• Sonuç bulunamadı

5. ESERİN ÖZELLİKLERİ

5.3. Eserin Yazım Şekli

5.3.2. Maddelerin İzah Şekli

İbn Fâris, kökleri incelerken öncellikle onların birden altıya kadar artabilen ortak anlamlarını zikretmiş, ardından her temel anlamla ilgili yan anlamları (furu‘) sıralamış, en sonda da kendilerinden türeyen kelimelerin bulunmadığı, kıyasa ve ḥamle uygun olmayan (şâẕ) müfredata yer vermiştir. Müellif nakilleri öz ve mefhum olarak almış, bazı kelimelerin açıklamasını terk etmiş, mecazi ibarelere özen göstermiş ve onların mecaz, müstear, müşebbeh, mahmûl olduklarını belirtmiş, mecazi anlamları köklerin sonuna bırakmıştır. Eserde mahmûl olan kelimeler

genellikle teşbih, istiare, mecaz ve kinaye yoluyla mahmûl olmuştur.380

Mu‘arreb, mubdel, maḳlûb381 aynı zamanda uydurulmuş kelimeleri de

belirtmiş ve bazı lehçelere dikkat çekmiştir. Fars ve Rum dillerinde olan kelimeleri de vurgulamıştır.

İbn Fâris lafızları sıkı bir incelemeye tabi tutmuş, zayıf ve sahih olanı açıklamış ve bu kelimeler hakkında bir hükme varmıştır.

İbn Fâris Arap kabilelerinin lehçelerine fazla itibar etmemiştir. el-Halil’in ve İbn Dureyd’in bu yönde zikrettiklerinin çoğunu eserine almamıştır. Çünkü bu lehçeler onun ortak anlam düşüncesiyle uyuşmamaktadır. Özellikle de Yemen

379 Fâḫir, İbn Fâris el-Luġavî, s. 313. 380

Bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 447-448, 462-463, II, 79, 187, 281, 364, 397, 494.

381 Maḳlûb lafız ve mana bakımından mütenasip olan iki kökün harflerinin diziminin farklılık arz

lehçesine bu yüzden itibar etmemiştir.382 Fasih olarak nitelendirdiği ve dikkate aldığı

lehçe ise Kureyş kabilesinin lehçesidir.383

İbn Fâris el-Halil’in ve İbn Dureyd’in kitaplarında olmayan birçok maddeyi eserinde zikretmiştir. Çağdaşları olan el-Ḳâlî (ö. 356/966) ve el-Ezherî (ö. 370/980)

ise onu bu yönde çok geçmişlerdir.384

Müellif harfleri ve edatları eserine çok almamış ve incelememiştir. Bunun sebebi bu kelimelerin ortak anlam için uygun olmamasıdır.

İbn Fâris’in kelimeleri açıklarken şu hususlara dikkat ettiği görülmektedir:

1. Kelimeleri açıklamaya genellikle fiille değil de isimle başlamıştır.

ﲔﺑ

maddesini

ﻪﹸﻓﺎﺸﻜﻧﺍﻭ ِﺀﻲﺸﻟﺍ ﺪﻌﺑ ﻮﻫﻭ ،ﺪﺣﺍﻭ ﹲﻞﺻﹶﺃ ﹸﻥﻮﻨﻟﺍﻭ ُﺀﺎﻴﹾﻟﺍﻭ ُﺀﺎﺒﹾﻟﺍ

şeklinde385 vererek isimle açıklamıştır.

2. Mücerred fiilleri mezîd fiillerden önce zikretmiştir.

ﹶﻥﺎﺑ

fiilini

ﹶﻥﺎﺑﺃ

mezîd fiilinden önce kaydetmiştir.

3. Bazen mastarı fiilinden sonra zikretmiş bazen de önce o maddeden türemiş

bir ismi vermiş daha sonra ise fiili kaydetmiştir.

ﻊﻴﺑ

maddesinde

ﺎﻌﻴﺑ َﺀﻲﺸﻟﺍ ﺖﻌﹺﺑ

şeklinde386 mastarı fiilden sonra zikretmiştir.

ﻕﺮﻋ

maddesinde ise önce

ﻕﺮﻌﻟﺍ

ismini

açıklamış sonra ise

ﻕﹺﺮﻋ

ﻕﺮﻌﻳ

ﺎﹰﻗﺮﻋ

şeklinde387 bu maddenin fiilini ve mastarını vermiştir. Bu da İbn Fâris’e göre iştikakın aslının fiil ya da mastar olmasının önem arz etmediğini göstermektedir. Onun için önemli olan bir kökün ortak anlamıdır. Hem fiilin hem de mastarın anlamı bu ortak anlamdan türemektedir.

382

Bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 353, III, 95, 97, 313. 383

İbn Fâris, eṣ-Ṣâḥibî, s. 55.

384 Naṣṣâr, el-Mu‘cemu’l-‘Arabî, II, 364. 385

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 327. 386

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 327. 387

4. Bazen bir madde içerisinde o maddeden türeyen ism-i fail, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdîl, ism-i mekân gibi kelimelerin bir kısmını açıklamıştır.

ﲔﺑ

maddesinde bu kelimelerden ism-i faili (

ﻦﺋﺎﺒﻟﺍ

) ve ism-i tafḍîl’i (

ﻦﻴﺑﺃ

) zikretmiştir.

5. Genellikle müfret kelimenin arkasından cemini de belirtmiştir. Mesela

ﺮﺳﺃ

maddesinde

ﹺﺢﺘﹶﻔﹾﻟﺎﹺﺑ ﻯﺭﺎﺳﹶﺃﻭ ﹺﻊﻤﺠﹾﻟﺍ ﻲﻓ ﻯﺮﺳﹶﺃﻭ ﲑﺳﹶﺃ ﹸﻝﻮﹸﻘﺗﻭ

şeklinde388

ﲑﺳﺃ

kelimesinin cemlerini zikretmiştir.

6. Kelimelerin mecazi anlamlarını zikretmeye özen göstermiştir.389

7. Bazı maddelerde ‘adem-i i’tilâf’a (harflerin bağdaşmadığına) dikkat

çekmiştir.

ﺮﻨﺣ

ve

ﺮﻧﺯ

maddelerinde “nûn” harfinden sonra “râ” harfinin gelmeyeceğini

ifade etmiştir.390

ﺮﲡ

maddesinde “cîm” harfinin neredeyse hiç “te” harfinden sonra

olmayacağını, 391 yine

ﺶﻠﻋ

maddesinde “şîn” harfinin “lâm” harfinden sonra

gelmeyeceğini belirtmiştir.392 Bu yönüyle eser harf bağdaşıklığı konusunda önemli

çalışmalardan sayılmaktadır. Harflerin bağdaşmaması söz konusu kelimenin Arapça asıllı olmama sebeplerinden biri olarak değerlendirilmektedir.

İbn Fâris’in bu hususlara dikkat ettiği görülse de bu düzenli bir şekilde değildir.

Müellif eserde doğruluğundan emin olduğu görüşleri vermiş uydurma bilgilerden kaçınmıştır. Doğruluğundan emin olmadığı hususları da “Böyle olduğunu

zan ediyorum”393 ifadesiyle belirtmiştir. Doğru görmediği veya şüpheli gördüğü

görüşleri “Doğru olduğunu sanmıyorum”394, “Bu bilgiye güvenilmez”395, “Bir şey

388

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 107. 389

Bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, II, 281, 364, 494. 390

Bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, II, 110, III, 28. 391

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 341. 392

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, IV, 124; Konuyla ilgili bkz. Ḥilmî Halil, “‘İlmu’l-me‘âcim ‘inde

Ahmed b. Fâris”, s. 478.

393

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, II, 132, III, 430, 449, IV, 139. 394

İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, I, 359. 395

ifade etmez”396, “şayet doğruysa”397, “Bu konuyla alakalı sahih bir rivayet

görmedim”398, “Bu görüşlerin hepsi butlana yakındır”399 ifadeleriyle açıklamıştır.

İbn Fâris bir maddenin ortak anlamlarını sıralarken ortak anlamın önemi ya da bu ortak anlamdan türeyen yan anlamların çokluğu gibi hususları dikkate almamıştır. Bir madde içerisindeki ortak anlamları hiçbir esasa bağlı kalmadan sıralamıştır. Bu ortak anlamları bazen çok uzun bazen de çok kısa bir şekilde açıklamıştır.

İbn Fâris eserinde birkaç yerde ihtisara çokça başvurduğunu belirtmiştir.400

Bunun aksine detaylı bir şekilde incelediği maddeler de vardır.401

Müellif daha çok bilinen değil de az bilinen kelimelere yer vermiştir. Çünkü İslam’ın ilk asırlarında yazılan Ġarîbu’l-Kur’ân ve Ġarîbu’l-eser adlı sözlük ve tefsirler sadece bilinmeyen ya da çok az kullanılan kelimeleri açıklayan eserlerdir.

Sonraki yıllarda hazırlanan sözlükler ise daha kapsamlı bilgi sunmaktadır.402

Benzer Belgeler