• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM: METİNLER ARASI İLİŞKİLER, ŞİİRLERE DÜŞEN METİNLER

BÖLÜM II: ZAMAN ve MEKÂN TEMSİLLERİ, ZAMANSIZ VE MEKÂNSIZ

F. Didem Madak Şiirlerinde Rutubetli Evler ve Mahalleler

III. BÖLÜM: METİNLER ARASI İLİŞKİLER, ŞİİRLERE DÜŞEN METİNLER

METİNLER ARASI İLİŞKİLER, ŞİİRLERE DÜŞEN METİNLER

A. Gülten Akın Şiirlerinde Metinler Arasılık

Gülten Akın’ın şiirlerinin belirgin özelliğinin dildeki “yalınlık” olduğuna değinilmişti, bu yalınlık şiirde kullanılan dille olduğu kadar hangi metinlerle ve ne şekilde bağlantı kurulduğuyla da ilgilidir. Şairin ilk kitaplarındakilerden Kırmızı Karanfil’e kadar yayımlamış şiirlerinde belirgin olarak kurulmuş metinler arası ilişkiler yoktur ve bu şiirlerde duyulan şiir kişisinin iç sesidir. Kırmızı Karanfil’den sonraki şiirlerde ise çoğunlukla halk edebiyatıyla metinler arası ilişkiler kurulmuştur ve bu şiirlerde de sade bir dil kullanılmıştır. Akın, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972), Ağıtlar ve Türküler (1976) ile Seyran Destanı’nda (1979) destan, türkü, ağıt ve ninni gibi türlere yer vermiş; bu şiirlerin bir kısmında yerel söyleyiş biçimlerini kullanmış ve içerik açısından da savaş, yiğitlik, yoksulluk, ölüm ve aşk gibi konuları işlemiştir.

Seyran Destanı’nın girişinde Anadolu Celali İsyanları ile başlayan “göç”ün nedenlerinden söz eden Akın, bu kitabında Anadolu’da 1940’lardan sonra yaşanan

göç olgusunun işlendiğine dair bilgi verir. Taşradan merkeze yani Çorum, Yozgat, Hakkari, Kars, Kırşehir, Iğdır ve Sivas gibi şehirlerden Ankara’ya, buradaki Natoyolu gibi gecekondu mahallelerine göçü ve göçle birlikte bu mahallelerin kurulmasını, göç eden halkın kullandığı söyleyiş özelliklerini de saklı tutararak konu eder.

Akın’ın halk edebiyatı formunda yazılmış şiirlerinde Nesimi, Hallâc-ı Mansur ve Şeyh Bedreddin gibi tarihî figürler yer alır, onlara göndermeler yapılır. Sadece destanlar ve ağıtlarda değil örneğin sevda kalcıdır’daki “Ters Çingene”de de Hallaâc-ı Mansur ile Nesimi’ye referans verilir: “Hallac kendim, Nesimiydim, öyle inandım ki / Tenimin dışına çıktım” (21). Nesimi, Hallâc-ı Mansur ve Şeyh

Bedreddin gibi isimlerin yanı sıra Akın’ın destanlarında Atatürk’e de sıklıkla yer verilir, Seyran Destanı’nın başlangıcında da Atatürk’ün Ankara hakkındaki sözleri alıntılanır.

Kırmızı Karanfil’deki “İttin sınıfının tahtını, düştün mapusa yokluğu / Bey soylum paşa soylum güzel emekçim” (70) dizelerinin yer aldığı “Nazım, Nazım” isimli şiir, Nâzım Hikmet üzerine yazılmıştır. kuş uçsa gölge kalır’daki “Bir Adam Söylencesi”nde de “acılı bir ülkenin Nazım tarihini” (43) Nâzım Hikmet’in

Türkiye’yi terk etmek zorunda kalışını dile getirir. Gülten Akın’ın şiirlerini ithaf ettiği ya da şiirlerinde yer verdiği isimler sosyalizmi benimsemiş, düşünceleri nedeniyle sürgün edilmiş, öldürülmüş yani bir şekilde dışlanmış, sistemin benimsemediği ve sistemi benimsemeyen insanlardır. Sessiz Arka Bahçeler’deki “Anneler İlahisi”nde de öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin oğlunun

öldürülmesinden sonra hak arayışını sürdüren annesinden söz edilir: “Yollar boyu, eskitilmiş alanlarda / Solgun bir bedeni gezdirmedin Metin’in annesi” (40). sevda kalıcıdır’daki “Yılmaz Güney İçin” başlıklı şiir de isminden de anlaşılacağı gibi

Yılmaz Güney için ve sürgüne gitmek zorunda bırakılması üzerine yazılmıştır. Seyran Toplu Şiirler’deki “Ertuğrul Ağıdı” da 1977’de jandarma tarafından

öldürülen ODTÜ’lü öğrenci Ertuğrul Karakaya içindir: “Kapılara faşist gelmiş / Var mı demiş, sor mu demiş / Ankara’nın kanlıları / Ertuğrul’u vur mu demiş” (273-4).

kuş uçsa gölge kalır’daki “Leke”de Albert Camus’nun “tek başına mutlu olmak utanılacak bir şeydir” sözüne referans verilir ve haksızlıklara, eşitsizliklere sessiz kalındığı için “leke[nin] dokuya işlediği” söylenir. “Utanılacak bir şeymiş, öyle diyor Camus / Tek başına mutlu olmak / Sesler ve öteki sesler, nerede dünyanın sesleri / Leke dokuya işledi / Susarak susarak” (9). Uzak Bir Kıyıda’daki “Nahit Hanım” isimli şiirde de, şiir kişisi edebiyat öğretmenini ve onun derslerinde Balzac ve Dostoyevski gibi yazarlar hakkında yaptıkları konuşmaları anımsar. Şiirde Orhan Veli’nin bir dizesi de yer alır ve şairin Nahit Hanım’ı okul çıkışları almaya geldiği ve sevgili oldukları imlenir:

“Rakı şişesinde balık” mıydı

söylentiler. Onlar nasıl insanlardı

akşamlar nasıldı bilmek isterdim

sanki gündüzü kaplayan gecelerdi

ders biter, o uzun leylek bacaklı

“bir garip Orhan veli”

eski pardösüsü, yakası kalkık

gelir, alır giderdi

Akın şiirlerinde son derece az olmasına rağmen başka edebiyatçılardan alıntılanan dizeler de vardır: Seyran Destanı’ndaki “Kırşehirden Gelirik” başlıklı şiirde Aşık Paşa’nın şu dizeleri epigraf olarak kullanılır: “Pes bilin yalnız kişi güçsüz olur / birikenin devleti uçsuz olur” (233). İlahiler’deki “Demirle Pas Arasında İlahi”de de bir şarkıdan alıntılanan “Bilirim / Susmayacak kalb-i viranımdaki kuş” (225) şeklindeki dizeler vardır.

Akın şiirlerinde sanatçılara, devrimcilere, tarihî kişiliklere verilen referanslar şairin külliyatı düşünüldüğünde fazla yer kaplamaz. Şiirlerde daha çok sesi

duyulmayan ve kendisini ifade etmekte toplumsal koşullar dolayısıyla zorlanan insanlar vardır. Örneğin sevda kalıcıdır’daki “Aşağı Cinbolatlı Musa Akbaba’nın Sağ Koluna Ağıt” Urfalı Musa Akbaba’ya ithaf edilmiştir ve onun hikâyesini anlatır. Şiirde verilen dipnotta şu bilgiler yer alır:

Urfalı Musa Akbaba toprak ve tarım reformu yasası gereği dağıtılıp sonra elinden alınan ve eski sahibine verilen 100 dönüm toprak için öfkelenip (...)a oy verdiği için sağ kolunu, tarlasının ortasında, tohum makinesinde kopardı. (55)

Akın şiirlerinde sesi duyulmayan, kendisini ifade edemeyen, yoksul, sistem tarafından dışlanmış insanların ve özellikle de kadınların sesi duyulur. Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı halkın kurtuluş mücadelesini öne çıkarması açısından önemlidir ve bu metin resmî tarih söylemi ile uyumlu bir anlayışla örülmüştür. Daha önce de değindiğimiz gibi Akın şiirlerindeki politik söylem yani sistem eleştirisinin ötesinde ideolojik bir çizgi İlahiler’le başlayan süreçle birlikte çekilir.