• Sonuç bulunamadı

MADDE VE MÂNA

1.  MADDE VE ÖTESİ

Ruh   

MADDE VE MÂNA  

Gerek ruh bahsini, gerek nefs ve gönül bahsini anlamak için; madde nerde biter? Mâna nedir? Önce  bu soruya yaklaşım sağlamak gerekir. 

Bu  nedenle,  önce  madde  ötesini  ve  çok  önemli  olan  teklik  ‐  çokluk  kavramları  ile  enfüs  ve  âfak  tanımlarını inceleyeceğiz. Sonra da ruh kavramını akılcı bilimden örneklerle açıklamaya çalışacağız. 

1. MADDE VE ÖTESİ 

Günümüzün insanında genelleşmeye yüz tutan bir soruyu açarak konumuza başlıyoruz. Maddenin  ötesi olur mu? 

Materyalizm, usta bir taktikle fizik ve matematiği, hatta akıl ve ilmi, maddenin ayrılmaz üniteleri  olarak gösterdi. Halbuki bunlar metod ve vasıtalardır. Gerektiğinde maddeyi inceler, gerektiğinde  onun ötesini. Fizik ve matematik maddenin maverasını, bittiği noktayı tesbit etmiştir ki; bu bilimsel  sonuç, madde ötesinin varlığının en net delilidir. 

Madde nedir ve sınırları nerede biter? 

a) Kaba bir tanımla : 

Mekânda yeri olan ve zamanla uyum sağlayan her şey maddedir. 

Mekân, modern fizikte 1, 2, 3ʹncü boyutlar sistemi olarak bilinir. 

b)  Daha  bilimsel  bir  tanımla  madde  :  Empulsun  1,  2,  3,  4.  boyutlarda  spin  farklarıyla  seçtiği  geometrik  korunumların  sonuç  olgularıdır.  Bir  başka  tanımla  :  Kuvant  birimlerinin  matematiksel  sistematiğidir.  n,ʹe,  yani  zamana  uyum  taşıdığından,  sonludur.  Sonluluk,  belli  bir  yarı  ömrün  sonunda kuvantın eylem değiştirmesidir. 

Tersine bir aksiyom : 

Bir olay, zamana karşı bağımsız ve de 1, 2, 3ʹncü buutlarda sabit bir matematik değer taşımıyorsa; o  olay madde ötesidir. Tanıdığımız olaylar içinde akıf ‐ telepati ‐ evren bilinci ve önsezi, böyle madde  ötesi olayların birer örnekleridir. 

Maddesel varlıklar içinde biri vardır ki, bazan madde yasalarına uyar, bazan geometrik yerini aşar; 

madde ötesine geçer. 

Bu  varlıklar  nötrino  ve  antinötrinolardır.  Son  20  yıldır  fizikçileri  şaşkınlık  içinde  bırakan  bu  arlıklara maddenin en küçük temsilcileri gözüyle bakılıyor. 

Nötrino  ve  antinötrinolar  atom  çekirdeğinde  yaşar.  Bazan  vardır.  Bazan  duvarı  aşar  ve  maddesel  kılığını terk eder, yok olur. Böylece çekirdek dengesine esneklik kazandırırlar. 

Bazı fizikçiler nötrinoları madde ve enerji arasında değişme otarak yorumlamak istemiştir. Ancak  bir  ışımadan  sonra  nötrinoların  doğmasından  müşâhede  edilmiştir  ki,  bir  nevi  Parite  bakiyesi  görünümündedirler. Nötrinolar maddenin sınır bekçileridir. 

Heisenbergʹin  dahil  olduğu  bazı  fizikçiler,  onların  varlığını  tartışmıştır.  Nötrinoların  normal  uzay  ışınları  arasında  da  var  olması,  güneş  ışınları  içinde  görülmesi  gibi  özellikleri  yanında,  maddeye  çok kolay geçtiği (spininin manyetik alana paralelliği) bilinmektedir. 

Öyle  sanılıyor  ki,  nötrinolar,  boyutlara  yan  pencerelerden  giren  ve  özellikle  çekirdekde  mekânı  aşarak üçlü boyutu terk edebilen varlıklardır. 

Boyutlar  sistemi  maddesel  varlıkların  ve  ötesinin  iskeletidir.  Bilindiği  gibi  boyutlar  bir  araya  gelerek mekânlar yaratır. 

Bizim  maddesel  mekânımız  1  ‐  4  boyutlar  sistematiğidir  (n,,  n.:,  n3,  n,).  Yüce  Kurʹan,  değişik  âlemlerin varlığını açıklamış. Bu âlemlerin çeşitli cihet (boyut) lerden geldiğini emretmiştir. 

Gelmiş geçmiş en büyük matematikçilerden Horasanlı Cabir (M. 8ʹnci yüzyıl), hem diğer boyutları  ve âlemleri tarif etmiş; hem zamanın geometrik bir koordinat olduğunu ilk kez bilime getirmiştir. 

Cebirʹin  kurucusu,  sıfır,  kavramının  matematiğe  sunucusu  kabûl  edilen  Cabirʹden  bu  yana  konu  değerince incelenmemiştir. 

Einsteinʹin boyut kavramı da bu gerçeklere Batıʹda ilk yaklaşımı sağlar. Diğer boyutların matematik  olarak varlığı da tesbit edilmiştir. 

Şimdi  madde  ötesi  varlıklar  içinde  tanıdığımız  bazı  olay  ve  varlıkları,  bilimsel  düşüncenin  ışığı  altında inceleyelim : 

Madde ötesi varlıklar zamana uymayışı ve mekâna sığmayışı ile tanınır. 

a)  Evren  bihnci  ve  aklın  gerçeği  :  Evren  bilinci,  cansızlarda  fizik  yasalar,  canlılarda  içgüdü  ve  insanda da akıl şeklinde yansır. 

Belirli bir enerji kanalı seçen kuvantlar (nötron, proton, elektron), varlığını bilip farkedemediğimiz  yasalara  âdeta  kapılarak,  saniyenin  on  milyarda  biri  kadar  bir  sürede  atom  çekirdeğini  kurar. 

Evrende  bu  bilinç;  bir  anlamda  dev  kompüter  sistem  olmasaydı,  bu  parçalardar  bir  çekirdeğin  kurulmasını seçkin bir bilim heyetine yaptırsaydık, aylar süren işlemler sonunda bir atom çekirdeği  imal edilebilirdi. 

Evren  bilincinin  canlılarda  içgüdü  şeklinde  yansıdığını  sonsuz  örnekleri  ile  biliriz.  Ben  insan  reflekslerinden iki içgüdü örneği vereceğim : 

Göz  bebekleri,  ışığın  şiddetine  göre  otomatik  bir  kompüter  sistemine  göre  ayarlanmıştır. 

Gözümüzün  ardındaki  retina  tabakası  o  kadar  hassastır  ki,  bu  ayarlama  bir  bozulsa  hemen  kör  oluruz. Bu refleks, bir günde en az on bin kez otomatik ayar yapar. 

Yine renkli görme konusundaki şâheser matematik sistemi, otomatik kompüter sistemi bölümünde  görmüştük. Daha ayrıntılı örnekler için birinci bölüme bakınız. Bu örneklerden çıkan sonuç nedir? 

a) Evrende şaşmaz, yanılmaz bir bilinç vardır. 

b)  Bu  bilinç  bir  mekâna  sahip  değildir.  Değişik  olaylarda  değişik  noktalardan  fışkırır.  Evren  bilincinin mekânı sonsuz buutlardır. 

c) Bu bilinç zamana hiç tâbi değildir. Öylesine süratlidir ki, 8deta olaya önden gelen, onu kovalayan  biçimde  etkindir.  Atom  çekirdeğinin  kurulmasında  olduğu  gibi,  intikallerde  geçen  çok  minik  zaman; evren bilincine ait değil, bu bilince kuvantların uyum gösterme süresidir. 

d)  Evren  bilincinin  insandaki  görünümü  akıl  da  böyle  mekân  ve  zaman  ötesidir.  Beşbin  yıldan  buyana Nemrut yanılgısı yine vardır. Arzın onbinlerce kilometre uzaktaki iki ayrı noktasında akıl  hep aynı gerçekleri düşünür. 

Ve sonuç : 

Evren bilinci vardır; zaman ve mekâna esir değildir. O madde ötesi bir varlıktır. 

b) Etki (Empuls) : Evren bilincine nazaron kavranması biraz zor olan bir kavram : etkidir (empuls). 

Gezegenlerde  cazibe,  daha  küçük  dünyalarda  elektromanyetik  enerji,  minik  dünyalarda  (atom  çekirdeği)  interaksiyon  gücü  şeklinde  etki,  bizce  kudret  olarak  tanınır.  Madde  kavramları  içinde  etki asırlardır tanımını bulamamış, hep sonuçlar tartışılmıştır. 

Etkinin de belli geometrik uyumu ve koordinatları yoktur. Her olayda ayrı bir matematiksel uyum  şeklinde fark edilir. 

Herhangi  bir  olayda  etkinin  yansıması  (dt)  gibi  bir  zamana  da  ihtiyaç  gösterir.  Etki  ve  güç,  kavranması  çok  zor  bir  konudur.  Bir  elektrik  akımı  gücü,  bir  manyetizma  ya  da  atom  Çekirdeğindeki korkunç denge enerjisi, onun akıl almaz etki alanlarından bir kaçıdır. 

Koskoca gezegenleri cazibe perdesi arkasında dengeleyen ve atom çekirdeğindeki denge altındaki  korkunç güç, hep o esrarengiz tesirden gelmektedir. 

Etki de evren bilinci gibi madde ötesi bir varlıktır Bu yüzden maddesel kavramlara göre anlatılmak  istendikçe, kavranması imkânsız hale gelmektedir. 

Etkiler, evren bilinci, Tanrıʹnın mâna yasaları içinde yarattığı tecellilerdir. 

Madde ötesi varlıkların en ilginç iki örneği son beş yılda fizik ve ostrofiziğe girdi. Bunlar :  a) Vakumda Hayalet: Kuvant Olayı : 

Mutlak vakum sağlandığı zaman hiç bir fizik etkinin kalmaması gerekir. Halbuki teorik fizikçi Prof. 

Dr. Paul Davies, mutlak vakum hâsıl olduğu zaman yeni kuvantların doğduğunu isbatlamıştır. Şu  halde,  baştan  beri  anlattığımız  sonsuz  minik  mesafelerde  madde  ötesi  etki,  bosalan  mekân  kanallarına  akıvermektedir.  Heisenberg  ödünç  alınan  kuvant  ilkesiyle  Caischmirʹin  hayalet  cisimcikleri Paul Daviesʹin deneyiyle böylece isbatlanmış olmaktadır. 

Hem  var  olan  hem  olmayan  bu  kuvantların  ancak  mutlak  boşlukta  piyasaya  çıkmaları  çok  net  olarak  göstermektedir  ki;  varlıkların  madde  hali  temel  hali  değildir.  Hele  etki  ancak  çeşitli  geometrik eylemleri nedeniyle madde olmaktadır. 

b) ikinci bilimsel olaya gelince, buna astrofizikte çok ilginç bir deyim kullanılmaktadır :  Madde olmayan şey? 

Aslında doğru olanı, madde olmayan varlık denmesi gerekir. Olay şudur : 

Tesbit edilmiştir ki; galaksilerin kütle enerjileri onları kendi etrafında döndürecek güçte değildir. 

Her  galaksi  kendi  merkez  ekseni  etrafında  döner.  Bu  jiroskobik  enerji  ancak  kütleden,  yani  câzibeden  sağlanabilir.  Yapılan  hesaplar  galaksilerin  dönme  enerjilerinin  kütlelerden  on  kat  fazla  olduğunu doğrulamıştır. 

Bu  durumda  gerekli  bu  on  kat  enerji  nereden  gelmektedir?  Bilim  adamları  bu  sorunun  cevabını  bulamamışlar. Ve madde olmayan nesne demek zorunda kalmışlardır. 

İşte  bu  konu  da  madde  ötesi  varlık  kavramı  açısından  fevkalâde  ilginçtir.  Bu  enerji  fazlası,  maddeden  temin  ediliyorsa,  kütle  ya  da  kuvantı  nerde?  Değilse,  madde  ötesi  bu  gücün,  boyutlardaki geometrik eylemi, mekânı nerde? 

Şu halde evrende bizzat fizik bünyesi içinde bile etkin madde ötesi varlık kavramı vardır ve bunu  kabûl etmek zorunludur. Maddeciler artık başka bir evrene gidip yalanlarını devam ettirsinler. 

Çağımızda madde ötesi varlık kavramı fiziğe girmiştir. 

Maddenin  ötesine  böylece  yavaş  yavaş  yaklaştık.  Şimdi  madde  ötesi  ve  mânanın  kavranması  için  çok  iyi  bilinmesi  gereken  iki  konuyu  inceleyeceğiz  :  Teklik  ve  çokluk  ve  de  varlıkların  evren  düzenleri içindeki mevkii : Enfüs ve âfak.