7. ESERDE YER ALAN KAVRAMLAR
7.12. Eżdâd/Zıt Anlamlı Kelimeler
Eżdâd adı verilen ve zıt iki anlama gelen kelimelerin varlığı dil geleneğinde çeşitli yönlerden tartışılmıştır. Arapça’da zıt anlamlı kelimelerin varlığını kabul eden ve bu konuda görüş belirtenlerin başında İbn Fâris ve İbn Sîde (ö. 458/1066) gibi
sözlükçüler gelmektedir. 627 İbn Fâris teżâd’ı “iki zıt anlamın bir isimle
adlandırılması”628 ve “bir lafzın zıt anlamlara delaleti”629 şeklinde açıklamaktadır.
Aslında eżdâd müşterekin bir çeşidi olarak değerlendirilmektedir.630 Ancak İbn Fâris
bu kavramları ayrı ayrı açıklamıştır.
İbn Fâris eṣ-Ṣâḥibî adlı eserinde eżdâd konusunda bir kitap yazdığını ve bu
eserde eżdâd’ı kabul etmeyenlere karşı bir reddiye sunduğunu belirtmektedir.631
Ancak kitabın adını zikretmemektedir.
Müellif
ﺐﻌﺷ
maddesinin iki farklı ortak anlama sahip olduğunu ifadeetmektedir. Birincisi “bölünmek, parçalanmak”, ikincisi ise “toplanmak,
birleşmektir”. Dil âlimleri bu maddede ihtilaf etmişlerdir. Âlimlerden bir kısmı bu
623 İbrahim Enis, Fî’l-lehecâti’l-‘Arabiyye, s. 170; Kâẓım Fethi er-Râvî, Nevvâl Kerim Zerzûr,
“Ahmed b. Fâris ve ‘ilmu’d-delâle”, Mecelletu Âdâbi’l-mustanṣıriyye, XII, 1406/1985, s. 149-152. 624
İbn Fâris, eṣ-Ṣâḥibî, s. 79.
625 Ḥilmî Halil, “‘İlmu’l-me‘âcim ‘inde Ahmed b. Fâris”, s. 481.
626 Bkz. Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Fâris, “Kitâbu Futyâ faḳîhi’l-‘Arab” (nşr. Huseyn Ali Maḥfûẓ), Mecelletu’l-Mecma‘i’l-‘ilmiyyi’l-‘Arabî, XXXIII, Dımaşk 1377/1958, s. 459-466.
627
Gündüzöz, “Arap Sözlük Bilimi ve Sözlük Çalışmaları”, s. 49.
628
İbn Fâris, eṣ-Ṣâḥibî, s. 99. 629
İbn Fâris, eṣ-Ṣâḥibî, s. 207. 630
es-Suyûṭî, el-Muzhir, I, 387; Ġâzî Muḫtâr Ṭuleymât, “Naẓarât fî ‘ilmi delâleti’l-elfâẓ ‘inde Ahmed b. Fâris el-Luġavî”, Ḥavliyyâtu kulliyyeti’l-âdâb, XI, Kuveyt 1410/1990, s. 26.
631
maddenin eżdâd’dan olduğunu kaydetmiştir. el-Halil bu görüşü belirtmiştir. Diğer kısmı ise eżdâd’dan olmadığını ve bu farklı anlamların her birinin farklı dillere (lehçelere) ait olduğunu ifade etmiştir. İbn Dureyd “bölünme” anlamının bir dile
“toplanma” anlamının ise başka bir dile ait olduğunu belirtmektedir.632 İbn Dureyd
teżâd’ın oluşması için her iki zıt anlamın bir dile ait olmasını şart koşmaktadır.633
İbn Fâris de
ﺲﻋ
maddesinde teżâd’ın olmadığını ḳalb yoluyla açıklamaktadır.O bu maddenin “bir şeye yakın olmak, talep etmek” ve “hafiflik” şeklinde iki yakın
ortak anlamının olduğunu ifade etmektedir.
ﹸﻞﻴﱠﻠﻟﺍ ﺲﻌﺴﻋ
cümlesi “gecenin gelmesi”anlamını vermektedir. Bu kelimenin “gitmek” anlamı ise bu iki ortak anlamın
dışındadır. Çünkü bu anlam, bu kelime
ﻊﺴﻌﺳ
fiilinden maḳlûb olduğu zaman sözkonusudur.634
ﻊﺳ
maddesi “gitmek” ortak anlamına delalet etmektedir.635Müellif yine
ﺮﺳ
maddesinin “gizlemek” şeklinde tek ortak anlamınınolduğunu kaydetmektedir.
ﺏﺍﹶﺬﻌﹾﻟﺍ ﺍﻭﹶﺃﺭ ﺎﻤﹶﻟ ﹶﺔﻣﺍﺪﻨﻟﺍ ﺍﻭﺮﺳﹶﺃﻭ
âyetine “azabı görünce pişmanlıkgösterdiler”636 şeklinde meâl vererek bu kelimenin “izhar etmek” anlamına geldiğini ifade edip bunu eżdâd’dan saymak doğru değildir. Çünkü bu âyetin anlamı şu şekildedir: “Azabı görünce (alay edilmekten korktukları için) pişman olduklarını
gizlediler”. Bu kelime “izhar etmek” anlamına gelen
ﺮﺷﺃ
ile karıştırılmaktadır.637 Bu örneklerden anlaşılmaktadır ki, İbn Fâris eżdâd’ı kabul etmekle beraberfarklı izahlar638 getirmek suretiyle en aza indirme taraftarıdır.
Eżdâd’ın ortaya çıkışını dil âlimleri bazı sebeplere bağlamışlardır:
632
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 190-191; (Bkz. İbn Dureyd, Cemheretu’l-luġa, I, 343). 633
er-Râvî, Zerzûr, “Ahmed b. Fâris ve ‘ilmu’d-delâle”, s. 144.
634
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, IV, 42-43. 635
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 57. 636
Yunus, 10/54.
637
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 67-68. 638
1. Lehçe Farkları.639 İbn Fâris bu amile
ﺐﺛﻭ
maddesinde dikkat çekmektedir.Bu madde “sıçramak” anlamına delalet etmektedir. Ancak Ḥimyerî640 lehçesinde
“oturmak” anlamına gelmektedir.641 Böyle durumlarda İbn Fâris, maddenin sahih
olan anlamını tercih etmiş, diğerinin ise kıyasa uygun olmadığını belirtmiştir.642
2. Kelimelerin şekillerinde meydana gelen değişiklikler.643 Buna “gelmek” ve
“gitmek” anlamına gelen
ﺲﻌﺴﻋ
kelimesi örnek verilebilir. Çünkü bu kelimenin“gitmek” anlamı ḳalb yoluyla meydana gelmiştir.
3. Zamanla dilin gelişmesi sonucu kelimelerin hakiki manaları yanında
mecazi manalarının da ortaya çıkması.644
ﻡﺮﺻ
maddesinin “kesmek” şeklinde sahih vesabit bir ortak anlamı bulunmaktadır.
ﱘﹺﺮﺼﻟﺍ
kelimesi ise hem “gündüz” hem de “gece”anlamına gelmektedir. Bunlar birbirini kestiği ve birbirinden kesildiği için bu şekilde
isimlendirilmişlerdir.645 İbn Fâris bu yorumuyla bu kelimeleri kesen ve kesilen bir
şeye benzetmiştir.
İbn Fâris asılların zıt anlamlı olmasıyla bir aslın iki anlamının zıt olmasını birbirinden ayırmıştır. Zıt anlamlı olan asıllara bu maddeler örnek verilebilir:
.ﻥﺍﺩﺎﻀﺘﻣ ﻥﺎﻨﹺﻳﺎﺒﺘﻣ ﻥﺎﹶﻠﺻﹶﺃ ُﺀﺎﻴﹾﻟﺍﻭ ُﺀﺎﹶﻔﹾﻟﺍﻭ ُﺀﺎﺨﹾﻟﺍ
.ﺭﺎﻬﹾﻇﹺﺈﹾﻟﺍ ﻲﹺﻧﺎﱠﺜﻟﺍﻭ ،ﺮﺘﺴﻟﺍ ﹸﻝﻭﹶﺄﹾﻟﺎﹶﻓ
ﻲﻔﺧ
maddesi anlam tutarsızlığına sahip ve tamamen birbirine zıt iki ortakanlamdan oluşmaktadır. Bu anlamlardan birincisi “örtmek”, ikincisi ise “izhar
etmektir”.646
639
Küçükkalay, Kur’ân Dili Arapça, s. 198; Ṭuleymât, “Naẓarât fî ‘ilmi delâleti’l-elfâẓ, s. 35-38; Muharrem Çelebi, “Ezdâd”, DİA, İstanbul 1995, XII, 47.
640 Ḥimyerîler: Milâttan önce 115-milâttan sonra 525 yılları arasında Yemen’de hüküm süren Arap
hânedanı (Hüseyin Algül, “Himyerîler”, DİA, İstanbul 1998, XVIII, 62).
641
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, VI, 86; İbn Fâris, eṣ-Ṣâḥibî, s. 53-54. 642
Bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 148-149. 643
Küçükkalay, Kur’ân Dili Arapça, s. 199; Ṭuleymât, “Naẓarât fî ‘ilmi delâleti’l-elfâẓ, s. 38-40; Çelebi, “Ezdâd”, DİA, XII, 47.
644
Çelebi, “Ezdâd”, DİA, XII, 48.
645
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 344-345. 646
ﻥﺎﹶﻠﺻﹶﺃ ﻡﺎﱠﻠﻟﺍﻭ ﹸﻝﺍﺪﻟﺍﻭ ﻦﻴﻌﹾﻟﺍ
ﻰﹶﻠﻋ ﱡﻝﺪﻳ ﺮﺧﺂﹾﻟﺍﻭ ،ٍﺀﺍﻮﺘﺳﺍ ﻰﹶﻠﻋ ﱡﻝﺪﻳ ﺎﻤﻫﺪﺣﹶﺃ :ﹺﻦﻳﺩﺎﻀﺘﻤﹾﻟﺎﹶﻛ ﻥﺎﹶﻠﹺﺑﺎﹶﻘﺘﻣ ﺎﻤﻬﻨﻜﹶﻟ ،ﻥﺎﺤﻴﺤﺻ
.ﹴﺝﺎﺟﹺﻮﻋﺍ
ﻝﺪﻋ
maddesi iki sahih asıldan (ortak anlamdan) ibarettir. Ancak bu iki asıleżdâd gibi karşıt iki anlamlıdır. Birincisi “düz olmaya” ikincisi ise “eğriliye” delalet
etmektedir.647
Bir aslın delalet ettiği zıt anlamlar için şu maddeler örnek verilebilir:
.ﻚﺷﻭ ﹴﲔﻘﻳ :ﹺﻦﻴﹶﻔﻠﺘﺨﻣ ﹺﻦﻴﻴﻨﻌﻣ ﻰﹶﻠﻋ ﱡﻝﺪﻳ ﺢﻴﺤﺻ ﹲﻞﻴﺻﹸﺃ ﹸﻥﻮﻨﻟﺍﻭ ُﺀﺎﱠﻈﻟﺍ
Bu madde iki farklı anlama delalet eden sahih bir kökten (useylden =
kökçükten) ibarettir. Bu anlamlar “kesin bilme, yakin” ve “şüphe, şektir”.648
.ﲔﻘﻴﹾﻟﺍ ﻮﻫ ﹶﻥﻮﹸﻟﻮﹸﻘﻳﻭ ،ﻦﱠﻈﻟﺍ ﻮﻫ ﹶﻥﻮﹸﻟﻮﹸﻘﻳ .ﻩﺎﻨﻌﻣ ﻲﻓ ﻒﹶﻠﺘﺨﻳ ﹲﻞﺻﹶﺃ ﹸﻥﻮﻨﻟﺍﻭ ﻑﺎﹶﻜﹾﻟﺍﻭ ُﺀﺍﺰﻟﺍ
ﻦﻛﺯ
maddesi manası konusunda ihtilafa düşülen bir asıldan (kökten) ibarettir.Bu anlamın “zan” olduğunu söylemektedirler. Yine “kesinlik, yakin” olduğunu da
ifade etmektedirler.649
ﹺﻦﻴﻴﻨﻌﻣ ﻰﹶﻠﻋ ﱡﻝﺪﻳ ﺢﻴﺤﺻ ﹲﻞﺻﹶﺃ ُﺀﺎﱠﻄﻟﺍﻭ ﲔﺴﻟﺍﻭ ﻑﺎﹶﻘﹾﻟﺍ
ﹸﻝﺪﻌﹾﻟﺍ :ﹸﻂﺴﻘﹾﻟﺎﹶﻓ .ﺪﺣﺍﻭ ُﺀﺎﻨﹺﺒﹾﻟﺍﻭ ﹺﻦﻳﺩﺎﻀﺘﻣ
…
ﹺﺢﺘﹶﻔﹺﺑ ﹸﻂﺴﹶﻘﹾﻟﺍﻭ
.ﺭﻮﺠﹾﻟﺍ :ﻑﺎﹶﻘﹾﻟﺍ
ﻂﺴﻗ
maddesi iki zıt anlama delalet eden bir asıldan (kökten) oluşmaktadır.Ancak her iki anlamın yapısı aynıdır.
ﻂﺴﻘﻟﺍ
kelimesi “adalet”,ﻂﺴﹶﻘﻟﺍ
ise “zülüm”anlamına gelmektedir. 650 Müellif bu maddedeki teżâd’ı iştikak yönüyle
açıklamaktadır.
647
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, IV, 246-247; Başka örnekler için bkz. İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III,
212, IV, 205-207.
648
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 462. 649
İbn Fâris, Meḳâyîsu’l-luġa, III, 17. 650
İbn Fâris’in bu farklı anlamları iki farklı ortak anlam olarak değerlendirmeyip bir asıl (kök) içerisinde iki ayrı mana olarak kaydetmesi teżâd’ı sonradan meydana gelen farklı amillere veya maddenin içerisinde yer alan iştikak farklılığına bağlaması
sebebiyle olabilir.651
Kelimenin zıt anlamlı olmasına ise
ﺯﻮﻓ
maddesi örnek verilebilir:ﹸﺓﺎﺠﻨﻟﺍ ﻰﹶﻟﻭﹸﺄﹾﻟﺎﹶﻓ .ﻥﺎﺗﺩﺎﻀﺘﻣ ﻥﺎﺘﻤﻠﹶﻛ ُﺀﺍﺰﻟﺍﻭ ﻭﺍﻮﹾﻟﺍﻭ ُﺀﺎﹶﻔﹾﻟﺍ
.ﹸﺔﹶﻜﹶﻠﻬﹾﻟﺍ ﻯﺮﺧﹸﺄﹾﻟﺍﻭ
Bu madde zıt anlamlı iki kelimeden ibarettir. Birinci kelime “kurtuluş”,
ikincisi ise “helak olma” anlamına gelmektedir.652