• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: ZAMAN ve MEKÂN TEMSİLLERİ, ZAMANSIZ VE MEKÂNSIZ

B. Lâle Müldür ve Metinler “İçilik”

Lâle Müldür’ün poetikasında metinler arasılık şiirin temel yapıtaşlarından biridir. Metinler arası ilişkileri kurabilmek için okuyucunun edebiyat tarihiyle birlikte bilim, din, sanatın hemen her dalına ilişkin bilgi sahibi olması ya da şiirleri okurken araştırma yapması gerekir. Şiirdeki referans yükü kimi şiirleri güçlendirse de genellikle şiirleri boğmakta ve ritmi bozmaktadır. “Delta Günleri”nde melankoli, duygu-akıl ilişkisi şiirdeki göndermeler, referanslarla kurulur: “Duino harabelerinde bir gölge, ay / ve nesnesi olmayan melankoli… / Yitik şeyleri içselleştirmek… İçimizde / hareket eden akıl, Mobius dönüşleri, dönüşümleri… /Yeni bir melankolinin gizli imleri… delta günleri”. Şiirde Rilke’nin Duino Ağıtları’na gönderme yapılır, melankolinin getirdiği duygu durumu ağıtlarla imlenir. Şiirin devamında sözü edilen Mobius dönüşleriyle de, kişinin yine kendine dönmesi imlenir. Mobius şeridi, uzun bir şeridin bir ucunu 180 derece bükülerek diğer ucu ile birleştirilmesiyle elde edilen şerittir. Bu şeridin önemli özelliklerinden birisi şeridin tek yüzlü olması, bu nedenle de yönlendirilememesidir. Normal bir şeridin iki yüzü varken mobius şeridinin tek yüzü vardır, yani mobius şeridinin üzerindeki bir noktadan hareket etmeye başladığında aynı noktaya geri dönülür. Bu terime şiirde yer verilmesi, şiir kişisinin melankolinin yarattığı duygu durumundan çıkmamasını, kişinin kendisinden kurtulamamasını imler. Yaşanan duygu durumunun bu ifadeyle anlatılması etkileyicidir ve duygusal bir durumun canlandırılmasına olanak vermesi açısından da ilgi çekicidir. Şiirin devamında yer alan “Ağaçların arasında yitiyor gölgen, uzaklıklar, Pompei” dizesiyle de Vezüv yanardağının faaliyete geçmesiyle lavlar altında kalan ve içindeki her şeyin taşlaştığı Pompei şehri şiire girer. Şehrin bu hâli şiirdeki duygu durumunu yansıtır. Şiirin son dizesi “ağır yıldız kümeleri yer değiştiriyor aklımda”dır ve şiire bir bütün olarak bakıldığında melankolinin yarattığı

duygu durumlarının alışılagelmemiş metaforlarla etkileyici bir şekilde anlatıldığı söylenebilir.

Müldür’ün ilk dönemleri arasında yer alan şiirlerdeki referanslar ağırlıklı olarak Batı merkezlidir. Uzak Fırtına’daki “Kadife Yer altı” başlıklı bölüm William Butler Yeats’ten alıntılanan ancak metinde Türkçesine değil İngilizcesine yer verilen şu dizelerle başlar: “Go your ways, O go your ways, / I chose another mark, / Girls down on the seashore / who understand the dark” (45). And Dağları, takımadalar ve ateş topraklarını imleyen “Terra Del Fuego” başlıklı bölümün girişinde de Susan Sontag’ın şu dizleri yer alır: “In time, one is only what one is: / what one has always been. / In space, one can be another person”. “Okyanusların Kenetlendiği Yer” ise Mallarmé’den alıntılan şu dizelerle başlar: “Bir masal kuğusu, eşsiz ve umutsuz / kurtulanın kendisi olduğunu hatırlıyor” (81).

Müldür poetikasında şiirlerin isimleri de işlevseldir. Örneğin Uzak Fırtına’da yer alan bir şiir ismini Germen-İskandinav mitolojisinde güzellik ve aşkı simgeleyen tanrıdan alır: “Freya”(50). “Gece ve Büyü”de yine birçok isme gönderme yapılır, şiirde ismi geçen Asja Lacis, Benjamin’in âşık olduğu sosyalist tiyatrocudur. Justine, Lawrence Durrel’in İskenderiye Dörtlüsü’nün ilk kitabıdır ayrıca Marquis de Sade’ın da Justine, Erdemin Felaketleri isimli kitabı bulunur. Şiirde geçen “Morgan Le Fay” Kral Arthur’un kız kardeşi ve Avalon’un leydilerindendir. Hakkında yazılmış ve söylenmiş birçok rivayet bulunur ve Britanya’da yaşadığı dönemde “cadı” olduğu düşünülür.

Gece kartlarını uzatıyor size, İmparator.

Asja Lacis’i bekliyorsunuz, H. D’yi, Justine’i…

Yıldızların ışığını alamadığınız zaman,

bir yara izi beliriyor yüzünüzde

Yakılmıştınız bir kez, anımsıyor musunuz?

Yastığınızın altında Morgan Le Fay uyuyor…

Ormanda yitik bir çağdan kalma çocuklar

Yolunuz çevirmişti bir kere sizin. (66)

Buhurumeryem’de de Bernardin de Saint Pierre’in 1787’de yazdığı Paul et Virginie isimli eseri ile metinler arası bağlantı kurulur. “POL&VİRGİNİE: YILDIZ MADALYALI MEKTUPLAR”la başlayan bu bölümde Pol ve Virginie’nin birbirine yazdığı on iki mektup bulunur. Mektupların varoluş din ve bilim ekseninde

anlaşılmaya çalışıldığı tartışmalar yürütülür. Saint Pierre’in eseriyle içerik ve biçimsel özellikler bağlamında paralellik vardır.

Thomas Mann’ın aşk, ölüm, güzellik ve sanat temalı Venedik’te Ölüm’ü (1913) ve kahramanı Tazdio da şiirlerde karşımıza çıkar. Müldür şiirlerinde de sanatın ne’liği, ölüm ve varoluş öne çıkan izlekler arasındadır. Kuzey Defterleri’nde Borges’in ölümü üzerine defterleri yazan kişi tarafından şu ifadelerle dile getirilir: “Borges’in ölüm haberini veren gazeteyi pencerenin önüne koydum… bir yağmur gölüne yasladım onu… bir nehir yatağında uyuttum… biçimleri ve ölümleri sayısızdı” (247). Müldür külliyatında sanatçıların bu kadar çok anılması, içerik ve biçim olarak kurulan metinler arası ilişkiler şairin bu sanatçılarla kurduğu yakınlığın göstergesidir. Daha önce de değindiğimiz bu akrabalık ilişkisinde kan bağı “sanatçı”

olmaktır. Yani şiir kişisi kendisiyle bu sanatçılar, filozoflar, müzisyenler arasında bir akrabalık ilişkisi kurmakta ve şiirlerde de bunu “sıklıkla” vurgulamaktadır.

Batı merkezli referansların yanı sıra Doğu’ya, Orta Asya’dan gelen Türklerle de bağ kuran Müldür şiirlerinde özellikle yeni bir tarih yazımı olarak da

okunabilecek Divanü Lûgat-it-Türk’e (1998), Dede Korkut Hikâyeleri’ne gönderme yapar ve şiirlerine bu metinlerden bölümler ekler. Rilke’nin “Kim olduğumu ne bilirlerdi. Şimdi / korkunç zordu beni sevmek; ve ben, / buna yalnız Biri’nin gücü yeteceğini / seziyordum. ama, o, Biri, istemiyordu henüz.” (398) dizeleriyle başlayan kitapta, kitabın ismiyle paralel olarak Türk kültürü izlek olarak şiirlerde yer bulur. Turgay Anar “Lâle Müldür ve Gelenek” başlıklı yazısında “[Lâle Müldür]1980 sonrası Türk şiirinde çok fazla görülmeyen bir şekilde, eski Türk hayatına, bu

kültürün oluşturduğu inanç ve değer sistemleri ile eserlere şiir kitabında yoğun olarak yer vermiş, bu unsurları şiirlerinde modern bir şairin yapacağı şekilde ve metinler arası ilişki içinde şiiri zenginleştirecek bir malzeme olarak kullanmıştır” der. Ancak bu şiirlerin şairin poetikasındaki etkilerini dilsel ve biçimsel açıdan değerlendirmek mümkünse de edebiyattaki yerine, neden yazılmış olduğuna dair yorum yapmak mümkün değildir.

Müldür poetikasında kurulan metinler arası ilişkiler tezde incelenen diğer şairlerle hiçbir noktada benzerlik göstermez. Dil ve diğer özelliklerde de görüldüğü gibi belli bir okur için anlamlı olacak bir ilişkiler dünyası söz konusudur.