• Sonuç bulunamadı

5.4. Cinâyetler ve Cezâlar

5.4.1. Mîkâtı İhramsız Geçme

Mîkâtın ihramsız geçilmesi durumuna bazı cezalar terttüb eder. Züfer’in aşağıdaki konularda ihtilâfını görmekteyiz.

5.4.1.1. Mîkâtı İhramsız Geçmede Kurban ve Telbiye

“Hacc veya umre yapmaya niyetlenen kimse Mîkâtı ihramsız geçerse kendisine ceza olarak dem/kan (kurban kesmek) gerekir. Ancak geçtikten sonra mîkâte geri dönüp

orada ihrama girse kendisinden dem düşer”.28“Fakat bu kimsenin, mîkâtı geçtikten

sonra ihrama girip hacc fiilerinden birini yapmadan gelip mîkâtte telbiye getirmesi durumu ihtilâflıdır. EbûHanîfe’ye göre bu kişi, dönse ve mîkâtta telbiye getirse kendisinden dem düşer, aksi halde düşmez. İmâmeyn’e göre telbiye getirse de getirmese de kendisinden dem, düşer, İmâm Züfer’e göre hiç bir surette düşmez.İmâm Züfer’in açıklaması şöyledir: Bu kişinin cinayeti mîkâtı ihramsız geçmesiyle sabit olmuştur. Geri

dönmesiyle yok olmaz. Dolaysıyla dem sakıt olmaz.29

Nitekim güneş batmadan

Arafat’tan ayrılan kişi de, güneş battıktan sonra geri döndüğünde cezası sakıt olmaz”.30

“EbûYûsuf ve İmâm Muhammed’e göre de mîkâtın hakkı onu ihramsız geçmemektir. Yoksa ihrama orada girmek değildir. Mesela kişi evinde ihrama girip sonra telbiye getirmeksizin mîkâtı geçse bir şey gerekmiyor. Dolaysıyla mîkâta ihramlı olarak dönen kimse onu ihramlı geçmiş gibidir. EbûHanîfe’nin delili de İbn Abbasla ilgili rivayet edilen bir olaydır. O, mîkâtı geçtikten sonra ihrama giren birisine: “mîkâte dön ve telbiye getir! Yoksa haccın olmaz” demiştir. Yani telbiyeyi ona vacip görmüştür. O halde itibar etmek lazımdır. Bir de mîkâtı geçmekle kaçırılmış olan şey, telbiyedir. Onun da tedariki ancak telbiye getirmekle olur. Evinde/mîkât mahallinden önce ihrama girenin durumu ise böyle değildir. Zira o evinde ihrama girmekle orası ona mîkât

olmuştur ve telbiyesini orada getirmiştir ki ikinci bir telbiye gerekmez”.31

5.4.1.2. Âfâki’nin Mîkâtı İhramsız Geçtikten Sonra Dönmeyip Kıran Haccına Niyetlenmesi

“Afakî olan (Mekke dışından gelen) kimse, mîkâtı ihramsız geçtikten sonra kıran haccına niyet etse ve orada hem hacc hem umre için ihrama girse, yeniden mîkâte

28

Kâsânî, a.g.e, III/162; Merğinânî, a.g.e, I/546; Mevsilî, a.g.e, I/183 29 Kâsânî, a.g.e, III/163,

30 Merğinânî, a.g.e, I/546; Mevsilî, a.g.e, I/183

dönmezse bir ceza kurbanı gerekir.İmâm Züfer’e göre iki kurban gerekir.32

Çünkü bu kimse iki ihramı mîkâtten sonraya ertelemiştir. Dolaysıyla her iki ihram için birer kurban gerekir. Zira kıran haccı yapan kimse diğer ihram suçlarını işlediği zaman; ifrad haccı yapan kimse üzerine vacip olan cezanın iki misli ona vacip olur. Mîkâtten sona ihrama girmenin cezası da aynı şekildedir.Diğer Hanefî Âlimlerimiz şöyle demişlerdir: Mîkâtte o kimsenin üzerine borç olan, tek ihrama girmektir. Bilindiği gibi mîkâtte umre ihramına, mîkâtı geçtikten sonra da hacc ihramına girmiş olsaydı, câiz olur hiçbir şey de gerekmezdi. Bundan anlıyoruz ki mîkâtte üzerimize borç olan ihram bir tane ihramdır. Diğer ihram yasaklarından farklı olarak bu ihramı erteleme nedeniyle bir ceza kurbanı gerekir. Çünkü diğer ihram suçlarından birini işlemekle iki ihram yasağını ihlal etmiş

olmakta, dolaysıyla iki ceza kurbanı gerekmektedir”.33

5.4.1.3. Kendi Mîkâtını İhramsız Geçtikten Sonra Başka Mîkâta Dönmek “Bir kimsenin kendi mîkâtını ihramsız geçtikten sonra başka mîkâta dönmesi durumunda, kabul edilen görüşe göre bir şey fark etmez. Mesele yukarıda zikredildiği gibi olur. İmâm Züfer’e göre ise durum farklı olur ve kendisinden dem, düşmez. Meselenin açıklaması yukarıdakinin paralelindedir.EbûYûsuf’tan “eğer kendi mîkâtının hizasında veya Harem’e daha uzak bir mîkât ise dem sakıt olur, yoksa sakıt olmaz” şeklinde bir görüş nakledilmişse de doğru olan, mîkâtların hem kendi ehilleri için hem de ehilleri olmayanlar için ihrama girmeye müsait olmaları olduğundan dem sakıt olur”.34

5.4.1.4. Bir kimsenin Mekke’ye veya Harem’e Girmeye Niyetlendiği Halde Mîkâtı İhramsız Geçmesi

“Bir kimse, Mekke’ye veya harem’e girmeye niyetlendiği halde mîkâtı ihramsız geçerse hacc veya umre yapmalıdır. Zira Mekke veya harem’e girme niyeti varken mîkâtı ihramsız geçmek haram olunca; mîkâtı geçen kimse delâleten ihramı kabullenmiştir ki o, “bana bir ihram borç olsun” demiş gibi olur. Böyle diyen kimsenin de hacc veya umre yapması gerekir. Nafile namaza başlayıp da bozanın iki rekât kaza etmesi üzerine borç olduğu gibi burada da kabullenmeye delalet eden bir fiil yapanın durumu aynıdır. İşte böyle bir durumdan dolayı üzerine kaza olarak kalmış bir hacc

32 Serahsî, a.g.e, IV/321; Bkz. Merğinânî, a.g.e, I/544 33 Serahsî, a.g.e, IV/321

veya umre için ihrama giren kimseye dem gerekir. Çünkü o, mîkâtı ihramsız geçmiş ve geri dönüp durumu düzeltmediğinden cinayet işlemiştir. Fakat sene tahavvül edene kadar (diğer hacc mevsimi gelene kadar) Mekke’de beklerse üzerine borç olarak kalmış olan hacc ise; Mekkelilerin mîkâtinde, umre ise; yine Mekkeliler gibi hill’de ihrama girer. Çünkü artık o, Mekkeli sayılır.Fakat Mekke’ye girip de aynı sene mîkâte geri dönüp üzerine borç olan bir hacc için veya adamış olduğu bir hacc için veyahut da adamış olduğu bir umre için ihrama girerse Mekke’ye ihramsız girdiğinden dolayı kendisine vacip olan hacc veya umre istihsanen düşer. Kıyasa göre Mekke’ye girişinden dolayı kendisine gerekli olana (hacc ya da umre) niyet ederse üzerinden düşer ki bu İmâm Züfer’in görüşüdür. Sene tahavvül eder, mîkâte döner de hacca niyet ederse kendisine vacip olan hacc veya umrenin niyet tayini olmadan yani hangi hacc olduğunu veya umre mihacc mı olduğunu tayin etmedenüzerinden düşmeyeceği hususunda ise

ihtilâf yoktur”.35

“Kıyasın açıklaması şöyle olur: Bir sefermîkâtı geçmekten dolayı kendisine bir hacc ya da umre vacip olmuştur. Bir hacc adadığında kendisinden diğer büyük hacc düşmediği gibi bu da başka bir vaciple sakıt olmaz. Yine sene tahavvül etmesi durumu da aynıdır. İstihsanın açıklaması da şöyle olur: Haccın veya umrenin lüzumu mıntıkanın hürmetinden dolayıdır. Kişiye vacip olan genel anlamda bir ihram ile ona tazimdir. Yoksa belli bir ihramla değil. Delil olarak; kişi, işin başında haccetü’l-islam (büyük hacc) ihramıyla Mekke’ye girebiliyor. Eğer kişi, işin başında haccetü’l-islam için mîkâtte ihrama girse bu, hem hacccetü’l-islam için hem de mıntıkaya saygı için yetiyor. Bu, şuna benzer. Adam mescide girer, vaktin farzını kılar. Bu, aynı zamanda

tahiyyetü’l-mescid yerine de geçer”.36