• Sonuç bulunamadı

Hıristiyanlarda da Yahudilerde olduğu gibi din bilginlerinin tam bir

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 43-49)

hâkimiyeti mevcuttur. Din bilginleri kiliseyi ve onun tüm yetkilerini ellerinde tutuyorlar. Ġstediklerini aforoz edip dinden çıkarma yetkisine bile sahiptiler. Dini konularda istedikleri hükmü veriyorlardı. Kur‟ân bu inançlarını dile getirir. (Tevbe, 9/31). Yukarıda bu ayette geçen ifadeden maksat onların din adamlarını rab edinerek onlara tapmaları değildir. Kast edilmek istenen maksat, Allah‟ın emir ve yasaklarını bırakıp din adamlarının koydukları emir ve yasaklara uymalarıdır. Nitekim

Resulullah'tan (s.a.v.) rivayet edilen hadis-i Ģerif,53 din adamlarını rabler edinmelerinden maksadın, onların emir ve yasaklarına uymak olduğunu açıkça ifade etmektedir. Hadis-i Ģerif Ģöyledir. “Adiy b. Hatem diyor ki: “Ben, Resulullah‟ın yanına gittim. Boynumda Altın‟dan bir haç bulunuyordu. Bana dedi ki: “Ey Adiy, bu putu boynundan çıkarıp at." Ben onun, Tevbe suresinin “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Ġsa Mesih‟i, Allah'tan baĢka rabler edindiler.” ayetini okuduğunu iĢittim. Dedim ki: „Ey Allah‟ın Resulü biz onlara ibadet etmiyorduk ki, Resûlullah (s.a.v.) de buyurdu ki: „Dikkat edin, Yahudi ve Hıristiyanlar, din adamlarına tapmıyorlardı. Fakat onlar, hahamlar ve papazlar kendilerine bir Ģeyi helal kılınca onu helal sayıyorlardı, bir Ģeyi haram kılınca da onu haram kabul ediyorlardı”54

dedi.

Demek ki, Hıristiyanlar da Yahudiler ve müĢrikler gibi Allah‟ın yanında, baĢka birçok varlığa rububiyyet atfetmiĢler. Teslis inancını benimseyerek Allah‟a ortaklar koĢmuĢlardır. Ayrıca din adamlarına aĢırı derecede itaat ederek onlara rububiyyete sahiplermiĢ gibi uymuĢlardır. Böylece onları rabler edinmiĢlerdir. ġeytanın tuzağına düĢerek müĢrik olmuĢlardır. Esas Ġncil‟den, Hz. Ġsa (a.s.)‟ın tebliğ ettiği hakiki rab inancından uzaklaĢmıĢlardır.

3. 4. Kur’ân’da Rubûbiyyet Ġnancı

Rab kelimesi Kur‟ân‟da Allah lafzından sonra ulûhiyyet belirtmek için en çok kullanılan bir kelimedir. Kur‟ân‟da toplam 970 defa varid olmuĢtur. Fiil olarak yalnız iki defa varid olmuĢ her ikisinde de fail insandır. Mastar olarak hiç gelmemiĢtir. Rab isminin çoğulu olan Erbab Kur‟ân‟da 4 yerde Allah‟tan baĢka tanrı gibi tazim olunan, tanrılaĢtırılan varlıklar için gelmektedir. Biri Mekkî diğer üçü ise Medenî surelerde olup ehli kitap hakkında varid olmuĢtur.55

Kur‟ân‟da Rab kelimesi mutlak olarak “Rab” Ģeklinde yalnız Allah için gelmiĢtir. Rab nekire olarak da gelmiĢtir.

Herhangi bir isme muzaf olarak insanlar içinde kullanılmıĢtır. Cevherî ve Suyûtî gibi âlimler, er-Rab

53 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, Bab 9, Hadis No: 3095. 54 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, Bab 9, Hadis No: 3095. 55 Yıldırım, Kur’ân’da Ulûhiyyet, s. 126.

Ģeklinin insanlar için kullanımını dil açısından uygun ama dini bakımdan caiz görmezler.56

Kur‟ân‟da rubûbiyyet sadece Allah‟a aittir. O‟ndan baĢka hiç bir ilah ve rab yoktur. O herkesin rabbidir. MüĢriklerde olduğu gibi sadece bir kabilenin, ya da Yahudilerde olduğu gibi bir kavmin rabbi değildir. Yerin, göklerin ve her ikisi arasında bulunanların rabbidir.

“O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, Rahmandır. O gün insanlar O'na karĢı konuĢmaya yetkili değillerdir.” (Nebe‟ , 78/37).

O sürekli diri olandır. Din ancak onundur. Ancak O‟na ibadet edilir. Dinde tek yetki sahibi o‟dur.

“Hâlbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve Hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emr olunmuĢtu. Sağlam din de budur.” (Beyyine, 98/5).

O bütün âlemlerin rabbidir.

“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.” (Fâtiha, 1/1). O büyük arĢın sahibidir.

“(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: „Allah bana yeter. O'ndan baĢka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce ArĢ'ın sahibidir.” (Tevbe, 9/129).

O Kerîm olan arĢın sahibidir.

“Mutlak Hâkim ve Hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan baĢka ilah yoktur, O, Kerîm ArĢ'ın sahibidir.” (Mü‟minûn, 23/116).

O, doğunun da batının da Rabbidir.

56 el-Alûsî, Mahmut ġükri el-Beğdadî, Bülûğü’l-Âreb Fi Meârifi Ehvali’l-Ârab, Dâru‟l-Kütubi‟l-

“O‟ndan baĢka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O‟nu vekil edin. O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan baĢka ilâh yoktur. Öyleyse yalnız O'nun himayesine sığın O‟nu vekil edin.” (Müzemmil, 73/9).

Rab her Ģeyin yaratıcısı olan Allah‟tır. O‟ndan baĢka hiçbir ilâh yoktur. “ĠĢte O, her Ģeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah‟tır. O'ndan baĢka ilah yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz!” (Mü‟min/Ğâfir, 40/62).

ĠĢte Kur‟ân‟da hak Rab böyle izah edilmektedir. 4. MAĞFĠRETĠN RUBÛBĠYYETLE ĠLGĠSĠ

Allah‟ın mağfireti rubûbiyyet ile doğrudan iliĢkilidir. Hakiki olan bir rabbin ahirette yargılama yetkisine de sahip olması gerekir. Bu kaçınılmaz bir geçektir. Bu nedenle Kur‟ân bu konuyu ısrarla vurgulamakta ve Allah‟ın dıĢında tapınılan Rabların ahirette hiçbir fayda veremeyeceklerini, Ģefaât etme Ģansının dahi batıl rablere verilmeyeceğini açık ve net bir Ģekilde izah etmektedir.

“ġüphesiz Allah, kendisine ortak koĢulmasını bağıĢlamaz. Bunun dıĢındaki günahları, dilediği kimseler için bağıĢlar. Allah‟a ortak koĢan, kuĢkusuz, derin bir sapıklığa düĢmüĢtür.” (Nisâ, 4/116).

“(Resûlüm!) Onlara Ġbrâhîm'in haberini de anlat. „Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? DemiĢti. „Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz‟ diye cevap verdiler. Ġbrâhîm: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi iĢitiyorlar mı? Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı? ġöyle cevap verdiler: „Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk.” “Ġbrâhîm dedi ki: „Ġyi ama neye taptığınızı (biraz olsun) düĢündünüz mü? Ġster siz, ister eski atalarınız. Ġyi bilin ki onlar benim düĢmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur); Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. Beni yediren, içiren O'dur. Hastalandığım zaman bana Ģifa veren O'dur. Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur. Ve

hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.” “Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!” (ġuârâ, 26/69-84).

Allah‟u Teâlâ, Hz. Ġbrâhîm (a.s.)‟ın diliyle “kıyamet gününde beni mağfiret edeceğini umduğum rab” (ġu‟ârâ, 26/75-82) buyurmaktadır. Yani kıyamet günü mağfiret edecek olan rab bir tek rabdir, O da Allah‟tır.

Nesefî bu ayetleri tefsîr ederken Ģöyle bir izahat getirmektedir. “Enbiyanın mağfiret talep etmeleri, hata iĢleyip günahkâr oldukları için değildir. Enbiyanın mağfiret talep etmesi ve Ġstiğfârda bulunması, Rablerine karĢı tevazu göstermek, nefislerini kınamak ve ümmetlerine nasıl mağfiret talep edileceğini öğretmek içindir”57

Allah Ģirki bağıĢlamaz. Bunun dıĢındaki günahlardan, kullarından dilediğini bağıĢlar, Kim Allah'a Ģirk koĢarsa, o, iftira ederek büyük bir günah iĢlemiĢ olur. Taberî Ģöyle der. “Bu ayet gösteriyor ki, büyük günah sahibi herkes Allah'ın iradesi altındadır. Onun büyük günahı Allah'a Ģirk olmadığı müddetçe dilerse onu affeder, dilerse onu cezalandırır.”58

“Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah‟a ortak koĢanlar için af dilemek (mağfiret dilemek), Ġstiğfârda bulunmak, ne Peygambere yaraĢır, ne de mü‟minlere. Ġbrâhîm‟in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düĢmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaĢtı. ġüphesiz Ġbrâhîm, çok içli, yumuĢak huylu bir kiĢiydi.” (Tevbe, 9/113-114).

Bu ayet, mağfiretin tecelli etmesi için Allah yanında geçerli bir tevhid inancının var olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Yukarıda bir kısmını zikrettiğimiz ayetlerden anlaĢılan sonuç Ģudur. Allah‟ın rubûbiyyetinin bir tecellisi olarak mağfiret, tevhid inancına bağlıdır. Eğer kul Allah‟a

57

Nesefî, Tefsîr,9/113-114,hk, 3-4/274.

ortak koĢmadan, yerde ve gökte sadece Allah‟ın hakiki, gerçek ve tek rab olduğuna inanmazsa Allah ona merhamet etmez. Allah‟ın âlemlerin rabbi, büyük ve Kerîm olan arĢın rabbi, her iki doğunun ve her iki batının rabbi, yaratan, yediren, içiren, Ģifa veren, kıyamet günü yargılayıp hesaba çekecek olan, hesap gününde mağfiret etmesi umulan yegâne ve tek rab olduğuna inanmayanı Allah affetmez. Onu bağıĢlamaz ve ona mağfiret etmez. Zira mağfiretin Ģartlarından biri de doğru rububiyyet inancıdır.

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 43-49)