• Sonuç bulunamadı

Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği

2. BÖLÜM

3.1. Türk Resim Sanatındaki Gruplar

3.1.1. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği

Yurda dönen bu sanatçılardan bazılarını Güzel Sanatlar Akademisi'nde, bazılarını ise yurdun çeşitli bölgelerindeki orta dereceli okullarda resim öğretmeni olarak görevlendirmişlerdir. Sanatçılar, 1928 yılında, Paris'te etkilenmelerinde sonra Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği çatısı altında bir araya gelmişlerdir. Birliğin kurucu üyeleri arasında; Refik Epikman, Cevat Dereli, Şeref Akdik, Mahmut Cuda, Nurullah Berk, Hale Asaf, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati, Ratip Aşir Acudoğlu ve Fahrettin Arkunlar bulunmaktadır. 15 Nisan 1929'da Ankara Etnografya Müzesi'nde 1. Genç Ressamlar Sergisi'ni düzenleyen sanatçılar, aynı yıl 15 Ekim'de, İstanbul Cağaloğlu Türkocağın’da bu kez Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği adıyla ilk resim sergilerini gerçekleştirirler. Sanatçılar bir birlik çatısı altında birleşmekle; sanatçı haklarını korumak, dayanışma içerisinde olmak, sergi açma imkanının kısıtlı olduğu şartlarda ortak sergiler açmak, sanatı yaygınlaştırmak ve sosyal etkinlikler gerçekleştirmek gibi hedefleri yerine getirmeyi amaçlamaktadırlar.

15 Nisan 1930 ve 15 Ekim 1930 olmak üzere iki sergi açmaktadırlar. Beyoğlu’nda Moskovit ve Karpiç lokantalarının bulunduğu yer, sergi salonuna çevrilerek (15 Şubat günü) sergi açılışı yapılmaktadır.

Özellikle, onlarla aynı kuşaktan olan Elif Naci, arkadaşlarını batı etkisi altında çok fazla kalmakla suçlamaktadır:

"Bizim müstakil arkadaşların bu sergide teşhir ettikleri resimler

Fransızca, Almanca, İtalyanca konuşuyorlar. Vatandaş Türkçe konuşalım."50

15 Şubat 1931'de açılan müstakillerin 4.sergileri, Türkiye'de yeni bir sanat anlayışının temsil edildiği ilk sergilerden birisidir. Bu sergileri, gerek sanat anlayışları gerekse sanatlarını toplumla paylaşma arayışları açısından

çok önemlidir. Bu sergi ile sanatsal ve toplumsal anlamda eski-yeni, yerel- evrensel, ilerici-tutucu karşıtlıkları gündeme gelmektedir.

Müstakillerin 1931 Şubat'ında açtıkları sergi; dönemin toplumsal, siyasi ve kültürel dinamiklerinin ve değişen sanat ortamının bir aynası olma özelliğini ortaya koymaktadır.

1937 yılı içerisinde Zonguldak, Samsun, Balıkesir, Bursa gibi çeşitli illerde sergiler açarak, sanatı Anadolu'ya yayma arayışına girmektedirler. Müstakillerin etkinlikleri, 1939 yılına kadar sürecek, bu tarihten sonra birlik önemli bir sergi düzenlemeyecektir. Güzel Sanatlar Birliği'nin yıllık İstanbul ve Ankara Sergilerinin devam ettiği, Müstakillerin etkinliklerini sürdürdüğü dönemde, sanat ortamına “D” grubu adında yeni bir sanatçı grubu dahil olmuştur.

Üretimlerini sürdürecekleri maddi ve manevi koşulların bulunmadığı Cumhuriyet'in ilk yıllarında, sanatçıların grup ve dernekler çatısı altında bir araya gelerek, dayanışma içerisinde olmaları; birlikte sergiler düzenlemeleri, sorunlarını dile getirmeleri ve devletin sınırlı desteğinden pay almaya çalışmaktadırlar.

3.1.2. “D” Grubu (1933–1940)

1933 yılında Türkiye’de yenilikçi resmin öncülüğünü yapmış olan D grubu, Batı resminden çok etkilenmektedirler. Avrupa’da yirminci yüzyılın başlarında etkisini duyuran ve soyut çizgideki akımları ve görüşleri yurda getirmeyi amaçlamaktadırlar. “D” Grubu farklı anlayışlarda çalışan sanatçıların oluşturduğu bir topluluktur.

Cumhuriyet'in onuncu yılında, altı genç sanatçının (Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Abidin Dino, Nurullah Berk, Elif Naci ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu) bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Grubun adı, Türkiye'deki dördüncü grup olmalarından ve d harfinin alfabedeki dördüncü harf

bir sanat anlayışı ortaya koymamaktadır. Amaçları modern sanatı sergiler yoluyla göstermek, sanatı yaygınlaştırmak, yenilikçi bir tutum ortaya koymaktır. Bu amaçlar doğrultusunda, 1933 yılında ilk sergilerini açmaya karar verirler. Ancak, sergi açacak mekan bulma sorunundan dolayı Narmanlı Yurdu'nda boş bir mekan olan Mimoza şapka mağazasında ilk sergilerini açarlar. (8 Ekim 1933)

Gurubun kurucu üyelerinden Elif Naci, geleneksel kültürümüze yönelmiş bir sanatçı olmakla beraber, görüşlerini şöyle açıklamaktadır.

“ Önceki akademik ve izlenimci anlayışa bir tepki olarak ortaya

çıkan bu topluluğun, resmimize aşılanmasında yadsınmaz bir işlevi vardır”51

Grubun ikinci sergisi ise, 19 Ocak 1934'de Beyoğlu Halkevi'nde açılmaktadır. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, sergiyle ilgili olarak Yeni Adam'da yayınlanan yazısında, sanatçıların halka hitap edebilmesi gerekliliği üzerinde durmaktadır; özgürce üretebilecekleri şartları sağlayacak olan sanat ortamı ancak böyle oluşabilir:

"Sevgili çocuklar teknik yolunda selamete eriyorsunuz. Bundan

şüphem yok. Fakat memleket sizi milli mücadele yolunda da çalışır görmek

ister. Tekniğiniz beynelmilelleştiği gibi mevzularınız da millileşirse daha iyi anlaşılacaksınız. Geçen 'Türk ressamı uyan!' başlıklı yazımda müdafaasını yaptığım dava budur. Sanatkar sanatı ile yaşamak için müşteriye, seyirciye muhtaçtır. Bu seyirci ve müşteri şimdi halk kitleleridir. Hoşa gitmek için halkın anlayabileceği dili kullanmak lazımdır." 52

D grubu, sanatçılarının sanatı, konudan çok plastik temellere dayanmaktadır ve özgür üretimlerinden vaz geçmeden sergiler düzenlemektedirler. (Baltacıoğlunun gösterdiği yolu uygulamamışlardır.) Müstakillerle başlayıp d Grubu ile devam eden sanatçılar modern resmi Türkiye'ye getirmektedirler.

51 Kaya Özsezgin, Çağdaş Türk Resim Sanatı, Tiglat Yayınları, Cilt:3, s.43

Nurullah Berk-Ütücü Kadın

Burhan Toprak'ın Akademi müdürü olmasının ardından, bu kurumun eğitim kadrolarına ressam Leopold Lévy ve heykeltraş Rudolf Belling gibi yabancı sanatçıların katıldığı görülmektedir. Bu dönemde, Çallı ve Hikmet Onat atölyeleri korunmuş olmakla beraber; Bedri Rahmi, Zeki Faik, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Sabri Berkel gibi genç kuşak sanatçıların, akademiye eğitici olarak atandığı görülmektedir. Bu dönemde Akademi kadrolarında ağırlıklı olarak d Grubu sanatçılarının yerlerini almış oldukları görülmektedir. 28 Ocak 1939'daki bu sergilerinin açılışı sırasında çok kalabalık ilgi göstermesi onların Akademi kadrolarında yer almasının sonucu olarak görülmektedir.53

D Grubu, Müstakiller ya da Güzel Sanatlar Birliği; Cumhuriyet'in ilk yıllarında faaliyet gösteren sanatçı birlikleri ortak koşulları paylaşmaktadırlar ve ayrı ayrı yürüttükleri etkinlikler dışında birlikte tek bir etkinliğe imza atmış olmaları 1937 ve 1938 yıllarında, Ankara Halkevi'nde düzenlenen Birleşik Resim- Heykel Sergileri, Devlet Resim Heykel Sergilerine kadar uzanmaktadır.

1940 yıllarında ki Türk resmini etkileyen üç önemli olay vardır. Bunlar sırasıyla,

—İstanbul’da 1937 yılında Atatürk’ün buyruğuyla Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesinde açılan Resim ve Heykel Müzesi,

— 1938 yılında yurdun çeşitli yörelerine gönderilen ressamların yaptıkları yurt gezileri ve bu gezilerin izlenimleri,

—1939 yılının ekim ayında Ankara’da ilk kez düzenlenen Devlet Resim ve Heykel Sergisidir.