• Sonuç bulunamadı

KÜTÜPHANE VE ARŞİVLER

D. OSMANLI DÖNEMİ SONRASI

IV. KÜTÜPHANE VE ARŞİVLER

Kütüphaneler, Osmanlı toplumunda önemli bir yere sahiptir. Osmanlılar camilerde, hastanelerde ve tekkelerde kütüphane kurmuşlardı. Özel kütüphaneleri de kendilerine has saraylarında toplamışlardır. Hayır kurumlarına kitap bağışında bulunmak fazilet sayıldığı için, özel kitapların bulunduğu koleksiyonlar oluşturulmuştur. Pek çok vakıf kütüphaneleri de bu şekilde bağış yoluyla kurulmuştur. İslam ilimlerine göre bu dünyadaki zenginlik geçici olup kalıcı değildir. Onun için insan, Rabbinin nimetlerini kendisine hizmet ve toplumun yararı için kullanmalıdır. İsa Bey kendi vakıfnamesinde şöyle devam eder: “Allah’ın bana verdiği nimetlerden ve ona karşı olan sevgimden dolayı ben İsa Bey, hayatımın geleceği (Ahiret hayatı) için bu hayırsever kurumu inşa ettirmem gerektiğini görüyorum. Muhammed (a.s)’in tavsiye ettiği gibi “İnsanın ölmesiyle bütün işlediği iyilikleri ve yaptığı bağışların karşılığı kesilir. Yalnız üç iş

için karşılık sonsuzdur ve onlarda şöyledir: İnsanların istifadesine kullanılan vasiyet edilmiş (vakfedilmiş) mülkiyet, insanlara öğrettiği faydalı ve kendisiyle amel edilen ilim ve kendi anne babasını minnetle anan iyi yetiştirilmiş hayırlı evlat.”95

Kütüphaneler, genellikle taştan yapılmış odalar şeklinde vakfın bünyesinde veya müstakil binalara konulan müstakil birimlerdir. Vâkıf, kitapların nasıl muhafaza edileceği ve kullanılacağına ilişkin gerekli şeyleri tedarik edip vakıf imkanlarıyla maaşlı bir kütüphaneci tayin ederdi.96

Makedonya’da kendisi hakkında en az araştırma yapılan müesseselerden biri, kuşkusuz ki geleneksel İslam ilimleri kütüphaneleridir. Bu kültürel müesseselere karşı bu şekilde tavır

92 Kazıcı, a. g. e., s. 379.

93 Hacı Halife, a. g. e., s. 485; Ayverdi, a. g. m., s. 166; Okiç, M. Tayyib, Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikler,

İstanbul 1959, s. 112; Baltacı, Cahit, XV-XVI Yüzyıllarda... II, İstanbul 2005, s. 882; Gül , Ahmet, a. g. e., s. 142.

94 Hacı Halife, a. g. e., s. 463; Ekrem, a. g. m., s. 165; Eyice, Semavi, Ohri’nin Türk Devrine ait Eserleri, s. 138. 95 Bkz. İbn Huzeyme, Sahîh, IV, s. 122 (2495); Ebû Nuaym, Hılye, IV, s. 267.

alınmasında çok fazla sebep bulunmaktadır. Kütüphaneler zaman içerisinde, değişik ordular, yangınlar vb. sebeplerden dolayı faaliyetlerine sık sık ara vermek zorunda kalmıştır. Bu sebeple kütüphaneler sık sık yenilenmişlerdir. Bazı bölgelerde ise Osmanlı döneminde yeni kütüphaneler kurulmuştur. Fakat öyle kütüphaneler bulunuyordu ki işlemeli, ve süslemelidirler.97 Şimdi ilk

dönemde bölgeye getirilen kitaplardan ve özelliklerinden bir nebze olsun bahsedilecektir. İlk Dönemin Özellikleri

Bölge dillerine çevrilen hadis kitapları, birebir çeviriden öteye pek geçmemiştir. Çevrilen hadislerin anlamaları hakkında ciddi bir şerh çalışması yapılmamıştır. Ayrıca bu çalışmalara bakıldığında, hadis literatüründe belli hadis sayılarını ihtiva eden kısa derlemelerin tercih edildiği görülmektedir. Aslında buradan maksadın okuyucuyu sıkmama ve gözünü, korkutmama olduğu tahmin edilmektedir. Aksi takdirde çok hadis ihtiva eden eserlerin okunmasının topluma zor gelmesi muhtemeldir.

1- Derlenen Hadislerin belirlenip toparlanmasında, Arapça veya Türkçeden Arnavutçaya tercüme edildikten sonra, herhangi bir açıklama ve şerh yapılmadığı görülmektedir. Abdullah Semlâkü’nün çalışmasında olduğu gibi.

2- Belli kitaplar tercüme edilmiş ve mütercimler kitabı telif edenin metodunu aynen uygulamışlardır. Kırk Hadis kitabında İbrahim Dalliu’nun yaptığı gibi.

3- Bu dönemde Rasulullah (a.s) ve hadisler için âlimlerin gönüllerinde barınan sevginin boyutunu hissetmek mümkündür. Sevgiyle ve hürmetle Ona kulak verip dinliyor gibidirler.

Aşağıda Arnavutça yazılmış veya diğer dillerden tercüme edilmiş hadis kitaplarının en önemlerinden bir kısmı hakkında kısaca bilgi verilecektir. Bu veriler, günümüze kadar farklı zaman dilimlerini kapsamaktadır. Kitabın ismini, yazarını, yazılış veya tercüme ediliş tarihini, kitapta yer alan konulardan dikkat çekenler ile eserlerin dikkate değer yanları aktarılacaktır. 98

1- Bilbil Hadithit 1001 Drité

Arnavutçaya çevrilmiş ilk hadis derlemesidir.

Hadisleri toparlayan, seçen tercüme eden el-Hafız Abdullah Semlâkü’dür.

M. 1930/H. 1348 yılının Zilhicce ayında Korçe şehrinde Peppomarko matbaasında basılmıştır.

İlk sayfasında Arapça olarak “1001 Hâdis-i Şerîf” yazılmıştır. Kitabın konuları:

1- Belli hadisler bir araya getirilmiş ve münasip bablara ayrılmıştır. Gerek duyuldukça bazen kısa açıklama ve şerh yapılmıştır.

97 Xhillo, Hasan, İsa Beg i Njegovata Biblioteka, Mlada Meseçina, God. V, br. 34 Skopje, 1992,.

2- Besmelenin faziletlerini anlatan hadislerle başlanmıştır. Besmelenin anlamı ve bundan arzu edilen maksattan söz edilmiştir. İkinci bab iman, amel, iyi niyet ve bu konuda Peygamber (s.a)’in söylediği sözleri içermektedir.

3- Bablar numaralandırılmıştır. Bab ismi hadislerin başlığı gibidir. Hadisler 1’den 1001’e kadar numaralandırılmıştır. Kitap 56 bab olarak tertip edilmiştir.

4- Başlangıçta Peygamber (s.a)’ın hadislerini öven bir şiir yer almaktadır. “Ya Hâdî! Bizi sıratı mustakime ilet. Ya Hafız! Dinin üzere beldemizi koru. Ya Nâfî! Eserlerimizi Müslümanlar için faydalı kıl.” Bu duayı yazar Arnavutçaya çevirmiştir. Görünen o ki müellif şiiri seven, İslam şairlerinden etkilenmiş bir kişidir. Bu kitapta şiirden deliller de getirmiştir. Şurası kesin ki, o önsözde Allah’a hamdü sena, peygambere salat ve selam, bu ümmete dua ettikten sonra şöyle demektedir: “Peygamber (a.s)’dan taşlar arasında parlayan mücevherler misali 400.000 hadis rivayet edilmektedir. Bu bir araya toparlanmış mücevherden biz 1001 nur seçtik. Daha önce yaşamış âlimlerin Cevamiu’l-kelim olan Rasulullah’tan derledikleri sahih kitapların en sahihlerinden bu kitaba naklettik.” O, sözlerine şöyle devam eder: “İlk Müslümanlar hadislerin gereklerini yerine getirince, şimşek hızıyla ilerlediler. Ama biz geri kaldık. Kuran’ın ve hadislerin yaşanmadığı günler geri döndü. Bu hakikati anlaman, dini bilinç ve anlayışını yükseltmen için hadisleri derlemeyi uygun gördüm. Bu hadisleri her Arnavut’a kendi dili ile sunuyorum. Onlardan her akıl ve vicdan sahibi kişi, hadislere kıymet verecek ve sevecektir. Bu hizmeti sunuyor ve Allah’tan bununla beni mükâfatlandırmasını istiyorum. Rasulullah’ın şefaatini arzu ediyorum. Kardeşlerime uzun yıllar faydası olması temennisiyle… Hafız Abdullah”.

Birçok hadise kısa kısa şerhler yazmıştır. Söze yeni boyutlar katmıştır. Zamanın problemleriyle ilgili hadisleri hatırlatmayı sevmektedir. Buna örnek; “İçerisinde köpek ve resim

bulunan eve melekler girmez”.99 hadisi sebebiyle hatırlattıklarıdır. Şöyle demektedir: “Başkaları

tarafından getirilen ve bize satılan sahabe ve Peygamberlerin resimleri onlara ait değildir ve bu resimler onlara büyük bir iftiradır”. Sonra meselenin hikmetini açıklamıştır.

Zamanının âlimleri ve akranları kitabını övmüşlerdir. Kitabını ve yazarı öven şiirler yazmışlardır.

Müellif kitabını zamanın bir tartışma konusuyla bitirmiştir. O da şudur: Erkeklerin başını örtmesi ve ne ile başlarını örtecekleri sorunudur. Bu konuda müellif, ne gelenekçi ne de yenilikçidir. Konuyu İslamî bir bakış açısıyla değerlendirir ve kâfirlere benzemekten kaçınmayı dile getirir. Bundan dolayı mü’min başı örten küçük bir kumaş parçası dahi olsa kâfirlere benzemekten kaçınmalıdır. Bunları müellif kendisine yönetilen birçok soru sebebiyle yazdığını söyler100.

99 Buhari, Bed’ü’l-halk, 7, no: 3225; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, s. 85, 107, 150. 100 Buhari, Bed’ü’l-halk, 7, no: 3225; Müslim, Libas, 81.

2- Hadisu’l-Erbain (Kırk Hadis) (İmam Nevevî ö. 676 H) Tercüme eden: İbrahim Dalliu101.

Dalliu, Nevevî’nin Kırk Hadisi’ni Türkçeden tercüme etmiştir. O, çeviride merhum Ahmet Naim’in Arapçadan Türkçeye çevrisini esas almıştır.

Kitap ilk defa Tiran şehrinde 1934 yılında Shkodra matbaasında basılmıştır. Bu baskı Nevevî’nin çok meşhur Kırk Hadisi’nin Arnavutçaya ilk çevirisidir. 1940 yılında ikinci102 defa basılmıştır. Ancak bu alanda çalışanların hiçbiri bu verimli tercümeyi, zamanımızın diline uyarlamayı ve sadeleştirmeyi yapıp yeniden gözden geçirerek yayınlamayı önemsememişleridir.

Bu kitabın tercümeleri daha sonra, farklı farklı zamanlarda ve birçok mütercim tarafından tekrar tekrar yapılmıştır.

Necat İbrahmî103, bu kitabı İbn Receb el-Hanbelî’nin eklediği hadislerle birlikte “El-

Erbeîn en-Neveviyye” ismiyle tekrar tercüme etmiştir. Şerh ve yorumsuz olarak hadis metinlerini almıştır. İmam Nevevî’nin yaptığı gibi hadisleri tahriç etmiştir. Birinci baskısı tükendikten sonra ikinci baskısı yapılmıştır.

Mütercim, İmam Tirmizi’nin hadis hakkında yaptığı “hasen sahîh” gibi değerlendirmelerini tercüme etmeyerek kitabın aslına uygun kalmasını istemiştir.

Bu kitap, Arnavutlukta ve Makedonya’da en yaygın kitaptır. İslamî kitaplarla uzaktan yakından bağı olan her kişi bu kitabı tanımaktadır. Öğrenciler, hatipler ve İslamî alanda gayretli olan herkes bu kitaptan istifade etmektedir. 104

3- “150 Hadis” Kitabı

Hadisleri derleyen ve Arnavutçaya çeviren Vehbi İsmailî’dir105. Kitap, müellifin yaşadığı

Amerika’da basılmıştır.

4- Riyazu’s-Salihin (İmam Nevevî ö. 676 H)

101 Daha önce geçti.

102 Zekay Ramiz, muhtemelen ikinci baskısına dayanarak ilk kitabın Arnavutca olduğunu söylemiştir.

103 İbrahimi, Necat, 10. 06. 1959 Opoya bölgesine bağılı olan Zgatar köyünde dünyaya gelmiştir, ve aynı köyde ilk

okulunu bitirmiştir. Daha sonra, Priştine şehrinde bulunan Alauddin medresesini 1979 da tamamladı. Sene 1981 de hapsedildi ve birkaç defa soruşturuldu. Kosova İslam Birliği’nin sekreteri olarak 1987 senesinde ta’yin edilmiştir. 1992–1999 yılı’na kadar bir daha hapse atılr. Yaptığı çalışmaların 70 kadar tercüme , 20'yi aşkın eser te’lif etmiş, yüzlerce mekale yazmıştır, “Islami dhe muslimanët në tokat shqiptare dhe në Ballkanin mesjetar / shekujt IX- XIV/” Logos-A 2003, Kontaktet e para të Islamit me popujt ballkanikë në periudhën paraosmane, Shkup, 1997, Islami në trojet iliro-shqiptare gjatë shekujve, Shkup, 1998; Dimensione Kur’anore, Shkup,2003, Nexhat İbrahimi üç çocuk babası olup Prizren şehrinde yaşamakatadır.

104 Osmani, Sulejman” Cuhudu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn, s, 71. 105 İsmaili, Vehbi, 1919, yılında Şkodra Şehrinde doğmuştur, ilk okulu ve liseyi kendi şehrinde okumuş ve oradaki

değerli alimlerinden ders almıştır, 1937 yılında Ezher Üniversitesi’ne gider, 1945 yılında mezun olduktan sonra arnavutçadan Arapçaya tercümesiyle meşgul olmuş ve 1949 senesi’ne kadar oralarda kalmıştır. 1949 yılında Amerikaya gider ve oradaki Arnavut müslimanlara dîni anlatmış,1963 senesinde ordaki Arnavut müslimanlar beraberce bir câmi kurmuşlar ve civarında Arnavut İslam Merkezi kurmuşlar.Amerikada yaşamayı devam etmektedir.onun çalışmaları pek çok,ve çeşitli dergilerde mekaleleri de var. Çalışmalarından arasında bunlardır: 1. “Muhamedi Profeti İslam”, “Studime İslame”, “150 Hadis”. Bkz. Zekai Ramiz, Zhvillimi i Kultures İslam ete Shqiptaret Gjate shek XX, s. 373; Drita İslame, sy: 24-23; Thirrja İslame, yıl: 1994, s. 32.

Bu kitap farklı yayınevleri tarafından defalarca basılmıştır. Çokça satılmış ve tercümesi sebebiyle Müslümanlar arasında büyük bir sevinç uyanmıştır.

Arnavutçaya yapılan ilk çevirisinde tercüme ve yazım zevki bulunan üç kişi tercümeyi üstlenmiştir. Bunlar:

a) Muhtar Aydîn106 (Ajdini): İmam Nevevî’nin mukaddimesini ve 1 ile 628 hadis arasını

çevirmiştir.

b) Kemal Morina107: 629–1269 arası hadisleri çevirmiştir.

c) Necat İbrahimî108: 1270–1904 arası hadisleri çevirmiştir.

Tercümede Muhammed Mustafa el-A’zami’nin hazırladığı nüsha esas alınmıştır. A’zami’nin mukaddimesini de Arnavutçaya tercüme etmişlerdir. Arapça aslı üzerine gerek metin gerek şerh olsun ekleme yapmamışlardır. Mevcut olanı korumuşlardır. Yorum ve açıklama eklememişlerdir. Tercümenin kapalılık sebeplerinden birisi budur. Ama buna rağmen Arnavutçaya yapılan en güzel çeviridir. 109

Kitap küçük boy olup 645 sayfa şeklinde yayınlanmıştır. Riyazu’s-Salihin’in Diğer Çevirileri:

Eseri Husamuddin Abbas110 da tercüme etmiştir. 1994 yılında Tiran’da basılmıştır. Kitap,

Suud Ortak Yardımlaşma Birliği tarafından da defalarca basılmış ve bölge insanına bedava dağıtılmıştır.

“Daru’n-neşr” yayınevi tarafından defalarca basılmıştır. Bu tercümelerin hepsi önce hadisin Arapça metnini vermiş, sonra Arnavutça çevirisini yapmışlardır. Ancak küçük boy baskılardan Arapça metinler çıkarılmıştır.

5- Fethu’l-Bari Şerhu Sahihi’l-Buhari:

106 Libya Üniversiteleri’nin birinden mezun oldu. Bundan sonra Prizren şehrindeki İslamî bir vakfa üye oldu. Orada bir

müddet çalıştı. Şu anda, Alaaddin Okulu’nda Arap Dili öğretiminin sorumluluğunu ve -Priştina’daki Din Yüksek Okulları’nın bir şubesinin- idaresini üstlendi. Onun, İslamî hizmet sahasında takdir edilecek bir gayreti vardır. Birçok makale yayınladı ve çok sayıda kitap tercüme etti. Kırk yaşını geçmiştir.

107 Mastır diplomasını Mısır Üniversiteleri’nin birinden aldı. Priştina’daki İlahiyat Fakültesi’nin dekan yardımcısı ve

öğretmen olarak görev yapmaktadır. Yine o, Kosova İslam Birliği’ne bağlı İslamî yayınlardan sorumludur. En zor döneminde “İslamî Bilgi” dergisinin yazı işleri müdürüydü. O, bilgilendirme alanında İslamî şahsiyetlerin en büyüklerindendir. Bizim onu, “fikrinin lideri” olarak adlandırmamız mümkündür. İletişim araçlarında görünür ve İslamî alanı ilgilendiren çeşitli meseleleri savunmak üzere tartışmalar yapar. Zikredilen dergideki makalelerin yazımını üstlenir. İslam âlemindeki yeniliklere uyum sağlar. Allah’tan başka hiçbir kınayanın kınamasından korkmaz. Günümüzde bile hâla Filistin meselesi hakkında yazmaktadır ve onların meşrû haklarını savunmaktadır. Irak sorunu, İslam düşüncesi ve İslam hareket önderleri hakkında yazdı. Birçok kitap kaleme aldı ve tercüme yaptı. Yaşı elliyi aşmıştır.

108 Daha önce geçmişti.

109 Osmani Sulejman” Cuhudu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn ” s, 75. 110 Riyat’taki “İmam Muhammed b. Suud Üniversitesi”nin hadis ve tefsir bölümünden mezun oldu. Priştina’daki Halen

“Alaaddin Dinî Okulu”nda hadis dersleri vermektedir. Aynı zamanda Başkent Priştina'nın ortasındaki büyük ve yeni bir camide imam ve hatiptir. Onun İslamî çalışma sahasında aktif bir rolü vardır. Birçok ilmî konseyler tertip etti ve orada İslamî alana hizmet edecek meseleler ve görüşler tartışıldı. Bazı kitapların çevirisini yaptı ve diğer bir kısmının da sorumluluğunu üstlendi.

Başlangıçtan günümüze kadar diğer İslam dünyasında olduğu gibi Balkanlardaki Müslümanlar için de Sahihi Buhari önemli bir hadis kaynağıdır. Bu mühim eserin tercümesi meselesi, Makedonya’daki Müslümanlar, özellikle de Arnavutlar için bir rüya gibiydi. Bölgedeki her Müslüman bu serin bilhassa Arnavutçaya tercüme edilmesini çok arzuluyordu. Bu tercüme cesaret edilemeyecek kadar büyük ve alt yapı gerektiren bir proje idi. Bu işe girişinceye kadar sahip olmadıklarımızdan birçoğunu bizden birisinin toplaması gerekmiştir. Diğer taraftan bu çalışmaya acil ihtiyaç da var idi. 50 yıl boyunca komünistler insanları ezdikten sonra, insanlar dinlerini öğrenmeye koşmuşlardır. Küçük kitaplar arzu edileni karşılamamış ve okuyanların susuzluğuna şifa olmamıştır. Aşağıda, tercümelerin bölümleri, mütercimlerin111 isimleri ve her

bölümle ilgili önemli şeyler bildirilmiştir.112 Birinci Cilt

Tercümesini Dr. Mehdi Polisi yapmış ve 1 den 348 kadar hadisleri düzenlemiştir. Kitabın girişinde hadis konusunda bilgi vermiştir. Hadisin Kur’an’dan sonra İslamın ikinci teşri kaynağı olduğundan, hadisin öneminden, faziletinden bahsetmiştir. Sahih, zayıf hadislere, senedin kesintiye uğramasına değinmiştir. Bu bölümün sonunda İmam Buhari’yi ve Sahihi’ni tanıtmıştır. Kitap 405 sayfadan oluşmaktadır. 1994 yılında Priştina’da basılmıştır.

İkinci Cilt

Tercümesini Abdullah Hamîdî yapmıştır. 349-875 arası hadisleri çevirmiştir. Tercümeye başlamadan önce bir buçuk sayfa mukaddime yazmıştır. Kısaca tercüme ettiği babları kapsayan açıklamalar yapmıştır. Hasan Şekaburun Boşnakçaya tercüme ettiği kitabı esas aldığını belirtmiştir. Bu bölümün sonunda kullanılmış bazı kavramlara değinmiştir. Kitap 442 sayfa ve 1994 yılında Priştina’da basılmıştır.

Üçüncü Cilt

Bu bölümün tercümesini Fethi Mehdi113 yapmış ve 876-1394 arası hadisleri çevirmiştir.

Hiçbir yorum yapmadan direk hadisleri tercüme etmiş ve en sonunda bu bölümde geçen kavramları açıklamıştır. 524 sayfadır. 1994 yılında Priştina’da basılmıştır.

Dördüncü Cilt

111

Onlar, başkentte Priştina Üniversitesi’nde oryantalist çalışmalar yapan bir bölümün hocalarıdır. İslam’ın ve öğretilerinin karşıtı olanların hakkında duymaya alıştığımız müsteşriklerden değillerdir. Bilakis, onlar bizim kardeşimizdir ve dinlerinin emirlerine bağlıdırlar. Çeşitli kitaplar yayınlayarak İslamî sahada en güzel bir şekilde hizmet ettiler. Öncelikle ve her şeyden önce onlar, “Alaaddin Dinî Okulu”ndan mezun oldular. Bundan sonra ilim tahsilinde birçok aşama kat ettiler. Uzmanlık alanında eğitim görüp diploma aldılar.

112 Osmani Sulejman” Cuhudu’l-Albaniyyîn fî Neşri Sünneti Seyyidi’l-Mürselîn fî’l-Karni’l-Aşrîn ” s, 79. 113 O, bu grupta olanların en meşhurudur. Eser yazdı ve kitap tercüme etti. Birçok seneden beri eğitim-öğretimle

meşguldür. O, kelimenin tam anlamıyla ilmî bir şahsiyeti temsil ederek işinde sabırlıdır. Eserleri çoktur. Şüphe yok ki, ilmî çalışmalarının en önemlisi, Kur-an’ı Kerim’i Arnavutçaya tercüme etmesidir. Ve buna bağlı olarak tahkik edilmiş birçok nüshadır. İlmî hayatında hâla aktif. Priştina’daki Alaaddin Okulu’nda toplanan el yazmalarının toplanması, düzenlenmesi ve kaydedilmesi için çalışan bir heyette üyeydi. “Sahih-i Buhari”nin çevirisi projesinde önemli katkıları olmuştur.

Tercümesini yine Fethi Mehdi yapmış ve 1395–1772 arası hadisler onun payına düşmüştür. Direkt tercüme ile başlamış ve Kitabu’z-Zekât bölümünde yorum yapmıştır. Hadis metinlerinde geçen kavramlar sözlüğü kitabın sonundadır. Kitabın en sonunda tercüme yapılırken takip edilen metod açıklanmıştır. 354 sayfadır. 1994 yılında Priştina’da basılmıştır.

Beşinci Cilt

Tercümesini İsmail Ahmedî yapmış ve 1773–2259 arası hadisleri çevirmiştir. Kitabın başında kitap ve tercümede takip edilen metot hakkında bilgi vermiştir. Kitabın sonunda bir ıstılahlar sözlüğü ve kitabın içerdiği kısaltmalar bulunmaktadır. 383 sayfadır. 1994 yılında Priştina’da basılmıştır.

Altıncı Cilt

Tercümesini Fethi Mehdi yapmıştır. 2260–2737 arası hadisleri çevirmiştir. Direk metinleri tercüme ederek başlamıştır. İlk bab “Kitabu’l-İcâra”dır. Kitabın sonunda dördüncü bölümdeki hatime’yi tekrarlamıştır. Kavramlar sözlüğü bulunmaktadır. 480 sayfadır. 2000 yılında Priştina’da basılmıştır.

Yedinci Cilt

İsa Memîşî, 2738–3325 arası hadisleri tercüme etmiştir. Kitaba bir mukaddimeyle başlamış ve bu kitabın içerdiği önemli konuları dile getirmiştir. İbn Hacer’in yaptığı şerhleri esas alarak kısa yorumlar yapmıştır. Kitabın sonunda ıstılahlar sözlüğü bulunmaktadır. 486 sayfadır. 1994 senesinde Priştina’da basılmıştır.

Sekizinci Cilt

Tercümesini Bahri Ali yapmıştır. 3326–3648 arası hadisleri çevirmiştir. Mukaddimesi yoktur. İlk başta “Kitabu’l-Enbiya” babı bulunmaktadır. Kitabın sonunda ıstılahlar sözlüğü ve Arnavutça açıklaması vardır. 2002 yılında Priştina’da basılmıştır.

Dokuzuncu Cilt

Bahri Ali, 3649–3948 arası hadislerin çevirisini yapmıştır. Kitabın başında mukaddime vardır ve içerisinde tercümede izlenen yol açıklanmıştır. Sonunda ıstılahlar sözlüğü bulunmaktadır. 214 sayfa ve 2002 yılında Priştina’da basılmıştır.

Onuncu Cilt

3949-4473 arası hadisleri bu ciltte Rüşdi Lâta tercüme etmiştir. Kitabın başında okuyuculara iki hatırlamada bulunmuştur.

Tercüme kurulu arasındaki var olan bazı farklılıklar ve tercüme ederken takip edilen metottan bahsetmiştir. Diğer ciltlerde bulunduğu gibi bunda da ıstılahlar sözlüğü bulunmaktadır. 342 sayfa ve 2002 yılında Debre şehrinde basılmıştır.

Şu ana kadar bu eserin on cildi çıkmıştır. Tercüme heyeti adına açıklama yapan Dr. Fethi Mehdi, projenin tamamen bitirileceğini, gecikmedeki sebebin ise aralarındaki koordinesizlikten kaynaklandığını açıklamıştır.

6- Sünen-i Ebi Davud114

Birinci cildin tercümesini Fahruddin Ebîbî115 yapmıştır. Şu ana kadar bir ve ikinci cildi

yayınlanmıştır116. Daha ayrıntılı şöyle tanıtılabilir: Arapça aslındaki 1-769 arası hadisler çevrilmiştir. Birinci ciltte 1–385 arası hadisler ikinci ciltte 386-769 arası hadisler Arnavutçaya çevrilmiştir.

Mukaddimesinde şöyle denilmiştir: “Sahih-i Buhari’nin Arnavutçaya tercüme edilen bazı ciltlerindeki nuru gördükten sonra, ben de bizzat zor bir projeye girişmek istedim. Allah’ın izniyle Sunen-i Ebi Davut tercümesine başladım ve çevremdeki Müslüman kardeşlerim bu çalışmanın önemi ve fazileti konusunda beni cesaretlendirdi.”117

Mukaddimeden sonra Ebu Davud’un (v. 275 h) biyografisi, hayatındaki önemli olaylar ve ilmî çalışmaları tanıtılmıştır.

Tercümede takip edilen metodtan bahsedilmemiştir.

Tercümenin ilk bakışta göze çarpan şu özellikleri sayılabilir.

a) Hadis metinleri “Sünen-ı Ebî Davud”un aslında olduğu gibi yazılmıştır. b) Ravilerin isimleri Arnavut harfleriyle verilmiştir.

c) Şerh ve açıklama nadiren göze çarpmaktadır. İlk cildi 1999 senesinde Üsküp’te basılmıştır. 7- Sünen-i-Tirmizi:

Bu büyük projeye Receb Nureddin118 cesaretle ve tek başına girişmiştir. Şu ona kadar ilk

cildini çıkarabilmiştir. Arapça olan aslına göre 1-250 arası hadisleri tercüme etmiştir.

114 Bu sorumluluğu, Makedonya’daki kardeşlerden bir grup üstlenir. Ve onlar, vaaz, irşat ve ilmî çalışmalarıyla

ünlüdürler. Bizim onlara güvenimiz şudur ki, onlar bunu başaracaklar.

115

Fahreddin Ebi, 1963 yılında Makedonya’da doğdu. Eğitimini Priştina’daki Alaaddin Okulu’nda, sonra Kahire’deki Ezher Üniversitesi’nde aldı. Üniversiteyi tamamladıktan sonra imam, vaiz ve öğretmen olarak çalışmak için köyüne

Benzer Belgeler