Priştina, 1972. Kazıcı, Ziya, İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003.

Kazıcı, Ziya, Ana Hatlarıyla İslam Eğitim Tarihi, Türkçeden Arnavutçaya tercüme eden Cami Edvin, fener, Tiranë, 2001.

Kehhale, Ömer Rıza, Mu’cemü’l-Müellifin, Daru İhyai’t-Turasi’l-Arabi, ts., Beyrut Khavende, Mes’ud, Mevsu’a Tarihiyye Coğrafiye, Beyrut, 2003.

Krasniqi, Pleurat, Aspekte kulturore historike të Gjakovës me ixhazetlinjtë, (1878-1940 arası),

Litografia, Gjakovë, 2002.

Nedzipi, Ljutfi, XV-XVI. Yüzyıllarda Makedonya'da Kültür ve Medeniyet, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006.

Maksim Gjinaj-Petrit Bezhani, Libra ne gjuhen Shqipe per İslamin, İstanbul, 2002. Mazlumi Mazlum, Shkendija nga udhezimi profetik, Prizren, 2003.

Metodija Sokolovski, Turski İzvori Podatoci od XV-XVI vek za gradot Bitola, Glasnik na İ.N.İ, god. 8.

Mufaku Muhammed, Târîhu Belgrad el-İslamiye, Kuveyt Daru’l-Ma’rife. 1. bs. Kuveyt, 1987. Muslim, el-Camiu’s-Sahih Bi Şerhi’l-İmam en-Nevevi, thk. Halil Me`mun Şeyhâ, 6. bs., Dâru’l-

Ma’rife, Beyrut,1999.

Mustafa Avzi, Edukimi dhe arsimimi neper shekuj, Shkup, 1997.

Nesâî, Ebu Abdirrahman Ahmed b. Şuayb, es-Sünen, Bişerhi’l-Hâfız Celâluddîn es-Suyutî ve

hâşiyeti’l-İmam es-Sindî, Dâru’r-Reyân li`t-Türâs, ts. Kâhire.

Nuredini, Mensur, Makedonya’daki Belli Başlı Ziyaret Yerleri, Qabej, 1.bs. Kalkandelen, 2003. Okiç, M.Tayyib, Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde Tetkikler, İstanbul, 1959.

Osmani Süleyman, Sunneti bazë e sheriatit İslam, Gjilan, 1996 .

Osmani Sulejman, Cuhûdu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn, Câmiatü Beyrûti’l-İslâmiyye, Yüksek Lisans Tezi, 2005.

Ramadani Naser, Depërtimi Osman në Maqedoni dhe zhvillimi i arsimit gjate shekujve 9-10 h./

XV-XVI, Shkup, 1988.

Rexhepagiç Jaşar, Razvoj Prosvete i Skolstva Albanske Narodnosti na Teritorije Danaşnje

Jugoslavije do 1918 Godine, Prishtina, 1968.

Salih Asım, Üsküp Tarihi ve Civarı, İstanbul, 2004.

Saraç, Tahsin, Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük, TDK Ankara, 1976.

Sinani Şaban, Keşşafu’l-Mahtutati’ş-Şerkiye fi Arşivi’d-Devleti bi Tiran, Ankara, 2000.

Sinani, Şaban, “Tiran’ın Millî Kütüphane Alanlarında Dolaşmak” Perla Dergisi, sayı: IV., Tiran,1996.

Stojanovski Aleksandar, Makedonya’nın Şehirleri XVI asır sonu XVII kadar, Skopje, 1981. Şevkanî,Muhammed b. Alî, el-Fevaidu’l-Mecmua, thk. Abdürrahman b. Yahya el-Mualemî el-

Yemânî, 3. bs., el-Mektebu’l-İslâmî, Beyrut, 1987.

Şopova Duşanka, “Koga Skopje bilo centar na Sanxhak vo periodot”, Glasnik na İNİ, Skopje, 1957.

Taş Köprüzade, Eş-Şekaiki’n-Nu’maniye fi Ulemai’d-Devleti’l-Osmaniye, Daru’l-Kitabi’l-Arabi, Beyrut, 1975.

Ternava Naim, “Feja Kultura dhe tradita Islame ndër Shqiptarët”, Sempoziyum, Bashkësia İslame

e Kosoves Prishtinë, 1995.

Ternava, Naim, Kosova İslam Birliği Başkanı’nın konuşması, 5. ay, Matbu 2004. Tevfik Mehmet, Manastır Vilayetinin Tarihçesi, Manastır, H. 1327.

Tirmizi, Muhamed b. İsa, es-Sünen, thk. Ahmed Muhammed Şâkir, Dâru’l-Hadis, ts. Kahire. Tunalı Hilmi, Makedonya; Madi Hali İstikbal, 2. bs. Kahire, H. 1326.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, TTK. Basımevi, Ankara, 1988.

Vishko, Ali, “Fillimet e Kultures İslame ne Trevat e Manastirit”, Hena e Re Dergisi, sayı: XXV, Skopje,1993.

Vishko, Ali, “Objektet İslame ne Oher e Rrethine”, Hena e Re Dergisi, sayı. XXX, Skopje, 1994.

Belgede Makedonya'da hadis çalışmaları (sayfa 129-147)

Benzer Belgeler