• Sonuç bulunamadı

2 2 MAĞFĠRETĠN MUKABĠLĠ KAVRAMLAR

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 128-135)

“Ey iman edenler! SarhoĢ iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de yolcu olmanız durumu müstesna cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaĢmayın Eğer

2 2 MAĞFĠRETĠN MUKABĠLĠ KAVRAMLAR

Bu baĢlık altında mağfiret ile zıt anlamlı kavramları incelemeye çalıĢacağız. Bu kavramlar mağfiretin tecelli etmemesi halinde kulun baĢına gelebilecek olan olumsuz halleri ortaya koymaktadır. Bu hallerin vuku bulması, Allah‟ın mağfiretinden uzaklaĢmak demektir..

2. 2. 1. Hesab

Hesab, sayma, hesab etme, sayılarla uğraĢma176

ve daha pek çok anlamlara gelir. Hesab, sorumlu tutulma, yaptığının karĢılığını bulma, kulun iĢlediği günah ve hatalardan dolayı sorguya çekilmesi177

anlamlarına gelir. Her günahın bir bedeli vardır. Bu bedel hem bu dünyada hem de ahirette insana ödetilecektir. Bu dünyadaki bedeli gazab ve Azâb baĢlıkları altında iĢlemeye çalıĢacağımızdan dolayı biz bu baĢlık altında sadece ahiretteki hesabı anlatmaya çalıĢacağız.

Hesab Kur‟ân‟da on vecihte varid olmuĢtur. 1- çokluk anlamında gelir.

“Bir karĢılık ki rabbinden atâ, yeter mi yeter” (Nebe‟, 78/36). 2- Ecir ve sevab anlamında gelir.

176 Fîrûzâbâdî, Besâir, HSB md. , 2/460-463; Ġbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, HSB md. , 1/314; 177 Ġsfahânî, Müfredât, HSB md. , S.232; Fîrûzâbâdî, Besâir, HSB md. , 2/460-463.

“Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düĢünseniz!” (ġuârâ, 26/113). 3- Ceza ve azab anlamında varid olur.

“Çünkü onlar hesap gününü (geleceğini) ummazlardı.” (Nebe‟, 78/27). Azâbtan korkmazlar.178

4- Korumak muhafaza etmek anlamında gelir.

“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karĢılık verin. ġüphesiz Allah, her Ģeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa, 4/86). Allah, koruyan muhafaza edendir.179

5- Hazır olan, Ģahid olan anlamında varid olur.

“Kitabını oku! „Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter‟ deriz.” (Ġsrâ, 17/14). ġahid olarak sana yeter.

6- Büyük melike arz etmek anlamında gelir.

Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana babamı ve inananları bağıĢla." (Ġbrâhîm, 14/41). Rahmân‟a arz edileceği günde.

7- Sayı anlamında gelir.

178 Fîrûzâbâdî, Besâir, 2/460. 179 Fîrûzâbâdî, Besâir, 2/460.

“O, güneĢi bir ıĢık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boĢ yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıĢtır. O, ayetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.” (Yunus, 10/5).

8- Minnet anlamında gelir.

"Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü'min olarak salih bir amel iĢlerse, iĢte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır." (Mü‟min-Ğâfir, 40/40). Minnetsiz rızıklandırır.

9- Uzayda yıldızların hareketleri anlamında gelir.

“GüneĢ ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.” (Rahmân, 55/5). 10- Zan etmek, sanmak anlamında gelir.180

“Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehĢetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (Ġbrâhîm, 14/42).

“Artık kimin tartıları ağır gelirse, iĢte onlar kurtuluĢa erenlerin ta kendileridir. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, iĢte onlar da kendilerini ziyana

uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.” (Mü‟minûn, 23/102-103).

Bu ayet kıyamette Allah‟ın insanları hesaba çekeceği ve amellerinin tartılacağı dile getirmektedir. Bu da ahirette hesabın olacağını açıkça ortaya koymaktadır.

“ĠĢte o vakit kimin tartıları ağır gelmiĢse, Artık o, hoĢnut olacağı bir hayat içinde olacaktır. Âmâ kimin de tartıları hafif gelirse, ĠĢte onun anası (varacağı yer) Hâviye‟dir. Sen Haniye‟nin ne olduğunu ne bileceksin. O kızgın bir ateĢtir.” (Kâriâ, 101/6-11).

2. 2. 2. Gazab

Gazab, darılmak, öfkelenmek, kanın hızlı hızlı akması, hıĢıma gelmek, hiddetlenmek, birine kızmak gibi anlamlara gelir.181 Ġsfahânî gazab kelimesini, intikam alma isteği ve kalbe giden kanın hızlanması olarak açıklamaktadır.182

Gazab kavramı rıza ve Hilim kavramlarının zıddıdır. Bir ahlak kavramıdır. Acı veren kötü bir davranıĢın uyandırdığı kızgınlık, intikam alma hissi, cezalandırma arzusu gibi anlamlara gelmektedir.

Allah‟ın mağfiretinin tecelli etmemesi halinde Allah‟ın gazabı vaki olacaktır. (Nûh, 71/1-4). Allah‟ın gazabının gelmesi de iki aĢamalıdır. Birinci aĢaması Allah‟ın gazabının bu dünyada vaki olmasıdır. Ġkincisi ise Allah‟ın azabının ahirette vaki olmasıdır.

181 Ġsfahânî, Müfredât, ĞDB md. , s.608;Fîrûzâbâdî, Besâir, ĞDB md. , 4/135-136; Ġbn Manzûr,

Lisânü’l-Arab, ĞDB md. , 1/648;

“Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karĢı kötülük ve zulümde yardımlaĢarak; size haram olduğu hâlde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz Kitab'ın (Tevrat'ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan baĢka bir Ģey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en Ģiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara, 2/85).

Allah‟ın gazabının bu dünyada vaki olmasına helak edilen kavimleri örnek olarak verebiliriz. Ne zaman ki kavimler küfürde, Ģirkte veya günahlarda ısrar edip durunca, Allah onlara gazaba gelmiĢ ve onları çeĢitli Ģekillerde helak etmiĢtir. Eğer onlar Allah‟ın uyarılarını dikkate alıp günah veya Ģirklerinden dolayı piĢman olup Allah‟tan mağfiret talep etselerdi, Allah‟ın gazabına maruz kalmazlardı.

“ġüphesiz biz Nuh‟u, kavmine, „Kendilerine elem dolu bir azab gelmeden önce kavmini uyar ‟diye peygamber olarak gönderdik. Nûh, Ģöyle dedi: „Ey kavmim! ġüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. „Allah‟a ibadet edin. O‟na karĢı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağıĢlasın (mağfiret olunsun) ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. ġüphesiz, Allah‟ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. KeĢke bilseydiniz.” (Nûh, 71/1-4).

“Dedim ki: „Rabbinizden bağıĢlama (mağfiret) dileyin; çünkü O, çok (Ğaffâr) bağıĢlayıcıdır.” (Nuh, 71/10).

Bu ayeti Kerîmelerden de anlaĢılacağı üzere eğer Nûh (a.s.)‟ın kavmi Ģirkte ısrar etmeyip piĢmanlık duysalar ve günahların mağfiret olması için Allah‟tan mağfiret talep etselerdi helak olmazlardı. Neticede su ile helak olmuĢlardı. Diğer helak olan kavimlerinde durumları aynıdır.

Allah‟ın gazabını ikinci aĢaması ise ahirette gerçekleĢecek olan gazabıdır. Eğer kul bu dünyada iken iĢlediği günahlardan veya Ģirk ve küfürden tevbe etmeden ölürse Allah‟ın gazabı ahirette de onun yakasını bırakmayacaktır. Ahirette de Allah ona kızgın olacak bu dünyada yaptıklarının cezasını ona çektirecektir. ġimdi buna Kur‟ân‟dan bir iki örnek verelim.

“Fakat ayetlerimizi inkâr etmiĢ ve kâfir olarak ölmüĢlere gelince, iĢte Allah‟ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üstünedir Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.” (Bakara, 2/161-162).

Bu ayette Allah kâfir olarak yaĢayan ve küfürde ısrar ederek ölen bir kâfirin ebedi olarak cehennemde kalacağını ve Allah‟ın gazabı neticesi olarak azâblarının hafifletilmeyeceği, ayrıca muhatap alınmayacakları dile getirmektedir.183

Eğer Allah‟ın gazabı yerine mağfireti tecelli etmiĢ olsaydı olay elbette ki daha değiĢik olurdu. Allah‟ın mağfireti tecelli etmediği için bu elim akibetler meydana geliyor.

Kullar Ģirk, küfür ve günahlarda ısrar ederek Allah‟ın gazabına uğrarlar. Eğer iĢledikleri bu günahlarından piĢmanlık duyup Allah‟tan af ve mağfiret talep etseler Allah‟ın gazabına uğramazlar. Allah‟ın gazabı da Allah‟ın mağfiretinim zıddıdır.

2. 2. 3. Azab

Azab, mastar olarak kullanıldığında, aĢırı susuzluktan dolayı yemeği terk etmek, men etmek 184 anlamlarına gelir. Azab isim olarak geldiğinde ise, ceza, eza, zarar, iĢkence, insana zor gelen, eziyet veren Ģey185

anlamlarına gelir. Kur‟ân‟i bir kavram olarak azab ise, inkâr ve isyan edenlerin, Allah tarafından bu dünyada veya ahirette cezalandırılması anlamındadır.

Kur‟ân‟da ise, insanların birbirlerine yaptıkları eziyet ve kötülükler de azab kelimesi ile ifade edilmiĢtir. Örneğin Firavunun, Ġsrail oğullarının erkek çocuklarını öldürtmesi azab olarak dile getirilmiĢtir.

“Hani sizi Firavun ailesinden kurtarmıĢtık. Onlar size en kötü iĢkenceyi uyguluyorlardı. Oğullarınızı öldürüyor, Kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.” (A‟râf, 7/141).

Allah Teâlâ eski devirlerde imandan uzaklaĢan, gönderdiği peygamberlere itaat etmeyen, Allah'a isyan eden kavimleri helâk etmiĢ, onları dünyada azaba uğratarak, sonraki nesillere ibret yapmıĢtır. Hz. Nûh (a.s.)'ın kavminin sular altında kalması (Nûh, 71/25), Ad ve Semud kavimlerinin baĢına gelen felâketler (Hâkkâ, 69/4-5), Nemrud'un ve Firavun „un helâk oluĢu (Enfâl, 8/54), Lût (a.s.) kavminin yere batırılması (Hûd, 11/82) dünyadaki azaba örnek verilebilir. Bunlar Kur‟ân-ı Kerîm'de ibret için zikredilen kıssalardır.

Dünyevî azabın bir de eziyet, sıkıntı, fakirlik vb. Ģekillerde imtihan amacıyla karĢılaĢılan Ģekli vardır. Bu imtihanların gayesi insanın sabır ve tahammül gücünün ölçülmesi, buna karĢılık günahlarının affedilmesi, ya da manevî derecesinin yükselmesidir. Bu konuyu dile getiren bir ayette Ģöyle buyrulmaktadır.

184

ZamahĢerî, Tefsîr, 2/6, hk, s.43; Fîrûzâbâdî, Besâir, AZB, md. , 4/35; Ġbn Manzûr, Lisânü’l- Arab, AZB md. , 1/585;

185 Beydâvî, Tefsîr, 2/6, hk, 1/29;Nesefî, Tefsîr, 2/6, hk, 1-2/50; Ġsfahânî, Müfredât, AZB md. , s.

“Ey müminler itaat edeni asi olandan ayırt etmek için sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltmek ile imtihan ederiz (ey habibim) sabredenleri müjdele" (Bakara, 2/155).

Buna göre, dünyadaki bazı sıkıntı ve ıstıraplar ahirette sevaba, dünya hayatının sonraki yıllarında refaha dönüĢebilmektedir. Ġnkâr edenler için dünyadaki azab da ahiretteki azab da aleyhlerinedir.

“Allah‟ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalıĢandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahrette de büyük bir Azâb vardır” (Bakara, 2/114)

Buyrularak azabın hem dünya hem de ahiret boyutu olduğu vurgulanmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak pek çok ayeti Kerîme mevcuttur.186

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 128-135)