• Sonuç bulunamadı

137 ISTANBUL CHAMBER OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANTS

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "137 ISTANBUL CHAMBER OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANTS"

Copied!
611
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

137

YIL: 26 YEAR: 26

EYLÜL - EKİM 2016 September - October 2016

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI IS TANBUL CHAMBER OF CER TIFIED PUBLIC ACCOUNTANT S

www.istanbulsmmmodasi.org.tr

MALİ ÇÖZÜM 137

www.istanbulsmmmodasi.org.tr

(3)

EYLÜL - EKİM 2016 / September - October 2016 / YIL 26 - YEAR 26

Sahibi İSMMMO Adına - Owner on behalf of the ISMMMO l YÜCEL AKDEMİR Genel Yayın Yönetmeni - Editor l GÜLGÜN ÖZTÜRK

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - Editorial Assistant l Yrd. Doç. Dr. MUSTAFA ÇANAKÇIOĞLU

DANIŞMA KURULU Advisory Board

YAYIN KURULU Publication Board Prof. Dr. Cemal İBİŞ (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU (Galatasaray Ün.)

Prof. Dr. S. Ateş OKTAR (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Serdar ÖZKAN (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Doç. Dr. İsmail Ufuk MISIRLIOĞLU (Bilgi Üniversitesi)

Doç. Dr. Volkan DEMİR (Galatasaray Üniversitesi)

Gülgün Öztürk (Genel Yayın Yönetmeni)

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çanakçıoğlu (Sorumlu Yazı İşleri Müdürü) Sabri Karakaşlıoğlu (Üye)

Doç. Dr. Oğuzhan Bahadır (Üye) Hafize Öztürk (Üye)

Hacı Demir (Üye)

ÇÖZÜM

MALİ

İ K İ A Y L I K M E S L E K İ D E R G İ

(4)

Net 3000 adet basılmıştır.

Dergi Adı: Mali Çözüm®

Dergimiz Proquest ABI/INFORM Global, EBSCO Business Source Complete ve ULAKBİM Sosyal Bilimler Veritabanları tarafından taranmaktadır.

İmtiyaz Sahibinin Adı, Soyadı ve Adresi: Yücel AKDEMİR Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:7 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Genel Yayın Yönetmeni: Gülgün ÖZTÜRK

Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:5 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Yazı İçerik-Teknik Sorumlusu: İlkim MENGÜLEREK Kurtuluş Caddesi No: 114 B Blok Kat:5 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Grafik Tasarım ve Dizgi: Alican SEZER

Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:6 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Yönetim Yeri Adresi: Kurtuluş Caddesi No: 114 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Basımı Yapanın Adı, Soyadı ve Adresi: MATSİS Matbaa

Tevfikbey Mahallesi Dr. Ali Demir Caddesi NO:51 34290 Sefaköy/İSTANBUL Tel: 0212 624 21 11 Fax: 0212 624 21 17 E-mail: info@matbaasistemleri.com

Yayın Türü: Yerel-Süreli, 2 aylık

Dergimiz HAKEMLİ DERGİ olma özelliği taşımaktadır.

Dergimize gönderilen yazılar, hakem değerlendirmesine tabi tutulduğundan yayımında gecikmeler olabilmektedir.

Dergimizde yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.

Mali Çözüm (Financal Analyze) is bimonthly journal of Chamber of Certified Public Accountants of Istanbul. It is a peer-reviewed Journal publishing refered articles, opinion papers, letters, reviews, news, questions and answers, law decisions on accounting.

Yönetim Merkezi ve Yazışma Adresi:

İSMMMO

Kurtuluş Caddesi No: 114 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00 pbx Faks: (0212) 343 47 80 E-mail: ismmmo@ismmmo.org.tr

www.istanbulsmmmodasi.org.tr

(5)

HAKEM KURULU (Alfabetik Sıraya Göre) Editorial Advisory Board (Alphabetical orders)

Prof. Dr. Nalan AKDOĞAN (Başkent Üniversitesi) Doç. Dr. Tamer AKSOY (TOBB Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim ALPASLAN (Marmara Üni.) Prof. Dr. Erdinç ALTAY (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Dursun ARIKBOĞA (İstanbul Üniversitesi) Doç. Dr. Oğuzhan BAHADIR (Galatasaray Üniversitesi) Prof. Dr. Doğan ARGUN (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Refika BAKOĞLU (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Ercan BAYAZITLI (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Nejat BOZKURT (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Emre BURÇKİN (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Nuran CÖMERT (Marmara Üniversitesi) Doç. Dr. Volkan DEMİR (Galatasaray Üniversitesi) Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ (Marmara Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Ali DURAL (Galatasaray Üniversitesi) Prof. Dr. M. Banu DURUKAN (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Mehmet Hasan EKEN (Kırklareli Üniversitesi) Prof. Dr. Melih ERDOĞAN (Anadolu Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Diğdem GÖÇ ( Marmara Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Ender GÜLVER (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Recep GÜNEŞ (İnönü Üniversitesi) Prof. Dr. Oktay GÜVEMLİ (E.Öğretim Üyesi) Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU (Galatasaray Ünv.) Prof. Dr. Cemal İBİŞ (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Seval KARDEŞ SELİMOĞLU (AnadoluÜnv.) Dr. Ahmet KAVAK (Yeminli Mali Müşavir)

Doç. Dr. Duygu ANIL KESKİN (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Yüksel KOÇ YALKIN (E.Öğretim Üyesi) Dr. Resul KURT (Sosyal Güvenlik Uzmanı) Prof. Dr. Ömer LALİK (İst.Ticaret Üniversitesi) Prof. Dr. Haluk LEVENT (Kemerburgaz Üniversitesi) Mehmet MAÇ (Yeminli Mali Müşavir)

Doç. Dr. İsmail Ufuk MISIRLIOĞLU (UWE Bristol Üniversitesi)

Prof. Dr. Fatma Naciye Can MUĞAN (İzmir Ekonomi Üniversitesi)

Prof. Dr. S. Ateş OKTAR (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Serdar ÖZKAN (İzmir EkonomiÜniversitesi) Prof. Dr. Korkut ÖZKORKUT (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Recep PEKDEMİR (İstanbul Üniversitesi) Doç. Dr. Kerem SARIOĞLU (İstanbul Üniversitesi) Dr. Veysi SEVİĞ

Prof. Dr. Barış SİPAHİ (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Fevzi SÜRMELİ (Anadolu Üniversitesi) Prof. Dr. Münir ŞAKRAK (E.Öğretim Üyesi) Doç. Dr. Fatma PAMUKÇU (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Oktay TAŞ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Tuğrul TÜFEKÇİOĞLU (E.Öğretim Üyesi) Prof. Dr. Nuri UMAN (Koç Üniversitesi) Prof. Dr. Selçuk USLU (Bilkent Üniversitesi) Prof. Dr. Hakan ÜZELTÜRK (Yeditepe Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Doğan YILDIZ (İstanbul Yıldız Ünv.) Prof. Dr. Göksel YÜCEL (İstanbul Üniversitesi)

ÇÖZÜM

MALİ

İ K İ A Y L I K M E S L E K İ D E R G İ

®

(6)
(7)

SUNUŞ

Değerli Okuyucular,

Sizler, Mali Çözüm dergisinin en az yazarları kadar dergimize katkısı olan, emeği göz ardı edilemeyecek tarafısınız. Bu sayımızda da sizlerin dikkatinizi çe- kebilmek, değerli hocalarımızın ve yazarlarımızın üretimleri ile çalışmalarınıza katkı sağlayabilmek hedefiyle 137.sayımızla karşınızdayız.

15.07.2016 tarihinde ortaya çıkan kara tablonun ardından OHAL süreci ile birlik- te ülkenin yaşanabilir koşulları değişmiş, ekonominin temeli olan güven ve tarafsız- lık ilkeleri olumsuz yönde etkilenmiştir. İşletmelerin geleceğini şekillendiren yatırım planlarının belirsizlik ortamında ertelenmesi işletmelerin büyüme hedeflerini ya da mevcut yatırımların hızının kesilmesinde önemli etkisi olmuştur. Dünya piyasaları- nın özellikle Amerika seçimleri ile Avrupa’nın ekonomik sorunları, sadece iç piyasa dengelerini değiştirmemiş, tüm sermaye piyasalarını derinden etkilemiştir. Başta tu- rizm sektörü olmak üzere tüm sektörlerin sıkıntı içinde olması, işsizlik oranının %10 nun üzerine çıkmasına, imalat sektöründe, sanayi üretiminde yılın ilk sekiz ayı için gözle görülür bir daralma yaşanmasına sebep olmuştur.

Yaşanan olumsuzlukların mesleğimiz üzerindeki etkilerinin değerlendirilme- sinde ise bugünü yaşamanın ve geleceği görebilmenin zorluğunu gözler önüne sermektedir. Zor günleri yaşarken ihtiyacımız olanın, birlik beraberlik ve da- yanışma olduğu da aşikârdır. Mesleğimizin icrasında temel taşlar olan gerçeğe uygunluk, özün önceliği, şeffaflık gibi unsurların yanında muhasebenin çevresel ve sosyolojik yönlerinin de etkilerini dikkate alarak çalışmalarımızı hassasiyetle yürütmemizin önemi her geçen gün artmaktadır. Doğru yürütülecek muhasebe mesleğinin toplum üzerinde yaratacağı sosyal faydanın, özellikle kriz dönemleri için değeri ve etkisi tartışmasız olarak ortak akılla görülebilecek boyuttadır.

Yaşadığımız dünyanın kıt kaynakları içinde verilen yaşam mücadelesinde, tüm değerlerimizle arkasında durmaya çalıştığımız mesleğimizin en iyi haliyle yaşanma- sı ve yaşatılması dileğimizle çalışmalarınızda kolaylık ve başarı diliyoruz.

MAKALE BAŞLIKLARI

• Kıdem Tazminatı Fonu Kurulabilir Mi?

• Finansal Fair Play ve Türkiye’deki Dört Büyük Futbol Kulübünün Uyum Düzeyinin İncelenmesi

• Muhasebe Meslek Mensuplarında İşe Bağlılık ve Çalışma Ahlakının

(8)

• Müşteri Sadakat Programları Çerçevesinde Yapılan Satışların Mev- cut Yasal Düzenlemeler ve Türkiye Finansal Raporlama Standartla- rı Kapsamında İncelenmesi ve Muhasebe Uygulamaları

• Futbolcu Transfer/Bonservis Ücretlerinin TMS 38 Maddi Olma- yan Duran Varlıklar Standardına Uygun Olarak Muhasebeleşti- rilmesi: Trabzonspor Örneği

• İşletmelerde Dinamik Bütçeleme ile Sürekli Bütçelemenin De- ğişen Çevre Koşullarında Önemi ve Uygulama Gereği

• UFRS 9 Finansal Araçlar Kapsamında Yeni Değer Düşüklüğü Modeli ve Bankacılık Sektörüne Etkileri

• İşletme Bütçeleri ve Kontrol

• Amortisman Uygulamasında Azalan Bakiye Yönteminin Vergi Usul Kanunu ve Türkiye Muhasebe Standartları Kapsamında Kullanımı

• Anonim İle Limited Şirketi Tasfiye Etmemenin Cezası Var Mıdır?

• Limited Şirket Ortağının Mahkeme Kararıyla Ortaklıktan Çı- kartılması

• Karşılıksız Çek Düzenlemek Tekrar Suç Haline Getirildi

• 6745 Sayılı Kanunla, 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanu- nu’nda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi

• Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Mahkeme Kararıyla Kazan- dıkları Tazminatların Vergilendirilmesi

• Emtia Maliyet Bedelinin Tespiti ve Değerlemesinde Önem Arz Eden Hususlar

• Nakit Sermaye Ödemesinde İndirim Uygulaması

• VUK 267 Çerçevesinde Emsal Bedelle Değerleme

• Yatırım Teşvik Belgesi İle Rödovans Sözleşmesine Bağlı Yatı- rımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması

• Kötü Niyet Tazminatı

• Yabancıların Çalışma İznini Düzenleyen Uluslararası İşgücü Kanunu Neler Getiriyor?

Saygılarımla Yücel AKDEMİR Başkan

(9)

HAKEMLİ YAZILAR REFEREED PAPERS

Kıdem Tazminatı Fonu Kurulabilir Mi?

Can Severance Pay Fund Be Establıshed?

Prof. Dr. Müjdat ŞAKAR

Finansal Fair Play Ve Türkiye’deki Dört Büyük Futbol Kulübünün Uyum Düzeyinin İncelenmesi

Analysis Of Financial Fair Play Rules And Complience Level Of Four Clubs In Turkey

Prof. Dr. Metin SABAN- Ferhat DEMİRCİ

Muhasebe Meslek Mensuplarında İşe Bağlılık Ve Çalışma Ahlakının Mesleki Etik Davranışa Etkisi

The Effect Of Work Engagement And Work Morality On Professional Ethical Behavior In Professional Accountants

Öğr. Gör. Dr. Hasan GÜL - Prof. Dr. Mikail EROL

Müşteri Sadakat Programları Çerçevesinde Yapılan Satışların Mevcut Yasal Düzenlemeler Ve Türkiye Finansal Raporlama Standartları Kapsamında İncelenmesi Ve Muhasebe Uygulamaları

Customer Loyalty Program Of Sales Made Undercurrent Legıslatıon And Investıgatıon Under Turkısh Fınancıal Reportıng Standards And Accountıng Practıces

Doç.Dr. Fatma PAMUKÇU - Nevzat PAMUKÇU

Futbolcu Transfer/Bonservis Ücretlerinin Tms 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar Standardına Uygun Olarak Muhasebeleştirilmesi:

Trabzonspor Örneği

The Accountıng For Footballer Transfer Fees Conformant To Tas 38 Intangıble Assets: Trabzonspor Sample

Yrd. Doç. Dr. Hakan YAZARKAN

13

51 25

75

91

(10)

İşletmelerde Dinamik Bütçeleme İle Sürekli Bütçelemenin Değişen Çevre Koşullarında Önemi Ve Uygulama Gereği

Significance Of And Need To Implement Dynamic Budgeting And Continuous Budgeting In Businesses Under The Changing Environmental Conditions

Dr. Esin N. CAN

UFRS 9 Finansal Araçlar Kapsamında Yeni Değer Düşüklüğü Modeli Ve Bankacılık Sektörüne Etkileri

New Impaırment Model Wıthın The Context Of IFRS 9 Fınancıal Instruments And Its Effects On Bankıng Industry

Yusuf AYTÜRK

İşletme Bütçeleri Ve Kontrol Operatıng Budgets And Control Serap GEYİK

HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

Amortisman Uygulamasında Azalan Bakiye Yönteminin Vergi Usul Kanunu ve Türkiye Muhasebe Standartları Kapsamında Kullanımı Doç. Dr. Kadir DABBAĞOĞLU

Anonim İle Limited Şirketi Tasfiye Etmemenin Cezası Var Mıdır?

Soner ALTAŞ

Limited Şirket Ortağının Mahkeme Kararıyla Ortaklıktan Çıkartılması Mustafa YAVUZ

Karşılıksız Çek Düzenlemek Tekrar Suç Haline Getirildi Özkan ARSLAN

6745 Sayılı Kanunla, 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi

Dr. Mehmet YÜCEL

121

133

145

167

193

203 179

215

(11)

Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Mahkeme Kararıyla Kazandıkları Tazminatların Vergilendirilmesi

Eyyup İNCE

Emtia Maliyet Bedelinin Tespiti ve Değerlemesinde Önem Arz Eden Hususlar

Metin ÇELİK

Nakit Sermaye Ödemesinde İndirim Uygulaması Semih DOLDUR

VUK 267 Çerçevesinde Emsal Bedelle Değerleme Fehmi EGE

Yatırım Teşvik Belgesi İle Rödovans Sözleşmesine Bağlı Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması

Kenan AKBULUT

Kötü Niyet Tazminatı Erol GÜNER

Yabancıların Çalışma İznini Düzenleyen Uluslararası İşgücü Kanunu Neler Getiriyor?

Cumhur Sinan ÖZDEMİR Yayın Politikası İlkeleri

243 237

257

271

289 281

297 307

(12)

ÇÖZÜM

MALİ

EYLÜL - EKİM 2016 11 ÇÖZÜM

MALİ

OCAK - ŞUBAT 2016

HAKEMLİ YAZILAR

11

REFEERED PAPERS

13

@

(13)

KIDEM TAZMİNATI FONU KURULABİLİR Mİ?

CAN SEVERANCE PAY FUND BE ESTABLISHED?

Prof. Dr. Müjdat ŞAKAR1

ÖZ

Kıdem tazminatı konusu, üzerinde tartışmaların olduğu son derece güncel bir konudur. İşçiler için bir anlamda iş/ücret güvencesi olarak görülen kıdem tazminatı, işverenler için ise bir maliyet unsurudur. Bu nedenle kıdem taz- minatı ile ilgili tartışmalar 50 yılı aşkın bir süredir devam etmektedir ve bu konuyla ilgili olarak günümüzde de bir anlaşma noktasına varılamamıştır.

Mevcut uygulamada, işçiler için kıdem tazminatı ödeme garantisinin ol- maması ve işverenlerin altına girdiği mali yük gerilimi, temel sorunları teşkil etmektedir.

Bu çalışma, kıdem tazminatı ile ilgili olarak uzun süredir tartışma konusu olan Kıdem Tazminatı Fonu Tasarısı’nı incelemektedir. Fon tasarısı, sözü edi- len bu sorunlara bir çözüm getirebilir nitelik taşımaktan uzaktır. Tasarı’nın, mevcut haliyle işçilere birtakım güvenceler sağlamakla birlikte, ciddi bir hak kaybına neden olacağı açıkça görülmektedir. Fon kurulursa iş güvencesi siste- mi etkisini kaybedecek, kıdem tazminatı her durumda ödenmeyecek ve kıdem tazminatının miktarı düşecektir. İşverenler açısından ise mali yük sorunu sona ermeyip prim sistemine dönüşerek yalnızca şekil değiştirecektir. İşçi istifa ha- linde de kıdem tazminatı hakkını yitirmeyeceğinden, işveren, nitelikli işçisini işyerinde zor tutar hale gelecektir. Kanımızca, mevcut sorunlara çözüm geti- recek olan yapı Kıdem Tazminatı Fonu değil, İşsizlik Sigortası Fonu kapsa- mında kurulacak bir “Kıdem Tazminatı Garanti Fonu”dur. Bu sayede, işçilerin mevcut haklarına dokunulmaksızın kıdem tazminatlarını fiilen alamamaları problemi, tasarının getireceği sıkıntılar ortaya çıkmadan sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilecektir.

Anahtar Sözcükler: Kıdem tazminatı, kıdem tazminatı fonu, işçi hakları

ABSTRACT

Severance pay is a very recent subject about which there are several discussi- ons. Severance pay, which is considered by the employee as a guarantee of work/

1 T.C.Marmara Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı ve İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı - msakar@marmara.edu.tr

*

*

(14)

pay, is a cost element for the employers. The discussions has therefore been going on for over 50 years and there has not been a consensus yet even today.

In the current practice, the fact that there is no guarantee for the emp- loyees to receive the severance pay and the financial burden stress that the employers undergo form the basis of the issues.

This study examines the draft of the severance pay fund that has been a discussion subject for a long time. The fund draft is far from having the legibility of bringing a solution to these above-mentioned issues. It is clear that it would provide a couple of assurances for the employees but it would also cause a serious loss of rights. If the fund is established, severance pay will not be paid at every condition, job security system will lose its effect and the amount of the severance pay will fall down. On the other side, financial burden issue will not disappear for the employers, it will merely change its shape by turning into a premium system. The system, which will bring a so- lution to the current issues, is in our opinion not the Severance Pay Fund, it is rather the “Severance Pay Guarantee Fund”. By this means, the issue that the employees cannot receive their severance pay will smoothly be solved.

Keywords: Severance pay, severance pay fund, employee rights

I-GİRİŞ

1936 yılında 3008 sayılı ilk İş Kanunumuz ile işçi hakları arasına giren kıdem tazminatı, zamanla içeriği işçi lehine genişleyen önemli bir hak ol- muştur.Ayrıca, İş Kanunu’na paralel biçimdeDeniz İş Kanunu md. 20’de; ol- dukça farklı esaslarla Basın İş Kanunu md. 6,11 ve 18’de de kıdem tazminatı düzenlemeleri yer almaktadır.

Uygulamada kıdem tazminatı ödemelerinde işçi ve işveren açısından bü- yük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntıların giderilmesi için devlet, işveren ve işçiler arasında çözüm yolu bulunması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri de ödemelerin kurulacak bir fondan karşılanmasıdır.

Kıdem Tazminatı Fonu Kanunu çıkarılmaya çalışılırken sosyal taraflar anla- şamadıklarından 4857 sayılı İş Kanunu’nda kıdem tazminatına ilişkin düzenleme yapılmamış, Geçici 6. md ile “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu ku- rulur. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin Kanun’un yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır” hükmü getirilmiştir.

(15)

Fon kavramı ile kıdem tazminatının maliyet yükü yıllara hatta aylara bölü- nerek, tek kalemde maliyetleri birden yükselten bir ödemenin önüne geçilmek amaçlanmış; işçi açısından da kıdem tazminatı hakkının güvenceye alınması fırsatı ortaya çıkmıştır. Ancak fon önerisinin Türkiye şartlarında olumsuz so- nuçlara yol açacağı tartışmaları da beraberinde gelmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nda kıdem tazminatı düzenlenmemiş, bu konu 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun 14. maddesi şimdilik yürürlükte bırakılarak, Kıdem Tazminatı Fonu (KTF) Kanunu’na kadar ötelenmiştir. Aslında İş Kanunu Tas- lağı’nda kıdem tazminatı miktarının azaltılması, sadece emeklilikte ödenen bir emekli ikramiyesi haline getirilmesi gibi seçenekli hükümler bulunmaktay- ken, tepkiden çekinilerek düzenleme sonraya bırakılmıştır. Kıdem Tazminatı Fonu ile kıdem tazminatına hak kazanma şartları ve tazminatın hesaplanma biçiminin doğrudan bir ilgisi olmamasına rağmen, yapılan bu uygulama başka türlü açıklanamaz.

Çalışanlar kıdem tazminatı haklarının ellerinden gideceği endişesi içinde- dirler. Diğer taraftan emeklilik haklarının kaygısını taşımaktadırlar. Bu sebep- le emeklilik hakkını doldurmuş pek çok kişi emekli olmaya itilmektedir.

II- KIDEM TAZMİNATI UYGULAMASINDAKİ AKSAKLIKLAR Kıdem tazminatı, gerek işçi gerekse işveren bakımından sorunlarla doludur.

İşveren, işleri bozulup malî sıkıntı içine düştüğünde, işini küçültmek ve daha az işçi çalıştırmak durumundadır. Ancak, iş sözleşmelerini feshettiği iş- çiler için ödeyeceği kıdem tazminatları, daha büyük malî sıkıntılara yol aça- cağından, bunu yapamayıp iflâsa sürüklenmekte, sonuçta işyeri kapandığında işçiler işsiz kaldığı gibi, kıdem tazminatlarını alabilmeleri de zor olmaktadır.

Kıdem tazminatı yükünden ürken işverenler, özellikle vasıfsız işçileri uzun sürelerle çalıştırmamakta, bu yükten kurtulmak için çeşitli çareler aramakta- dırlar. Yargıtay’ın muhtelif kararlarıyla, bu işveren uygulamaları etkisiz kı- lınmıştır. Meselâ, kıdem tazminatı ödememek için, birbirine eklenen, süresi belirli iş sözleşmeleri (zincirleme iş sözleşmeleri), baştan beri süresi belirsiz sayılmış ve işçinin kıdem tazminatı hakkı korunmuştur. Bunun gibi, işverenin, sürekli çalışan işçiyi, dönem dönem kağıt üzerinde işten “çıktı-girdi” gösterip kıdem tazminatını ödeyerek, bu yükü zamana dağıtması da Yargıtay›ca engel- lenmiştir. Böyle bir durumda, daha önce hiç kıdem tazminatı ödenmemiş gibi, son brüt giydirilmiş ücret üzerinden ve tüm kıdem süresi için tazminat he-

(16)

saplanacak, daha önce ödenen miktarlar bundan indirilecektir (Yarg. 9. HD., 26.05.1987, E. 2987, K. 5277, İHU, İşK. 14 (No. 20).

Sıkıntı sadece işverenler yönünden değildir. İşçiler bakımından kıdem taz- minatının ödenme garantisinin olmaması, işverenin kıdem tazminatı yükünü si- gortalatmasına yasak getirilmesi (İşK. md. 14/sondan II) ve Kıdem Tazminatı Fonu’nun (İşK. md. 14/son) kurulamamış olması sorun teşkil etmektedir.

Öte yandan, belli sebepler (askerlik, emeklilik, gibi) olmadan işçinin iş söz- leşmesini feshetmek durumunda kalması halinde kıdem tazminatı alamaması da sıkıntı yaratmaktadır. Alkolik olduğu ve bu sebeple doğan sağlık sorunları yüzünden işe devamsızlıkyaptığı gerekçesiyle İş Kanunu md. 25/I’e göre iş- ten çıkartılan işçinin kıdem tazminatı hakkı olduğu halde, daha iyi şartlarla iş bulduğu için sözleşmeyi fesheden işçinin kıdem tazminatı hakkı yoktur. Dü- zenleme, âdeta, işçiyi alkolik olmaya özendirmektedir. İstifa edene kıdem taz- minatı ödenmemesi, kanımızca, Anayasanın “herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir” hükmünü taşıyan 48. maddesine aykırıdır.

Meselâ, on yıldır çalıştığı işyerinden, daha iyi bir iş bulduğu için ayrılmak is- teyen işçinin çalışma özgürlüğü, on yıllık kıdem tazminatını işverene terk etme sonucuna ulaştıran İş Kanunu düzenlemesiyle ihlâl edilmektedir.

Bu durum işçileri “kanuna karşı hile” teşkil eden denemelere desevk etmiş- tir. Meselâ, evlenme tarihinden itibaren bir yıl içinde sözleşmeyi fesheden kadın işçiler kıdem tazminatı alabildiklerinden, evli olan kadın işçiler boşanıp, yeniden aynı kişiyle evlenerek sözleşmelerini feshetmişler ve kıdem tazminatlarını iste- mişlerdir. Bu durumu Yargıtay’ın kanuna karşı hile olarak görüp, kıdem tazmi- natının ödenmemesine karar vermesi yerindedir (Yarg. 9., HD. 14.01.1987, E.

1986/11078, K. 1987/6, Çimento İşveren Dergisi, Mayıs 1987, 25). Ancak, bu konudaki sıkıntıyı göstermesi bakımından da olay ilginçtir.

III. KIDEM TAZMİNATI FONU

A- Fon Tartişmalarinin Tarihsel Geçmişi

Kıdem tazminatı fonu meselesi 50 yılı aşkın bir süreden beri sosyal taraf- larca tartışılmakta, ancak üzerinde ittifak edilen bir çözümü bulunamamakta- dır. İşçi kesimi kazanılmış hak yaklaşımıyla hareket etmekte ve hak kaybına yol açacak düzenlemelere haklı olarak tepki duymaktadır. İşveren kesimi ise kıdem tazminatının neredeyse tümden kaldırılmasını, işsizlik sigortasının kurulmuş olmasını bahane ederek talep etmektedir.

(17)

Kıdem tazminatı sorununun ilk kez tartışıldığı 1954’de toplanan İkinci Ça- lışma Meclisi’nde kıdem tazminatlarını karşılamak amacı ile bir fon kurulması önerilmiştir. Buna benzer bir öneri de 1962’de toplanan Üçüncü Çalışma Mec- lisi’nde gündeme getirilmiş ve işverenlerin ödeyecekleri primler karşılığında kıdem tazminatının Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanması isten- miştir(Kutal, 2009). Böyle yapmakla gazete işverenleri 1961 yılının başında Basın İş Kanununda yapılan değişiklikle artırılmış olan kıdem tazminatını kar- şılamayı düşünmüşlerdir. Gazete işverenlerince yapılan bu öneri o tarihte işçi sendikalarının tepkisine neden olmuştur.

1968 yılında kıdem tazminatı için fon kurulması değil, kıdem tazminatının kendisi tartışma konusu olmuştur. Hükümet işsizlik sigortası kanun tasarısı ha- zırlamış, bu tasarının geçici bir maddesi ile kazanılmış haklar saklı kalmak üzere kıdem tazminatı tamamen kaldırılmıştır. İşçi sendikaları bu öneriye diğer öne- riden çok daha şiddetli tepki göstermişlerdir. Bunun üzerine hükümet, tasarının TBMM’ne gönderilmesi isteğinden vazgeçmiştir(Tunçomağ, 1979:920.).

1927 sayılı Kanunla kıdem tazminatlarının yıllık tutarının 15 günlük ücret- ten 30 güne yükseltildiği 1975 yılında, işverenlerin yoğun tepkisi üzerine bu tazminata bir tavan konulması ve ilk kez yasal bir düzenleme ile bir fon kurul- ması bu fonun yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olacağı ve fonun kurulmasının kanunla düzenleneceği hükme bağlan- mıştır(Kutal, 2009:7.). Kıdem Tazminatı Fonu olarak adlandırılan bu düzen- leme 4857 sayılı İş Kanunu’nda da egemen olmuştur(Centel, 2009:48) 1927 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri ve aynı Kanunun Geçici 1. Maddesi uyarınca fonu düzenleyecek kanunun bir yıl içerisinde çıkarılması gerektiğinden dolayı fonun kurulmasına yönelik çalışmalar hemen başlamıştır. Çalışma Bakanlığı 1976 yılında Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı’nı gündeme getirmiştir.

Tüm tarafların mutabakatı ve görüşleri alınmak üzere ilgililere gönderilen bu tasarı iş çevrelerinden alınan eleştirilerden dolayı kabul edilmemiştir.

Kıdem Tazminatı Fonu ile ilgili çalışmalar 12 Eylül 1980’den sonra da devam etmiştir. 1982 yılında yeni bir İş Güvencesi Kanun Tasarısı gündeme gelmiştir. Bu tasarı da 1976 tarihinde olduğu gibi kıdem tazminatı ile ilişki- lendirilmiştir. Hazırlanan İş Güvencesi Kanun Tasarısı’nda Kıdem Tazminatı Fonu konusunda hükümlere yer verilmiştir. Daha önceki çalışmalar gibi bu çalışma da kanunlaşamamıştır (Ünal, 1999:34.).

(18)

1983 seçimlerinden sonra işbaşına gelen hükümet kıdem tazminatının bir fondan karşılanmasıyla ilgili çalışmaları yeniden başlatmıştır. 1984 yılında 7. Çalışma Meclisi,“Kıdem Tazminatı Fonu” konulu tek gündem maddesiyle toplanmış ve yeni bir taslağın esasları görüşülmüştür. Bu toplantılarda işçi, işveren, hükümet ve üniversite kesiminin görüşlerinden yararlanarak tasla- ğa yeni bir şekil verilmesi amaçlanmıştır. Bu taslak diğer çalışmalarda da olduğu gibi yoğun eleştiri almıştır. Çalışma Bakanı tarafından 1984 yılında Başbakanlığa yazılan bir yazıda “İşçi ve işveren tarafının farklı beklentileri sonucunda bu konuda kesin bir sonuca ulaşılamadığı, ayrıca fonun aktü- eryal hesabının sağlıklı bir şekilde yapılmasında güçlüklerle karşılaşıldığı ve fonun bir süre sonra devlete yük teşkil etmesi endişesi nedeniyle kıdem tazminatı fonu konusunun sonraki tarihlerde ele alınmasının mümkün oldu- ğu”(Ünal, 1999:35.) belirtilerek çalışma askıya alınmıştır.

1991 yılında iktidara gelen koalisyon hükümeti İş Güvencesi Kanun Tas- lağı ve İşsizlik Sigortası Kanun Taslağı’nın ardından Kıdem Tazminatı San- dığı adı ile yeni bir taslak üzerinde çalışmalar başlatmıştır. Ancak yine kıdem tazminatı fonu kurulamamıştır. Çünkü kıdem tazminatı fonunun kurulmama- sı konusunda, hem sosyal taraflar ve hem de hükümet kanadı, geçmişte haklı görülebilecek önemli gerekçelere sahip bulunmuştur.

Kıdem tazminatı hakkını güvence altına almak ve işletmeler üzerinden kıdem tazminatı yükünü kaldırmak amacıyla ve de Ulusal istihdam Stratejisi doğrultusunda, son olarak “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı” hazırlanıp, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’na sunulmuştur (https://www. alomaliye.com/kidem_tazm_fonu_ta- sarisi.htm, erişim tarihi: 15.12.2014.).

B- Son Fon Taslağındaki Esaslar a) Fon Tüm İşçileri Kapsayacak

Taslak, iş yasalarına, yani İş Kanunu, Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanu- nu’na tabi tüm işçilerin kıdem tazminatlarını ilgilendirmektedir. Bu itibarla, Taslağın, sadece 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olan işçileri ilgilendireceği söylenememekte ve gemi adamları ile gazetecilerin kıdem tazminatları da, söz konusu Yasanın uygulama alanı içine alınmak suretiyle, bireysel hesap ilişkisine sokulmaktadır(Centel, 2012:6.).

(19)

b) Fon Bireysel Emeklilik Şirketleriyle İlişkilendirilecek Meselenin çözümü için üç seçenek ortaya atılmıştır:

- Birincisi, kıdem tazminatının kaldırılarak işsizlik sigortasından sağlanan yardımların gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması ve işsizlik sigortasından ya- rarlananların sayısının üç kat arttırılmasıdır.

- İkinci seçenekte, her işçi için yatırılan primlerin ortak bir fonda toplanma- sı ve işçilerin mevcuttaki kadar kıdem tazminatı alması önerilir.

-Katılımlı fon başlığı altında ele alınan üçüncü seçenekte ise, işçilerin bireysel hesaplarında izlenerek nemalandırılacak katılım esaslı fon kurulması üzerinde du- rulmaktadır. Hükümetin üçüncü seçeneği ön plana çıkardığı görülmektedir. Kanı- mızca, illa Fon kurulacaksa ikinci seçenek işçi için daha uygundur.

“İstihdam Paketi” olarak anılan 5763 sayılı Kanun içinde yer alırken son anda çıkartılan “Kıdem Tazminatı Fonu”na ilişkin düzenlemeye, bireysel emeklilik şirketlerinin de eklendiği basına yansımıştır(Hürriyet, 09.03.2008.).

Buna göre, kişilerin kıdem tazminatı fonundan ne kadar para alacağı bireysel emeklilik şirketlerinin sorumluluk ve denetiminde olacaktır.

Yeni düzenlemeye göre KTF, tazminata hak kazanacakların işverenlerince ta- sarıda belirtilen “prime esas kazançları”na göre saptanacak oran (% 3 ila % 8 oranları telaffuz edilmektedir) üzerinden ödenecek tutarlardan oluşacaktır. Bu şe- kilde ödenecek tutarlar, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) verilecek aylık prim ve hizmet belgesi ile tahakkuk ettirilerek kurum hesaplarına yatırılacaktır. Yatırı- lan tutarların tamamı, miktarın tam ödenip ödenmediği, süresinde yatırılıp yatı- rılmadığı, kişiye tahakkuk ettirilip ettirilmediği gibi hususlarda Kurum’un hiçbir sorumluluğu olmadan işverenlerin belirteceği bireysel emeklilik şirketlerine hiçbir eklenti olmadan aynen aktarılacaktır. Kıdem tazminatına ilişkin tutarların değer- lendirileceği bireysel emeklilik şirketlerinin işveren, bu tutarların değerlendirile- ceği yatırım fonlarının ise işçi tarafından belirleneceği öngörülmüştür.

Tasarı’nın yasalaşmasına kadar olan dönemler için işveren uygulamadaki mevzuat hükümlerinden sorumlu olacak, tasarı yasalaştıktan sonraki döneme ilişkin kıdem tazminatı uygulamaları ise Kanun’un belirttiği esaslara göre yü- rütülecektir. Böylece, kıdem tazminatına tabi çalışmayı sürdüren işçiler için ikili bir yapı oluşturulacak, sisteme yeni girenler, tasarıdaki hükümler doğrul- tusunda KTF’den değerlenen oranlara göre yararlanacaklardır.

Bireysel emeklilik şirketlerinin devreye sokulması, KTF’nin geçmişteki Tasarrufu Teşvik Fonu ve Konut Edindirme Fonu gibi Devletçe amacı dışında

(20)

kullanılıp tüketilmesi riskini bir ölçüde bertaraf edebilir. Ancak KTF’nin, aşağıda sıralayacağımız sakıncalarını ortadan kaldırmaz.

c) İşveren Kayıtdışına İtilecek

KTF’ye işverenden de tepki gelecektir. İşyerinde çalışan işçileri için kıdem tazminatı karşılığı ayıran ve ayırdığı bu fonu da sermayesiymiş gibi kullanabilen işveren, Kıdem Tazminatı Fonu’nun kurulmasından sonra her ay belli oranda primi Fona ödeyecektir. Zaten sigorta primlerinin yüksekli- ğinden yakınan işverenin iyice kayıt dışına itilmesi tehlikesi vardır.

Sistemin finansman sorunu da vardır. % 3’lük prim yetmez. Kıdem tazmi- natı miktarının düşmemesi için bu oranın % 8,3 olması gerektiği hesaplan- mıştır. Ancak işveren de bunu ödeyemez. Böyle olunca kıdem tazminatları kısa sürede ödenemez hale gelir ve bir süre sonra kıdem tazminatlarının 30 günden 15 güne indirilmesi söz konusu olur.

ç) İş Güvencesi Etkisiz Kılınacak

Fon kurulursa işverenler daha kolay ve daha çok işçi çıkartacaklardır.

Fon daha fazla güvencesizlik ve daha az sendikalaşma anlamını taşıyacaktır.

Zira işten çıkarmada caydırıcı olan iş güvencesi tazminatı değil kıdem taz- minatıdır. Eğer Fon uygulaması başlarsa işten çıkarmanın işveren için hiç bir maliyeti ve caydırıcı tarafı olmayacaktır. Eğer işçi iş güvencesi kapsamında değilse, dava yoluna başvurup iş güvencesi tazminatını da alamayacak ve beş parasız ortada kalacaktır.

d) İşveren Nitelikli İşçiyi İşyerinde Zor Tutacak

KTF’den sonra artık işçinin işyerine ve işverene bağlılığı da sona erecek- tir. Başka bir işyerinde daha iyi ücretle iş bulan, bugün istifa halinde kıdem tazminatı ödenmediği için kıdemini yakmamak adına gitmemektedir. Ancak, KTF’den sonra kıdeminin yanmayacağını bilen nitelikli işçiler sık sık işyeri değiştireceklerdir. Bu durumda işverenlerin nitelikli işçilerine sahip çıkmala- rı ise onlara pahalıya patlayacaktır.

(21)

e) Kıdem Tazminatı Her Durumda Ödenmeyecek KTF Tasarısı’na göre kıdem tazminatı:

a- İşçilerin bağlı oldukları kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı bağlanması yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akit- lerini feshetmeleri halinde,

b- İşverence hizmet akdinin feshedilmesi durumunda işçinin hak kazandığı yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla ilgili kuruma veya sandığa başvurması halinde,

c- Adına en az 10 yıl fona prim ödenen işçinin isteği halinde, d- İşçinin ölümü halinde kanuni mirasçılarına

ödenecektir.

Erkeklerin askere giderken, kadınların evlendikten sonraki bir yıl içinde işini bırakması hallerinde kıdem tazminatı ödenmesine son verilmektedir. İş- çinin işveren tarafından işten çıkarılması veya işçinin haklı sebeple işi bırak- ması hallerinde de kıdem tazminatı ödenmeyecektir. Öte yandan emeklilikte yaş hariç diğer şartları taşıyanların emekliliklerini evlerinde beklemek üzere işlerinden ayrıldıklarında da kıdem tazminatı ödenmesi söz konusu olmaya- caktır. Taslakta tazminat alabilmek için ise 10 yıl beklenmesi şartı öngörül- müştür. Oldukça uzun olan bu süre de tepkileri arttıracaktır.

f) Kıdem Tazminatının Miktarı Düşecek

Halen geçerli olan Kanunlara göre kıdem tazminatı ödenirken 30 günlük ücret bulunurken, geriye doğru bir yıl içinde işçiye ödenen her türlü maddi menfaatler dikkate alınmaktadır. Yani para ve para ile ölçülebilen her türlü ödemeler kıdem tazminatı hesabına yansıtılmaktadır. Ancak KTF kurulunca sadece işçinin brüt üc- retine göre fona prim ödeneceğinden işçilerin kıdem tazminatı düşecektir.

Kıdem tazminatı için işverenin ödeyeceği miktar önceleri telaffuz edildiği gibi

% 3 olursa, toplamda bu yılda % 36 eder. İşçinin tazminatının düşmemesi için bu oranın aylık %8,3, yıllık toplamda %99,6 olması, eksikliğin de fonun nemalandı- rılmasıyla telafi edilmesi düşünülmelidir. Ancak, daha önce belirttiğimiz gibi bu miktar işverenlere çok gelecek ve kayıt dışına kaçma eğilimi hızlanacaktır.

Ülkemizde, gerçekte ücreti yüksek olan pek çok çalışanın, SGK’na asgari ücret üzerinden bildirildiği bilinmektedir. Bu işçiler bugün işten kıdem taz- minatı alma hakkıyla ayrıldığında muhatap işveren olduğu için, mahkemede durumu ispat ederek kıdem tazminatlarının gerçek ücret üzerinden ödenmesi-

(22)

ni temin edebilmektedirler. Kıdem tazminatını işveren değil de 10 yıl sonra KTF öderse böyle bir şansları olmayacaktır.

Gazeteciler için 5953 sayılı Basın-İş Kanunu gereğince alınacak kıdem tazminatı ödemesinde herhangi bir tavan yoktur. Ancak, basın çalışanları da Fon’a dahil edilince tavan uygulamasına tabi olacaklar ve kıdem tazminatları düşecektir.

IV- SONUÇ

Uygulamada kıdem tazminatı ödemelerinde işçi ve işveren açısından bü- yük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntıların giderilmesi için devlet, işveren ve işçiler arasında çözüm yolu bulunması için çalışmalar yapılmaktadır. Kı- dem tazminatı için bir Fon kurulması, işçileri hak kaybı, işverenleri mali yük gerilimine sokmakta, bu sebeple Fon’un kurulması sürekli ertelenmektedir.

Kanımızca, yapılması gereken işçilerin mevcut haklarına dokunmadan İş- sizlik Sigortası Fonu kapsamında bir “Kıdem Tazminatı Garanti Fonu”

oluşturmaktır. Çalışma Bakanlığının her fırsatta kamu dışında işçilerin ço- ğunluğunun fiilen kıdem tazminatlarını alamadıkları iddiasını tekrarlamaları karşısında, işçiyi düşünen bir hükümetin öncelikle böyle bir fon düşünmesi gerekir. Yani, kıdem tazminatı uygulaması aynen kalsın, işverenden kıdem tazminatını alamayan işçilere paralarını ödemeleri için fon kurulsun.

Kanımızca, 1991’den beri KOBİ’ler için “Kredi Garanti Fonu” mevcut- ken(http://www.kgf.com.tr/), işverenlerin ödeyemedikleri kredileri bu fona yükleme ve bankaları rahatlatma çabaları mevcutken, işçiler için de böyle bir

“Kıdem Tazminatı Garanti Fonu”nun konuşulması gerekir. “Biz işçilerin kıdem tazminatlarını eksiksiz almaları için uğraşıyoruz” diyenlerin samimi iseler mevcut kıdem tazminatı haklarına dokunmadan, işçilerin bu haklarına ulaşamayanlara yardımcı olacak çözümler geliştirmeleri kaçınılmazdır.Fon için işverene yük getirmeye de gerek yoktur. Şimdiye kadar sadece yüzde 2,5 kadarı kullanılan İşsizlik Sigortası Fonu’nun % 10’u bu işe ayrılsa mesele halledilir.Ancak bu şekilde bir yasal düzenleme ile halen çalışmakta olanla- rın hakları ve iş barışı korunabilir; işletmelere ek yük getirilmeden kıdem taz- minatı alamayanlar da kıdem tazminatı güvencesine kavuşturulabilir(Uzun, http://www.toprakisveren.org.tr/2013-100-bekiruzun.pdf).

Mevcut haklara dokunulması işçiyi memnun etmeyecektir. Evlenen kız- larımız halen olduğu gibi kıdemlerini alıp çeyizlerini alabilmelidirler, aske-

(23)

re giden gençlerimiz askerde kıdem tazminatlarını harçlık yapabilmelidirler, işten atılanlar üç kuruş işsizlik ödeneği bittikten sonra da hayatlarını idame ettirebilmeli, işvereni kendisine haksızlık eden çalışan haklı sebeple işini bı- rakınca aç kalmamalı, anasını-babasını-eşini kaybedenler acılarını hafiflete- bilmelidirler (Tezel, http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=2852).

KAYNAKÇA

Centel, T. (Eylül 2012): “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Yasa Taslağı Üzerine Gözlemler”, MESS Sicil İş Hu- kuku Dergisi 27 (2012) : 5- 12.

Centel, T. (Mayıs 2009):“Kıdem Tazminatı Üzerine Gözlemler”,İşveren Dergisi, 47;8 (2009) : 48- 49.

Kutal, M. (Aralık 2009): “Türk İş Hukukunda Kıdem Tazminatı Sorunu ve Çözüm Önerileri”, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, 16(2009) : 5- 15.

Tezel, A.: “Samimi İseniz Çalışanlar İçin “Kıdem Tazminatı Garanti Fonu” Getirin”, [çevrimiçi erişim: http://www.alitezel.com/index.php?sid=- yazi&id=2852]

Tunçomağ, K. (1979): “Kıdem Tazminatı, Kıdem Tazminatı Fonu ve İşsiz- lik Sigortasıyla İlgili Sorunlar”,Hıfzı Timur’un Anısına Armağan. İstanbul : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Uzun, B. “Kıdem Tazminatı Fonu Yerine Kıdem Tazminatı Garanti Fonu Oluşturulmalıdır”, [çevrimiçi erişim: http://www.toprakisveren.org.

tr/2013-100-bekiruzun.pdf].

Ünal, A. (1999) Kıdem Tazminatı Fonu. İstanbul : Alfa Yayınları.

(24)

FİNANSAL FAİR PLAY VE TÜRKİYE’DEKİ DÖRT BÜYÜK FUTBOL KULÜBÜNÜN UYUM DÜZEYİNİN İNCELENMESİ

ANALYSIS OF FINANCIAL FAIR PLAY RULES AND COMPLIENCE LEVEL OF FOUR CLUBS IN TURKEY

Prof. Dr. Metin SABAN2 Ferhat DEMİRCİ3

ÖZ

Gelir ve gider kalemlerinde gerçekleşen çeşitlilik ve hacim artışı endüstri- yel futbolun oluşumuna direkt etki etmiştir. Futbol ekonomisinde gerçekleşen büyüme mali disiplin ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Avrupa Futbol Federas- yonları Birliği (UEFA) Avrupa kulüplerinin mali yapısında süregelen bozul- mayı engellemek ve daha adil rekabet ortamı yaratmak amacıyla Finansal Fair Play (FFP) kurallarını uygulamaya başlamıştır. Bu çalışmada FFP kuralları genel çerçevesiyle açıklanmış, Türk futbolunun lokomotifi olarak kabul edilen dört büyük takımın FFP kurallarına ne ölçüde uyum gösterdiği araştırılmıştır.

Anahtar Sözcükler:Finansal Fair Play, Mali Disiplin, Endüstriyel Futbol

ABSTRACT

Increases in the volume and diversity of income and expense items have had a direct impact on the formation of the football industry. The growth in the economy of football, has revealed the need for fiscal discipline. Union of European Football Associations (UEFA) has started implementing Financial Fair Play (FFP) rules for the European Clubs to prevent ongoing deteritora- tion of the financial structure and to create fair competition. In this study, the general framework of the FFP rules are explained and also an investigation is conducted to see the extent that the four major teams, which are considered as the locomative of the Turkish Football, comply with the FFP rules

Keywords: Financial Fair Play, Financial Discipline, Football Industry

2 Bartın Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölüm 3 BartınÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı

*

**

***

(25)

1. GİRİŞ

“Futbol asla sadece futbol değildir.”Futbol literatürüne geçen ve futbolun toplumsal, siyasal, ekonomik etkilerine üstü kapalı vurgu yapan bu söz futbo- lun etkilerinin sadece yeşil sahalarla sınırlı kalmadığını özetlemiştir.Modern futbolun doğuşu 19.yüzyıl ortalarına dayanmaktadır ve İngiltere menşeli oyun zamanla tüm kıtalara yayılmıştır. Futbolun yaygınlaşması kolej takımı olgusu- nu bir kenara itmiştir ve zamanla profesyonel futbol kulüpleri kurulmuş, resmi organizasyonlar gerçekleştirilmeye başlanmıştır.Futbol organizasyonlarının çe- şitlenmesi, futbolun lokal bir olgu olmaktan çıkmasını sağlamıştır ve gerçek- leştirilen uluslararası turnuvalar büyük kitleleri ilgilendirir olmuştur. Futbolun geniş coğrafyalara hitap eder hale gelmesi futbol ekonomisinin gelişimini te- tiklemiştir. Futbol ekonomisinin saha içini ilgilendiren boyutuna bakıldığında futbolculara ödenen bonservis bedelleri, futbolcu maaşları, altyapı yatırımları, tesisleşmeye yönelik harcamalar, teknik adamlara ödenen ücretler gibi kalemler- den söz edilebilir.Futbol ekonomisinin saha dışı boyutunda ise yüksek fiyatlarla yapılan yayın ihaleleri, sponsorluk anlaşmaları, sermaye sahiplerinin kulüp satın alma yoluyla yapmış oldukları yatırımlar, stadyumlardan elde edilen maç günü gelirleri gibi kalemler söz konusudur. Futbol ekonomisinin saha dışı boyutunda meydan gelen büyüme saha içini doğrudan etkilemiştir ve endüstriyel futbolun oluşumuna doğrudan hizmet etmiştir.

Avrupa futbolunun beş büyük ligi İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa futbol ekonomilerinin geliri 2013/2014 sezonunda %15’lik bir artış göstermiş ve 11.3 milyar Euro seviyesine ulaşmıştır. Beş büyük ligin 2013/2014 sezonunu izleyen üç yıla ait kayıtlı gelirleri hesaplandığında bu liglerin toplam getirisi 20 milyar Euro’nun üzerine çıkmaktadır. İngiltere Premier Liginde 2013/2014 sezonunda %29’luk bir gelir artışı yaşanmış ve toplam gelir 3.9 milyar Euro’ya ulaşmıştır. Premier Ligi bu alanda Alman Ligi Bundesliga takip etmektedir ve Bundesliga kulüplerinin 2013/2014 se- zonunda toplam geliri 2.3 milyar Euro seviyesindedir. 2013/2014 sezonunda İspanya La Liga 1.9 milyar Euro, İtalya Seri A 1.7 milyar Euro, Fransa Li- gue 1 ise 1.5 milyar Euro gelir üretmiştir. Kulüplerin 2013/2014 sezonunda yapmış oldukları harcamalara bakıldığında ise İngiltere kulüpleri 2.3 milyar Euro harcama yapmış, İtalya, İspanya kulüpleri 1.2 milyar Euro harcama yapmış, Alman kulüpleri 1.1 milyar Euro, Fransız Kulüpleri ise 1 Milyar Euro harcama yapmıştır (Deloitte, 2015).

(26)

Avrupa Adalet Divanı tarafından 1995’te futbolcu transferlerine ilişkin ve- rilen karar transfer piyasasında devrim niteliğinde değişikliklere sebep olmuş- tur. Belçikalı futbolcu Jean Marc Bosman’ın başvurusu üzerine alınan karar futbol literatürüne “Bosman Kuralı” olarak geçmiştir. Karar kulübüyle sözleş- mesi sona eren futbolculara istediği kulübe transfer olma hakkını vermektedir (Aytekin, 2012). Bosman kuralı sonrasında transfer piyasası yapısında köklü değişimler oluşmuş, sözleşmesi biten futbolcular yüksek maaşlar ve imza be- delleriyle başka kulüplere transfer olmaya başlamıştır.

Gelir ve gider kalemlerinin çeşitlilik göstermesi ve bu kalemlerin hacmin- de gözlenen artış futbol endüstrisinin hızlı büyümesine neden olmuştur. Futbol ekonomisinde gerçekleşen büyümeye ayak uyduramayan kulüpler sağlıklı bir finansal yapıdan uzaklaşmıştır ve birçok futbol kulübü mali yükümlülükleri- ni yerine getirmede sıkıntı yaşamıştır. Futbol kulüplerinin mali yapılarında meydana gelen bozulmayı gözlemleyen UEFA (Union of European Football Associations/Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) bu bozulmayı gidermeye yönelik bir takım önlemler almıştır ve Finansal Fair Play (FFP) kurallarını gündeme getirmiştir.

Bu çalışmanın amacı UEFA tarafından bir mali disiplin aracı olarak gelişti- rilen ve uygulanan Finansal Fair Play kurallarına Türkiye’de faaliyet gösteren ve pay senetleri borsada işlem gören dört büyük futbol kulübünün uyum dü- zeylerinin incelenmesidir.

2. FİNANSAL FAİR PLAY

Dürüst, adil ve centilmen oyun anlamına gelen “fair play” kavramı futbol kurallarına sadakati, saha içi ve saha dışında centilmenliği ifade eder. UEFA 2004-2005 sezonundan itibaren geçerli olan kulüp lisanslama sistemini duyur- muştur. Bu sistem stadyumlara, kulüp yönetimlerine, hukuki olaylara ilişkin yaptırımlar içermektedir (Peeters & Szymanski, 2012).Bu lisanslama sistemi- nin finansal ayağını ise 2009 yılında duyurulan Finansal Fair Play kuralları oluşturmaktadır. Finansal Fair Play konfederatif bir mali disiplin unsuru ola- rak 2010 yılında kabul edilmiştir. FFP kuralları kulüplerin daha sağlıklı bir fi- nansal yapıya sahip olmalarını amaçlamakta ve buna ek olarak diğer endüstri- lerden futbol endüstrisine aktarılan fonlara sınırlama getirerek adil bir rekabet ortamı yaratmayı amaçlamaktadır.

(27)

Finansal sürdürülebilirlik bir kulübün bütçe dengesini sağlaması, borç- larını ödeyebilme gücünün olması veya borçlarını kabul edilebilir seviyede tutabilmesi ve finansal açıdan yaşamını devam ettirmesidir. Finansal sürdü- rülebilirlik için kulübün gelir-gider, alacak-borç dengesinin sağlanması ve mali yeterliliğinin bulunması gerekir.UEFA’nın FFP kurallarını Avrupa Ko- misyonu da özellikle rekabet açısından desteklemektedir (Sağlam, 2016).

FFP kurallarının konfederatif bir yapıda olması yerel federasyonları saf dışı bırakmamakta aksine yürütücülük görevini yerel federasyonlara yükle- mektedir.Türkiye’de bu görev Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde faa- liyette bulunan Kulüp Lisans ve Mali Fair Play Müdürlüğü tarafından yürü- tülmektedir (TFF, 2014).

2010 yılındaFFP kurallarının genel çerçevesini açıklamıştır.FFP kuralları- nın başlıca hedefleri şunlardır (UEFA, 2015):

- Futbol kulüplerinin finansal yapısını daha disiplinli ve daha rasyonel hale getirmek.

- Transfer ücretleri, oyuncu maaşları üzerindeki baskıyı azaltmak ve enf- lasyon etkisini sınırlandırmak.

- Kulüpleri kendi gelirleriyle rekabet etme konusunda harekete geçirmek.

- Altyapı yatırımlarını ve genç oyuncu yetiştirmeye yönelik faaliyetleri teşvik etmek.

- Avrupa futbol kulüplerinin uzun ömürlü olmalarını sağlamak.

- Kulüplerin borçlarını zamanında ödeyebilecekleri bir finansal yapı temin etmek.

FFP kuralları 2010 yılında onaylanmış ilk uygulamalar 2011 yılında baş- lamıştır.Uygulanan ilk kural UEFA tarafından düzenlenen organizasyonlara katılma hakkı kazanan takımların diğer kulüplere, oyuncularına borçlu olma- dıklarını kanıtlamaları ve o döneme ait vergi borçlarını ödemiş olmalarıyla ilgilidir.2013 yılından itibaren isekulüpler başabaş kuralıyla da değerlendir- meye tabi tutulmuştur.Başabaş kuralıözü itibariyle gelir gider dengesini ifade etmektedir ve kulüpleri borçlanmadan uzak bir yapı, adil rekabet ortamı ya- ratmayı hedeflemektedir.UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu, (UEFAClub Financial Control Body) UEFA organizasyonlarına katılma hakkı kazanan takımları FFP kuralları ile değerlendirilir, kriterleri ihlal eden takımlara çe- şitli yaptırımlar uygular. İlk uygulama ve yaptırımlar Mayıs 2014’te uygulan- mıştır (UEFA, 2016).

(28)

FFP kuralları Avrupa futbol kamuoyunda sıklıkla gündeme gelmektedir ve çeşitli eleştiriler almaktadır.FFP kurallarının hukuki boyutu ve kuralların uzun vadedearzulanan sonuçları ne ölçüde getireceği sıklıkla gündeme gelmiştir.

Başabaş kuralı gereği sermaye sahipleri tarafından aktarılan fonların gelir ola- rak kabul edilmemesinin serbest piyasa ekonomisiyle çeliştiğine dair görüşler bulunmaktadır. Başabaş kuralına getirilen bir diğer eleştiri ise kuralın kendi içerisinde tutarsızlıklar barındırdığına ilişkindir. Farklı sektörlerden fon trans- ferinin kısıtlanması ve sermaye sahiplerinin finansal yapıya etkilerinin sınır- landırılması bir yandan adil rekabet ortamına zemin hazırlarken bir yandan da kulüplerin borçlarının artmasına sebep olmaktadır (Vöpel, 2011).

UEFA tarafından düzenlenen organizasyonların gelir üreten bir yapıya bü- rünmesinde İngiliz, İspanyol, İtalyan, Alman ve Fransız kulüplerinin katkısı yadsınamaz bir gerçekliktir.UEFA bu liglerin takımlarına karşı toleranslı bir tavır takınmıştır. İngiltere Premier Lig başkanı Scudamore tarafından FFP ku- rallarına karşı getirilen eleştiriler 2012/2013 sezonunda başlayacak olan uygu- lamaların 2014/2015 sezonuna ötelenmesine sebep olmuş, Fransız ekibi Paris Saint-Germain tarafından yapılan yüksek tutarlı transfer harcamalarına göz yumulmuş, İngiliz Chelsea kulübüne sahibi Roman Abramovich’e 748 milyon Sterlin borcu olmasına rağmen yaptırım uygulanmamış, sahibi tarafından 450 milyon Sterline yakın para aktarılan Manchester City şampiyonlar liginde ya- rışmaya devam etmiştir. Tüm bu örnekler ışığında FFP kurallarının futbolun merkezinde yer alan ülke takımları için büyük ölçüde esnetildiği söylenebilir (Akşar, Futbol Ekonomi, 2016).

2010 yılında UEFA tarafından açıklanan genel çerçevede FFP kurallarının en önemli unsuru olarak kabul edilen başabaş kuralının 2013/2014 sezonun- dan itibaren uygulamaya konulacağı duyurulmuştur. UEFA’nın kuralları uy- gulama konusunda tanıdığı bir takım esneklikler mevcuttur ve uygulama yılı olarak 2013/2014 sezonunun seçilmesinin esas sebebi kriterlere uyum sağla- ma konusunda kulüplere zaman tanımaktır.UEFA tarafından başabaş kuralı ile ilgili tanıdığı bir diğer esneklik ise kabul edilebilir sapmadır. UEFA başabaş kuralını doğrudan gelir gider dengesi şeklinde uygulamamıştır ve kabul edile- bilir bir sapma tutarı belirlemiştir.Kabul edilebilir sapma 5 milyon Euro’dur.

(UEFA, 2016).

(29)

3. BAŞABAŞ KURALI VE HESAPLANMASI

UEFA kulüpleri gözetimde tuttuğu izleme dönemi kavramını lisans başvuru- sunda bulunan kulübün başabaş kuralı yönünden değerlendirildiği dönem olarak tanımlamaktadır. Kural gereği izleme dönemi, üç raporlama dönemini kapsar;

a) UEFA kulüp müsabakalarının başladığı takvim yılında sona ermiş ra- porlama dönemi ( T raporlama dönemi).

b) UEFA kulüp müsabakalarının başladığı takvim yılından önce sona eren raporlama dönemi (T-1).

c) Daha önceki raporlama dönemi (T-2)

Örneğin 2015/2016 sezonunu kapsayan bir izleme periyodu 2015 (T), 2014(T-1) ve 2013( T-2) yıllarının raporlama periyotlarını kapsar.

UEFA başabaş kuralı uygulamasında kullandığı kalemleri “geçerli gelir- ler” ve “geçerli giderler” başlıklarıyla açıklamıştır. Bu kalemler UEFA’ya lisans başvurusunda değerlendirme sürecinde bulunan kulüpler tarafından bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tablolar üzerinden hesaplanmalıdır.

Başabaş hesaplamasında ilişkili taraflardan yapılan faaliyetlerden kaynakla- nan gelirler ve giderler, gerçeğe uygun değeri yansıtacak şekilde tekrar dü- zenlenmelidir ve hesaplamaya dahil edilmelidir. UEFA sezon başlangıçların- dan önce son iki yıla ait toplam gelirini 5 milyon Euro’nun altında raporlayan kulüpleri başabaş kuralından muaf tutmaktadır (TFF, 2016).

UEFA tarafından yayınlanan “Kulüp Lisanslama ve FFP” adlı dokümanı- nın 58.maddesinde belirtilen ve Türkiye Futbol Federasyonu Kulüp Lisans ve FFP Talimatı dokümanına göre başabaş kuralında göz önünde bulunduru- lacak gelir ve gider kalemleri şunlardır (UEFA, 2016) (TFF, 2016).

3.1. Başabaş Hesaplamasında Gelir Kalemleri:

a) Gişe gelirleri (Kombine biletler ve maç biletleri).

b) Sponsorluk ve reklam gelirleri.

c) Yayın haklarından elde edilen gelirler.

d) Ticari faaliyetlerden elde edilen gelirler (kafe, restoran hizmetlerin- den, konferanslardan ve kategorize edilmeyen diğer ticari faaliyetler).

e) UEFA’dan elde edilen katkı payı ve ödül gelirleri.

f) Diğer faaliyet gelirleri: Üst satırlardaki gelir kalemlerinin kapsamına girmeyen, sübvansiyonlar, ödenekler, ve kamu kurumlarından aktarılan diğer fonlar, kira gelirleri, alınan temettüler, kulüple ilişkili futbol dışı faaliyetler- den elde edilen gelirler.

(30)

g) Oyuncu satışından elde edilen gelirler ve/veya kârlar: Kulüplerin oyuncu satışından elde ettikleri gelir ve kârların başabaş hesaplamasında ge- çerli bir gelir kalemi olarak kabul edilmesi, kulübün mali tablolardaki oyuncu kayıtlarının muhasebesi için uyguladığı yönteme ve şu iki şarta bağlıdır:

I. Futbolcu sözleşmelerinin muhasebeleştirilmesinde “aktifleştirme ve amortisman” yöntemini kullanan bir kulüp için, oyuncu satışından elde edi- lecek kâr, satış geliri ve net defter değeri arasındaki farka eşittir. Net defter değeri, oyuncunun maliyet bedeliyle, oyuncuya ayrılan tükenme payı arasın- daki farka eşittir. Bu tür kârlar, başabaş hesaplamasında geçerli gelir olarak hesaplamaya dahil edilir.

II. Futbolcu sözleşmelerinin muhasebeleştirilmesinde “gelir ve gider”

yöntemini kullanan bir kulüp için oyuncu lisansının elden çıkarılmasından sağlanan gelir, oyuncu lisansının başka bir kulübe transferinden kaynaklanan net satış gelirini ifade eder. Bu yöntemde net satış geliri oyuncunun bonservisi üzerinden elde edilen ve parayla ölçülebilen kazançları ifade eder.

h) Maddi duran varlık satışından elde edilen gelirler: Bir raporlama dö- neminde maddi duran varlıklara (stadyum ve antrenman tesisleri dahil ancak bunlarla sınır olmayan) ilişkin kâr iki istisna hariç başabaş hesaplamasından hariç tutulmalıdır:

I. Stadyum ve antrenman tesisleri dışında kalan bir maddi duran varlığın elden çıkarılıp yerine yenisinin konulmaması durumunda elde edilen satış karı maddi duran varlık satış geliri ve maddi duran varlık tarihsel maliyeti arasın- daki fark üzerinden başabaş hesaplamasına dahil edilir.

II. Satışa konu olan maddi duran varlığın yenilenmesi durumunda elde edilen kar iki şekilde hesaplamaya dahil edilir:

1. Satışa konu olan maddi duran varlığın satış geliri ve yenilenen varlığın tam maliyeti arasındaki fark.

2. Bir kulüp tarafından leasing veya kiralama sözleşmesine konu olan varlık için, satış geliri ve asgari 50 yıllık kira ödemesinin mevcut değeri arasın- daki fark.

i) Finansal gelirler ve kambiyo kârları: Kulüplerin varlıklarını başka iş- letmelere kullandırmaları sonucu elde ettikleri faiz geliri başabaş hesaplama- sından muaf tutulmalıdır. Ayrıca döviz kurunda meydana gelen artışlar sonu- cunda gerçekleşen kazanımlar UEFA tarafından parasal nitelikte gelir olarak kabul edilmemektedir ve başabaş hesaplamasından muaf tutulmaktadır.

(31)

j) Parasal olmayan krediler ve gelirler: UEFA’ya göre parasal olmayan kredilerle ilgili ortaya çıkacak gelirler başabaş hesaplamasında hariç tutula- cak şekilde gerekli uygun ayarlamalar yapılmalıdır. Parasal olmayan kalemler maddi duran varlıklar, maddi olmayan duran varlıklar (şerefiye gibi) ve stoklar gibi parasal kalem tanımını karşılamayan unsurlardır. Parasal bir kalemin temel özelliği sabit veya belirlenebilir bir sayıda para birimiyle alınacak haklar veya ödenecek yükümlülüklerdir..Gelir ve gider kalemlerinin parasal nitelikte kabul edilebilmesi için temel şart bu kalemlerin sabit bir para birimi üzerinden ifade edilebilmesidir. Bu şarta göre başabaş hesaplamasında sadece parayla ölçülebilen gelir kalemleri ve gider kalemleri dikkate alınmalıdır.

k) İlişkili taraflarla yapılan gerçeğe uygun değerin üzerindeki gelir işlemleri: Kulüple bağlantısı bulunan işletmelerle gerçekleştirilen işlemler gerçeğe uygun değer üzerinden başabaş hesaplamasına katılır. Lisans baş- vurusunda bulunan kulüp ilişkili taraflarla yaptığı işlemlerin gerçeğe uygun değerini belirlemelidir. Tahmin edilen gerçeğe uygun değer ile kayıtlı değer arasında fark olması halinde ilgili gelir kalemi artırılamaz ancak gerçeğe uy- gun değer ile yeniden değerlendirilir.

l) Kulüple ilişkili olmayan taraflarla gerçekleştirilen futbol dışı faali- yetlerden kaynaklanan gelirler: Kulüp ilişkili olmayan taraflarla yapılan fut- bol dışı faaliyetlerden kaynaklanan gelirler başabaş hesaplamasından hariç tutulmalıdır. Bu kalemlere örnek olarak otel, restoran, konferans merkezi, iş merkezleri (kiralamak için), sağlık merkezi gibi gelir kalemleri gösterilebi- lir. Ancak kulüple ilişkili olmayan taraflarla gerçekleştirilen futbol dışı faali- yetlerden kaynaklanan gelirler (kulüp esas faaliyetleriyle bağlantılı, kulübün sahip olduğu yer ile bağlantılı, kulübün markası ile bağlantılı) karşılığı olan masraflar olduğu takdirde ilgili gelirler başabaş hesaplamasına dahil edile- bilir. Bu durumda ikisi de bir raporlama döneminden diğerine sürekli olarak dahil edilmelidir.

m) Lisans sahibinin tescilini elinde bulundurduğu futbolcuya dair gelir:

Şüpheye mahal vermemek amacıyla bir futbolcunun ekonomik haklarının sa- tışından elde edilen gelir/karlar, sadece kalıcı bir transferin olması durumun- da, denk hesap sonucunun hesaplanması için dahil edilebilir.

n) Alacaklılara karşı korunma sağlayan prosedürlerden ortaya çıkan yükümlülüklerin azaltılmasına yönelik tüm krediler başabaş hesaplanmasın- da hariç tutulmalıdır.

(32)

3.2. Başabaş Hesaplamasında Gider Kalemleri

a) Ürün ve hizmet satın alma maliyetleri (yeme içme giderleri, forma giderleri, sağlık harcamalarına ilişkin giderler gibi).

b) Çalışanlara ödenen ücretler.

c) Diğer faaliyet giderleri (maç giderleri, kiralama giderleri, genel yöne- tim giderleri ve kulüple ilişkili futbol dışı diğer giderler).

d) Futbolcu tescilinin elden çıkarılmasında katlanılan giderler/Futbolcu tescilinin elde edilmesinde katlanılan giderler ve amortisman/değer düşüklü- ğünden kaynaklanan giderler:

I. Futbolcu sözleşmelerinin muhasebeleştirilmesinde “sermaye ve amortisman” yöntemini kullanan bir kulüp için futbolcu satışından kaynak- lanan zarar, transfer zamanında futbolcu tescilinin net defter değerinin alınan ve alınabilecek olan net elden çıkarma gelirlerinden çıkarılması ile hesaplanır.

Elde edilen net transfer gelirinin, net defter değerinden az olması halinde zarar rapor edilir ve başabaş hesaplamasında gider olarak kabul edilir.

II. Futbolcu sözleşmelerinin muhasebeleştirilmesinde gelir ve gider yön- temini kullanan bir kulüp için, futbolcu tesciline dair yapılan masraflar bir raporlama döneminde kaydedilir.

Kullanılan yöntem bir raporlama döneminden diğerine kadar geçen sürede tutarlı bir şekilde devam ettirilmelidir.

e) Finansal giderler ve ödenen temettüler.

f) Kulüple ilişkili işletmelerle gerçekleştirilen ticari faaliyetlerden doğan borç ilişkileri “fair value” yani “adil değer” kavramı gereği piyasa değeriyle aynı seviyeye getirilmelidir. Tahmin edilen adil değer ile muhasebe kayıtları arasındaki rakamlar arasında kulüplerin lehine olacak şekilde giderlerin düşü- rülmesi yoluna gidilmişse bu giderler başabaş hesaplaması yapılırken tekrar piyasa değerine çıkarılarak başabaş hesaplamasına dahil edilir.

g) Bu kalemlerden aşağıdaki nitelikte olan kalemler düşürülmelidir.

- Genç oyuncu gelişimi için yapılan giderler.

- Kamu yararına yapılan sosyal faaliyetlere yönelik harcamalar.

- Kadın futboluna yapılan yatırımlar.

- Parasal olmayan borçlar ve yükümlülükler.

- Maddi duran varlıkların inşası ve/veya maddi duran varlık onarımla- rıyla doğrudan ilişkili finansal harcamalar (özel maliyetler).

- Kulübün kiraladığı maddi duran varlıkları geliştirici harcamalar (özel maliyetler).

(33)

- Kulüple bağlantısı olmayan faaliyetlerden kaynaklanan futbol dışı giderler.

Başabaş hesaplaması aşağıdaki gelir ve gider kalemlerini içermez:

a) Maddi duran varlık satışından kaynaklanan kar ve zararlar, maddi duran varlığa ayrılan amortisman gideri ve maddi duran varlıkta meydana gelen değer azalışlarından kaynaklanan kâr ve zararlar.

b) Oyunculara ilişkin olanlar hariç olmak üzere maddi olmayan duran varlıkların satışından kaynaklanan kar ve zararlar, maddi olmayan duran var- lığa ayrılan itfa ve tükenme payları ve maddi olmayan duran varlıkta meyda- na gelen değer azalışları.

c) Gelir vergileri ve gider niteliğinde vergiler

3.3. Başabaş Hesaplamasının Sonuçları

UEFA tarafından başabaş hesaplamasında gelir ve gider olarak kabul edi- len tutarlar arasındaki fark alınarak başabaş fazlası veya açığı hesaplanır;

gelir kalemlerinin gider kalemlerinden fazla olması durumu başabaş fazlası, tersi durum ise başabaş açığını ifade eder.

Kümülatif başabaş sonucu ise izleme dönemini kapsayan her bir raporla- ma döneminin denk hesap sonuçlarının toplamıdır (T, T-1 ve T-2).Toplam ba- şabaş sonucunun pozitif olması durumunda kulüp izleme döneminde başabaş fazlası vermiş olur. Toplam denk hesap sonucunun negatif olması durumunda ise kulüp izleme döneminde denk hesap açığı vermiş olacaktır.

İzleme döneminde toplam denk hesap açığı olması durumunda, lisans alan, toplam açığın T-2’den önceki iki raporlama döneminden (T-3 ve T-4) kaynaklanan denk hesap sonuçlarının toplamından kaynaklanan fazla ile ön- ceki dönemlerde verilen başabaş açığı kapatılabilir.

4. FİNANSAL FAİR PLAY KURALLARININ İHLALİ VE YAPTIRIMLARI

4.1. Finansal Fair Play Kurallarının İhlali

Kulüpler izleme döneminde işletmenin sürekliliği, negatif özsermaye, başabaş, vadesi geçmiş borçlar, ücret-gider oranı ve net borç/gelir oranı açı- sından incelenerek UEFA tarafından belirlenmiş ölçütlerden sapmalar olup olmadığı belirlenir ve gerektiğinde UEFA tarafından belirlenen ölçütlerden bir veya birkaçına uyumsuzluk söz konusu olduğunda kulüplere yaptırımlar (ceza) uygulanmaktadır.

(34)

4.1.1 İşletmenin Sürekliliği (Devamlılığı):Bağımsız denetim raporu işlet- menin sürekliliği ile ilgili şartlı veya olumsuz bir görüş içeriyorsa FFP kriter- lerinde ihlal söz konusudur (T-1 raporlama dönemine ait yıllık veya ara dönem finansal tablolar).

4.1.2 Negatif Özsermaye:Yıllık finansal tablolar (T-1 raporlama dönemi) bir önceki yılın finansal tablolarında (T-2 raporlama dönemi) yer alan karşı- laştırma rakamına göre daha da artmış bir net borç durumu gösterir veya ara dönem finansal tabloları (gerekli olduğu yerde ilave bilgiler dahil) bir önceki yasal hesap kapanış tarihindeki (T-1 raporlama dönemi) karşılaştırma sonucu- na göre daha da artmış bir net borç pozisyonunu göstermesi durumunda FFP kuralları ihlal edilmiştir.

4.1.3. Başabaş Açığı (Kabul Edilebilir Sapma): UEFA tarafından başabaş hesaplamasında gelir ve gider olarak kabul edilen tutarlar arasındaki olumsuz fark başabaş açığını ifade eder.Başabaş kuralı üçer yıllık izleme periyotlarında kümülatif olarak aşağıdaki tablodaki gibi uygulanacaktır. Üçer yıllık izleme periyotlarını kapsayan dönemlerde kabul edilen sapma tutarları da tabloda gösterilmiştir (UEFA, 2016).

Tablo 1. Finansal Fair Play Kapsamında Kabul Edilebilir Sapma Tutarları

Başabaş hesaplaması kapsamı sonuçları kabul edilebilir sapma üzerinden değerlendirilir.Kabul edilebilir sapma tutarı 5 milyon Euro’dur. Ancak bu tu- tarı aşan kısmın hissedarlar ve kulüple ilişkili diğer kuruluşlar tarafından kar- şılanırsa bu tutar 2015-2016 sezonundan itibaren 30 milyon Euro’ya kadar çıkarılabilir. Bu sınır UEFA tarafından daha düşük bir seviyeye de indirilebilir.

Bu üç kaleme ek olarak UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu, özellikle T hesap dönemi için şu bilgileri isteyebilir

Ücret Gider Oranı: Şirketin toplam personel ücret giderlerinin şirketin top- lam gelirlerine bölünmesi yoluyla bulunan oranın %70’ini aşması ve

Sezon Kab. Ed. Sapma Tutarı

2013/2014 - 2011/2012 2012/2013 45 Milyon Euro

2014/2015 2011-2012 2012-2013 2013-2014 45 Milyon Euro 2015/2016 2012-2013 2013-2014 2014-2015 30 Milyon Euro 2016/2017 2013-2014 2014-2015 2015-2016 30 Milyon Euro 2017/2018 2014-2015 2015-2016 2016-2017 30 Milyon Euro 2018/20019 2015-2016 2016-2017 2017-2018 30 Milyondan Euro Altı

İncelenecek Sezonlar

Referanslar

Benzer Belgeler

Oda Sekreterimiz Erol Demirel, TÜRMOB Genel Sekreteri ve İSMMMO Kurucu Onursal Başkanı Yahya Arıkan, Oda Saymanımız Gülgün Öztürk ve Oda Başkan Yardımcımız Ali

“Hayatını Kaybetmiş Harp veya Vazife Malulleri- nin Yakınları Tarafından İlk İktisabı Yapılan Taşıtın İlk İktisap Tarihinden İti- baren Beş Yıl Geçmeden Satışı

• 15.01.2016 tarih, 29594 sayılı Resmi Gazetede yayımlana Geçici Ko- ruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik, hü- kümleri uygulanmaktadır.

Tablo 10’ da da (Dış Kaynak Kullanan ve Kullanmayan İşletmelerde Taşıt Sayıları) incelendiği üzere, dış kaynak kullanan ve kullanmayan iş- letmelerin tüm taşıt

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi bakımından prim ödenmeksizin geçirilmiş

Fakat yapılan değerleme işlemi vadeye kadar elde tutma amacıyla alınmış bir menkul değer için yapılmış olsaydı, değerleme işlemine esas olarak itfa edilmiş maliyet

Temmuz - Ağustos 2011 değerleme işlemi vadeye kadar elde tutma amacıyla alınmış bir menkul değer için yapılmış olsaydı, değerleme işlemine esas olarak itfa edilmiş

• 2020 yılında toplam 721 adet Bilgi Edinme Başvurusu alınmış, 710 tanesi Olumlu, 3 tanesi reddedilmiş, 8 tanesi ise başka bilgi kaynaklarına yönlendirilmek