• Sonuç bulunamadı

“(Vefat iddeti beklemekte olan) kadınlara kendileri ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteğinizi içinizde saklamanızda sizin için

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 117-122)

bir günah yoktur. Allah biliyor ki, siz onlara (bunu er geç mutlaka) söyleyeceksiniz. MeĢru sözler söylemeniz dıĢında sakın onlarla gizliden gizliye buluĢma yönünde

158 Fîrûzâbâdî, Besâir, HLM md. , 2/495-496;Ġbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, HLM md. , 12/146. 159 Ġsfahânî, Müfredât, HLM md. , s. 235; Fîrûzâbâdî, Besâir, HLM md. , 2/495-496.

sözleĢmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikâh yapmaya kalkıĢmayın. ġunu da bilin ki, Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah‟a karĢı gelmekten sakının ve yine Ģunu da bilin ki Allah gerçekten çok (Ğafûr) bağıĢlayandır. Hâlimdir.(Hemen cezalandırmaz, mühlet verir).” (Bakara, 2/235).

Bu ayeti Kerîme Hilim ile mağfiretin ne kadar iç içe olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Allah‟ın hemen cezalandırmayıp mühlet vermesi kulun iĢlediği günahtan piĢman olup affı ve mağfireti için Allah‟a dua edip tevbe etmesine zemin, mühlet ve fırsat sunmaktadır.

Kur‟ân‟da Hilim vasfı insanlar için de varid olmuĢtur.

“Ġbrâhîm‟in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düĢmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaĢtı. ġüphesiz Ġbrâhîm, çok içli, yumuĢak huylu bir kiĢiydi.” (

Tevbe, 9/114).

Bu ayette Hilim vasfı Hz. Ġbrâhîm (a.s.) için gelmiĢtir. Ama bu ayette dikkati çeken en önemli husus, Hilim kavramının, mağfiretin tecellisi için gerekli olan ve mağfiret ile yakın anlamlı olan dua ve Ġstiğfârda bulanmak ile aynı ayette varid olmasıdır.

Halîm sıfatının çoğunlukla Ğafûr ismi ile birlikte geçmesi Hilm‟de affedicilik, bağıĢlayıcılık ve hoĢ görmenin esas olduğunu ortaya koymaktadır. Kızmayı ve öfkelenmeyi gerektiren bir davranıĢta bulunan kulu, suç iĢleyeni cezalandırmaya gücü yettiği halde hemen cezalandırmaması Allah‟ın Halîm olmasının sonucudur. ĠĢte mağfiret ile Hilim ilgisi de bu noktadadır. Allah bu sonsuz Hilmi ile kulları hemen cezalandırmaz. Eğer hemen cezalandırmıĢ olsaydı, mağfiret tecelli etmezdi. Allah bu engin Hilmi ile kullarına mühlet verir. Onların tevbe edip günahlarından dönmelerine fırsat tanır.

2. 1. 7. Merhamet

Mağfiret ile merhamet kavramları birbirine yakın olmakla beraber birbirlerinden ayrıdırlar. Her ikisinin ayrı ayrı anlamları vardır. Her ikisinin ayrı anlamları vardır.

Mağfiret, örtmek bağıĢlamak gibi anlamlara gelirken, merhamet ise rahmet etmek, incelik, rikkat, iyilik, kadının rahmi161

acımak, esirgemek,162gibi anlamlara gelir.

Merhamet, Müslüman olsun veya olmasın bütün kullarına hatta bütün mahlûkata, sadece bu dünyada, rahmet etmesi, onlara acıması ve onları esirgemesi163

anlamına gelmektedir..

Afv, kuldan cezanın düĢmesidir. Mağfiret ise koruyarak, onun suçunu örtmektir. Bu tanımlamalar üzerine diyebiliriz ki, mağfiret, merhametten daha geniĢ bir kavramdır. Çünkü merhamet sadece bu dünya ile sınırlı iken mağfiret hem bu dünya hem de ahiret için vuku bulacaktır. Zira Allah ahirette, Müslüman olmayan kimselere asla merhamet etmeyecektir.

Birbirlerinden ayrı kavramlar olmasına rağmen, Kur‟ân‟da çoğu kez beraber varid olurlar. Kur‟ân‟da mağfiret ve merhameti içinde barındıran Allah‟ın isim ve sıfatları birlikte varid olmuĢtur

.

“Allah, size ancak leĢ, kan, domuz eti ve Allah‟tan baĢkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aĢmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. ġüphesiz, Allah çok bağıĢlayandır (mağfiret edendir), çok merhamet edendir.” (Bakara, 2/173).

161

Ġsfahânî, Müfredât, RHM md. , s. 347;Fîrûzâbâdî, Besâir, RHM md. , 3/53-58; Ġbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, RHM md. , 12/230.

162 Fîrûzâbâdî, Besâir, RHM md. , 3/53-58; Ġbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, RHM md. , 12/230; 163 Ġbn Kesîr, Tefsîr, Besmele, hk, l/ 20.

Bu ayette, Allah, haram kıldıktan sonra, mecburiyetten ölmeyecek kadarının ruhsatını kullarına vermektedir. Bu dünyada onları ölümden kurtararak onlara merhamet etmiĢ ve onları bu haram kılınmıĢ Ģeylerden ölmeyecek kadar yedikleri için, cezalandırmayıp bağıĢlayarak onlara mağfiret ettiğine vurgu yapmaktadır. Bu ayette Allah‟ın Ğafûr imi ile Rahîm ismi birlikte varid olmuĢtur.

Allah‟ın mağfiret ve merhametinin iç içe olduğunu en güzel bir Ģekilde ortaya koyan ayetlerden bir tanesi de En‟am suresindeki Ģu ayettir.

“Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: “Selâm olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. ġöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat iĢler de sonra peĢinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiĢ olun ki) O, çok bağıĢlayandır /mağfiret edendir) çok merhamet edendir.” (En‟âm, 6/54).

“Elbette ki O Ğafûr „dur. Rahîm‟dir. ”Ğafûr ‟dur: Mü‟min kulları ne günah iĢlerse iĢlesin, ihlaslı bir Ģekilde, Ģartlarını yerine getirerek tevbe ettiklerinde onları affeder ve onlara mağfiret eder.

“Muhakkak ki Ben kim tevbe eder, iman eder ve salih amel iĢler sonra da hidayet bulursa elbette ben Ğaffâr‟ım, bağıĢlayanımdır. Rahîm‟dir.” (Tâ-Hâ, 20/82).

Allah (c.c), kullarına ihsan ve ikram olarak rahmeti kendine farz kılmaktadır. Bunu kullarına haber vermiĢ ve rahmetinin geniĢliğini bilmeleri için tevbe ettiklerinde ise kullarına rahmet edeceğine dair söz vermiĢtir.

"Rabbin rahmet sahibi, çok bağıĢlayıcıdır. Eğer onları kazandıkları yüzünden sorumlu tutsaydı, elbette onlara azabı süratlendirirdi. Aksine onlar için vaat edilen bir zaman vardır ki, onun karĢısında hiçbir sığınak bulamayacaklardır" (Kehf, 18/5). Bu ayette, Allah kendisinin merhamet sahibi olan Ğafûr (günahları mağfiret eden) olduğunu, insanların yaptıkları hatalar nedeni ile onları hemen cezalandırmadığını beyan etmektedir.

2. 1. 8. Af

Afûvv, gizlemek, bağıĢlamak, affetmek, Cezalandırmaktan vazgeçmek, hakkından vazgeçmek164

gibi anlamlara gelir. Afeve, kökünden gelen Afi kelimesinin mübalağalı Ģekli olan Afûvv ise, çok affeden, çok bağıĢlayan165anlamındadır. Afa (affetti) ise bir Ģeye nail etmeye kast etmek,

yanındakilere nail etmeye niyet etmek, günahını silmek, günahı ondan uzaklaĢtırmak, günahından dolayı onu cezalandırmaktan vazgeçme166

gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

Kur‟ân‟da Afûvv ve benzeri değimler çok varid olmuĢtur. Mağfiret ile birlikte üç ayette gelmiĢtir. Her üç ayette de Allah‟ın sıfat-ismi olarak varid olmuĢtur.

“Bu böyle. Bir de kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karĢılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona yardım eder. Hiç Ģüphesiz ki Allah çok affedendir, çok bağıĢlayandır.” (Hac, 22/60).

Bu ayette, Allah‟ın affedici isimlerinden biri olan Afûvv ismi ile mağfiretinin isimlerinden biri olan Ğafûr isimleri beraber aynı ayette zikredilmiĢtir. Bu da

164 Ġsfahânî, Müfredât, AFV md. , s. 574; Fîrûzâbâdî, Besâir, AFV md. , 4/80; Karagöz, Günahlar

Tövbe ve Ġstiğfâr, s. 274.

165

Ġsfahânî, Müfredât, AFV md. , s. 574; Fîrûzâbâdî, Besâir, AFV md. , 4/80; Karagöz, Günahlar Tövbe ve Ġstiğfâr, s. 274.

166 Ġsfahânî, Müfredât, AFV md. , s. 574; Fîrûzâbâdî, Besâir, AFV md. , 4/80; Karagöz, Günahlar

Allah‟ın affı ile mağfireti arasındaki iliĢkiye güzel bir örnektir. BaĢka bir ayette ise Allah Ģöyle buyurmaktadır.

“Ey iman edenler! SarhoĢ iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu

Belgede Kur'an'da mağfiret (sayfa 117-122)