• Sonuç bulunamadı

Mahalle Sokak

Belgede Dedikodunun sosyolojisi (sayfa 30-36)

1.5 Dedikodunun Mekânı

1.5.1 Mahalle Sokak

Osmanlı çağında “aynı mescide ibadet eden cemaatin aileleri ile birlikte ikamet ettikleri şehir kesimi” anlamına gelen mahalle, “birbirlerini tanıyan, bir ölçüde birbirlerinin davranışlarından sorumlu, sosyal dayanışma içinde olan kişilerden oluşmuş bir topluluğun yaşadığı yer”dir (Bergen, 2010: 159). Şemseddin Sami’ye göre ise “yer, mekân, makam” anlamına gelen mahalle bir mekânın ismidir ve Arapçada “hall” kökünden türeyip “bir yere yerleşmek, konmak, inmek” anlamına

gelmektedir (Aktaran: Alver, 2013: 19). Geçmişten günümüze kentin temel birimi olan mahalle bir yüzü kendine diğeri şehre bakan, şehri ve kendinin besleyen ve şehirden beslenen, şehirden izler, etkiler taşıyan bir olgudur. Bu yüzden kent kurmak mahalle kurmaya işaret eder. Mahalle kentin çekirdeği ve tohumudur ve kentin düzeni için esaslı bir aktördür (Alver, 2010: 117; 2013: 26, 19). Alver’e göre (2010: 117, 119; 2012a: 221; 2013: 20 - 21), mahallenin temeli mekân ve insanın bütünleşmesidir. Mahalle, hayatın belli kültür, değer, inanç, ritüel, gelenek çerçevesinde örülen kendine has yapısı, kimliği ve hayatı olan bir ortamdır. Mahalle bir metafor, semboldür. İçinde dayanışma, aidiyet, yardımlaşma, komşuluk, kontrol, denetim gibi kavramları barındırır. Mahalle belli sınırlar içinde kurulur. Sokak, cadde, ev, dükkân, yol ile sınırları çizilir, bir yerde başlayıp, bir yerde biter. Sınırlı ve sırlı bir dünyadır mahalle; kültürel ve toplumsal özelliklerle soyut sınırları oluşur, kimlik kazanır. Bir mahalleden diğerine geçerken fark edilen bu kimlik; insan yüzleri, mekân özellikleri, sokak düzeni ve buna bağlı olarak hayat tarzının farklılığından kendini ele verir.

Mahalle kurmak, mekânın insan eliyle biçimlenmesini, mekâna yeni bir şekil ve ruh vermeyi ifade eder. Bu şekil ve ruh belli bir inanç, değer ve kültür varlığı olan insanların eliyle, herhangi bir yer olmaktan çıkarmasıyla, mekâna dönüştürmesiyle olur. Bu sayede mahalle adını bulur ve varlık katına çıkar. Onu varlık katına çıkaran ev, cami, okul, çarşı, hamam, çeşme, kahve, fırın gibi mekânlardır (Alver, 2012a: 223; 2013: 21). Mahalleli ise mahallede yaşayan herkestir, mahalle halkıdır; kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, işsiz, işçi, memur, zengin, tüccar, yoksu gibi birçok kişiyi içine alan “şemsiye kurum”dur. Statü, etnik, köken, memleket, cinsiyet, maddi ve sosyal sermayeye bakmaksızın bütünleştirir, zıt ve uzak bireyleri biraya getirir. Tüm mahalleli asgari düzeyde de kalsa birbiriyle irtibatlıdır, bağlıdır. Bu yüzden mahalle insanı insana, mahalleyi kente bağlar (Alver, 2013: 22; 2010: 124). İnsanların ev dışına ilk çıkışı mahalledir. Mahalle yaşamı ile sosyalleşme sağlanır, toplumsal kurallar öğrenilir. Sohbet, muhabbet edilir, insanlarla tanışık olunur.

Mahalle içinde gayrı resmi, sıcak, samimi bir ilişkiyi sağlayan komşuluk, samimi bir daire kurulmasını sağlarken insanların birbirini daha yakından tanımasını

sağlar. Komşuluk ilişkileri, toplum ve coğrafyalarda yaşantı biçimleri, ritüelleri, dil ve eylem pratikleri bakımından farklılıklar arz etse de sosyal hayatın anlaşılmasında birçok veriyi içinde barındıran bir sosyal müessese konumundadır. Komşulukta dedikodu ise yoğun ve yaygın bir ilişki sonucunda ortaya çıkarken hemen her meselenin uzun uzadıya konuşulması, sözün dolaştırılması ve kontrol sisteminin devreye sokulmasıyla oluşur. Kontrol aracı olarak dedikodu mahallelinin diline düşmemek için mahalle sakinlerini nizam içine sokan bir işlev görür (Koyuncu, 2013: 10; Alver, 2012b: 345 – 346). Komşuluk Nirun’a göre ise (1969: 169), “belirli bir coğrafi çevre içinde birbirlerini tanıyan, ziyaret eden, sıkı sosyal ilişkiler kurmuş olan sayı bakımından çok fazla olmayan ailelerden kurulu küçük, yerel yapıdır.” Sosyal hayatta birleştirici rol oynayan komşuluk aynı mahalle sakinlerini sıkça bir araya getirmektedir. Komşuluk kişinin bir başkasından olan biteni görmesi, dersler çıkarması ve olan bitene müdahil olması anlamında toplumsal bir ilişki ağı oluşturur. Bundan dolayıdır ki komşuluk her türlü paylaşmanın hallerini barındırır. Mahalle içinde akıp giden hayatlar evlerin ürettiği kültür ile oluşur; mahalle evdir. Sokak ve mahalle ev odaklıdır; evin kişileri ve evin ilişkileri mahallenin ana damarıdır. Mahallede ev ve komşuluk üzerinden ilişki ağı kadın ve çocuklar üzerine yürür; mahalle ne kadar ev ise ev de o kadar kadındır. Erkek ise dışarıyı, dış ilişkileri belirleyen figürdür. Ev ve sokakta, kapı önlerinde kadınlar dedikodu yapar, günün yorgunluğunu atar, gelenle gidenle söyleşir ve sokağın/mahallenin e tkin gözü olurlar (Alver, 2013: 23 – 27). Mahalle içerisinde etkileşimin ilk başladığı kişidir komşu. Mahalle girişle birlikte tanışık olunur, her karşılaşıldığında hal hatır sorulur ve böylece birliktelik oluşur. Komşuluk ilişkileri insanı mahalleye tanıtan, mahallenin tanınmasını sağlayandır.

Mahalle şehir gibi kimlikli bir yapıdır; adı ve tarihi vardır. Her mahalle bir kimlikle tanımlanır ve aynı zamanda mahalle sakinlerine de bu kimliği aşılar. Resmi adı dışında mahalle adı referans kriteridir. İzini, imajını niteliğini belli eder. Kişi ise yaşadığı mahallenin kimliğine, kültürel dokusuna uygun yaşamaya çalışır. Bu mahallenin kontrollü bir yaşam alanı oluşundan kaynaklanır. Sere serpe, başıbozuk, başına buyruk hayatı kaldıramaz, adab-ı muaşeret dairesinde var olur. Tutum ve davranışların, hal ve hareketlerin belli bir ölçüde, belli mesafede gerçekleşmesine

özen gösterilir. Bu duruma aykırı davrandığında ise kimlik kendince ona uyarılar gönderir, fiziki olmayan sınırlarla mahalle ahaliye naif bir baskı uygular. Nas ıl davranması gerektiği üzerine uyarıda bulunur. Bu naif baskı yeterli olmayınca tedbirler ile mahalle hayatının sürekliliği sağlanmaya çalışılır (Alver, 2013: 46 – 47; 2012a: 233 - 234). Mahallede düzene uyulmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri dedikodudur. Dedikodu ile kişinin yaptığı yanlışlar diğer mahalleliye anlatılarak; hem dedikodusu yapılan kişinin yaptığı yanlışın kulağına gitmesini sağlamak, kendine çeki düzen vermesini sağlamak, olmazsa dedikodular aracılığıyla rahatsız ederek mahalleden uzaklaştırmak hem de mahallenin diğer üyelerine “dikkat et, sen de böyle bir şey yaparsan dışlanırsın” mesajı verilir. Bu tür dedikodular aracılığıyla mahallenin aynı düzen içinde devamlılığı sağlanır. Ayata (1996: 89), komşuluk çevresinin bir cemaat oluşturduğunu, bu çerçevede cemaatin kendi kurallarını koymak, iç tutarlılık ve kontrolünü sağlamak için dedikodunun kullanıldığından bahseder. “Dedikodu, mahallede normlara uymanın veya uymamanın bir informal

örüntü ile devamlı denetlenmesini sağlar.” Bu yüzden dedikodunun varlığının veya

yokluğunun birimim ne kadar bütünlük içinde olduğunu ne kadar ortak kimlik geliştirdiğini gösterdiğini söyler. Dedikodu yapılan yerde insanların birbiriyle içli dışlı olma durumu vardır. Dedikodu mahiyeti gereğinde bilgi sahibi olmayı gerektirir ve bu bilgi bir samimiyet, muhabbet halinde ortaya çıkar. Komşuluk bağlarının sık olduğu yerlerde mahalle dedikodusunun yaygın olması bu yüzdendir. Muhabbet ve samimiyetin olmadığı yerlerde ise dedikodu mahalleli üzerinden değil genel konular üzerinden yürür.

Dedikodu mahalle ve sokak hayatında büyük yer kaplamaktadır. Dilimize yerleşmiş olan “mahalle dedikodusu” terimi de bunun göstergelerinden biridir. Alver’e göre (2013: 166 – 169) dedikodu “ sözün şehvetine kapılmaktır” ve “mahalle ve sokağın adeta silinmez boyasıdır.” Dedikodunun tanıdık üzerine yapıldığı düşünüldüğünde mahallenin dedikodu için çok elverişli mekân olduğu anlaşılmaktadır. Dedikodu mahalleli üzerinden yürür, mahallenin kontrol ve denetime yardımcı olur. Mahalleli dedikodu kazanına girmemek için kendine çeki düzen verir, davranışlarına dikkat eder. Dedikodu uyarıcıdır, nasıl davranılması gerektiğini hatırlatır. Mahalleli her seferinde “millet ne der?” sorusuyla hareket

etmeye çalışır. Millet, mahalleli dedikodudan usanmaz, sıkılmaz. Bu yüzden “millet ne der?” sorusu kişinin kendisini veya başkası uyarmasının, ikaz etmesinin dolaylı yöntemidir. Buna göre davranılmadığı takdirde ise dedikodu kazanı o kişi için kaynamaya başlar. Konuşulur, anlatılır, uyarılır, dışlanır. Mahallenin kontrol mekanizmasını sağlamaya yardımcı olan dedikodu mahallenin bağını ve ilişkilerini koparacak derecede tehlike de arz edebilmektedir. Alver (2013: 168), dedikodu şer üretebilmektedir ve bu yüzden şerden uzak durmak kaçınmak gerekir demektedir. Dedikoduya bağlanmamak, iltifat etmemek, uzak durmak ve kaçınmak gerektiğini belirtir. Çünkü dedikodu toplumsal kontrol dışında, birliktelikleri koparabilecek kötülüğe de sahiptir. Dedikodu her zaman eğlence amaçlı yapılmaz, bazen içinde sinisi hesaplar barındırır. Bu hesaplar dedikoduyu ayrıştıran, arabozan, fitne çıkaran haline getirendir.

Mahallede dedikodu için uygun çok sayıda mekân bulunmaktadır. Esnaf ile alışveriş yaparken, altın günü için evlerde toplanırken, kapı önü, balkon veya çeşme başında komşularla karşılaşırken veya sokak aralarında tanıdıkla selamlaşırken dedikodu yapmak mümkündür. Hanımların evde toplanıp kendi aralarında sohbet ederken, komşuluk ziyaretleri sırasında (Koyuncu, 2013: 12), halı yıkama, yün çırpma, ekmek pişirme, çapa yapma, halı dokuma işlerinde de dedikodu yapılır (Alver, 2013: 29). Kadınların birliktelikleri dışında kahvehaneler, fırın, manav, bakkal gibi esnaflarla muhabbet içinde dedikoduya rastlanabilir. Mahallede bakkalı ön plana çıkaran Alver (2012a: 228) bakkalın “bilgi deposu” olduğunu, mahallenin ondan sorulup, öğrenileceğini söyler. “zengin yoksul, borçlu borçsuz, hırlı hırsız bakkalın gözünde ayan olur. Havadisler onda toplanır, ondan dağılır. Dükkânda envai çeşit malı barındıran bakkal, bu çeşitliliğe paralel bilgiye de sahiptir.” Bu bilgi sayesinde dedikodunun toplandığı ve dağıldığı mekânlardan birisidir bakkal dükkânı. Alışveriş yaparken hal hatır sormanın ardına mahalle ile ilgili havadisler konuşulur, tartışılır. Mahallenin tüm bireylerinin uğradığı bir yerdir bakkal ve bu yüzden tüm dedikodulara vâkıftır. Bakkal her gün bir iki kez uğranılan yerdir ve alışveriş esnasında olan bitenden konuşmak adettendir. Bu yüzden bakkal mahallenin “ana haber” merkezidir.

Berberler, kadın kuaförleri ve hamamlar mahalle içerisinde diğer dedikodu merkezleri sayılabilmektedir. Toplu halde gidilen hamamlarda amaç temizlenmenin dışında, başka bir mekânda birlikte olmak, eğlenmek, dedikodu yapmaktır. Birlikte getirilen meyve ve yemekler tüketilirken bir yandan da tanıdıkların, çoluk çocuğun, eşin, gelinin dedikodusu yapılır. Evlilik için anneler kız bakar, tavsiyeler alır. Bir nevi görücü mekânıdır da hamamlar. Bayan kuaförleri ve berberler de tıraş olmak için gidilen, sıra beklerken ve tıraş olurken çevredeki ahaliden konuşulan, dertlerin anlatıldığı bir başka yerdir. Berberler meşru kanaat etme alanıdır. Ülke gündemi, siyasal hadiseler, kadın ve futbol üzerine özgürce konuşabildiği yerdir. Bu yüzden berberlerin işi sadece saç tıraşı yapmak değil aynı zamanda kiminle neyi konuşabileceğini kestirmek ve mümkün ise sohbete herkesi dâhil edebileceği sohbetler açmaktır (Türk, 2015: 98). Sohbet içinde nabza göre şerbet verir, ortamda bulunanlara göre havadisler konuşur. “Berber sohbeti, müşteri veya müşterilerle berberin birlikte gerçekleştirdikleri performanstır. Diyalog sanatının, retoriğin, efsane ve hikâyelerin, dedikoduların anlatıcılığının önemli bir dalıdır” (Bora, 2015: 9). Kuaför- berber bir yandan sanatını konuştururken bir yandan da havadisleri alır, havadis aktarır. Olan bitenden, siyasette, futboldan, alıverişten konuşulur. Konu komşudan dert yanılır, akrabaların yaptıkları hatalar, yanlışlar paylaşılır. Mahalle içerisinde, mahalleye ait birçok mekânda dedikodu yapılabilmektedir. Bunun tek kıstası iki tarafında mahalleyi bilmesi, alakadar olmasıdır. Kardeş Payı dizisinde mahalle esnafının dedikodusu zengin iş adamı olan Hilmi ve mahalleli esnafı “Haset” diyaloğunda dedikodunun mahalle üzerinde ne kadar etkili olduğunun bir canlandırması şeklindedir. Hilmi başladığı yeni yatırımın tanıtımı için “bana yeni işim için lansman lazım, bir şeyi olduğundan daha değerli, daha büyükmüş gibi sunmam gerek. Ama önce lansmandan herkesin haberi olmalı” dediğinde ha set “ben ne anlarım lansmandan Hilmi” der. “Nasıl ya hep yaptığın şey işte, dedikodu senin işin değil mi? Alt sokaktaki muhasebeci çaldırdı numarasıyla hiç etti parayı, diye konuşmadın mı? Esra Meral’den daha çok maaş alıyor deyip çalışanların kavga etmesine sebep olmadın mı? Fatma teyze tüpçüye eksik para verip öylece baktı diye nasıl bir dedikodu çıkardın da kadın kocasından boşandı, mahalleyi terk etti” demektedir. Mahalle dedikodusu esnaflar üzerinden yürümektedir ve örnekte de

görüldüğü gibi mahallede türeyen dedikodu çoğu zaman mahalleli üzerinde etkisini göstermektedir.

Mahalle komşuluğu ikili ilişkileri beraberinde getirmektedir. Komşuluğun resmi muameleye lüzum göstermeden kendi tabii kanuniyeti içinde vücut bulduğunu belirten Nirun (1969: 169 – 175), insanların yüz yüze temas ihtiyacını, mahrem ve samimi konuşma duygusunu komşuluk ilişkisi içinde giderdiğini belirtmiştir. Komşuluk bir arada sohbet etmeyi gerektirir ve uzun sohbetler komşuluk ağı içerisinde dedikoduya mahal verir. Komşular arasında yapılan dedikodu kendi grup üyeleri üzerineyse dedikodunun hedefindeki kişi için grup dışına itilmesine sebep olur. Dedikodu komşuluk içinde müeyyide şeklidir. Aynı zamanda dedikodunun olması samimiyetin, arkadaşlığın dolayısıyla komşuluğun olduğunun belirtisidir. Ayata (1996: 90), Ankara semtlerinin komşuluk ilişkilerini incelediği çalışmada çalışan kadın sayısının fazla olduğu ve eğitim derecesinin yüksek olduğu semtlerde dedikodunun siyaset ve sosyete üzerine olduğunu ifade eder. Türdeş insanların veya akraba, hemşerilerin birliktelik oluşturduğu mahallelerde ise komşu dedikodusunun ön planda olduğunu belirtir. Bunun sebebini ise geleneksel cemaatleşme ekseninde kurallar, değerler, standartlar ve türdeşliğin korunma çabasından olduğunu ifade eder.

Belgede Dedikodunun sosyolojisi (sayfa 30-36)

Benzer Belgeler