• Sonuç bulunamadı

Öğrencilere verilecek eğitimin niteliğinde ders programlarının ve müfredatın önemli etkisi vardır. Türk tarih dersinin genel amaçları arasında barış, karşılıklı anlayış, demokrasi ve insan hakları gibi temel değerlerin korunması ve geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır (MEB, 2009).

Uluslararası kuruluşlar özelikle Afrika Kıtasında iç savaşlar ve çatışmalarla yıpranmış ülkelerde eğitim programlarına barışı yerleştirme amacındadır. Somali, Ruanda, Nijerya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Eritre gibi iç savaş yaşayan ülkeler “beraber yaşama için eğitim” sloganıyla müfredat programlarına barışı yerleştirmişlerdir. UNICEF bu ülkelerde eğitimin hedefini, insanlar arasında düşmanlığı ortadan kaldırmak, bireysel ve ulusal gelişimi sağlamak, barışı öğretmek yoluyla vatandaşlık bağı oluşturmak, ötekine karşı saygı, kültürel ve etnik farklılığı ortadan kaldırmak olarak açıklamıştır (Lethoko, 2001: 19). Bu ülkelerde barış eğitimi programlarının bir amacı da geçmişi anlamak ve geleceğe umutla bakmaktır. Yine

Afrika’da pek çok ülkede çocukların, savaş mağdurlarının psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır. Afrika ülkelerinde eğitim; soykırımları, şiddeti, nefreti ve terörizmi ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bunların yerine gençlerin zihinlerine insan haklarının önemini yerleştirme hedefi gütmektedir. Kenya ve Nijerya’da ise eğitim HIV/ AIDS hastalığıyla mücadele etmek çabasındadır. Bu ülkeler eğitim müfredatlarına bu hastalıkla mücadeleyi de eklemişlerdir (Lethoko, 2001: 19).

Afrika kıtasında bulunan Nijerya (Aledejana, 2007) iç savaşta etnik, dini, kabile ve ulusal ayrım olarak bölünmüştür. Nijeryada dini inançlar nedeniyle de Mülümanlarla Hristiyanlar arasında bölünme yaşanmıştır. Nijerya hükümeti de bu nedenle 1980 yılında Vatandaşlık ve Liderlik Eğitim Merkezi kurmuştur. Birinci ve ikinci eğitim kademelerindeki sosyal bilimler müfredat programına bu merkezin dönütlerini aktarmıştır. Yapılan araştırmalarda sosyal bilimler müfredatına barışın eklenmesi çocukların tutumlarında olumlu anlamda değişime neden olmuştur. Farklı gruplar arasında barış hakkında konuşabilme, savaşa karşı kışkırtmama, tölerans tutumlarında olumlu değişimler olmuştur

Kuzey İrlanda ve İsrail iç çatışmaların yaşandığı ve pozitif barışın olmadığı ülkeler arasındadır. Kuzey İrlanda’da on üçüncü yüzyılda başlayan bölünmeler on yedinci yüzyılda İngiltere’nin de bölgeye yoğun müdahalesiyle şiddetlenmiştir. Yirminci yüzyılda da iç çatışmalar ve terör örgütleri nedeniyle Kuzey İrlanda dünya gündeminden hiç düşmemiştir. Kuzey İrlanda’da bölgenin İrlanda ile bütünleşmesini savunan Katoliklerle, bölgenin İngiltere ile birleşmesini isteyen Protestanlar arasında bölünme vardır. Bu bölünme Kuzey İrlanda’da eğitim sistemini de bölmüştür. Kuzey İrlanda’daki ailelerin % 97’si çocuklarını mensup oldukları dini kesimin okullarına göndermektedirler (Loughrey, Kidd ve Carlin, 2003: 30). İrlanda’da Katolik aileler çocuklarını “Maintained” adı verilen Katolik okullara; Protestan aileler de çocuklarını “Controlled” adı verilen Protestan okullarına göndermektedirler. Çok az sayıdaki aile çocuklarını farklı inanç sisteminde eğitim veren okullara göndermektedir (Barton ve McCuly, 2003: 107).

Toplumlar arasındaki bölünmüşlük eğitim sistemini de bölmüştür. Bu ülkelerdeki çocukların farklı okullarda eğitim görmeleri birbirleriyle iletişim kuramamaları, ön yargıları da arttırmış, toplumdaki geleceğe yönelik barış ümidini olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle eğitimin bölünmeye değil birleşmeye hizmet etmesi

hedefinden hareketle bu ülkelerde “Entegre Okullar” adı altında kurulmuştur. Bu özel okullar farklı etnik kökenlerde ve inançlarda olan insanlara aynı okullarda eğitim vererek çocuklar arasında ön yargıların ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır.

Kuzey İrlanda’da “Entegre Okulları”nın başlangıcı 1974 yılında dayanır. 1974 yılında “All Children Together” (Bütün Çocuklar Bir Arada) adlı bir kampanya düzenlendi. Bu kampanya “Entegre Okullar” için ilk adımdır. 1981 yılında “Legan College” adı altında bir okul yirmi yedi öğrenci ile öğretime başladı. “Hazelwood” adı altında okul 1985 yılında açılan ikinci Entegre Okul’du. 1985 ile 1988 yılları arasında 6 “Entegre Okulu” daha açıldı. Kuzey İrlanda Eğitim Konseyi (NICIE) adlı kuruluş bu organizasyonda birleştirici başka bir anlamda şemsiye görevi görmektedir. Entegre Okulların programlarında karşılıklı anlayış ve kültürel mirasa sık sık vurgu yapılmaktadır. 1989 yılında Kuzey İrlanda’da eğitim reformu ile “Entegre Okullar”ın yöneticileri biri Protestan biri de Katolik olmak üzere iki yöneticiden oluşmaktadır (McGlynn ve Bekerman, 2007: 691). 2002 yılı verilerine göre Kuzey İrlanda’da ilk ve orta öğretim olmak üzere kırk altı tane Entegre okul bulunmaktadır. Okullar eğitim bütçesini devletin yanında AB fonu gibi kaynaklardan da karşılamaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden sonra İngiltere’nin Ortadoğu’dan çekilmesiyle Filistin topraklarında Yahudiler de hak iddia etmeye başladılar. Bölgeye yoğun bir şekilde Yahudi göçü olmaya başladı. 1948 Yılında Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etti. Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan orduları İsrail’i ortadan kaldırmak için İsrail üzerine yürüdüler. Savaşı, İsrail kazandı. 1948 yılı İsrail tarihinde “bağımsızlık,” Filistinlilerin tarihinde ise “felaket” olarak hafızalara yerleşmiştir (Bekerman ve Zembylas, 2010: 508).

Bu tarihten sonra 1967 ve 1973 tarihlerinde Araplar ve İsrailler arasında yapılan savaşları İsrail kazanmıştır. İsrail her savaştan sonra topraklarını genişletmiştir. İsrail’in Arap topraklarını ele geçirmesi ile büyük bir oranda Filistinli nüfus da İsrail egemenliği altında yaşamak zorunda kalmıştır. Yaklaşık olarak İsrail nüfusunun % 17’sini Arap kökenli İsrail vatandaşları oluşturmaktadır. İsrail eğitim siteminde Arap kökenli insanların özel bir eğitim sistemi vardır. Arap kökenli nüfusun yoğun olduğu yerlerde çocuklar kendi eğitim sistemi içerisindeki okullara gitmektedir. Bu nedenle İsrail eğitim sistemi bir bütünlük oluşturmamaktadır. İsrail’de laik Yahudiler, milliyetçi ve muhafazakâr Yahudiler, Ortodoks Yahudiler ve Araplar İsrail eğitim sistemini

oluşturmaktadırlar. İsrail’de Yahudi ve Arap toplumları arasındaki kin ve nefret duygusunu azaltabilmek ve genç nesillerdeki radikal duyguları azaltabilmek için kurulan “Entegre Okullar” Filistinli ve İsraillileri, barış eğitimi yoluyla bir araya getirerek bir arada öğrenim ve öğretimi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. NS/ WAS adlı ilköğretim okullarından ilki 1983-1984 yılında pilot okul olarak kurulmuştur. Bu okul Neveh Shalom’da Filistin-İsraillilerin yaşadığı küçük bir kasabada kurulmuştur. 1998 yılında ise İsrail’de İki Dili Eğitim Merkezi kuruldu ve aynı tarihte iki “Entegre Okulu” daha kuruldu. İki Dilli Eğitim Merkezinin açılış nedeni öğretimde Arapların Yahudi dilini; Yahudilerin ise Arap dilini kullanabilmelerini amaçlamaktaydı (Bekerman ve Zembylas, 2010: 508). 2004 yılında ise “Kfar Karah” adlı Filistinlilerin yaşadığı kasabada üçüncü kez bir “Entegre Okul” daha açıldı. Bu okullardaki sınıflar bir Filistinli ve bir de Yahudi olmak üzere iki öğretmen tarafından öğretim verilmektedir. 1997 yılında bu okullarda öğrenim gören 1000 öğrenci bulunmaktadır. Bu okulların kurulmasında İsrail’de yaşayan ABD vatandaşı Yahudilerin de etkisinin olduğu bilinmektedir. İsrail’deki bu okullar ilköğretim seviyesinde okullardır (McGlyn ve Bakerman, 2007: 692). İrlanda’daki ve İsrail’deki Entegre Okullarla ilgili hem olumlu hem de olumsuz fikirlerin olduğu görüldü. İrlanda’da 1995 yılında bu okullar ekonomik açıdan şikâyet konusu olmuştur. Eğitim sisteminde % 5 paya sahip olan bu okullar eğitime ayrılan payın ise 1/3’ünü almaktadırlar. İrlanda’da “Entegre Okullar”da okuyan öğrenciler düşüncelerini şöyle ifade ettiler

• “Entegre Okulu”ndan sonra arkadaş bulmakta zorlanmıyorum.

• “Entegre Okulu” beni daha anlayışlı yaptı. Pek çok sevdiğim Protestan arkadaşım var.

• Sınıfta öğretmen varken bazı tartışmalı konulardan bahsediyoruz fakat ders bitince bu heyecanımız bitiyor.

• Bazı insanların benim “Entegre Okulu”na gittiğim için daha az Katolik olduğuma inandıklarını düşünüyorum (McGlyn ve Bekerman, 2003: 19).

İsrail’de Yahudi öğrenciler ise okulun barış eğitimine yoğunlaşması nedeniyle, akademik başarılarının düşmesinden şikâyet ettiler. Çocuklar, bazen Filistin kökenli öğrenciler ile Yahudi kökenli öğrenciler arasında kavga çıktığını söylemişlerdir. Bu kavgaların altında genelde etnik meseleler yatıyordu. Bu durum öğretmenler ve öğrenci velileri tarafından da doğrulandı. Bazı Filistin kökenli kız öğrenciler Yahudi kökenli erkek çocukların pek çok uygunsuz davranışı olduğunu vurguladılar. Buna karşın bazı

Yahudi kızlar ise kendi bayramlarından daha çok Arapların bayramlarını kutladıklarını söylediler. Öğrencilere arkadaşlıkları hakkında soru sorulduğunda ise arkadaşlıkların okuldan sonra önemli ölçüde azaldığı gerçeği ortaya çıktı. Hiçbir Yahudi öğrencinin Filistin kökenli bir öğrencinin evine gitmemesine rağmen, bir kaç Filistin kökenli öğrenci bir Yahudi kökenli arkadaşlarının evini ziyarete gitmişti. Bununla beraber Yahudi ve Arap öğrenciler birbirlerinin evine gitmekten kaçınıyorlardı. Bu iki gruba ait öğrenciler okula gelene kadar hiç iletişim kurmuyordu (Nasser ve Nimer, 2007: 109).

İsrail’de, Arap kökenli toplam nüfusun yüzde on sekizini oluşturan İsrail vatandaşı Filistinliler yaşamaktadır. Tarihsel olarak İsrail, Arap eğitim ofisi kurmuş, müfredatın bütçesini ve öğretmen maaşlarını ülkenin okul sisteminden farklı bir yapılanma ile gerçekleştirmiştir. İlkeler ve uygulamalar, Yahudi Devleti’nin kimliğini geliştiren yeni yönergeler ile Arap eğitim sistemine dikte edilmeye çalışılmıştır. Bugün İsrail’de bahsedilen iki dilli ve iki kültürlü okuldan dört adet bulunmaktadır. Bu okullar Filistin ve İsraillileri, barış eğitimi yoluyla bir araya getirerek bir arada öğrenim ve öğretimi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. NS/ WAS adlı ilköğretim okullarından ilki 1983 yılında kurulmuştur. Bu okullar içinde bulunulan düşmanlıklara rağmen ülkede barış eğitimi çalışmaları için bir meşale taşımaktadır. Bahsedilen ilk açılan okul, Yahudi ve Filistinlilere ev sahipliği yapan bir köydedir (Nasser ve Mohammed, 2007: 109).

Ötekine karşı tölerans, saygı, kabul ve dinleme yeteneği konusunda bu okulda görev yapan Filistin kökenli öğretmenler ile İsrail kökenli öğretmenler arasında fikir birliği vardı. Öğretmenler böyle bir okulda öğretimin etkili olabilmesi için okulun ortak bir amacının olması görüşünde birleşiyorlardı. Öğretmenler yine bu okulun Filistinliler ve İsrailliler arasında bariyerlerin kaldırılması için bir fırsat olduğunu vurguluyorlardı. Bir öğretmen diyalog kurmanın önemine vurgu yaptı, diğeri bir grubun diğer grubu koşulsuz kabul etmesini söyledi. Diğer bir öğretmen ise Araplar ile Filistinlilerin de eşit İsrailliler gibi eşit olduğunu beraber eğitim görebileceklerini vurguladılar. Bir Yahudi öğretmen insanların beraber eğitim-öğretim görebileceğini fakat bunun çok yapılı toplumlarda birliği sağlamadaki başarısından şüphe ettiğini ekledi. Bununla beraber barış eğitimi değerlerinin çocuklara geniş perspektif kazandıracağı ve güçlü ilişkileri inşa edeceğini vurguladı. Bu okulda Filistinli ve İsrailli öğretmenler birbirlerinin özel günlerini kutladılar. Başka yerde olsa Filistinlilerin özel günlerine Yahudiler katılmazdı. Çünkü bu konuda Yahudi toplumu katı tutum içerisindedir (Nasser ve Mohammed

2007: 111). Çocuklar, bazen Filistin kökenli öğrenciler ile Yahudi kökenli öğrenciler arasında kavga çıktığını ekliyorlardı. Bu kavgaların altında genelde etnik meseleler yatıyordu. Bu durum öğretmenler ve öğrenci velileri tarafından da doğrulandı. Bazı kız öğrenciler Yahudi kökenli erkek çocukların pek çok uygunsuz davranışı olduğunu vurguladılar. Buna karşın bazı Yahudi kızlar ise kendi bayramlarına çok Arapların bayramlarını kutladıklarını söylediler. İsrail ve Filistin arasında çatışmaların olduğu bir döneme rastlamasına rağmen, barış eğitimi yoluyla okul bir dereceye kadar başarılı olmuştur. Her iki taraftan da çocuklar çatışma yerine barış için mücadele edeceklerini söylediler. İsrail’in inşa edeceği duvar gündemde iken, öğrenciler duvarsız yaşam istediklerini söylediler (Nasser ve Mohammed, 2007: 116).