• Sonuç bulunamadı

3. YEREL YÖNETİMLER, GENEL ÇERÇEVE, İLKELER VE KAPSAMI

3.2. Yerel Yönetimler Kavramı

3.2.3. Belediyeler

3.2.3.1. Belediyeler ve Kurumsal Risk Yönetimi

Belediyeler, çok sayıda personel ve kaynakla hizmet sunan faaliyet ve işlem sayısının oldukça yoğun ve çeşitli olduğu kamu idareleridir. Hizmet alan vatandaşların hızlı ve kaliteli hizmet alma taleplerini karşılamak zorunda olan belediye başkan ve yöneticilerinin kurumun bütün faaliyet ve işlemlerini doğrudan doğruya kontrol etme olanağı bulunmamakta ve dolayısıyla belediyenin ve birimlerinin hedeflendiği şekilde faaliyet gösterdiğine ilişkin kendilerine güvence verecek bir sisteme ihtiyaçları bulunmaktadır (Ağmaz, 2017: 75).

Genelde yerel yönetimler, özelde ise belediyelerin ihtiyaç duyduğu bu temel sistem ihtiyacı birden fazla bileşene sahiptir. Bu noktada iç kontrol, iç denetim, kurumsal yönetim ve nihayet kurumsal risk yönetimi en başta akla gelen bileşenlerdir. İç denetim, belirtilen denetim uygulamalarından bir veya birkaçını kapsayacak şekilde risk odaklı olarak yapılır. Ayrıca, bir faaliyet veya konu tüm birimlerde denetim kapsamına alınabilir ( Bozkurt, 2018: 15).

90

Tüm bu düzenlemelerle birlikte yine dayanağı kanunlara dayanan ve belediyeleri denetleme yetkisi kendisinde olan Sayıştay denetimi söz konusudur. Bu ise yönetsel bir anlayışından ziyade daha mali ve harcamalara dayanan bir denetim türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada yine 5018 sayılı kanunun ilgili maddeleri uygulamaktadır. Fiziki sınırların aşındığı günümüzde, bir bölge veya kentteki yönetimler, firmalar, kurum ve kuruluşlar çeşitli örgütlenme ve ağlar içinde, hem aynı kent ve yöredeki, hem de dünyanın herhangi bir yerindeki kuruluşlarla işbirliği, ortaklık, rekabet ilişkisine girebiliyorlar (Göymen ve Kaya, 2014: 3).

Kurumsal risk yönetim sisteminin belediyelerde kurulabilmesi için öncelikle kurumu tanıma ve anlamaya yönelik önemli adımların atılması gerekmektedir. Bunun için aşağıda belirtilen aşamalar gerçekleştirilmelidir ( Kızılboğa: 193):

 Kurum kültürünü anlamak ve hizmet ettiği çevreyi tanımak,  Kurum misyon ve vizyonunu benimsemek,

 Stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporlarını incelemek  Hedef ve amaçları belirlemek,

 Eğer varsa mevcut risk yönetim sürecini tespit etmek,  Durum analizi yapmak ve verileri sunmak,

 Üst düzey bağlılık, destek ve katılımı sağlayıcı tedbirler geliştirmek,  Kurum içi iletişimi güçlendirmek

Günümüzde, küreselleşme ve yerelleşme gibi, ilk anda birbirine zıt, bağdaşmaz gibi gözükebilecek kavram ve süreçler yoğun bir etkileşim halindedir ( Göymen ve Kaya, 2004: 1). Çok yönlü bu ilişkiler ağı, yerel yönetimler açısından kurumsal bir yönetsel anlayışın oluşturulması noktasında önemli bir etken olmaktadır. Geleneksel kamu yönetimi görüşlerinin değişmesi ve küreselleşmenin etkisi, devletin mevcut rolünün ve fonksiyonlarının ne olması gerektiği konusunu sorgulanır hale getirmiştir.

91

Bununla birlikte güçlü merkeziyetçi yapıdan yerelleşmeye dayalı ve esnek bir yönetime, etkileşimli ve işlevsel ve şeffaf bir yapıya, yurttaşı dışarıda bırakan karar alma süreçlerinden katılımcı uygulamaların yaygınlaştırılmasına önemli anlayış değişimleri yaşanmaktadır (Çukurçayır ve Sipahi, 2003: 35). Giderek karmaşıklaşan teknik ve analitik bir yönetim anlayışını gerektiren küresel, ulusal ve yerel entegrasyonun kilit noktasında ki belediyeler, önemli roller üstlenmektedir. Tüm bu karmaşık ilişkilerin doğru şekilde idame edilebilmesi için, etkili bir denetim mekanizması, etkin bir risk yönetim anlayışı genelde yerel yönetimler için, özelde belediyeler için önemli ve gerekli konuların başında yer almaya başlamıştır.

Kurumsal risk yönetim sisteminin kurulması ve uygulanmasının genel anlamda belediyelere getireceği faydalar şunlardır (Kızılboğa: 184):

 Zaman, kaynak, personel ve maliyet tasarrufu sağlar,

 Gelecek odaklı hizmet anlayışını kurum bilincine yerleştirir,

 Çıktıların olumlu olma yüzdesini artırarak hem kurum içi hem de paydaşlardaki memnuniyet düzeyini artırır,

 Olumlu ya da olumsuz durumlarla karşılaşılma olasılığını en aza indirerek kararların daha isabetli ve bilinçli alınmasını sağlar,

 Personelin sürece katılımı ile risk yönetiminde herkesin söz sahibi olması sağlanır ve kurumsal aidiyet bağı güçlendirilir,

 Hizmet sürecinde kuruma rekabet avantajı kazandırır.

Türk Kamu Yönetiminin hızlı ve katma değer oluşturacak şekilde işleyebilmesi noktasında; denetim, kurumsal yönetim ve risk yönetimi en güncel anahtar kavramlardandır. Zikredilen kavramlar sadece kurumların inisiyatifine bırakılmadan ilgili otoritelerce de işlenmeye ve takip edilmeye başlamıştır. Bu konuda belediyelerin hazırlamak zorunda oldukları stratejik planlarda, risk yönetimi ve diğer temel konularda ki yaklaşımları incelenebilmektedir.

92

Türkiye’de merkezi idarenin yetki ve sorumluluklarının bir kısmını yerel otoritelere aktardığı görülmektedir. Bu değişim bir tasarruftan değil zaruret halinden kaynaklanmaktadır.

Ülkede gelişen eğitim-öğretim faaliyetleri, genç nüfusun artması, sınırların daha çok şeklen öneminin olması vb. temel gelişmeler, insanların ihtiyaçlarının da farklılaşmasına sebep olmuştur. İnsanlar bilgiye çok kolay ulaşarak, daha fazla imkâna ve hizmete sahip olmayı talep etmeye başlamıştır. Bu durum tek taraflı bir yönetim kavramı yerine tüm paydaşların yani vatandaşların yönetime aktif katılımına atıfta bulunan “yönetişim” kavramının ortaya çıkışına sebep olmuştur. Dolayısıyla “yerel yönetişim”, kent paydaşları arasında sağlıklı ilişkilerin kurulması ve paydaşların mutluluğunu esas almalıdır (Göymen ve Kaya: 8).

Yerelleşme kavramının bu denli öneminin artması ile birlikte, idarenin yüklenmesi gereken sorumluluklar da artmaya başlamıştır. Bu konuda merkezi idare ile yerel idare arasında ki temel yetki ve sorumluluk sınırları revize olmuştur. Bunun en temel örneği, kamu mali yönetim sistemini sil baştan güncelleyen 5018 sayılı kanun düzenlemesi olmuştur. 5018 sayılı Kanuna dayalı olarak getirilen stratejik planlama, iç kontrol, ön mali kontrol ve iç denetim uygulamaları da sistemi destekleyici ve sistemin uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelik taşımaktadır (Kızılboğa: 185).

Merkezi idare ile mahalli idareleri ve bunların bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarını kapsayan kanun, “katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan” bir kamu yönetiminin oluşturulmasını ve kamu hizmetlerinin “adil, süratli, kaliteli, etkili ve verimli” bir şekilde yerine getirilmesini amaçlamaktadır ( Daşkaya: 43). 5018 sayılı Kanun sadece bir mali kontrol kanunu olmayıp, bu kanun aynı zamanda yöneticilerin uymak ve uygulatmak zorunda oldukları temel bir yönetim kanunudur. Kanunun amacı belirtilirken, yeni kamu yönetimi anlayışının temel özelliklerini gösteren katılım, saydamlık, hesap verebilirlik gibi kavramlar Türk yönetim mevzuatında ilk kez kullanılmıştır (5018 sayılı Kanun, md.1). Bu kavramlar, yerel yönetimlerin hizmet sunma noktasında ki en temel aktörü olan belediyeleri de yakından ilgilendirmektedir.

93

Genelde yerel yönetimlerin, özelde belediyelerin genişleyen bu etki alanının doğal sonucu olarak, kurumsal bir yönetim anlayışının tesisi ivedi konuların başında gelmektedir. Söz konusu kurumsal yönetim anlayışının varlığından söz edilebilmesi için bu 4 temel anlayışın ikame edilmesi büyük önem arz etmektedir;

 İç Denetim

 Kurumsal Yönetim  Kurumsal Risk Yönetimi  İç Kontrol

Çalışma genelinde tekrara düşmemek adına, etkin ve verimli bir kurumsal risk yönetiminin yerel yönetimler açısından neden önemli olduğu ve bu konuda neden örneklem olarak yerel yönetimlerin tercih edildiği, giriş bölümü başta olmak üzere çalışmanın ilgili başlıklarında detaylı şekilde aktarılmıştır. Bu bölüm ise; ilgililere yerel yönetimler hakkında ki en temel konuları aktarmak amacıyla düzenlenmiştir.

94

4. ANALİTİK HİYERARŞİ SÜRECİ/PROSESİ (AHP) HAKKINDA GENEL