• Sonuç bulunamadı

MAHKEME KARARIYLA HAKLI SEBEBE DAYANILARAK ORTAKLIKTAN ÇIKARMA

HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ MAHKEME KARARIYLA ORTAKLIKTAN ÇIKARTILMASI

3. MAHKEME KARARIYLA HAKLI SEBEBE DAYANILARAK ORTAKLIKTAN ÇIKARMA

Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarmayı düzenleyen TTK’nın 640. mad-desinin üçüncü fıkrasında “Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hali saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hüküm gereğince limited şirket ortaklarının haklı sebep-lerin varlığı halinde mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkarılması mümkündür.

Belirtilen durumda ortaklıktan çıkartabilmek için üç şartın sağlanması gerek-mektedir. Bunlar; haklı sebeplerin varlığı, şirket genel kurulunun bu yönde karar alması ve açılan davada mahkemenin çıkarma talebini uygun bulmasıdır.

Ortaklıktan çıkarma davasının açılabilmesi için limited şirket sözleşmesin-de bir hüküm bulunmasına, haklı sebeplerin şirket sözleşmesinsözleşmesin-de gösterilmiş olmasına gerek yoktur. Haklı sebepler, şirket sözleşmesinde öngörülmüş ol-masına rağmen, bu sebepler arasında yer almayan bir haklı sebebe dayanarak da limited şirket bu davayı açabilir ve mahkeme söz konusu sebebi haklı sebep olarak kabul edip ortağı çıkarabilir (Tekinalp, 2013, 496).

3.1. Haklı Sebebin Varlığı

TTK’da ortaklıktan çıkarmada hangi hallerin “haklı sebep” olarak kabul edileceği açıklanmamıştır. Bununla birlikte, bahsi geçen Kanunun 245. mad-desinde yer alan kollektif şirketlerin feshi yönünden öngörülen haklı sebepler, limited şirketlerde ortaklıktan çıkarmada da uygulanabilecektir. Anılan mad-dede haklı sebep; “şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştire-cek şekilde ortadan kalkmış olması” şeklinde tanımlanmış ve özellikle; ‘bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları ye-rine getirmemesi (Ek ödeme yükümlülüğünün yeye-rine getirilmemesi, yan edim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, gibi), bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir orta-ğın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı

şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi’

hususları haklı sebep olarak sıralanmıştır. Ancak, haklı sebep halleri mezkûr maddede sayılanlarla sınırlı değildir.

Öte yandan, doktrinde ve uygulamada özellikle; ortağın şirket mükel-lefiyetlerini yerine getirmemesi, rekabet yasağını ihlal etmesi, bağlılık ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması, tali edim mükellefiyetlerini ifa etmemesi veya eksik ifa etmesi, ortağın zimmetine para geçirmesi, aşırı ku-mar düşkünlüğü ve bunun ortağı olduğu şirkete zarar vermesi, diğer ortaklara veya yakınlarına karşı rencide edici sözler sarf etmesi, haksız fiilde bulun-ması, ortağın yaşlılık, hastalık veya sakatlanma sonucu gerekli niteliklerini yitirmesi, tutuklanma gibi uzun süre ortaklık yönetiminden uzak kalması, şirket müdürü ve yöneticisi iken şirketin zorunlu defterlerini ve hesaplarını (düzgün) tutmaması, şirketi kötü yönetmesi gibi durumlar ortaklık ilişkilerini sarsan haklı sebepler olarak kabul edilmektedir (Beşok, 2010, 90).

Haklı sebep, ortağın şahsında bulunabilir ya da daha sonradan, ortağın kusuru olmaksızın da ortaya çıkabilir. Haklı sebeple çıkarmada, ortağın kişi-liğinden kaynaklanan sübjektif haklı sebepler söz konusudur. Ancak, şirket-ten izahat istemek, çekimser kalmak, şirket aleyhine dava açmak, yöneticileri eleştirmek gibi durumlar haklı sebep olarak kabul edilemez.

3.2. Genel Kurul Kararı

TTK’nın 640/III. maddesinde, her ne kadar haklı sebeple çıkarmada bir genel kurul kararından bahsedilmemişse de, aynı Kanunun 616/I-h madde-sinde bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması hususu genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılmıştır. Bu nok-tada, mahkemeden haklı sebeple çıkarma talebinde bulunulması için genel kurulun karar alması şarttır. Genel kurul kararı, özel bir dava kuralıdır ve ortaklıktan çıkarma davasının dinlenme şartıdır. Söz konusu çıkarma me-selesinin genel kurulun önüne getirilmesini şirket müdürleri veya ortakları sağlayabilir. Şirket müdürleri bu konuyu doğrudan genel kurulun gündemine alabileceği gibi diğer ortak veya ortakların müdürlere başvurarak genel kuru-lun gündemine eklenmesini isteyebilir (Gözüyeşil, 2012, 122-123). TTK’da ortaklıktan çıkarma davasının, genel kurul tarihinden itibaren ne kadar süre içerisinde açılacağı düzenlenmemiştir. Ancak, söz konusu dava, dürüstlük kuralı çerçevesinde ve dava hakkını kötüye kullanmaksızın açılmalıdır.

Diğer taraftan, haklı sebeplerle bir ortağın çıkarılmasını talep etmeye ka-rar verirken eşit işlem ilkesine uygun davranılmalıdır. Bu ilke, genel kurulun takdir yetkisinin sınırını oluşturmaktadır. Aynı sebebe dayanarak bir ortak için çıkarma talep etmek, diğer bir ortak içinse daha hafif bir çözüm öngörmek eşit işlem ilkesine aykırılık oluşturur (Dirikkan, 2005, 67).

Bir ortağın haklı sebep dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulmasına ilişkin genel kurul kararı, temsil edilen oyların en az üçte iki-sinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir (TTK md. 621/I-h). İki şartın da aynı anda sağlanması gerekir.

Son olarak belirtelim ki, hakkında çıkarma karar verilen ortak, genel kurul kararının iptali veya butlanının tespiti için dava açabilir (TTK md. 622, 445, 447).

3.3. Mahkemenin Kararı

Haklı sebebe dayanılarak ortağın şirketten çıkarılması için genel kurulun karar alması şart olmakla birlikte, genel kurulun kararıyla ortak çıkarılmış olmaz. Genel kurulun kararı sonrasında ayrıca ortaklıktan çıkarma davası açılması gerekmektedir. Mahkeme, genel kurul tarafından bildirilen olayların haklı sebep olup olmadığına karar verir. Bu sayede aslında ortak da korun-muş olmaktadır. Sadece genel kurul kararıyla çıkarma gerçekleşmiş olsaydı, bu durumda ortaklar açısından mağduriyetler doğabilir ve söz konusu yöntem kötüye kullanılabilirdi.

Çıkarılma davasının konusu, ortağın ileriye dönük olarak ortaklıktan çı-karılmasıdır. Ortaklıktan çıkarma davasına bakmaya yetkili ve görevli mah-keme, şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesidir. Açılan davada şirket tüzel kişiliği davacı, çıkartılmak istenen ortak/ortaklar ise davalı konumundadır. Ortaklar bireysel olarak çıkarma davası açamazlar. TTK’nın 1521. maddesi gereğince, haklı sebeple çıkarma davasında basit yargılama usulü uygulanır.

Ortaklıktan çıkarma talebini değerlendiren mahkemenin, her şeyden önce çıkarmaya gerekçe olarak gösterilen haklı sebebin yerinde olup olmadığını, ortak hakkında verilecek çıkarılma kararı ile şirket içindeki ahenksizliğin gi-derilip giderilemeyeceğini, en son çare olması gereken çıkarma isteminde bu-lunmadan önce başka çarelere başvurulup başvurulmadığını kontrol ve tespit

etmesi beklenir. Mahkeme, objektif bir değerlendirme yaparak ve gerekti-ğinde uzman bilirkişinin görüşünü de alarak çıkarılmaya gerekçe olarak gös-terilen nedenin/nedenlerin haklı olup olmadığını takdir eder. Bu kapsamda mahkeme, her somut olayı, koşullar ve menfaatler dengesi açısından ayrı ayrı değerlendirerek ve her olaydaki bütün verileri göz önünde bulundurarak çıkarma için haklı sebebin bulunup bulunmadığına karar verir (Yavuz, Mart 2009, 195).

Ortağın çıkarılmasına dair mahkeme kararı yenilik doğurucu nitelikte-dir. Çıkarılma, bu yoldaki kararın kesinleştiği tarihten başlayarak geleceğe etkili hukuki sonuçlarını doğurur. Kararın kesinleşme tarihine kadar ortak-lıktan doğan hak ve sorumluluklar devam eder. Kararın kesinleştiği tarihten itibaren ise ortak; ortaklık sıfatını kaybeder ve buna bağlı olarak haklarını kullanamaz, genel kurula katılamaz, oy kullanamaz ve kar alamaz (Tekinalp, 2013, 496). Ayrıca ortaklık sıfatının kaybedilmesiyle birlikte kanunun ya da şirket sözleşmesinin ortağa yüklediği tüm hak, borç ve yükümlülükler sona erer. Ortaklıktan çıkarmaya ilişkin mahkeme kararı tescil ve ilan edilir. Or-taklıktan çıkarma, iç ilişkide mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibariyle, dış ilişkide ise tescil ve ilan ile sonuç doğurur.