• Sonuç bulunamadı

kurmuştur /■ "

Belgede Abide adam (sayfa 55-57)

İstanbul Enstitüsü faaliyette idi ve 1953’ten beri İstanbul’a ve onun fâ- tihine, maddî mânevî mimârisine, ta­ rih ve coğrafyasına, Anadolu ve Bal­ kanlar Türkiyesindeki medeniyetimi­ zin muhassalası saydığı İstanbul’un bütün özelliklerine dair ciddi ve iimî araştırmalar yapan bir müessese idi.

Yahyâ Kemâl’de esâsen bu mü- essesenin fahrî âzâsındandı; Ensti-, tü neşriyâtını büyük alâka ile takibe- der, kıymetli tavsiyelerde bulunur­ du.Enstitünün İstanbul Türkçesi hakkında giriştiği İlmî faaliyetle de yakından alakalanmış bu hususta fi­ kirler ve bilgiler vermişti. Şâir İstan­ bul Türkçesini bilhassa Türkiye Türkçesinin bir muhassalası sayar, İstanbul konuşmasına derin saygı gösterirdi.

İstanbul’da Fâtih Başkurşunlu Medresesinde bu çalışmalarına de­ vam etmekte olan Fetih Cemiyeti ve İstanbul Enstitüsü Türkçenin bu bü­ yük şâirinin ölümü üzerine daha ve-

fâtının ilk haftasındaki tolantısında İstanbul Enstitüsüne muvâzi bir

Yahyâ Kemâl Enstitüsü açmağa karar vermişti.

Y

ahyâ Kemâl Enstitüsü, büyük şâirin san’atını, eserlerini, te’- sirlerini, ilmin en yeni metod- îarıyla inceleyerek bir Yahyâ Kemal Külliyatı ve monografisi hazırla­ mak vazifesini almıştı.

Yahyâ Kemâl’i yetiştiren târih!, içtim âi ve estetik (bediî) çevrele­ ri, m illî ve Avrupâî kültürü, onun hayâtını, hâtıralarını, eserlerini, Şâire âit bütün yazılı ve şifâtıf ve­ sikaları, modern tenkidin usulle­ riyle inceleyerek eserlerini topla­ mak, tahlilini yapmak bir plân ve program dahilinde bunları neşret­ mek gibi bir vazifeyi üzerine almış bulunuyordu.

Bu Enstitünün ilk kurucu âzâsı- nı Yahyâ Kemal’ i en iyi tanıyan ve memleketin en seçkin ilim adam­ ları teşkil ediyordu.

Fetih Cemiyeti reisi rahmetli Ek­ rem Hakkı Ayverdi’nin başkanlığın­ da bu Enstitünün âzâları arasında şâirin yakın arkadaşları, doktoru Nihad Reşad Berger, edib ve ro­ mancı Abdülhak Şinasi Hisar, Sa- id Nazif Ozankan, Halis Erglner, Vehbi Eralp gibi güzide şahsiyetler bulunuyordu. Enstitü Müdürlüğü’ne şâirin son zamanlarında hemen hiç yanından ayırmadığı yakın dostu olan kıymetli edebiyat tarihçisi Ni­ had Sâmi Banarlı’nın getirilmesi ka­ rarlaştırıldı.

Nihad Sâmi Banarlı son yıllarda Yahyâ Kemâl’le sık sık buluşuyor, ki­ taplarının neşre hazırlanması husu­ sunda plânlar tertipliyor, basılması-

Türk Edebiyatı

Aralık/1984

m gerçekleştirmeğe çalışıyordu; hat­ tâ bu görüşmeler sırasında şâirin “ Hürriyet” gazetesinde her hafta bir şiirini neşretmek suretiyle de işe gi­ rişmiş oluyordu.

B

öyle bir Enstitünün kurulduğu­ nu haber alan Yahyâ Kemâl vârisleri, müracaat ederek Enstitü ile işbirliği yapmak teklifinde bulunmuşlardır. Verese ile vârisler arasınoa icâDeden kanunî işler ya­ pılmış verese kitablarının neşir hak­

kını Enstitüyü devretmiş (*) ayrıca zâtı eşyâsını evrak-ı metrukesini ki- tablarını, bir müze teşkil etmek üze­ re Enstitüye devretmişlerdir.

YAHYÂ KEMÂi- MÜZESİ: Bu müze, milletlerin fikir gelişme­ sinde müzelerin mektepler Kadar te’- sirlı ve faydalı olduğu inancıyla ter­ tiplenmiştir.

Yahyâ Kemâl’in hayatında bir evi olmadığı için müzede bazı yazıların­

da hayâl ettiği Türk evi eşyası yok­ tur, ancak onu iyi tanımak isteyen­ leri tatmin edecek hâtıraları, kitapla­ rı, karalama şeklindeki notları, zâti eşyası ve yıllar yılı Park otelinde üs­ tünde yazı yazdığı masası ve yasla­ nıp, Üsküdarı Boğazı seyrettği bir koltuğu vardır. İlk defa Fetih cemi­ yetinin yerleşmiş bulunduğu Fâtih Başkurşunlu M edresesi ’nde hazır­ lanmış ve teşhir edilmiş olan müze 1960’dan sonra Fetih cemiyeti ile berâber Çarşıkapı’daki Kara Musta­ fa Paşa M edresesi'ne nakledilmiş­ tir; müze ikinci defa burada tertiplen­ miş ve cemiyet reisi rahmetli Ekrem Hakkı Ayverdi’nin açış konuşmasıyla ikinci defa milletimizin görüşüne su­ nulmuştur.

YAHYÂ KEMÂL ARŞİVİ;

Enstitü Müdürü Nihad Sâmi Ba- narlı şâir için kurulan bu enstitüde kendisi ile beraber çalışacak kadro­ yu tamamlayarak çalışmalarına baş­ lamış, en ufak kağıd parçasını bile değerlendirerek bir de arşiv teşkil et­ miştir.

ENSTİTÜ NEŞRİYATI:

Enstitü kurulduktan sonra ilk iş olarak, bir Yahyâ Kemâl Enstitüsü Mecmuası çıkarılmasına karar veril­ miştir. Bu mecmua aziz şâirin hayâ­ tını, san'atını, fikirlerini eser ve te’- sirlerini bu san’atın hizmet ve değe­ rini tanıtmak maksadıyla çıkarılacak­ tı.

1) Yahyâ Kemal Enstitüsü Mec. C.l 1959 C. II 1968

Enstitü mecmuası bütün çalışma­ larını ilmin en yeni metodlarıyla yap­ maya gayret edecek Yahyâ Kemal monografisi için vesikalar toplaya­ cak, dostlarının bu mevzu'daki etüd- lerini neşretmiş ve edecektir.

2) Nihad Sâml Banarlı; Yahyâ Kemâl Yaşarken: 1959

Bu kitapta Nihad Sâmi Banarlı’nın şâirle beraber şiir tahlilleri ve konuş­ maları yer alır.

3) Nihat Sâmi Banarlı; Yahyâ Kemal'in Hatıraları

Nihad Sâmi bu kitapta şâirin ken­ disine verdiği el yazısı hâtıraları ile anlattığı şifahi hâtıralarını toplamış­ tır.

YAHYÂ KEMÂL’İN ESERLERİ: 1) Kendi GökKubbemiz: İlk bas­ kı 1961

2) Eski Şiirin Rüzgârıyla: İlk bas­ kı 1962

Bu kitab,şâirin Divan şiirimizin şe­ kil ve söyleyiş incelikleriyle ve este­ tiği ile söylediği klasik şiirler kitabı­ dır. Tarihin eski büyük devirleri, hâ­ diseleri, duygu ve düşünceler âlemi­ ni, kendi çağlarının dili ve uslubiyle söylemek Yahyâ Kemâl’in kıymet Ve ehemmiyet verdiği bir san’at anlayı­ şıdır. Yahyâ Kemâl bu eseri ile millî mazimiz ile zamanımız arasında bir altın köprü kurmuştur. Bu köprü bi­ zim tarihte en büyük olduğumuz çağlara doğru bir şiiri ve musiki için­ de, bilgi tefekkür ve iman istikame­ tinde yürüyerek, kendimizi en İyi gö­ rebilmemizi sağlamıştır. İleri bir ba­ tı kültürü ile klasik şiirdensüzülmüş dil ve san’at değerleriyle taşacak ka­ dar doludur. Şâirin Fransa’da bulun­ duğu gençlik yıllarında bu san’at an­ layışı yaygındı. Yahyâ Kemâl’de bu te’sir ile klasik edebiyatımızın içine daldı; dîvan şâirlerini yaşadıkları de­ vir içinde inceledi. İşte bu kitabdaki şiirler, devirlerinin söylemek istedi­ ği şiirlerdir. O devrin dili ve uslubiy- le yazılmıştır.

Rubâîler ve Hayyam Rubailerini Türkçe söyleyişler: İlk baskı: 1964

Bu eser isminden de anlaşılacağı gibi iki bölümdür, Rubâî bir tefekkür şiiridir, büyük bir mevzu’u veya bir tefekkür heyecanını dört mısra’a sığ­ dırmak, onu bir ses ve söz kalıbı ha­ linde söylemek.... Bizim edebiyâtı- mızda gazel tarzı gibi, rubâî tarzına da büyük hayat hattâ milli bir ruh ve­ ren şâir Yahyâ Kemâldir. O, isler kendi söylemiş olsun, isler başka dil- dekini Türkçe söyiesin, her şiiri Türk- çenin dil musikisine göıe söylemek için bit ömür boyu çalışmıştır. Yah­ yâ Kemâl Rubâî tarzını seviyor, bu tarza yeni bir hayat kazanunan ru­ bailer yazıyordu. Hayyam rubaileri­ ni okurken dinleniyor ve onları Türk­ çe söylemekten büyük bir zevk alı­ yordu. Şairin bu kitabiarının birinci­ sinde 41 İkincisinde 54 rübâî vardır.

YAHYÂ KEMÂL’ İN NESRİ VE NESİR KİTABLARi:

Y

ahyâ Kemâl sâdece büyük bir şair değil, aynı zamanda eşsiz bir fikir ve kültür hâzine­ sidir. O, bizim edebiyâıımızı yalnız şi­ iri ile aegii, aynı zamanaa milliyeti­ mizin en sağlam temellerini meyda-

"Yunan politika

oyunlarıyla

harbi nasıl kendi

lehine çevirmek

Belgede Abide adam (sayfa 55-57)

Benzer Belgeler