İstanbul Enstitüsü faaliyette idi ve 1953’ten beri İstanbul’a ve onun fâ- tihine, maddî mânevî mimârisine, ta rih ve coğrafyasına, Anadolu ve Bal kanlar Türkiyesindeki medeniyetimi zin muhassalası saydığı İstanbul’un bütün özelliklerine dair ciddi ve iimî araştırmalar yapan bir müessese idi.
Yahyâ Kemâl’de esâsen bu mü- essesenin fahrî âzâsındandı; Ensti-, tü neşriyâtını büyük alâka ile takibe- der, kıymetli tavsiyelerde bulunur du.Enstitünün İstanbul Türkçesi hakkında giriştiği İlmî faaliyetle de yakından alakalanmış bu hususta fi kirler ve bilgiler vermişti. Şâir İstan bul Türkçesini bilhassa Türkiye Türkçesinin bir muhassalası sayar, İstanbul konuşmasına derin saygı gösterirdi.
İstanbul’da Fâtih Başkurşunlu Medresesinde bu çalışmalarına de vam etmekte olan Fetih Cemiyeti ve İstanbul Enstitüsü Türkçenin bu bü yük şâirinin ölümü üzerine daha ve-
fâtının ilk haftasındaki tolantısında İstanbul Enstitüsüne muvâzi bir
Yahyâ Kemâl Enstitüsü açmağa karar vermişti.
Y
ahyâ Kemâl Enstitüsü, büyük şâirin san’atını, eserlerini, te’- sirlerini, ilmin en yeni metod- îarıyla inceleyerek bir Yahyâ Kemal Külliyatı ve monografisi hazırla mak vazifesini almıştı.Yahyâ Kemâl’i yetiştiren târih!, içtim âi ve estetik (bediî) çevrele ri, m illî ve Avrupâî kültürü, onun hayâtını, hâtıralarını, eserlerini, Şâire âit bütün yazılı ve şifâtıf ve sikaları, modern tenkidin usulle riyle inceleyerek eserlerini topla mak, tahlilini yapmak bir plân ve program dahilinde bunları neşret mek gibi bir vazifeyi üzerine almış bulunuyordu.
Bu Enstitünün ilk kurucu âzâsı- nı Yahyâ Kemal’ i en iyi tanıyan ve memleketin en seçkin ilim adam ları teşkil ediyordu.
Fetih Cemiyeti reisi rahmetli Ek rem Hakkı Ayverdi’nin başkanlığın da bu Enstitünün âzâları arasında şâirin yakın arkadaşları, doktoru Nihad Reşad Berger, edib ve ro mancı Abdülhak Şinasi Hisar, Sa- id Nazif Ozankan, Halis Erglner, Vehbi Eralp gibi güzide şahsiyetler bulunuyordu. Enstitü Müdürlüğü’ne şâirin son zamanlarında hemen hiç yanından ayırmadığı yakın dostu olan kıymetli edebiyat tarihçisi Ni had Sâmi Banarlı’nın getirilmesi ka rarlaştırıldı.
Nihad Sâmi Banarlı son yıllarda Yahyâ Kemâl’le sık sık buluşuyor, ki taplarının neşre hazırlanması husu sunda plânlar tertipliyor, basılması-
Türk Edebiyatı
Aralık/1984
m gerçekleştirmeğe çalışıyordu; hat tâ bu görüşmeler sırasında şâirin “ Hürriyet” gazetesinde her hafta bir şiirini neşretmek suretiyle de işe gi rişmiş oluyordu.
B
öyle bir Enstitünün kurulduğu nu haber alan Yahyâ Kemâl vârisleri, müracaat ederek Enstitü ile işbirliği yapmak teklifinde bulunmuşlardır. Verese ile vârisler arasınoa icâDeden kanunî işler ya pılmış verese kitablarının neşir hakkını Enstitüyü devretmiş (*) ayrıca zâtı eşyâsını evrak-ı metrukesini ki- tablarını, bir müze teşkil etmek üze re Enstitüye devretmişlerdir.
YAHYÂ KEMÂi- MÜZESİ: Bu müze, milletlerin fikir gelişme sinde müzelerin mektepler Kadar te’- sirlı ve faydalı olduğu inancıyla ter tiplenmiştir.
Yahyâ Kemâl’in hayatında bir evi olmadığı için müzede bazı yazıların
da hayâl ettiği Türk evi eşyası yok tur, ancak onu iyi tanımak isteyen leri tatmin edecek hâtıraları, kitapla rı, karalama şeklindeki notları, zâti eşyası ve yıllar yılı Park otelinde üs tünde yazı yazdığı masası ve yasla nıp, Üsküdarı Boğazı seyrettği bir koltuğu vardır. İlk defa Fetih cemi yetinin yerleşmiş bulunduğu Fâtih Başkurşunlu M edresesi ’nde hazır lanmış ve teşhir edilmiş olan müze 1960’dan sonra Fetih cemiyeti ile berâber Çarşıkapı’daki Kara Musta fa Paşa M edresesi'ne nakledilmiş tir; müze ikinci defa burada tertiplen miş ve cemiyet reisi rahmetli Ekrem Hakkı Ayverdi’nin açış konuşmasıyla ikinci defa milletimizin görüşüne su nulmuştur.
YAHYÂ KEMÂL ARŞİVİ;
Enstitü Müdürü Nihad Sâmi Ba- narlı şâir için kurulan bu enstitüde kendisi ile beraber çalışacak kadro yu tamamlayarak çalışmalarına baş lamış, en ufak kağıd parçasını bile değerlendirerek bir de arşiv teşkil et miştir.
ENSTİTÜ NEŞRİYATI:
Enstitü kurulduktan sonra ilk iş olarak, bir Yahyâ Kemâl Enstitüsü Mecmuası çıkarılmasına karar veril miştir. Bu mecmua aziz şâirin hayâ tını, san'atını, fikirlerini eser ve te’- sirlerini bu san’atın hizmet ve değe rini tanıtmak maksadıyla çıkarılacak tı.
1) Yahyâ Kemal Enstitüsü Mec. C.l 1959 C. II 1968
Enstitü mecmuası bütün çalışma larını ilmin en yeni metodlarıyla yap maya gayret edecek Yahyâ Kemal monografisi için vesikalar toplaya cak, dostlarının bu mevzu'daki etüd- lerini neşretmiş ve edecektir.
2) Nihad Sâml Banarlı; Yahyâ Kemâl Yaşarken: 1959
Bu kitapta Nihad Sâmi Banarlı’nın şâirle beraber şiir tahlilleri ve konuş maları yer alır.
3) Nihat Sâmi Banarlı; Yahyâ Kemal'in Hatıraları
Nihad Sâmi bu kitapta şâirin ken disine verdiği el yazısı hâtıraları ile anlattığı şifahi hâtıralarını toplamış tır.
YAHYÂ KEMÂL’İN ESERLERİ: 1) Kendi GökKubbemiz: İlk bas kı 1961
2) Eski Şiirin Rüzgârıyla: İlk bas kı 1962
Bu kitab,şâirin Divan şiirimizin şe kil ve söyleyiş incelikleriyle ve este tiği ile söylediği klasik şiirler kitabı dır. Tarihin eski büyük devirleri, hâ diseleri, duygu ve düşünceler âlemi ni, kendi çağlarının dili ve uslubiyle söylemek Yahyâ Kemâl’in kıymet Ve ehemmiyet verdiği bir san’at anlayı şıdır. Yahyâ Kemâl bu eseri ile millî mazimiz ile zamanımız arasında bir altın köprü kurmuştur. Bu köprü bi zim tarihte en büyük olduğumuz çağlara doğru bir şiiri ve musiki için de, bilgi tefekkür ve iman istikame tinde yürüyerek, kendimizi en İyi gö rebilmemizi sağlamıştır. İleri bir ba tı kültürü ile klasik şiirdensüzülmüş dil ve san’at değerleriyle taşacak ka dar doludur. Şâirin Fransa’da bulun duğu gençlik yıllarında bu san’at an layışı yaygındı. Yahyâ Kemâl’de bu te’sir ile klasik edebiyatımızın içine daldı; dîvan şâirlerini yaşadıkları de vir içinde inceledi. İşte bu kitabdaki şiirler, devirlerinin söylemek istedi ği şiirlerdir. O devrin dili ve uslubiy- le yazılmıştır.
Rubâîler ve Hayyam Rubailerini Türkçe söyleyişler: İlk baskı: 1964
Bu eser isminden de anlaşılacağı gibi iki bölümdür, Rubâî bir tefekkür şiiridir, büyük bir mevzu’u veya bir tefekkür heyecanını dört mısra’a sığ dırmak, onu bir ses ve söz kalıbı ha linde söylemek.... Bizim edebiyâtı- mızda gazel tarzı gibi, rubâî tarzına da büyük hayat hattâ milli bir ruh ve ren şâir Yahyâ Kemâldir. O, isler kendi söylemiş olsun, isler başka dil- dekini Türkçe söyiesin, her şiiri Türk- çenin dil musikisine göıe söylemek için bit ömür boyu çalışmıştır. Yah yâ Kemâl Rubâî tarzını seviyor, bu tarza yeni bir hayat kazanunan ru bailer yazıyordu. Hayyam rubaileri ni okurken dinleniyor ve onları Türk çe söylemekten büyük bir zevk alı yordu. Şairin bu kitabiarının birinci sinde 41 İkincisinde 54 rübâî vardır.
YAHYÂ KEMÂL’ İN NESRİ VE NESİR KİTABLARi: