• Sonuç bulunamadı

Liberal Siyasal Düzen

Ayd›nlanmac›lar, kiflisel olarak yaflad›klar› bu düfl k›r›kl›¤›n›n ötesinde, ayd›n mer-tebesine yükselttikleri monarklara övgüler düzdükleri dönemlerde bile, ilkesel bir yaklafl›mla despotizmi elefltirip siyasal liberalizm olarak nitelendirilebilecek çeflitli görüfllerin sözcülü¤ünü yapmay› sürdürmüfllerdir. Çünkü hedefledikleri sonul (bir anlamda ideal) amaç, haklar›n ve özgürlüklerin güvence alt›na al›nd›¤›, bar›fl›n, adaletin, düzenin sa¤land›¤› ve böylece ortak ç›kar›n gözetildi¤i liberal bir siyasal yap›d›r. Bu noktada temel bir sorun ortaya ç›kmaktad›r: Böyle bir siyasal yap›n›n ya da devletin yarat›l›p sürdürülmesi için hangi düzenlemelere gereksinim vard›r? Ayd›nlanmac›lar›n bu amaçla önerdikleri (birbirleriyle ilintili) düzenlemeleri dört çerçeve içinde toplamak mümkündür: Yasalar›n egemenli¤i (ve anayasac›l›k), ikti-dar›n s›n›rlanmas›, güçler ayr›m› ve siyasal temsil (ve kat›l›m).

Yasalar›n Egemenli¤i: Locke ile (bir sonraki ünitede görece¤imiz) Montesqu-ieu’den büyük ölçüde yararland›klar› görülen Ansiklopedi yazarlar›, yasa kavram›-n› yüceltip yasalar›n mutlak bir güçle donanmas› gere¤i üzerinde dururlar. Öyle ki D’Holbach, “egemen hiçbir zaman despot olmamal›d›r, ama yasa despotik

olmal›-d›r” demekte bir sak›nca görmez. Tabii, sözü edilen yasalar, bir despotun iki

du-da¤› aras›ndan dökülen sözcükler de¤il, fakat (yazarlar›n sergiledikleri farkl› yak-lafl›mlara göre) ya ak›ldan ya do¤adan ya sözleflmeden ya da halk›n r›zas›ndan kaynaklanan ve ortak yarar› gözeten yasalard›r, yani “iyi yasalar”d›r ya da “do¤ru bir anayasa”d›r. ‹flte bu yüzden, Voltaire için “özgürlük, yaln›zca yasalara

ba¤›m-l› olmak demektir.”

‹ktidar›n S›n›rlanmas›: Yasalar›n yurttafllar›n hak ve özgürlüklerini yönetime karfl› koruma alt›na almas›, siyasal iktidar›n s›n›rl› oldu¤unun ve s›n›rlar›n›n da ak›lc›l yasalar taraf›ndan belirlendi¤inin bir göstergesidir. Monark›n iktidar›n›n s›-n›rl›l›¤›n›n gerekçelendirilmesi için do¤al hukuk gündeme getirilir, monark ile halk

175 6. Ünite - Ayd›nlanma ve Akl›n ‹ktidar›

S O R U D ‹ K K A T DÜfiÜNEL‹M S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

aras›nda oldu¤u varsay›lan bir siyasal sözleflmeye at›fta bulunulur, hatta siyasal ik-tidar›n kökenine halk yerlefltirilir. Örne¤in Diderot’ya göre, “hükümdar,

otoritesi-ni, otoritesi alt›nda olan uyruklar›ndan al›r ve bu otorite, do¤an›n ve devletin ya-salar›yla s›n›rlanm›flt›r.”

Güçler Ayr›m›: Ayr›ca filozoflar, s›n›rl› bir siyasal yap›n›n kurulup sürdürüle-bilmesi için anayasal güvencelere gerek oldu¤unun da bilincindedirler. Bu neden-le, D’Holbach ile Hume, siyasal iktidar›n anayasal bir düzenlemeyle toplumun farkl› katmanlar› ya da s›n›flar› aras›nda bölünmesi gerekti¤ine iflaret ederler.

An-siklopedi yazarlar›ndan De Jaucourt ise Locke ile Montesquieu’den esinlenerek, bu

bölünme ifllemini anayasal erklerin ayr›m› biçiminde ortaya koyar: “Yasama gücü

ile yürütme gücünün tek elde topland›¤› devletlerde özgürlük diye bir fley söz konu-su olamaz. Yarg› gücünün yasama ve yürütme güçlerinden ayr›lmad›¤› devletler-de ise, özgürlük hiç mi hiç yoktur.”

Siyasal Temsil ve Kat›l›m: Siyasal güçlerin farkl› ellere verilmesine, özellikle de kraldan ba¤›ms›z bir yasama organ›n›n bulunmas›na yap›lan vurgu, siyasal tem-sil anlay›fl›n› ça¤r›flt›rmaktad›r. Filozoflar, genelde, siyasal temtem-sile, dolay›s›yla siya-sal kat›l›ma vurgu yaparlar ve yurttafll›¤› soylulu¤a ba¤layan feodal anlay›fl› yads›r-lar. Fakat bu, onlar›, toplumdaki herkesi (temsilcileri seçme ve temsilci olma anla-m›nda) yurttafl saymaya ya da tüm yurttafllara ayn› siyasal haklar› vermeye götür-mez. Genelde, mülkiyet ölçütünü iflin içine sokarlar ve yurttafll›¤› ya da siyasal kat›l›m hakk›n› yaln›zca “zenginlere” tan›rlar.

Özgürlükçü siyasal yap›n›n ilkelerini bu flekilde saptayan ve halka kuflkuyla yaklaflan Ayd›nlanmac›lar, bu ilkelerin hangi yönetim biçiminde gerçekleflebilece-¤i sorusunu sorduklar›nda buna yan›t olarak cumhuriyet (ya da genellikle

cumhu-riyet ile bir tuttuklar› demokrasi) demezler. Onlara göre, önlerinde yüzy›llard›r süren bir monarfli vard›r; öyleyse, yap›lmas› gereken, bu monarfliye özgürlükçü bir yap› kazand›rmak olmal›d›r. Ayr›ca, dile getirdikleri siyasal liberalizmin ilkeleri de monarflik bir yap›y›, daha do¤rusu yasalarla s›n›rl› parlamenter monarfliyi iflaret et-mektedir. Üstelik bu özgürlükçü monarflinin somut bir örne¤i karfl›lar›nda durmak-tad›r: ‹ngiltere Krall›¤›. Ona öykünülmesi, arzulanan siyasal düzenin kurulmas› için yeterli olacakt›r. ‹ngiliz hayranl›¤›n›n bayraktarl›¤›n› yapan Voltaire’in deyifliyle, “kral›n, soylular›n ve halk›n haklar›n› düzenleyen ve herkesin güvenli¤ini

sa¤la-yan böyle bir anayasan›n [‹ngiliz siyasal sisteminin], insanl›k var oldu¤u sürece var olaca¤›na inanmak gerekir.” Üstelik bu anayasa, bir devrime karfl› en iyi

pan-zehirdir. Çünkü ona göre, “bu tür [yani ‹ngiltere’deki] ilkeler üzerine kurulmam›fl

devletlerin devrimler yaflayaca¤›na da inan›lmal›d›r.” Devrimden bu denli korkan

Ayd›nlanmac›lar›n Frans›z Devrimi’ni haz›rlam›fl olduklar›n› ileri sürmek, acaba ne ölçüde do¤rudur?

Ayd›nlanmac›lar, devrimci olmamalar›na karfl›n, Frans›z Devrimi ile gerçekle-flecek ulus-devlet anlay›fl›n›n (ve bunun ça¤r›flt›rd›¤› yap›lar ile de¤erlerin) kafalar-da yer edinmesini sa¤lam›fllard›r. Ulus-devletin düflünülebilir olmas› için, onkafalar-dan önce var olan›n, yani Ancien Régime’in yads›nmas› gerekmektedir. ‹flte, hiçbir fle-yin ak›l süzgecinden geçirilmeden kabul edilmemesini savunan filozoflar, feodal sömürüye, soylu-avam ayr›m›na, feodal yap›dan kaynaklanan adaletsizliklere ve haks›zl›klara, kraliyetin keyfi uygulamalar›na ve bask›lar›na karfl› ç›karak ve

Anci-en Régime’in temel dayana¤› olan Kilise’yi yerdAnci-en yere vurarak bu y›k›m ifllevini

gerçeklefltirmifllerdir. Ayr›ca, bir yanda, insanlar›n felsefi eflitli¤ini dile getirerek ve toplumdaki tüm bireylerin yasalar önünde eflit yurttafllar oldu¤unun alt›n› çizerek; öte yanda, monarflinin meflruluk temelini (yani krallar›n kutsal hakk› sav›n›) y›ka-176 Siyasi Düflünceler Tarihi

Mülkiyet Ölçütü: Örne¤in

D’Holbach’a göre, “meclislerin, para ve mülk sahibi olmalar› dolay›s›yla yurttafll›k niteli¤ini edinmifl olanlardan ve hem durumlar› hem de bilgileri sayesinde ulusun ç›karlar›n› ve halklar›n gereksinimlerini bilen kiflilerden oluflmas› gerekir; k›sacas›, yurttafl› yurttafl yapan mülkiyettir.” Condorcet’ye göre ise “medeni ülkelerde devleti yapan toprakt›r. Demek ki yurttafllar› yapan mülkiyet olmal›d›r.” Cumhuriyet ya da Demokrasi: Ayd›nlanmac›lar›n gözünde, bu yönetim biçiminin yaflamas› olanaks›zd›r, ayr›ca birçok kötülü¤ü de içermektedir. Örne¤in De Jaucourt’a göre, cumhuriyet ancak küçük bir ülkede kurulabilir; dolay›s›yla Fransa’ya uygun düflmez. Voltaire’e göre, insanlar genellikle kendilerini yönetmeye lay›k de¤illerdir; dahas› böyle bir yönetim kursalar bile bunu uzun süre ayakta tutamazlar. D’Holbach’a göre ise demokrasi düzensizlik ile kargaflaya neden olmakta ve cahil kitlelerin despotizmine yol açmaktad›r. Bundan ötürü, kendi deyifliyle “zorbal›k biçimlerinin en ac›mas›z› ve aptal›” demokratik oland›r. Voltaire de demokrasiyi “ço¤unlu¤un tiranl›¤›” olarak

rak ve devletin kökenine halk› ya da en az›ndan halk›n r›zas›n› yerlefltirerek, (bi-linçli bir flekilde olmasa da) monarflinin gereksizli¤i düflüncesine kap›y› açm›fllar ve cumhuriyetçi olmamalar›na karfl›n cumhuriyetçilik anlay›fl›n›n yeflermesine kat-k›da bulunmufllard›r.

Demek ki Ayd›nlanma, bu yönüyle de¤iflime bir ça¤r›d›r. Akl›n› baflkas›n›n k›-lavuzlu¤una baflvurmaks›z›n kullanma cesaretini gösteren ve evrensel ak›l ilkeleri do¤rultusunda davranan insanlar›n, halklar›n kendi kaderlerini kendilerinin çize-ceklerine ve köhnemifl yap›lar› de¤ifltirerek mutlu bir düzen kurabileçize-ceklerine olan bir inançt›r. Ayd›nlanmac›lar›n gözünde bu de¤iflim, (siyaseti her türlü toplumsal de¤iflimin belirleyici oda¤› olarak alg›lamalar› nedeniyle) siyasal iktidar düzeyin-den bafllat›lmal›d›r. Dolay›s›yla filozoflar, her ne kadar de¤iflimin yumuflak bir yön-temle olmas›n›, yani elitler eliyle ve reformlar yoluyla gerçekleflmesini savunmufl-larsa da fark›nda olmadan devrim düflüncesine kap›y› aralam›fllard›r. Çünkü de¤i-flim gerekliyse yani akl›n gere¤iyse ve buna karfl› yerleflik iktidar taraf›ndan bir di-renç varsa, devrim zorunlu hâle gelmez mi, hatta akl›n buyru¤unu gerçeklefltirme anlam›nda meflrulukla donanmaz m›? Bu bak›mdan Ayd›nlanman›n (filozoflar›n›n kiflisel elitist ve reformist görüfllerine ra¤men) ulus-devlet düflüncesinin oluflmas›-na ve bu düflünceyi hayata geçiren Frans›z Devrimi’ne önemli bir katk›da bulun-mufl oldu¤u söylenebilir. Ama tabii as›l katk›, bundan sonra görece¤imiz Montes-quieu’den ve özellikle de Rousseau’dan gelecektir.

Ayd›nlanma filozoflar›n›n hem ayd›n despotizmini hem de liberal bir siyasal düzeni savun-malar›, bir çeliflki olarak de¤erlendirilebilir mi?

Voltaire’in Felsefe Sözlü¤ü kitab›n›n ‹ngilizce çevirisine http://history.hanover.edu/texts/ voltaire/volindex.htm adresinden ulaflabilirsiniz.

S O R U D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M SIRA S‹ZDE S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

4

S O R U D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M SIRA S‹ZDE S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

178 Siyasi Düflünceler Tarihi

Spinoza’n›n Ayd›nlanmay› haber veren düflün-celerini aç›klamak.

Spinoza, bir özgürlük düflünürüdür. ‹nsan›n öz-gürleflmesinin, ancak akl›n› kullan›p kendini bil-gilendirmesiyle mümkün oldu¤unu kabul eder. Ona göre, insan›n do¤as› toplumu gerektirdi¤in-den, bireyin özgürleflmesi de do¤ru bir siyasal toplum içinde gerçekleflebilir. Bu ba¤lamda, top-lum sözleflmesi kuram›n› benimseyen Spinoza, insanlar›n ak›llar›n› kullanarak z›mni bir sözlefl-meyle güç kullanma haklar›n› devredip egemen-li¤i içeren devleti kurduklar›n› belirtir.

Yarat›lan bu devlet, toplumun (ya da toplumun ço¤unlu¤unun) ta kendisidir ve rasyonellikle do-nat›lm›flt›r. Bu nedenle insan, yurttafllar›n birleflik iradesinin ürünü olan ve ortak yarar› gözeten ya-salara itaat ederek akl›na göre davran›p özgür olur. Ayr›ca bu devlet, yurttafl konumunu kaza-nan insan›n do¤al olarak sahip oldu¤u düflünme ve düflüncelerini ifade etme özgürlü¤üne sayg›l› olmak, dahas› toplumdaki çeflitli dinsel inançlara kar›flmamak yükümlülü¤ü alt›ndad›r. Ancak her-kesin yarar›na olan devleti y›kmaya yönlendiren her türlü söz ve yaz›, bir düflünce olarak de¤il, ama bir “eylem” olarak devlet taraf›ndan engelle-nip cezaland›r›labilir. K›sacas› Spinoza, akl› ön plana ç›karan, liberal bir devlet anlafl›n› dile ge-tiren, dinsel hoflgörüyü sal›k veren ve düflünce-lerin özgürce ifade edilmesini savunan bir kuram ortaya atarak Ayd›nlanmay› haber vermifltir.

XVIII. yüzy›la damgas›n› vuran Ayd›nlanmay› tan›mlamak.

Ayd›nlanma hareketi, ilk bak›flta bir düflünceler yuma¤› olarak görülebilir. Çünkü XVIII. yüzy›l boyunca, de¤iflik ülkelerde farkl› Ayd›nlanmalar yaflanm›fl ve Ayd›nlanmac›lar ya da filozoflar ola-rak adland›r›lan çok say›daki düflünür farkl›, hat-ta karfl›t görüfller ileri sürmüfllerdir. Ancak Ay-d›nlanma düflünürleri, aralar›ndaki görüfl farkl›-l›klar›na ra¤men, belli bir anlay›fl› savunmufllar-d›r. Daha aç›kças› hepsi, geleneksel yap›lar ile de¤erlerin elefltirilebilece¤ini kabul etmifller ve her türlü önyarg›ya, bofl inanca, dogmaya karfl› ç›k›p insan›n bu dünyada mutlu olmas›n› sa¤la-yacak bir toplumsal-siyasal düzenin kurulabile-ce¤i inanc›n› dile getirmifllerdir. ‹flte Ayd›nlanma, bu anlay›fl›n ad›d›r.

Kendi dönemlerinden önceki ça¤lar›, özellikle de Orta Ça¤› “karanl›k” olarak nitelendiren filo-zoflara göre, akl›n ve felsefenin geliflmesiyle ve bilgilerin yayg›nlaflmas›yla her yerde gerçek ›fl›-makta, böylece yüzy›llard›r ön yarg›lar›n, dog-malar›n, geleneklerin karanl›¤a mahkum etti¤i insanl›k ayd›nl›¤a kavuflmaya bafllamaktad›r. Kant’›n deyifliyle “ergin olmayan” yani karanl›k-ta bulunan insan, akl›n› baflkas›n›n k›lavuzlu¤u-na baflvurmaks›z›n kullanmay› ö¤renerek bu du-rumundan kurtulacakt›r. Dolay›s›yla Ayd›nlan-ma Ça¤›, ayd›nlanm›fl bir ça¤ de¤il, fakat filozof-lar›n katk›s›yla insanl›¤›n tam anlam›yla ayd›nla-naca¤›, bir baflka deyiflle akla göre düflünüp ya-flayaca¤› son aflamaya ulafl›lmas›n› sa¤layacak bir bafllang›çt›r.

Ayd›nlanman›n akla ve e¤itime verdi¤i önemi saptamak.

Ayd›nlanma filozoflar›, akla baflat bir önem atfe-derler. Çünkü onlara göre, insan›n ö¤renip bilgi edinerek karanl›klardan kurtulmas›, ancak akl›n› kullanmas›yla mümkündür. Bu ba¤lamda ak›l, iki temel ifllevle donat›lm›flt›r. Ak›l, ilk olarak ön yarg›lardan, dogmalardan, bofl inançlardan kur-tulmak anlam›nda “y›k›c›” bir ifllevi; ikinci olarak ise, do¤ru ve mutlu bir toplumu kurmak anla-m›nda “kurucu” bir ifllevi yerine getirebilecek bir yeti olarak kabul edilmektedir. Bu ba¤lamda akl›n ilerledi¤inin ve bu ilerleme sayesinde insa-n›n ergin olup iyi bir düzenin kurulaca¤›insa-n›n öne sürülmesi, ilerlemeci bir anlay›fla kap›y› açar. Hatta baz› filozoflar, insanl›¤›n tarihsel olarak sürekli bir biçimde ilerledi¤ini savunurlar. Ay-d›nlanmada akla duyulan büyük güven, e¤itime de önem verilmesine neden olur. Çünkü onlar›n gözünde e¤itim, insan›n akl›n› kullan›p do¤ru bilgilere ulaflmas›n› sa¤layan temel araçt›r. Öyle ki insan›n, dolay›s›yla toplumun iyili¤i ya da kö-tülü¤ü, do¤ufltan de¤il, fakat verilen e¤itimin ni-teli¤inden kaynaklanmaktad›r. Bu nedenle Ay-d›nlanmac›lar›n hepsi e¤itimin önemine vurgu yaparlar. Fakat zaman zaman “entelektüel eli-tist” bir tutum tak›narak, bir baflka deyiflle iflin içine eflitsizli¤i sokarak herkesin de¤il de bir az›nl›¤›n e¤itim almas›n›n yerinde olaca¤›n› dile getirirler.

Özet

1

N

A M A Ç 2

N

A M A Ç 3

N

A M A Ç

Ayd›nlanman›n toplumsal hedeflerini listelemek.

Filozoflar, akl›n ilerlemesiyle birlikte insanl›¤›n özüne uygun iyi bir toplumsal düzene kavuflaca-¤› inanc›ndad›rlar. Ortaya koyduklar› hedeflerin-den ilki, faydac› bir yaklafl›m üzerine oturttukla-r› ahlakl› toplumun yarat›lmas›d›r. Bu sayede bi-reysel iyilik ve ç›kar ile toplumsal iyilik ve ç›ka-r›n bir uyum içine sokulaca¤› kabul edilir. Bu-nun ard›ndan ikinci hedef belirir: Toplumun te-mel hak ve özgürlükleri içeren do¤al yasalar do¤-rultusunda düzenlenmesi.

Böyle bir toplumun yarat›lmas›, ulafl›lmas› iste-nen üçüncü ve dördüncü hedeflere, yani özgür-lü¤e ve eflitli¤e de var›lmas› demektir. Ayd›nlan-mac›lar, s›ralad›klar› toplumsal özgürlükler ara-s›nda en fazla düflünce ve ifade özgürlü¤üne vur-gu yaparlar. Eflitlik dediklerinde ise temelde soy-lu-avam ayr›m›n› reddedip hukuksal eflitlik üze-rinde dururlar ve toplumdaki servet, cinsiyet, mevki vb. eflitsizlikleri oldu¤u gibi kabul ederler. Son toplumsal hedef, dinsel alan›n düzenlenme-sine iliflkindir. Daha aç›kças›, dinsel dogmalar›n, hurafelerin, bofl inançlar›n yaratt›¤› olumsuzluk-lar› ortadan kald›rmak, böylece toplumda dinsel ço¤ulculu¤u ve hoflgörüyü hakim k›lmakt›r söz konusu olan. Bu amaçla da dinsel alan›n devle-tin denetimi alt›nda olmas› kabul edilir.

Ayd›nlanman›n siyasal önerilerini aç›klamak.

Siyasal yap›ya her fleyi “belirleyici” bir güç anla-m›n› yükleyen Ayd›nlanma filozoflar›, bu alana iliflkin görüfllerini üç temel kayg›y› ya da sorunu yans›tan üç farkl› düzlemde ortaya koyarlar. Do-lay›s›yla karfl›m›za üç farkl› siyasal öneri ç›kar. Bunlardan ilki, siyasal iktidar›n düzeltilmesi kayg›s›yla gelifltirilen reformcu anlay›flt›r. ‹kinci-si, reformlar› kim, nas›l yapacak kayg›s›n›n yol açt›¤› “ayd›n despotizmi” anlay›fl›d›r. Üçüncüsü-nü ise, olmas› gereken en iyi siyasal sistem nedir sorusuna yan›t olarak getirilen liberal siyasal ik-tidar anlay›fl› oluflturur.

Reformcu anlay›fl, devrimcili¤in reddedilip top-lumun çeflitli reformlar yoluyla düzeltilece¤i sa-v›n› içermektedir. Ayd›n despotizmi anlay›fl›nda, bu reformlar›n yukar›dan afla¤›ya do¤ru, ayd›n-lanm›fl yani Ayd›nlanman›n ilkelerini benimse-mifl bir mutlak monark, bir tür filozof-kral tara-f›ndan gerçeklefltirilece¤i inanc› dile getirilmek-tedir. Son öneri olan liberal siyasal iktidar anlay›-fl› ise, temelde ‹ngiltere örne¤inden esinlenerek ortaya konulur. Böyle bir siyasal yap›n›n, yasala-r›n egemenli¤i, s›n›rl› iktidar, güçler ayr›m› ve si-yasal temsil ilkelerini içerecek flekilde hayata ge-çirilmesi gerekti¤inin de alt› çizilir.

4

N

A M A Ç

5

180 Siyasi Düflünceler Tarihi

1. Afla¤›daki ülkelerden hangisinde, XVIII. yüzy›lda düflünsel bak›mdan bir Ayd›nlanma hareketi

yaflanma-m›flt›r? a. Fransa b. ‹spanya c. ‹talya d. ‹ngiltere e. Almanya

2. Kant’a göre insan›n “ergin olmamas›n›n” anlam› nedir?

a. Yurttafl statüsünde bulunmamas› b. Yetiflkin olmamas›

c. Mülk sahibi olmamas› d. Akl›n› kullanmamas› e. Askerlik yapmamas›

3. Afla¤›dakilerden hangisi, Spinoza’n›n insan do¤as›na atfetti¤i özelliklerden birisi de¤ildir?

a. ‹nsan yaln›z, tek bafl›na yaflamak ister b. ‹nsan üzüntüden kaç›nmak ister c. ‹nsan yaflam›n› sürdürmek ister

d. ‹nsan kendine yararl› fleylere ulaflmak ister e. ‹nsan bar›fl içinde yaflamak ister

4. I. Devlet bir amaç de¤il, bir araçt›r II. Devletin gerçek amac› özgürlüktür III. Devlet pozitif hukuku yarat›r

Yukar›daki önermelerden hangisi ya da hangileri, Spinoza ile Hobbes’un kuramlar›nda ortak olarak bu-lunmaktad›r? a. Yaln›z I b. Yaln›z II c. I ve II d. I ve III e. II ve III

5. Afla¤›dakilerden hangisi Ayd›nlanmac›lar›n akla yük-ledikleri özelliklerden birisi de¤ildir?

a. Ak›lla tanr›sal hakikat kavranabilir b. Ak›lla fiziksel gerçekler kavranabilir c. Ak›lla do¤ru ile yanl›fl ay›rt edilebilir d. Ak›lla toplumsal düzen dönüfltürülebilir e. Ak›lla olgular analiz edilebilir

6. Ayd›nlanmac›lara göre kifli, niçin iyi bir insan olup ahlakl› davranmal›d›r?

a. Tanr› buyurdu¤u için

b. Hristiyanl›¤›n gere¤i oldu¤u için c. Toplumsal bask› oldu¤u için d. Devlet taraf›ndan dayat›ld›¤› için e. Kendi yarar›na oldu¤u için

7. Ayd›nlanmac›lardaki “evrensel yasalar” anlay›fl›, han-gi görüflün savunulmas›na da yol açar?

a. Komünizm b. Faydac›l›k c. Kozmopolitizm d. Milliyetçilik e. Ayd›n despotizmi

8. Afla¤›dakilerden hangisi, Ayd›nlanma felsefesinde genel olarak kabul edilmifl eflitsizliklerden biri de¤ildir?

a. Entelektüel eflitsizlik b. Cinsiyetler aras› eflitsizlik c. Mülkiyet bak›m›ndan eflitsizlik d. Toplumsal statü bak›m›ndan eflitsizlik e. Avam-soylu aras›ndaki eflitsizlik

9. Ayd›nlanma filozoflar›na göre, bir toplumda halk›n mutsuz ve köle olmas›n› belirleyen en önemli etmen, afla¤›dakilerden hangisidir?

a. E¤itimde eflitsizli¤in olmas› b. Kötü bir siyasal düzenin olmas› c. Toplumsal ayr›cal›klar›n bulunmas› d. Mülkiyet eflitsizli¤inin olmas› e. De¤iflik dinsel inançlar›n bulunmas›

10. Afla¤›daki siyasal görüfllerden hangisi, Ayd›nlanma-c›lar taraf›ndan benimsenmez?

a. Hukuk reformunun yap›lmas› b. Direnme hakk›n›n kullan›lmas› c. Kral›n filozof olmas›

d. Parlamenter monarflinin kurulmas› e. Siyasal iktidar›n yasalarla s›n›rland›r›lmas›

22 Aral›k 2011’de Frans›z Ulusal Meclisi’nde görü-flülüp kabul edilen “soyk›r›m› inkâr yasa tasar›s›” hakk›nda görüfller:

CHP milletvekili Umut Oran: “Ayd›nlanman›n büyük si-malar›n›n ç›kt›¤›, Diderotlar›n, Descarteslar›n Fransas› bugün kendi tarihini unutmufl gibi. Fransa’da düflünce özgürlü¤üne vurulabilecek en büyük darbe ile karfl› karfl›yay›z. Hani nerede ‘Savundu¤unuz fikre kat›lm›yo-rum, ama onu savunabilmeniz için can›m› bile verebili-rim’ diyen Voltaire’in Fransas›? Tart›flt›¤›m›z konu 1915 olaylar› de¤il, bugün Fransa’n›n hâlâ demokratik bir ül-ke olup olmad›¤›d›r. E¤er Fransa bir fikri kabul etme-yenlerin cezaland›r›ld›¤› bir ülke hâline geldiyse, Vol-taire’in kemiklerinin üstünden Goebels’in sürdü¤ü bir panzerle geçiliyor demektir. Fransa bugün tarihinin üs-tünden tankla geçmektedir.”

Kaynak: Gazeteler, 22 Aral›k 2011.

Yasa tasar›s›n›n Fransa’da meclis taraf›ndan kabul edil-mesinin ard›ndan, Baflbakan Yard›mc›s› Bülent Ar›nç: “Bu yasa tasar›s› özellikle Ayd›nlanma Ça¤› bizden bafl-lad› diyen Fransa’n›n büyük bir ay›b› olmufltur. Bu, en-gizisyonun geri dönüflüdür.”

CHP Genel Baflkan› Kemal K›l›çdaro¤lu: “Fransa’n›n ta-rihinde 1789 Ayd›nlanmas› vard›r. 1789 Devrimi sadece Fransa’da de¤il, dünyada bir 盤›r açm›flt›r. Bugün gel-di¤imiz noktada Fransa kendi tarihine ihanet içindedir. Özgürlü¤ü savunan, özgürlük konusunda dünyada sem-bol olan bir ülke bugün düflünce özgürlü¤üne siyaset-çilerin karar›yla kelepçe vurmaktad›r. ‘Sizin düflüncele-rinize kat›lm›yorum ama düflüncelerinizi özgürce dile getirebilece¤iniz bir mücadelenin bafl›nda ben olaca-¤›m’ diyen bir Voltaire’i düflünün, bir de 21. yüzy›l›n bafl›nda Sarkozy’nin Fransas›’n› düflünün. Bize ö¤reti-len Fransa ile Sarkozy’nin Fransas› aras›nda çok fark var. 1789 Frans›z Devrimi’nin üzerine büyük bir gölge düflürecekler.”

Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an: “fiimdi ben flu soru-yu soruyorum: Fransa’da düflünce, ifade özgürlü¤ü var m›? Cevab›n› da ben veriyorum, yok! Bu, özgür tart›flma ortam›n› ortadan kald›r›r. Frans›z ihtilalinin özgürlük, eflitlik, kardefllik ilkeleri bugün Fransa Parlamentosu ta-raf›ndan ayaklar alt›na al›nm›flt›r. Herhalde bundan son-ra Fson-ransa’da Voltaire, Montesquieu de konuflulmaz.”

Kaynak: Gazeteler, 23 Aral›k 2011.

Erdal Atabek: “Fransa’n›n kabul etti¤i yasa yanl›flt›r. Hem de aç›k bir yanl›fl. ‹nsanlar düflüncelerini aç›kça söyleyebilmeli. Voltaire de bunu söylüyordu. Frans›z ayd›nlanmas›n›n büyük ad› olan Voltaire. Bu tamam. Ama ‘düflüncelerini topluca söylüyorlard›’ diye ö¤renci-lerin aylarca hapiste yatmas›na ne diyoruz? Buna ‘yan-l›flt›r’ diyen bizim ayd›nlar›m›z› dinleyen var m›? (...) Fransa’y› k›nayal›m. Arada bir aynaya da bakal›m.”

Kaynak:Cumhuriyet, 26 Aral›k 2001.

Okuma Parças›

Tembellik ve korkakl›k nedeniyledir ki, insanlar›n ço¤u bütün yaflamlar› boyunca kendi r›zalar›yla erginleflme-mifl olarak kal›rlar ve ayn› nedenlerledir ki, bu insanla-r›n bafl›na gözetici ya da yönetici olarak gelmek