• Sonuç bulunamadı

Mürvet Keyik, “Taçlı Tanrıça” , 2019, Tuval Üzerine Akrilik, 100x140 cm

Görsel 47 de, “Taçlı Tanrıça” adlı eserde ana figür, tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan, Ana tanrıça Kybele ve tanrıça Hekate karışımıdır.

Doğadaki her parça dikkati çeker ve soyut çizgisel biçimlere dönüşerek resimlerde yer alır. Tez konusu gereği tanrıçalar ile ilgili yapılan çalışmalar,

70

gerçeklerden fazlaca uzaklaşmadan deforme edilmiş kadın figürlerinden oluşmaktadır. Bu eserde ana tanrıça Kybele ve tanrıça Hekate karışımı bulunmaktadır. Anaç tanrıça Kybele’nin doğurganlığı, doğaya hâkimiyetini başındaki tacı ile anlatmak isterken, göğüslerinin aşırı büyüklüğü, kalçasının genişliği, doğurganlığının bereketinin göstergesi olarak betimlenmiştir. Kolunun orak biçiminde kıvrımı ve omzundaki kıvrımı savaşçı, kinci tanrıça Hekatenin simgeleri olarak yerleştirildi ve kâküllerin ucundaki kıvrımlarla göz hissi verilerek yüze sert bir kadın bakışı imajı verilmiştir.

Alt fonda stilize yaprakların içini dolduran dairesel içi boş noktaları üretkenliğin unsuru olan elamanları, ayakucunda spiral dairenin içindeki gözü ise, doğanın uyanıklığı, kadının akıllı olmasını anlatılmıştır. Tanrıça, burada Anadolu toprağımızın köklerinden çıkmış başarılı, tuttuğunu koparın kadınlarımızın olduğunun simgesidir. Yeşil rengin kahverenginin karışımıyla verimliliğin topraklarımıza yayıldığını gösterilmiştir.

Eserde alt zeminine doğanın ve toprağın renkleri kullanılmıştır. Tualin orta kısmına stilize edilmiş tanrı topraktan çıkan ağaç gibi yerleştirilerek doğaya bağlılığını vurgulanmıştır. Göğüslerin büyük ve ucunun çiçek şeklinde olması bereketin sembolüdür. Karın kısmının şişkinliği doğurganlığı hissettirirken helezonik şekillerle doğurganlığın devamlılığı simgelenmiştir. Doğadan parçaları stilize edilip doğurganlıkla bütünleştirilmiştir. Başında bulunan taç ile de doğanın tanrıçası anlamı yüklenmiştir. Kulağındaki küpeleri ile alnındaki kolye kalp şeklinde ve tavus kuşu tüylerini anımsatan biçimde yapıp aşkın her zaman var olduğu anlatılmıştır. Bu aynı zamanda nazar boncuğu olarak da düşünülmüştür. Başındaki taçtaki taşların değerliliği, yaprakların da doğanın parçası olduğunu, göğüs uçlarında da yasemin çiçekleri kullanarak estetik, güz, değerlilik, bereket ve üretkenliğini doğa ile harmanlayarak çalışılmıştır.

71

Görsel 48: Mürvet Keyik, “Toprak Anaya Seranat” , 2019, Tuval Üzerine Akrilik 100x140 cm.

Görsel–48 de, “Toprak Anaya Seranat” adlı eser, tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan, ana figür, doğada bulunan her şey insanlara mutluluk, huzur ve sükûnet veren Anadolu tanrıçalarının anası olan baş tanrıça Kybele’dedir. Tanrıçanın yüzündeki mutluluk ifadesinde, ağaç dalına uzanan bedeni ve kollarını arkaya doğru gerdirmesi rahatlığı, gücü, hâkimiyeti anlatılmak istenmiştir.

Bu eserdeki tanrıça doğanın sahibidir ve bunu tuvalin genel alanını kapsıyor hissi verilmeye çalışılmıştır. Eros Kybele’nin kalçasında oturarak ona serenat yapmakta ve Kybele’nin mutluluğuna mutluluk katmaktadır. Kalın gövdeli zeytin dalına uzanan tanrıçaya yakarıda bulutların, çiçeklerin arasından uçarak gelen güvercin azgındaki yapraklı zeytin dalıyla bütünleştirerek barışı, özgürlüğü anlatılmıştır. Ağaç dalın altında dalların arasında sülün de bu mutlu atmosfere dâhil olmuş ve tanrıçalar helezon biçimlerin arasında yer almıştır.

Tuvalin üstünden, renkli dağların, bulutların arasından çıkan aydınlığı, ışığı tanrıçanın üzerine yansıtarak kadınların birer tanrıça olduğunu, onların huzurlu, özgür mutlu olması dünyayı aydınlatır hissini verilmiştir. Bedenindeki soğuk renk, göğüs

72

uçlarındaki ve göbek deliğindeki sıcak renklerle ve başının üzerinden evrene dağılan renkler ile dünya üzerindeki verimliliğini anlatılmıştır. Bedenin dışına çıkarak yayılan çizgilerde bu hisler tamamlamakta, renklerle birlikte dokusal ve görsel bir şölene dönüştürüp eserin tamamlanmıştır. Eros’ un serenatıyla doğanın coşkusunun Kybele’ye sonsuz güzellik yaşatan duygular betimlenmiştir.

Eros aşk kavalını üfleyerek toprak anayı sevindirmektedir. Toprak anayı ağaç kökünün üzerine yatar konumda yerleştirildi ki bütünleşmiş hissini karşı tarafa yansıtılmıştır. Toprak ananın hamile ve göğüsleri süt dolu şekilleri; aşktan sarhoş olmuş köklerini dört bir yana salmak isteyen doğurganlığı ve bereketi sembolüdür. Huzurun olduğu yerde aşk, barış (ağzında zeytin dalı olan güvercin), bereket, doğurganlık, mutluluk, doğa olduğu vurgulanmıştır. Kadın figürü üzerindeki turuncu, sarı renkler güneşi temsil ediyor. Toprak ana bize istediğimiz her şeyi sunuyor.

73

Görsel 49'da, “Bereketin Döngüsü” adlı eser tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan, ana figür, tanrıça Hekate yi uzayda boşluğunda dengesini korumaya çalışan tanrıça Afrodit’e ağaç gövdesiyle dünyaya sağlam bir şekilde bağlanmış olarak betimlenmiştir.

Meme uçlarından çıkan uzantılar ip, damla, fular, kurdele, eşarp gibi kadınsı, süsleyici simgeler olarak düşünülmüştür. Tanrıça Hekate yi Ağaç gövdesindeki bedende ve koldaki uzantılar ahtapotun kolları gibi kıvrılarak savaşçı tanrıça Hekate’nin simgelerine benzetmeye çalışılmış ve kadın dayanışmasının önemini anlatılmak istenmiştir. Bu eserde de renkli büyüklü küçüklü daireler evrene dağılarak kadın gücünün bereketiyle sonsuzluk hissini verilmiştir. En altta düşünülen mavi fon uzay boşluğunu hissettirmek istemenin yanı sıra okyanusun uçsuz bucaksız derinliğiyle birleştirildi. Üzerindeki turuncu ve sarı güneşin sıcaklığı, yeşil renk ile de doğanın nefes almamıza olanak sağlaması anlatılmıştır. Yanda tanrıçaya doğru uzanan göğüs biçimi yeşil renkli biçimlerle doğurganlığın sonsuzluğu belirtilmiştir. Tanrıçayı takip eden kuşa sevgi, haber, masumiyet, sevimlilik hissini verilmiştir. Bu unsurlar baş, boyun, bel, kalça gibi bedenin farklı bölümlerinde de kullanıldığı dairesel mavi çizgilerle bereketin sonsuz döngüsünü anlatılmıştır.

Eserin alt zemini doğanın renkleri mavi ve yeşilin tonlarından raslantısal şekilde oluşmaktadır. Kadın stilize figürünü sol üst köşeden sağ alt köşeye doğru çapraz bir şekilde yerleştirerek dönüyormuş hissi vererek döngü başlamıştır. Çizgiler de helezyonik biçimde kullanılarak döngüye devam edilmiştir. Diğer serbest çizgiler yuvarlanarak tualin her tarafında kendini gösterirken, eğri çizgiler ise birleşerek kadın göğsüne dönüştü, göğüs uçlarından da devam etmesiyle bereket simgelenmektedir. Tualimin sağ köşesine doğanın, özgürlüğün simgesi olan iki kuş yerleştirildi. Karşılıklı duran kuşlardan sağ tarafta duran kuş sarmal şeklin üstüne yerleştirildi. Oradan da doğa ile döngünün ilişkisini kurulmuştur. Kadın figürün üst kısmını denizanası, göğüs kısmına da aşağıya doğru ağız kısmı göğse benzeyen balık olarak betimlenmiştir. Üzerine küçük sarmal göğüs yerleştirilmiştir. Onun çapraz altına büyük sarmal ? göğüs içine de dünya kıtalarını sembolik çizerek kadın berekettir, dünyanın değişmeyen doğal döngüsü budur; kadınlar sayesinde bu döngünün devam ettiği simgelenmiştir. Figürün

74

en alt kısmına ise ahtapot kolunu çizilmesinin sebebi; kollardan herhangi biri koptuğu zaman yerine başka bir tanesinin çıkıp, tekrar uzayabilmesi döngüyü bütünleştirmiştir.

Görsel 50: Mürvet Keyik, “Oryantal Tanrıça”, 2019, Tuval Üzerine Akrilik, 100x140 cm.

Görsel–50 de, “Oryantal Tanrıça” adlı eser, tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan, bazen hiç düşünmeden, rastgele atılan bir çizgi, bir çizgi daha derken art ardına sıralanan çizgilerin kırılmadan ahenkle dans edercesine birbirleriyle çakışarak uzayıp giderler ve böylece “Oryantal Tanrıça” adında bir figür ortaya çıkmış oldu.

Doğaçlama çizgiler akla gelen tanrıçalara dönüşmeye başladı. İne belinin üzerinde göğüslerinin kenarları oya gibi işlenmiş, göğüslerinin uçlarıyla kemerine kadar olan bölümü de dantele dönüştürülmüştür. Kadının iki memesinin arasından başlayan damla biçiminde bir baş oluşturulmuş, gerdan kırar gibi omzun üzerine tutunan kadının kollarının biri yukarda biri aşağıda dans hareketi çizgileri kıvıra kıvıra verilmiştir. İnce belin altındaki yuvarlak kalaya da kıvrak bir hareket yapıyormuşçasına kavis verilip, ayakuçlarında son bulan çizgilerin ahenkli hareketleri balığın kuyruklarına benzetildi.

75

Arkasından düz inen çizgilerle ellerinin ucundan inen çizgileri ince bir tüle benzetildi ve figürün üzerlerindeki giysi dantel organze olarak düşünüldü. Tuvalin ortasına eğik olarak yerleştirilen tanrıça figürüne uzanan eros eklenmiştir. Kaidenin üzerine oturttuğum Eros tanrıçaya yalvaran gözlerle bakmakta ama tanrıça edasını bozmamaktadır. Resmin ortasında deforme kadın figürü, sağında eros, solunda da kuşlar ve yapraklar bulunmaktadır. Tanrıçanın dansına eşlik ediyor hissini kuşların farklı yönlere bakmaları uçuşan yeşil çizgilerin ortama ayak uydurarak esere hareketlilik, neşe katması sağlandı. Sağ taraftaki kırmızı, sarı, turuncu renklerle aşk, ihtiras, sevgi anlatılmak istenmiştir.

Resimde figürün göğüslerinin büyük olması bereketi ön plana çıkarmaktan kaynaklıdır. Sağ taraftaki yeşil renkli kuşlar doğayı ve özgürlüğü temsil eder. Renklerin canlı olması kadının ve doğanın gençliği, heyecanı ve üretkenliğidir. Soyut çizgiler kadının gücünün göstergesidir. Kadın göğüslerinde ki çiçek şekilleri ve etrafta spiral biçiminde değişik renklerde ki göğüsler doğallığın, doğanın ve bereketliliğin işaretidir. Kadın figürünün ayakucunun denizkızını andırması kadın hayallerinin sonsuzluğunu ve zenginliğini temsil etmektedir. Çünkü denizkızı gören denizcilerin zengin olacağı rivayeti vardır. Oryantal Tanrıçanın etrafında dans eden kuşların Tanrıçaya ayak uydurduğu gözlenmektedir. Tanrıçanın üzerindeki elbise renkleriyle Anadolu renkleri kiremit, mavi, sarı kullanılarak desteklenmiştir. Göğüslerin çiçek şeklinde olması doğallığın ve bereketin sembolleridir.

76

Görsel 51: Mürvet Keyik, “Tavus kuşları ile Okyanus Arasında”, 2019, Tuval Üzerine Akrilik,

100x140 cm.

Görsel–51 de, “Tavus kuşları ile Okyanus Arasında” adlı eser, tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu yatay olan, tavus kuşunun görkemli kanatlarının muhteşem şöleni edasıyla kaplanmış bu eserde tanrıça Afrodit’e denizin üzerine yatmış, elleriyle, ayaklarıyla istiridye ve deniz kabuklarıyla oynayarak keyif yapmasını anlatılmıştır. Afrodit’inin denizden doğduğunu ve deniz kabuklarıyla kaplandığı bedeninin her bir bölümünü farlı yönde çizgilerle işleyerek doku oluşturulmuştur.

Bedeninin kahverengi olması toprağın bereketi, mavi denizi sonsuzluk, yeşili de nefes, hava olarak anlatılmıştır. Tuvalde deniz ve toprakla birleşen doğanın çağrışımını yapmak için stilize deniz kabuklarımı ve yuvarlak doğurganlık sembollerle birleşmiş, .arka plana tavus kuşu tüylerini yerleştirilmiştir.

Tavus kuşu tanrıçanın sembollerinden biridir. Simgesel olan tavus kuşunun güzelliğiyle Tanrıların güzelliğini birleştirildi. Kadınlar güzelliğe önem verdiği için tavus kuşunun görsel şölen yaratan kanatlarındaki biçimler ve renkleri cezbedici olduğundan tanrıçanın gözlerinden çıkmasıyla bir bağlantı sağlanmıştır. Göğüs kısmının

77

bereketi simgeleyici şekiller yerleştirildi. Bu tuvalde bereket, doğa ve güzellik bir arada kullanılmıştır.

Görsel 52: Mürvet Keyik, “Dantelli Robot Tanrıça”, 2019, Tuval Üzerine Akrilik, 100x140 cm.

Görsel–52 de, “Dantelli Robot Tanrıça” adlı eser, tuval üzerine akrilik ile uygulanmıştır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan elektronik çağın hâkim olduğu bir dönemde yaşamaktayız. Günümüzde birçok alanda robot kullanılmakta ve bu mekanik nesnede de kadının farkının ortaya çıktığı görülmüştür.

Tanrıça Artemis düşünülerek teze ilişkin bir çizim yapılmak istenirken, kalem ucundan Efesli Artemis’in bedenindeki memeler oluşmaya başladı. Farklı formlarda, ebatlarda daire biçimleri “ Dantelli Robot Tanrıça” eserin oluşmasına güzel bir neden oldu. İlk bakışta siyah grinin hâkim olduğu ve mekanik görünüm hissini verildiği

78

düşünülen çalışmada, göbeğinden dalgalanarak uzanan fularlarla tanrıça figüre kadınsı bir hareketlilik verilmiştir.

Siyah-beyaz, acık-koyu tonlarla her bir forma derinlik verildi. Kolunda buğday başağına ve başına yeşil renk ve kırmızıçizgilerle doku oluşturarak kadının bereketin yok olamayacağı anlatılmaya çalışılmıştır. Göğüsleri ve göbeği sonsuzluk simgesi gibi döngüsel ifade edilmiştir. Sağ alttaki soyut Türk işlemesi, akabindeki pembe renkte dantel göbeğinden tüm yüzeye dağılan yasemin çiçeklerinin uçuşmasıyla tanrıça anlatılmıştır. Başının üzerinden gelen çatıyı andıran arka mekân ile evin mahremiyetini, huzuru, güveni ve başındaki stilize sülün de doğurganlığın simgesi olarak kullanılarak, mekanik de olsa kadın yaşamındaki ve duygularındaki estetik görsel güzelliğin, kadınsallığın, üremenin yok olamayacağını betimlenmiştir.

Tualin ortasına yerleştirerek stilize edilen kafa yapısı, duruşu, göğüs kısmındaki bölünmelerden ve farklı parçaların birleşmesinden oluştuğu için “Dantelli Robot

Tanrıça” adını alan bu eserin alt zeminine atılan gri tonları atılmıştır. Canlı mor rengin

oluşturduğu nokta olarak yapılan dokular doğanın bir parçası olan çiçeklere serpiştirerek iri göğüsleri ön plana çıkarmıştır. Bununla birlikte salyangoz sarmallarıyla göz kısmından başlayıp göğüs kısmına ve resmin belirli kısımlarına yayarak, küçük göğüs öbekleri yerleştirerek alta doğru parçalanmalar yaparak Tanrıçayı ve bereketi simgelenmiştir. Göz kısmına küçük göğüslerden oluşmuş doğurganlık gözü resmedilmiştir. Sol kolundan inen buğday taneleri, bolluk, bereketin kadının gücüyle elde edildiğini vurgulamaktadır. Kuşun kanadını açıp uçması ise Tanrıçanın yanında kendini rahat hissetmesi böylelikle özgürce hareket ettiği anlamını taşımaktadır.

79

Görsel 53: Mürvet Keyik, “Aşk Damlaları”, 2019, Tuval Üzerine Akrilik, 100x140 cm.

Görsel–53 de, “Aşk Damlaları” adlı eser, tuval üzerine akrilik boya çalışmasıdır. Yapılan resimde kompozisyonu dik olan, mitolojide Afrodite, aşkın, güzellin, cinselliğin tanrıçası olarak, Artemis’in doğurganlığı, Kybele ile Ana, bereket, üretkenlik olarak bilinir.

Denizin ortasında köklü bir ağaç gövdesinin üzerinde göğüslerini kabartarak başını gökyüzüne doğru kaldırarak dimdik, özgüveni tam bir kadın figürü çizilmiştir. Göğsünde, omuzlarında, göbeğinden iç organlarına kadar üretkenliğin, aşkın, verimliliğin sızıntıları gösterilmiştir. Kalçasının arkasından eteklerinin üzerindeki küre biçimi, dünyadaki sonsuz bereketi anlatmak istenmiştir. Kürenin altından çıkan yürek biçimi de aşkın dünyaya sığmayacak kadar büyük olduğu anlatılmıştır. Kalp şeklindeki çizgilerden damlaların akması eserin adını ortaya çıkarmıştır.

Omzundan uzanan kolunda içinde gösterilen büyüklü, küçüklü daireler çizilmiştir. Toprak rengi kahverengiden sarıya sarı yeşile yeşili de maviye karıştırarak

80

doğadaki her şeyin, toprağın suya, suyun yeşile döngüsüyle tanrıçaların aşklarının evrene karışmış olduğunu betimleyerek anlatılmıştır. Tanrıça figürü saran açık yeşil saten kumaş aşkın unsurlarını korumak istediğini anlatmıştır. Yüzündeki tebessüm ile çok mutlu olduğu ifadesi verilmiştir. Arkasına süsleyici çizgilerle yeşil saten kumaşa paralar uzatarak sonsuz aşkların uçsuz bucaksız denizlere akarak, evrene, insanlığa güzellik duygusunu verilmeye çalışılmıştır.

Tuvalin tam ortasına stilize edilen aşk tanrıçası yerleştirilmiştir. Alt fonda serbestçe attığım bir zemin bulunmaktadır. Kadının asilliği, aşkta gururunu figürün baş kısmının yukarıya doğru kaldırarak gösterilmiştir. Soyut çizgilerimin giderek anlam kazandığını hissettikçe, çizgilere yoğunluk katılmış ve art arda yerleştirilmiştir. Figürün aşağısına doğru ilerledikçe bereketin simgesi olan göğüsler büyük bir şekilde çizilmiştir. Sol göğüsten akan süt damlalarını bereket aşkıyla ilişkilendirilmiş ve sağ göğüsü aşağıya doğru çoğaltarak bereketin devamlılığı vurgulanmıştır. Figürün saçları uçuşur gibi helezyonik şekillerden oluşmuştur. Sol omuz köşesine de kadın ve doğanın simgesi çiçeğin yaprak sayısını on bir yaparak bereketi çizimde gösterilmiştir. Şeffaf, transparan uçuşan tüller, cinsellik, özgürlük ve aşkı bütünleştirmiştir. Figürün iç kısmına ve arka tarafındaki kalp şeklindeki kısma geyik, kuş, hilal, balık kuyruğu, salyangoz vb. şekilleri çizerek doğaya olan aşkı kadın figürü ile bütünleştirilmiştir.

81

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Ana Tanrıça kültürü Anadolu’nun birçok bölgesinde kabul görmüş bir kült sistemidir. Yapılan kazılar neticesinde Ana tanrıçaya ait pek çok heykelcik ve figür gibi malzemelerin bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Ana Tanrıça kültü, binlerce yıl önce insanoğlunun verimlilik, doğurganlık, bolluk, bereket, aşk, güzellik, mutluluk istemlerini somutlaştırdıkları nesnelerle kadın heykelcikleri bir inanışın ürünü olarak üretilmiştir. Malzemeleri doğada buldukları, taş, mermer, toprak, metal ve kemik parçaları olmuştur. Kadın her dönemde özellikle cinselliği abartılmış biçimlerde betimlenmiş olarak karşımıza çıkmıştır. Diğer canlı tiplerinden ayırt edilecek yöntemlerle kadınsı formlara dayalı yönleriyle değerlendirilmiştir. Anadolu topraklarında izlerine rastladığımız uygarlıklarda tapınılan kadın görselleri ve heykelleri günümüze kadar gelmiştir.

Birçok uygarlıklarda kadın figürleri minik putlar haline getirilerek tapınılan, kıymet verilen, saygı duyulan bir varlık olarak yaşatılarak günümüze kadar gelmiştir. Anaların başı olarak bilinen Kybele, doğanın, toprağın, bereketin, üretkenliğin sembolü olarak bedeni, dolgun kalçaları, büyük memeleri abartılarak şekillendirilmiş olarak karşımıza çıkmaktadır.

Artemis hem savaşçı, mücadeleci yönüyle hayvan figürleriyle, hem de sonsuz bereketi simgeleyen tüm bedenini saran memelerle analık, kadınlık yönünü ortaya koyan betimli figürleriyle görülmektedir.

Afrodite tamamen güzelliği ile ön plana çıkmış, düzgün estetik bedeni uzun alımlı saçları masumca bakan gözleriyle kibar edalı duruşlarıyla günümüze kadar gelmiş heykel ve tablolarla görmek mümkündür.

Hekate ise, savaşçı ve kinci yönüyle evrenin koruyucusu gibi hayvanlarla ve savaş aletleriyle betimlenmiş heykellerle karşımıza çıkmaktadır. Her birinin tapınılmaları topluluklara göre değişiklik göstererek sahiplenilmiştir.

82

Çağdaş Türk resim sanatında, Ahmet Özol, Aslı Kutluay, Berna Türemen, Can Göknil, İbrahim Balaban, Mevlüt Akyıldız, Özdemir Yemenicioğlu, Türken Sılay Rador, Tomur Atagök, Zerrin Tuluğ’un eserlerinde istikrarlı bir biçimde tanrıçalardan etkilenmeler görülmüştür.

Ahmet Özol, Ana tanrıça Kybele idolleri etkisinde, soyut anlatımlı kadın figürlerini doku ağırlıklı, yalınlaştırılmış formlarla eserlerine aktarmıştır. Aslı Kutluay, ana tanrıça Kbele’yi tahtında oturur vaziyette dolgun, büyük memeleri ile çocuk, geyik, boğa ve aslanların bulunduğu kompozisyonlarda resmetmiştir. Berna Türemen, ana tanrıça Kybele’yi, tombul bedeni, büyük göğüsleriyle, saf anlatım biçimiyle ve duyarlı bir çizgi dili ile anlatmıştır. Can Göknil, ana tanrıça Kybele’ye özel bir ilgi göstermiştir. Eserlerinde tahtta oturan tanrıça, boğa, aslan figürleriyle birlikte kendine özgü ve masalsı bir biçimde yorumlamıştır. İbrahim Balaban, eserlerinde Anadolu kırsal kesim kadınının zorlu yaşan koşullarındaki üretkenliğine, çalışkanlığına ve analık vasıflarına önem vermiştir. Bereketin simgesi olan buğday, başak bitkileri naif betimlemelerle göze çarpmaktadır. Mevlüt Akyıldız’ın kadın figürleri eserlerinin ortasında şişman tanrıçalar olarak yer almaktadır. Bir hikâye anlatır gibi gülümseten unsurlarla, güncel ve geçmişe damga vurmuş olayları, kişileri mizahi yaklaşımla anlatmaktadır. Özdemir Yemenicioğlu’nun, eserlerinde Anadolu toprağı ile bütünleşmiş ana tanrıça figürleri, doğurganlığı, bereketi simgeleyen boğa, kuzu, nar gibi unsurların dokusal anlatımıyla bütünleşerek betimlenmiştir. Türkan Sılay Rador, Anadolu tanrıçalarından Kybele’yi heybetli görüntüsüyle, geniş kalçaları, büyük memeleriyle, doğurganlığını, bereketini ve güçlü kadın dayanışmasını anlatmak istediği eserlerinde izleyiciye hissettirmektedir. Tomur Atagök, Anadolu tanrıçalarını konu aldığı eserlerinde, Kybele’yi abartılı iri göğüsleri, büyük geniş kalçası ve göbeğiyle doğurgan, üretken yönleriyle anlatmaya çalışırken, çok memeli Artemis’i de bolluk, bereket, verimlilik yönleriyle anlatmak istemiştir. Mitolojik kadın kahramanlar olarak ele aldığı tanrıçalar eserlerinde açık, yumuşak renk tonlarıyla aydınlık bir görüntü sergilemektedir. Zerrin Tuluğ, “Adak”