• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.1 AYLA KUTLU’NUN HAYATI:

Ayla Kutlu 14 Ağustos 1938’de Antakya’da doğdu. Zaman da Eskir anı kitabında doğumunu şu şekilde anlatmıştır;’’…ağustos ayının 14’ünde, Antakya’da, Saray Caddesi’ndeki kapıdan girdikten sonra, Ortodoks kilisesinin avlusunu geçerek arka kapının açıldığı sokağa girince hemen bastaki evde doğdum ” (Kutlu, 2006, s. 8).

Ayla Kutlu‘nun dedesi Sait Bey, Halep Defterdarlığında görev yapmıştır. Dedesinin bu görevi esnasında babası Selahattin Kutlu dünyaya gelmiştir. Selahattin Bey Çapa Öğretmen Okulu‘nu bitirmiş ve Gaziantep‘te bir okula öğretmen olarak atanmıştır. Selahattin Bey Cumhuriyet‘in ilk dönem öğretmenlerindendir.

Kutlu babası hakkında anı kitabında şunları ifade etmektedir; ‘’ “Babamın yaşamı Gaziantep’te baba evinde sürmekte idi. O zamanlar yirmili yaşların başında, keman ve ud çalan, resim yapan, edebiyata meraklı folklor araştırmaları ile uğraşan, çapkın, biraz züppe bir adamdır.” (Kutlu, 2006, s. 16). Selahattin Kutlu, zamanın şartlarında iyi eğitim görmüş; sanat, müzik, edebiyatla ve folklorla uğraşan, şiir yazan yani kendisini farklı alanlarda yetiştiren bir öğretmendi. Selahattin Bey; duygulu, zarif bir mizaca sahiptir. Selahattin Bey, bir süre sonra amcasının kızı olan Sabriye Hanım ile evlenmiştir. Sabriye Hanım, üç sınıflı köy ilkokulunu bitirmiş, yoksul oldukları için okuyamamıştır. Bu durumuna rağmen her zaman okumaya ve öğrenmeye açık olmuş kendini yetiştirmek isteyen bir kadın olmuştur (Kutlu, 2006, s. 16-18).

Anne ile babası 1932 yılında Gaziantep’te evlenir. 23 Haziran 1936 tarihinde ilk çocukları Ayla Kutlu‘nun ağabeyi Altan, Gaziantep‘te dünyaya gelmiştir. Bu tarihte Türkiye Montreux Antlaşması’nı imzalamıştır. Atatürk’ün Hatay sorunu ile ilgilenildiği bu günlerde buradaki nüfusun çoğalması için Türkiye’de yaşayan Hatay doğumluların Hatay’a gönderilmesi gündemdedir. “Türkiye Cumhuriyeti, Hatay doğumlu olup, Hatay sınırları dışında yaşayan bütün

28

Türklerin özlük haklarının Türkiye’de devam etmesi şartıyla Hatay’a gitmeleri emrini veriyordu. Yıl, 1937 sonlarıydı ” (Kutlu, 2006, s. 20). Bu çağrıya kulak veren baba Selahattin Kutlu da Antakya doğumlu olduğu için aile Antakya’ya taşınır.

Selahattin Bey, Antakya‘da ilköğretim müfettişliği yapmaya ve Atayolu gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Katolik Kilisesinin arkasındaki sokakta, mülkiyeti kiliseye ait bir evin ikinci katındaki kiralık evinde, Hatay‘a göçtüklerinden bir sene sonra 14 Ağustos 1938‘de ailenin ikinci çocuğu Ayla dünyaya gelmiştir. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra ise 1940‘larda ailenin bir diğer üyesi Alsan aralarına katılmıştır. 1942 yılı sonlarında aile, Antakya‘nın bir beldesi olan Harbiye‘ye yerleşmiş, ardından Selahattin Bey‘in tayini üzerine, şimdiki adı Samandağ olan Süveydiye‘ ye taşınmışlar, daha sonra ise tekrar Antakya‘ya yerleşmişlerdir. 30 Ağustos 1949 tarihinde ise ailenin son üyesi Zafer dünyaya gelmiştir ve aile daha da büyümüş ve Ayla‘nın omuzlarındaki abla sorumluluğu daha da arttırmıştır. O, kendisinden on bir yaş küçük kardeşi dünyaya geldikten sonra Zafer’in adeta koruyucusu olmuştur.

Ayla Kutlu’nun eğitim dönemine geçecek olursak yazar, henüz ilkokul çağında başarılı bir öğrenci olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayla Kutlu‘nun öğrencilik dönemi değişik okullarda okuyarak geçmiştir. İlköğrenimine Antakya Kurtuluş İlkokulu‘nda başlamış; fakat çok geçmeden okulu bırakmış ve birkaç ay sonra Yazar, yine Antakya’da İnönü İlkokulu’na devam etmiştir. “İnönü İlkokulu’nun binası bitmişti, ama bahçe diye bir şey yoktu. Çamurlara bata çıka okula gidiyorduk ” (Kutlu, 2006, s. 107). İlkokul ikinci sınıftan sonra Namık Kemal İlkokulu‘nda öğrenimini sürdürmüş ve ilkokulu bu okulda bitirmiştir: “Namık Kemal İlkokulu’na kaydolduk. Sabahları evden babamla birlikte çıkıyorduk. Üç çocuk, bir baba… Babam üçüncü sınıfları okutuyordu ama ben başka öğretmenin öğrencisi olmuştum. Zaten babam okutmak istemezdi çocuklarını. Bizler de istemezdik. Öğretmenim Nadire Gökoğlu’ydu” (Kutlu, 2006, s. 135).

Ayla Kutlu, ortaokulu İskenderun Ortaokulu‘nda okumuştur ve ilkokulun ardından burayı da iftiharla bitirmiştir. Ancak Kutlu, İskenderun‘da lise olmadığından lise eğitimi için halasının yanına Gaziantep‘e gider:“1953-1954 öğretim yılında Gaziantep Lisesi birinci sınıfa Gaziantep’teki okullar dışından iki kız öğrenci geldi. Zarif yürüyen, Ayla adında çekingen bir kızdı.”(Kutlu, 2006, s. 141). Ayla, Gaziantep Lisesi‘nde bir buçuk yıl okuduktan sonra Antakya Lisesi‘nde ortaöğrenimini tamamlamıştır ve oradan ayrılışına şu şekilde değinmiştir: “1947

29

yılının Temmuzunda Antakya’dan ayrılıp İskenderun’a göçerken bu ayrılıştan hüzün duymadım. İskenderun beni çekiyordu. Şimdi 1955 yılının Mart ayında, ayrılışımızdan sekiz yıl sonra Antakya’ya dönmüştüm. Hoşnutsuzdum. Antakya’daki zor günlerin anısıyla, 3 kardeş küçük bir odada, burun buruna yaşayacaktık. Üçüncü kez geliyordum. Okul değiştirmek zordu” (Kutlu, 2006, s. 270). değiştirdiği birçok okul onda artık huzursuzluk hissi uyandırmaya başlamıştı belki de.

Yazar lise eğitimini bitirince felsefe alanında eğitim görmek istemektedir. Yalnızca bir öğrenci kabul eden Yüksek Öğretmen Okulu Felsefe Bölümüne kabul edilir. Fakat felsefe öğretmeni Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni burslu olarak kazandığını öğrenince Siyasal Bilgiler’ i tercih etmesini tavsiye eder. O da bu öğretmeninin tavsiyesiyle 1956–60 yılları arasında burslu olarak kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okur: “Ekim ayının ortasında Ankara’daydım. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazanan öğrencilerden ilk kırkına devlet burs verirdi. Matematik sorularını pek yanıtlayamama rağmen, 35’inci olarak kazanmıştım. On bir yılın emeği, parlak sonuca bağlanmıştı. Yeni bir serüvendi. Ankara. En az dört yıl yaşamam gereken başkent.” (Kutlu, 2006, s. 315).

Ayla Kutlu İçişleri Bakanlığı’nda burslu okuduğu için bakanlığa karşı zorunlu hizmeti bulunmaktadır. Dönemin siyasi çalkantıları nedeniyle yalnızca burslu okumuş öğrencilere iş verilmektedir. Bakanlıkta görev alır. Personel ve eğitim konularında çalışmıştır. Yazar bakanlıkta görev yaptığı yıllarda 1971’e gelindiğinde büyük siyasi çalkantılar ve baskılar başlar. Bu yıllarda en küçük kardeşi Alsan Siyasal Bilgiler üçüncü sınıf öğrencisiyken, tutuklanıp iki idam isteğiyle yargılanır. Aynı yıllarda yazarın ağabeyi Altan, intihar eder ve aile darmadağın olur. Bu dönem içinde Ayla Kutlu, Keban Barajı’yla ilgili bir dosya üzerinde parlak bir çalışma yapar. Zamanın müsteşarı raporu okuyarak çok beğendiğini; ancak işin özüne girecek kişilerle çalışmak istemediğini söyleyerek yazarı bent deresinde bir yere sürerler. Yazar bu durumu: “Zamanın Müsteşar Yardımcısı zeki, etkin ama tuhaf bir insan: Müslih Fer… Raporumu çok beğendiğini ama benim gibi işin özüne giren kişileri istemediğini söyledi. Ona göre ancak biçimsel öneriler getirilmeli imiş bir bürokrat. Birkaç iş daha verildi. Ben bildiğim gibi çalıştım. Sanırım böylece dikkatleri üstüme çektim ve beni (kardeşimin tutukluluğunu gerekçe gösterip) bent deresinde bir yere sürdüler. Verdikleri iş şuydu: bir yazı kâğıdını enine üçe bölecek, o kâğıtların üstüne

30

kanunların, tüzüklerin ve Bakanlar Kurulunca çıkarılan yönetmeliklerin adlarını ayrı ayrı kesip yapıştıracaktım” (Kutlu,1992, sayı 2). şeklinde ortaya koyar.

Yazar 1980 yılında emekliliğe ayrılmış, Ayla Kutlu‘nun iş hayatı yirmi yıl sürmüş ve yazar bu süreç içerisinde pek çok yerde üst düzey konumda görev almıştır. İçişleri Bakanlığı‘nın merkez örgütünde görev alarak iş hayatına başlamış, ardından Devlet İstatistik Enstitüsü‘nde, Başbakanlıkta, T.C. Emekli Sandığında ve T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü‘nde çalışmıştır. Zaman zaman ülkenin siyasî yapısına bağlı olarak görevinden uzaklaştırıldığı da olmuştur.

Ayla Kutlu, 1964 yılında, kendisi ile aynı okuldan mezun olan, idarecilik ve valilik görevlerinde bulunmuş Sahir Behlülgil ile evlenmiştir. 1965 yılında tek çocuğu olan Ahmet Kemal Behlil’i dünyaya gelmiştir. Ayla Kutlu‘nun Sahir Behlülgil ile evliliği 13 yıl sürmüş ve 1977 yılında boşanma ile sonuçlanmıştır. Yazarın tek çocuğu olan Ahmet Kemal Behlülgil, petrol yüksek mühendisi olup şu an Orta Doğu Teknik Üniversitesi‘nde hocalık görevinde bulunmaktadır.