• Sonuç bulunamadı

2. RİSK KAVRAMI, RİSK YÖNETİM SÜRECİ, KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ KAVRAMI, SİSTEMİ,

2.7. KRY ve Diğer Yönetim Anlayışları Arasındaki (İç Denetim, Kurumsal Yönetim ve İç

2.7.2. Kurumsal Yönetim ve KRY

Çalışmanın giriş kısmında izah edilmeye çalışıldığı üzere kapsam bakımından değerlendirildiğinde, Kurumsal Yönetim (KY), KRY de çevreleyen bir yönetsel anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütüncül bir KY anlayışının temel bileşenlerinden birisi de KRY ‘dir. KY üzerine en iyi uygulama örneklerine ait çalışmalarda KRY, yönetim kurulunun temel bir sorumluluğu olarak açıkça ifade edilmektedir (Küçük Yılmaz, 2007: 64).

Kurumsal yönetim kavramı, bir işletmede KRY faaliyetlerinin verimli şekilde gerçekleştirilebilmesi için en temel koşulların başında gelmektedir. Bu bağlamda, işletmelerde kurumsal yönetim ve dolayısıyla risk yönetim uygulamalarının etkin biçimde yerine getirilememesi, yatırımcılar ve diğer paydaşların finansal raporlar hakkında kaliteli ve doğru bilgi elde edememesine neden olabilmektedir (Gacar, 2016: 44).

Şirketlerin/kurumların toplumla olan ilişkilerinin arttığı ( ortaklıklar, hissedarlıklar, vb.) piyasa şartlarının geçerli olduğu bu dönemlerde kurumsal yönetim kavramı ve ilkeleri daha çok tartışılmaya başlanmıştır. Şirket bünyelerinde gerçekleşen finansal ya da yönetsel sorunlara karşı kurumsal yönetim anlayışı yapısal çözümler sunmaya çalışmaktadır (Türedi, Karakaya ve İldem, 2015: 55). KY; bu süreçlerin tamamında KRY anlayışını yapısal çözümler sunabilmek adına kullanmaktadır.

Süreç; risk yönetimi anlayışının kurumda yerleştirilmesinden, risklere karşı oluşturulacak mukavemet kodlarını devreye sokmaya kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. KRY’nin bu noktada ki en büyük destekçisi, kurumun genelinde oluşturulan bir bütüncül kurumsal yönetim anlayışının varlığıdır.

Dolayısıyla her iki anlayış birbirleri ile azami derecede ilgilidir. Yetersiz ve zayıf KY uygulamalarına sahip işletmelerin KRY yeterlilikleri ve becerileri de yetersiz ve zayıftır (Lam, 2000: 65, Aktaran: Küçük Yılmaz, 2013: 64).

78

Kurumsal yönetim ve risk yönetimi; kurumsal politikaları ve yasal düzenlemelerine uyum noktasında aynı endişeleri taşımaktadır (Basel Committee, 2004; COSO, 2004, Aktaran: Bhimani, 2009: 4). Kurumsal yönetimin hâkim olduğu işletmelerin tamamında kurumsal risk yönetimi, iç kontrol yapısı süreçleri görülmektedir (Türedi, vd. : 71). Etkili KY, risk yönetimi ve raporlama, hissedar değerine büyük ölçüde katkıda bulunup bir kuruma (PWC, 2008):

 Risk ve fırsatlara ilişkin daha açık ve geliştirilmiş stratejik is kararlarının verilmesi,

 Operasyonel sürprizlerin etkin ve aktif gözlemlemeyle en aza indirilmesi,  Olumsuz olayların gerçekleşme ihtimalinin azaltılarak ve fırsatlardan

olabildiğince yararlanılarak marka ve şirket itibarının korunup geliştirilmesi,  Daha etkin uygulamalarla kurumsal verimliliğin artması, konularında yardım

eder.

Kurumsal yönetim anlayışının işletmelerde/kurumlarda atıfta bulunduğu temel konu “kurumsallaşma” kavramı hakkındadır. Bu kavram en genel ifadeyle işletmelerin “devamlılık” gayelerinin, birey ya da bireylerin kişisel tasarruflarından kurtulması şeklinde tanımlanabilir (Türedi, vd. : 56). Bu noktada ifade edilmeye çalışılan temel nokta ise, kurumsal yönetimin temel belirleyicilerinin bireyler değil bizatihi sistemin kendisinin olması gerektiğidir.

Kurumsallaşma sürecinin üç temel özelliği olarak ifade edilebilen (Alayoğlu, 2003: 62); değişimlerin takibi, cari olan değişikliklere uygun şekilde değişimin tesisi ve yeni duruma ait standartların geliştirilmesi ilkeleri aynı zamanda kurumsal yönetimin tesisi ve devamı noktasında çok önemli hususlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Kurumsal yönetim, işletmenin üst yönetiminin denetimi, yönlendirilmesi ve işletme üzerinde hak iddia eden diğer paydaşların (çalışanlar, müşteriler, alacaklılar, fon sağlayanlar ve devlet gibi) üst yönetimle olan ilişkilerinin bütününü kapsar (Koçel, 2003: 469). Kurumsal Yönetim anlayışı ilk defa bir olgu olarak 19.yy.da ABD ve

79

ilerleyen tarihi süreçte İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bugünkü anlamda kavramsal olarak Dünya’da yaygın olarak 1980’lerde kullanılmaya başlanmıştır (Kahraman, 2008: 8-9).

Özel sektör kuruluşları açısından kurumsal yönetim faaliyetinin neden gerekli olduğunu anlayabilmek için, gerek yerel gerekse de uluslararası piyasalarda baş gösteren yönetimsel etkisizliğe bağlı olarak ortaya çıkan, işletme iflaslarına, yolsuzluk iddialarına bakmanın faydalı olacağı düşünülmektedir (Türedi, vd. : 58). Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu tarafından hazırlanan Kurumsal Yönetim ilkeleri bu noktada ki temel düzenlemedir. İlkelerin oluşturulmasında tecrübeli ülkelerin düzenlemeleri ayrıntılı şekilde incelenmiş olup öncelikle OECD kurumsal yönetim ilkeleri olmak üzere dünyada kabul görmüş, olumlu sonuçları alınmış genel ilke ve kriterler ‘’uygula, uygulamıyorsan açıkla’’ prensibiyle ilk defa Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Tetik, 2013: 46).

Türkiye’ de de özel sektör kuruluşlarını kapsayacak ve kamu otoritelerine de bu yönde ipuçları verecek şekilde düzenlenen 6102 sayılı kanun, kurumsal yönetim anlayışının genel çerçevesini düzenlemektedir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu şirketlere finansal raporlama, bağımsız denetim vb. gibi konuların yanı sıra, şirketlerin yönetim kurullarının adil, şeffaf, hesap verebilir ve sorumluluk bilincine sahip olmak gibi nitelikler yükleyerek, kurumsal yönetim anlayışına yenilikler getirmiştir (Gönen ve Yürekli, 2016: 130). İşletmelerde kurumsal yönetimin oluşturulmasının öneminden dolayı yeni T.T.K.’ da yönetim kurulunun sorumlulukları açıkça belirtilmiştir. Söz konusu sorumluluklar (T.T.K, md.378); “Yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Bu madde bağlamında; kurumsal risk yönetimi oluşturulması ve gözetlenmesinin de yönetim kurulunun sorumlulukları arasında olduğu anlaşılmaktadır” şeklinde ifade edilmiştir.

80

İyi bir kurumsal yönetim anlayışında bulunması gereken özellikler şöyle sıralanabilir (Bekçioğlu ve Güngör Ak, 2005: 285);

- Katılım, - Hukuk Devleti, - Şeffaflık, - Duyarlılık, - İşbirliği, - Etkinlik ve Verimlilik, - Sorumluluk, - Stratejik Vizyon

Ancak yetkili düzenlemeler de dikkate alındığında en genel ifadeyle söz konusu yönetim anlayışının ilkeleri 4 ana başlıkta toplanabilir. Bunlar;

 Adalet (adillik ya da eşitlik),  Sorumluluk,

 Şeffaflık,

 Hesap verebilirlik şeklinde ifade edilmektedir.