• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÖRGÜT TEORøLERøNDE SOSYAL SERMAYE VE

1.3. Kurumsal Teori

1.3.1. Kurumsal Teoride Sosyal Sermaye ve A÷ ømaları

Sosyal sermaye ve a÷ yaklaúımları perspektifinden de÷erlendirilen Kurumsal Teoride bu alana iliúkin imaların var oldu÷u görülmektedir. Kolektif seviyede bir de÷erlendirme içermesi ba÷lamında Kurumsal Teori sosyal sermaye ve a÷ yaklaúımları açısından zengin bir zemin sunmaktadır. Buna karúın, yöneticilere biçilen rolün meúruluk kazanma kaygısıyla sınırlı tutulması bir dezavantaj oluúturmaktadır. Bu iki önemli

özellik do÷rultusunda aúa÷ıda maddeler hâlinde sosyal sermaye ve a÷ imaları tartıúılmaktadır:

1. Kurumsallaúma sürecindeki sedimentation / yayılım aúamasında iliúkiler: Örgütlenme biçimleri ve davranıú úekilleri (örgütlerin iúgal ettikleri pozisyonlar, kullandıkları stratejiler ve iú yapma biçimleri), zaman içinde oluúur ve genel sosyal yapı içinde meúruluk kazanımıyla birlikte dıúsallaúır ve yayılır. Bu yayılım Meyer ve Rowan (1977)’a göre toplumdaki önemli kesimlerce pekiútirilir ve hattâ efsaneleútirilir. Böylelikle rasyonel temellere dayanan mitler oluúmuú olur. Örgütsel yapı ile ilgili bu kurumsallaúma mitleri;

a) örgütler arası yo÷un ve karmaúık iliúkilerden do÷an etkileúimlerle,

b) ulus-devlet oluúumu ile birlikte ortaya çıkan yasal-ussal düzenin gere÷i kanun ve kurallarla,

c) görece güçlü örgütlerin kendi çıkarlarına uygun yapıları topluma kurumsal kurallar olarak kabul ettirmeleriyle birlikte yayılırlar.

Mitlerin yayılmasında özellikle (a) maddesindeki etkileúim, sosyal sermaye ve sosyal a÷ yaklaúımlarıyla oldukça ilgilidir. Sosyal a÷ların bilhassa finansal, motivasyonel ve bilgi kaynaklarının aktarımında önemli araçlar oldukları bilinmektedir. Mitlerin meúruluk ediniminde bilgi kayna÷ı olarak görülmesi ve bunun aynı kurumsal alanı paylaúanlarca önemsendi÷i düúünüldü÷ünde aktörler arasında bir iliúki yönetiminin kabul ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Toplumdaki iliúkisizce görülen a÷lar, yo÷unlaúmaya ve birbirlerine ba÷lanmaya baúladı÷ında, mitlerin sayısındaki ve yayılımındaki artıú hız kazanır. Bu mitlerin bazıları örgütsel uygulamalar neticesinde üretilmiútir ve iliúkisel a÷lar kanalı ile da÷ıtılıp yaygınlaútırılmaktadır. Uygulamadan türeyen bu mitler ne kadar yayılırsa o kadar meúruluk kazanmaktadır15. Hattâ mitlerin baúarısı özellikle öykünmeci eúbiçimcili÷e sebep oldu÷undan, sosyal sermaye ve a÷lar açıkça bir araç olarak

15

Meyer ve Rowan (1977), çevreyi teknik ve görev unsurlarının dıúında biçimlendirici kurumsal çevre olarak resmetmektedir. Çevre biçimlendirici etkisini iki yoldan gerçekleútirir: 1) Göreceli olarak güçlü addedilebilecek örgütler, mevcut iliúkisel a÷larıya di÷erlerinin yapı ve iliúkilerini etkileyebilirler. (Örne÷in, otomobil üreticilerinin ürünlerindeki de÷iúim otomobille ilgili di÷er örgütlerin yapı ve iliúkilerini de etkiler) 2) Yine görece güçlü olan örgütler di÷erlerinin amaç ve prosedürlerini inúa etme giriúiminde bulunabilirler. (Örne÷in otomobil üreticileri kamuoyunun beklentilerini etkilemek için di÷er örgütlerin yapı ve iliúkilerini de etkileyebilirler.)

kullanılmaktadır (Galaskiewicz ve Wasserman, 1989; Davis, 1991; Baker ve Faulkner, 2007).

2. Zengin içerikli çevre kabulü: Meyer ve Rowan (1977), çalıúmalarının baúında örgütsel yapıyı belirleyenin ‘kurumsal ba÷lam’ oldu÷unu iddia etseler de ilerleyen süreçte daha ılımlı davranıp örgütsel biçimlerin daha çok dar görev çevrelerinde oluúan ‘iliúkisel ba÷lam’dan etkilendi÷ini iddia etmiúlerdir. Bahsedilen iliúkisel ba÷lam, faaliyetlerin etkili eúgüdümü ve denetimi ile örgüte rekabet avantajı sa÷layacak yapıların benimsenmesini ifade etmekteyken, kurumsal ba÷lam örgüte meúruluk kazandırarak yaúama úansını arttıracak yapıları ifade etmektedir. Bu durumu makalelerinde úu úekilde úematize etmektedirler:

ùekil 4. Kurumsal ve øliúkisel Ba÷lam

Kaynak: Meyer ve Rowan (1977:353)

Scott ve Meyer (1991: 123-124) teknik ve kurumsal çevreyi, bunlardan elde edilecekler üzerinden tanımlamaktadırlar. E÷er bir örgüt kurumsal çevreye uyum gösterirse bu durum ona dolaylı bir kazanç sa÷lar ve meúruiyet kazanımı ile mükafatlandırılmıú olur. E÷er bir örgüt verimlili÷i ve etken olmayı bir arada gerçekleútirerek teknik çevresine uyum sa÷larsa do÷rudan bir kazanç elde eder ve hayatta kalma úansı ile mükafatlandırılmıú olur. Scott ve Meyer (1991:117), bu iki mükafatlandırma biçiminin iç içe geçmiú oldu÷unu, birbirini destekledi÷ini belirterek ‘toplumsal sektör’ kavramını gündeme getirmektedirler. Toplumsal sektörü; benzer ürün, hizmet ve fonksiyonları icra eden aynı alandaki örgütler ile bu örgütlerin performansında kritik düzeyde etkili olan di÷er örgüt, aktör ve unsurların toplamı olarak tanımlamaktadırlar16. Toplumsal sektör

16

Toplumsal sektör kavramı Örgütsel Ekoloji’de bahsedilen örgüt türü kavramından iki noktada ayrılmaktadır. Birinci ayrım noktası örgüt türünde belirleyici unsurlardan birisi co÷rafi mekan paylaúımı

Rasyonalize olmuú kurumsal mitlerin detaylandırılması

Örgütsel verimlilik

Kurumsal mitler ile örgütsel benzeyiú

kavramını Kaynak Ba÷ımlılı÷ı, Örgütsel Ekoloji ve a÷ düzenekleri gibi bazı teorilerle karúılaútırmalar sonucu geliútiren Scott ve Meyer (1991:109-111), toplumsal sektörün içerdi÷i özellikleri úu úekilde maddeleútirmektedirler:

a) sadece belli baúlı örgütler arası iliúkiler de÷il fonksiyonların sergilendi÷i alandaki tüm iliúki yapıları,

b) birbirine benzeyen ve benzemeyen örgütler arası iliúkiler, c) yatay ve dikey iliúkiler,

d) yerel ve yerel olmayan seviyedeki iliúkiler, e) teknik ve kurumsal unsurlar

Ayrıca toplumsal alanın hem teknik çevre hem de kurumsal çevre tarafından úekillendirildi÷ini ve buna ek olarak birinin varlı÷ının di÷erinin varlı÷ını yok etmedi÷ini, farklı bileúim oranlarında bir arada varlıklarını sürdürebilecekleri sonucuna varmaktadırlar. DiMaggio ve Powell (1991), toplumsal sektör kavramının açıklayıcılı÷ı ile yetinmemiú ve ‘örgütsel alan’ kavramını literatüre kazandırmıúlardır. Bu kavram toplumsal sektörün ifade ettiklerini içermekle beraber zaman içinde kapsadı÷ı örgütleri benzer olma konusunda dönüútürücü bir etkiye sahip olacak úekilde kurgulanmaktadır. Bu benzeúimin itki gücünü oluúturanların ise baskı grupları, koalisyonlar vb.lerinin oldu÷u yönünde görüú belirtmektedirler.

Kurumsal Teoride çevre tanımı oldukça geniú ba÷lamlı ele alındı÷ı için iliúkilerin düzey ve niteli÷inin de çeúitlilik gösterdi÷i varsayımı ortaya çıkmaktadır. Belki örgütler yapısal eúde÷erlik nedeniyle birbirlerininkine benzer iliúki a÷larına sahip olabilirler, ancak bu iliúki a÷ında düzey ve nitelik açısından yönetilmeyi bekleyen pek çok iliúkinin oldu÷u da yadsınamaz bir gerçekliktir. Örne÷in, örgütler sadece örgüt içinde ve örgütün teknik çevresindeki aktörlerle de÷il özellikle onların benzeúmesinde rol üstelenen devlet gibi düzenleyici kurum ve kuruluúlarla da iliúki kurmak durumunda kalmaktadırlar. Farklı düzey ve nitelikte iliúki kurabilme ve devam ettirebilme, örgütün sahip oldu÷u

iken toplumsal sektörde böylesi bir sınırlandırıcı úart bulunmamaktadır. økinci ayrım noktası ise örgüt türünde sadece aynı fırsat ve tehditlerle karúı karúıya bulunan birbirlerine rakip örgütler yer alırken toplumsal sektör daha geniú bir kavram olarak karúımıza çıkmakta ve örgütsel performansı etkileyen her aktör, örgüt ve unsuru içermektedir.

sosyal sermayesiyle yakından ilgili oldu÷u kadar yönetici ve çalıúanların sahip oldu÷u a÷ örüntüleriyle de ilgilidir. Özellikle kurum olarak çevre de÷erlendirmesinde bir örgütün yenilikçi faaliyeti için meúruluk kazanma giriúiminde sahip olunan sosyal sermaye ve sosyal a÷ların etkili olması beklenmektedir. Aynı durum ÖET’de de tartıúılmıú ve meúruluk kazanımında iliúkilerin öneminin altı çizilmiútir.

3. Kurumsal Teoride iliúki yönetimi: Scott (1975)’a göre, geleneksel teorilerde rasyonel formel yapı teknik ve iú aktiviteleriyle ilgili karmaúık iliúkisel a÷ların kontrol ve koordinasyonu için oldukça etkin bir araçtır. Piyasa geniú oldu÷unda iliúkisel a÷lar çeúitlilik ve karmaúıklık arz ederler ve örgütler bu durum karúısında daha çok içsel-sınırlı bir alan içinde de olsa iliúkisel ba÷larını yönetmeye çalıúırlar (Meyer ve Rowan,1977).

Bu úekilde bir açıklama, her ne kadar benzer örgütlerde yapısal eúde÷erlik beklense de a÷daki merkezî konum ve ‘betweenness’ (arasındalık) gibi özelliklerin bazı örgütlerin di÷erlerine göre iliúkisel yönetimde avantajlı duruma geçmesini açıklayabilmektedir. Örne÷in, bir meslek grubunun kural koyucu mekanizmasında çalıúan profesyonellerin, ba÷lı bulundukları örgütlerde uygulamaları daha hızlı gündeme alabilmeleri o örgüt için bir avantaj olarak yorumlanmalıdır.

Sonuç olarak Kurumsal Teorinin, bireyüstü analiz seviyesi kullanması, kurumsal alanın büyük oranda örgüt ve bireyler üzerinde belirlenimci etkiye sahip kabul edilmesi ve örgütleri bireysel tercihlerden ba÷ımsız tarihsel ve kültürel ba÷lama yerleúik çıktılar olarak ele alması nedeniyle yöneticileri görece pasif konumlandırdı÷ından bahsetmek mümkün görünmektedir. Ancak söz konusu pasif rol, ÖET’e göre görece daha azdır, çünkü Zucker’in belirtti÷i kurum olarak örgüt algısında yöneticiler kurumsal mitlerin yaratımında ve yayılmasında rol oynamaktadırlar. Yöneticiler stratejiler belirleyerek yenilikler ve bunların baúarısıyla mitler oluútursa da, Goodrick ve Salancik (1996) bunların mevcut biliúsel ve kültürel sistemlerden do÷du÷unu iddia ettiklerinden aktif rol olarak yorumlanmasını imkansız hâle getirmektedirler. Kurumsallaúma süreci dikkate alındı÷ında aynı yöneticinin zaman içinde kendi eylemlerinin kurumsallaúmasıyla daha da pasifleútirildi÷i görülmektedir. Bu úekilde bir açıklama, sosyal a÷ kurulum ve devingenli÷ini açıklamakta sınırlı bir bakıú açısının oldu÷unu da göstermektedir.

“Kurumsal çevre baskısı, mevcut bir örgütü çevreleyen ve onu düzenleyen sosyal davranıú ve iliúki a÷ları tarafından üretilen etkilerce azaltılabilir de÷ildir.” (Meyer ve Rowan, 1977: 341)

Meyer ve Rowan’ın yukarıda yer verilen açıklaması ise Kurumsal Teoride sosyal a÷ların ve iliúki yönetiminin ne denli dıúarıda bırakıldı÷ının bir göstergesi olarak da kabul edilebilir. Çünkü bu ifade sosyal a÷ların hem örgüt hem de birey seviyesinde önemini hiçe saymaktadır.