• Sonuç bulunamadı

Anadolu Tanrıçalarının Çağdaş Türk Resim Sanatına Etkisi

III. BÖLÜM ÇAĞDAŞ TÜRK RESMİNDE TANRIÇALARDAN ETKİLENMELER

3.1. Anadolu Tanrıçalarının Çağdaş Türk Resim Sanatına Etkisi

Anadolu, tarih öncesi çağlardan günümüze kadar uygarlıkların yaşam alanı olarak kullanılan bir bölgedir. Anadolu'da çeşitli uygarlıklar farklı zamanlarda yaşamış ve birbirlerinin kültürlerinden etkilenmişlerdir. Avcı toplayıcı yaşam ile başlayan ve tarımın bulunması ile yerleşik hayata geçen Anadolu insanı en temel ihtiyacı olan besin konusunda bereket inancı geliştirmiş ve bereket inancın simgesi olarak da Ana tanrıça kültünü ortaya çıkarmıştır.

Köklü bir resim sanatı geçmişine sahip olan Anadolu’nun ilk resim örnekleri Paleolitik Döneme kadar inmektedir. Mağara duvarlarına ve kaya üzerlerine yapılan bu ilk resim örnekleri birkaç istisna dışında genelde kazıma olarak yapılmışlardır. Neolitik Dönemde ise en çarpıcı duvar resimlerine Çatalhöyük’te rastlanır. Buradaki resimlerde dağ keçisi, geyik üstünde ayakta duran insan, stilize edilmiş insan figürleri, kalçaları abartılmış tanrıça figürleri görülmektedir. Ayrıca avda uygulanan tuzak işlenen konulardır. Kızların mağarasındaki resimler belli bir düzen içermemektedir. Karışık bir şekilde bazen de üst üste gelecek şekilde yapılmışlardır (Belli, 2001:9).

Anadolu ve Anadolu dışındaki toplumlarda sosyal, kültürel ve dinsel yaşamı hakkında önemli bilgilerle Ana Tanrıça kültü ve uygulamaları, çeşitli dönemlerde ve çeşitli bölgelerde aynı amaç için kullanılan evrensel bir kültürel bütünlüğe ışık tutması bakımından önem taşımaktadır.

Avrupa’da Prehistorik dönemlerden itibaren ortaya çıkan Ana Tanrıça kültü ve inanışlarının, Anadolu’da Neolitik dönemlerden itibaren görülmeye başlamıştır. Daha sonraki kültürel süreçte, Hitit ve Frig dönemlerinde, Ana Tanrıça inanışlarının benzer özellikleri, Yunan ve Roma kültürlerinin kurulan sosyal ve kültürel ilişkiler ve etkileşimler sonucunda söz konusu toplumların dini inanışlarından ya da kült geleneklerinden etkilendiği anlaşılmaktadır.

36

3.1.1. Cumhuriyet Öncesine Kadar Tanrıçalardan Etkilenmeler

Güçlü siyasal yapısı dolayısıyla Osmanlı Devleti yüzyıllar boyu Batı’ya yönelme gereği duymamıştır. 16. yüzyılda toprak düzeninin değişmesiyle toplum yapısında başlayan 18. ve 19. yüzyıllarda ağırlaşan siyasi ve ekonomik koşullar Osmanlı Devleti’ni Batı’ya yönelmeye zorlanmıştır. Toplumsal ve siyasal ortamda, batılılaşma süreci sanata da yansımıştır (İndirkaş, 2001: 23). Batı bilim ve kültürünün benimsenmesi için yapılan ilk girişimler saray çevresinde ve doğal olarak bir saray sanatı olan minyatürlerde yenilikler başlamıştır. Geleneksel çizgideki Türk resim sanatı Avrupa resim tekniğine yönelmiştir.

1793 yılında, Batılı resim kavramının eğitim düzeyinde ilk defa Mühendishane-i Berr-i Hümayun’da başlamış; askeri okullarda ve sivil okullardaki resim dersleri verilmiştir. Bu okullarda yetişen Primitifler olarak tanınan manzara ressamları, batı tarzı resim anlayışının ilk örneklerini oluşturmuşlardır.

1883’te Batı’daki Güzel Sanatlar Akademilerinin bir benzeri olan Sanayi-i Nefise Mektebi kurulmuştur (Tansuğ, 1996: 110). Bu okulun Avrupa’ya gönderdiği ve 1914 kuşağı olarak bilinen öğrenciler, izlenimci bir resim anlayışını Türkiye’ye getirmişlerdir (Berk ve Turanî, 1981: 93).

Batı’yla ilk sanat ilişkisi Fatih Sultan Mehmet döneminde olmuş ve Venedikli ressamların saraya çağrılması ile başlamıştır (Tansuğ, 1996: 27). Batılı ressam Bellini ’ye portresini yaptıran Fatih Sultan Mehmet ünlü nakkaşları toplayıp sarayın duvarına resim yaptırmıştır. Osmanlı’daki bu resim sanatı hareketlenmesi, Fatih’ten sonra sürmemiştir (Aslanapa, 1993: 197). Türk ressamları, bu dönemin ünlü nakkaşı Levni’nin eserlerinde gittikçe artan Avrupa resminin tesirleri görülse de geleneksel sanat anlayışı dışına çıkamamıştır.

Sanatçılardan Bachofen, 1861 yılında yayınladığı “Analık Hakkı” (Das Mutterrecht) adlı eseri, insanlık tarihi başlarında, kan bağının yalnızca anne üzerinden kurulduğunu, çünkü annenin bir otorite ve yaşama merkezi olduğunu öne sürer. İnsanların yerleşik hayata ve tarımla uğraşması neolitik çağda, toprağı ıslah etme ve

37

topraktan ürün alma görevinin, kadının görevleri arasında olmasından dolayı kadını statü ve erk sahibi olduğu ileri sürülür.

3.1.2. Cumhuriyetten Günümüze Türk Resminde Tanrıçalardan Etkilenmeler 1929 yılında Cumhuriyet’in ilk sanatçı topluluğu olan “Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği” adı altında olan ressamlar Türk Resim sanatının batılılaşması yolunda önemli adımlar atmıştır. Avrupa’daki sanat ortamını Türkiye’ye getirmek, bir nebze başarılı olmuştur. 1960’lı yıllarda Türk resim sanatı konularında geçmişle ilişki kurma, eski ve yeni arasında bir köprü kurma ve geçmiş işaretleri günümüz tekniğiyle tekrar yorumlanmıştır. Bu sebeple günümüz sanatını doğru biçimde kavrayabilmek için gelişen teknolojinin yenilikleri, sanatçının kimliği, kişiliği, bireylerin yaşam serüveni, toplumun sosyo-kültür özellikleri ile sanat eserlerinin geçmişini incelemeye ihtiyaç vardır.

Cumhuriyet döneminde, Türk resim sanatında Avrupa sanatıyla paralel eğimler görülmüştür. Ancak cumhuriyet dönemi resimlerinde Anadolu halkına ve rengine bir yaklaşım görülür. Folklor sorunlarıyla birlikte bir nakış ilgisi sarar (Altan, 1995:188). 18. ve 19. yüzyıllarda saray ve çevresiyle sınırlı kalan kültür değişimi gerçek anlamıyla cumhuriyet döneminde ülke düzeyine yayılmıştır. Atatürk, çağdaş bir Türkiye için kültür devrimini gerek görmüştür. Batının çağdaş kurumları ve teknikleriyle oluşturulan kökü geleneklere dayanan Türk Sanatının evrensel değer taşıyacağını düşünen Atatürk, her sanat dalında yönlendirici, özendirici ve koruyucu bir yaklaşım sürdürmüştür. Cumhuriyet dönemi ikinci yarısında Avrupa’ya gönderilen öğrencilerin içinde ressamlarında olması şaşırtıcı değildir. Bu ressamlar yurda yenilikçi eğilimlerle dönmüşler ve izlenimciliğe karşıt bir anlayışı savunarak, ifadeci bir anlatıma yer verilmiştir.

Bugün Türk resmindeki konulara bakıldığında genel olarak batı kaynaklı başlıklarla karşılaşılmıştır. Manzara, günlük yaşam, portre, ölü doğa, Nü, gerçek üstü konular, alegorik ve edebi konular, tarihi konular, sembol zira üretimi ile konuları işleyiş açısından Türk resim sanatı batı’dan farklılaşır. Küçük büyük hemen her dinin yarattığı bir mitoloji bulunduğu unutulmamaktadır (Çoruhlu, 2010: 13).

38

3.2. Çağdaş Türk Resminde Anadolu Tanrıçalarından Etkilenerek