• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAK DİNİ KUR’ÂN DİLİ’NDE KUR’ÂN İLİMLERİ

3.1. Ulûmu’l-Kur’ân’la İlgili Bazı Konu ve Kavramlar

3.1.3. Kur’ân’ın Tarifi ve İsimleri

Kur’ân lafzının lügat manasının tespit edilmesi, öncelikle kelimenin başka bir kökten türemiş olup olmadığına ve türemiş bir lafız ise hangi kökten türediğine bağlıdır. Kelimenin müştak olduğunu iddia edenler olduğu gibi bu kelimenin alem bir isim olduğunu iddia edenlerde mevcuttur.221 Kelimenin kökeni ile alakalı farklı görüşler bulunduğu gibi, tanımıyla alakalı da birçok farklı görüş ortaya konmuştur. Kelimenin kökeni ile alakalı kabul edilen en yaygın görüş, “Kur’ân” kelimesinin اﺮﻗ kökünden türemiş ve “fu’lân” vezninde mastar olarak okunan şey anlamına gelmesidir.222 Yapılan tanımların hepsinde de, Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğu, melek tarafından peygamber efendimize vahiy yoluyla iletildiği, Kur’ân’ın tilavet etmenin ibadet olduğu vahyin tedricen efendimize nâzil olduğu gibi özellikler ortaya çıkmaktadır.223

Elmalılı Hamdi Yazır Kur’ân’ın tarifini şöyle yapmıştır: “Allah Teâlâ tarafından Rasûli kibriyası peygamber Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi vesellem efendimiz hazretlerine Arabî olarak indirilip bize tevâtüren naklolunan ve mushafta yazılı olan

220 Elmalılı, V/4584.

221 Bu görüşlerin toplu değerlendirmesi için bkz. Turgut, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, 75-76; Demirci,

Tefsir Usûlü ve Tarihi, 33-34; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 31-32; ayrıca krş., Suyûti, el-İtkân, I/52;

Zerkeşî, el-Burhân, I/278; Zerkânî, el-Menâhil, I/7.

222 Yıldırım, Kur’ân-ı Kerîm ve Kur’ân İlimlerine Giriş, 37.

223 Bu görüşlerin toplu değerlendirmesi için bkz., Turgut, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, 76-77; Demirci,

Tefsir Usûlü ve Tarihi, 35; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 33-34; ayrıca krş., Zerkeşî, el-Burhân, I/273;

kitabı mübinin ismidir.”224 Kur’ân’ın lügatte, “gufrân” vezninde kıraat manasına gelen bir mastar olduğunu belirtmiştir.225

Peygamber efendimizin bütün milletlere hidâyet olarak gönderilmesine karşılık Kur’ân’ın Arapça nâzil olmasını şaşkınlıkla karşılayanlara226 cevap olarak “ve biz her gönderdiğimiz Resûlü ancak bulunduğu kavmin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin…”227 âyetini delil göstermektedir. Bu âyeti tefsir ederken Kur’ân’ın peygamber efendimizin kendi milletinin dilinde gönderilmesi gerektiğini, efendimizin mesajını öncelikle kendi milletine tebliğ ve tebyin etmesi gerektiğini bunun için de Kur’ân’ın Arapça nâzil olduğunu belirtmiştir.228 Kur’ân’ın Arapça olması konusunda ilgili âyetleri tefsir ederken konu hakkında genişçe bilgiler vermiştir.229

3.1.3.2. Kur’ân’ın İsimleri

Kur’ân’ın, Kur’ân ismi dışında birçok ismi ve onu tarf eden birçok sıfatı bulunmaktadır. Elmalılı bu isimlerden birkaçını tefsirinin mukaddimesinde açıklamıştır.

1- el-Kitâb: Elmalılı, Bakara sûresinin 1. âyetini tefsir ederken “el-Kitâb” kelimesinin Kur’ân için kullanıldığını, okunan şeylerin tümüne birden kitap denmekle birlikte Kelâmullah olan Kitâb Kur’ân’ın kendisidir demektedir.230

“‘Doğrusu Biz sana, sorumluluğu ağır bir söz vahyedeceğiz.’231 âyeti ile vaad edilen o ağır ve büyük Allah kelâmı ki, ondan sonra ‘el-Kitâb’ denilince Allah’ın yalnız bu kitabı anlaşılacak ve bunun yanında diğerlerine kitap denilmesi caiz olmayacaktır. Bunun içindir ki Müslümanlar arasında kitap denilince ancak Kur’ân anlaşılır. Hatta Peygamberin hadislerine bile kitap denilmez de sünnet denilir. Şu halde burada kitabın tanıtılması şu olur: Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s..) Efendimize indirilmiş olup her bir sûresi i’câz ifade eden ve ondan bize tevatür yoluyla nakledilmiş ve o şekilde mushaflarda yazılı bulunan beliğ (düzgün ve sanatlı) nazım ki hem tamamına, hem bir kısmına denilir. Yani bütünü ve hepsi arasında ortaktır. Şeriata (ıstılah) göre bu şekilde tarif edilmiş olan kitap, asıl lügatte ve (ketb ve kitâbet) gibi bir ekleme ve toplama mânâsını kapsamış olarak,

224 Elmalılı, Mukaddime, I/20-21; I/644.

225 Elmalılı, Mukaddime, I/20.

226 Fussilet, 41/44.

227 İbrahim, 14/4.

228 Elmalılı, Mukaddime, I/12-29; V/3012; VI/4211.

229 Elmalılı, IV/2843-2844; IV/2995-2997; V/3123-3126; V/3319 vd.

230 Elmalılı, I/162.

harfleri birbirine eklemek yani yazmak mânâsına mastar iken örfte mektup (yazılmış) mânâsına isim olmuştur.”232

2- el-Furkân: Elmalılı, ‘Furkân’ kelimesinin manasını ‘ayırmak’ olarak belirttikten sonra, Kur’ân’ın hak ile batılı, helal ile haramı birbirinden ayırmasından dolayı bir isminin de Furkân olduğunu belirmiştir.233 “ve bir vakit Musa’ya o kitab’ı ve Furkân’ı verdik, gerekti ki doğru yola gidecektiniz”234 âyetinin tefsirinde de; “Aslında iki şey arasını kat’iyyen fasledip ayırmak demektir. Hakkı, nâhakkı, küfr-ü imanı, helâl-ü haramı, niza-ü da’vayı kat’eden, ayıran her şeye de Furkân denilir ve bu mana iledir ki Kur’ân’ın lakab-ı mahsusu olmuştur.”235 diyerek Furkân’ın manasını açıklamıştır. 3- el-Hüdâ: Bu kelime çeşitli âyetlerde Kur’ân’ı Kerîm için kullanılmıştır.236 Yazır, Kur’ân’ın bu ismi hakkında açıklama yaparken “Esasen hidâyet etmek manasındadır. Hidâyet almak manasına da gelir, sonra hidâyet eden rehbere ve hidâyet olunan doğru yol manasına da ıtlak olunur.”237 demektedir. Ayrıca Elmalılı Kur’ân’ın bu ismini ilgili âyetlerin tefsirini yaparken de zikretmiştir.238

4- ez-Zikr: Elmalılı “zikr” kelimesinin lügat manasını “dil, kalp ya da lisan ile anmak” olarak belirtmiştir. İnsanın kazandığı şeyi anlamasını ve muhafaza etmesini onu anmasına bağlayarak “zikr” kelimesini “hıfz” ile müradif kabul etmektedir. Zikrin manalarını bu şekilde açıkladıktan sonra “bir de zikir din ve şeriatı tafsil ve ahkâmı milleti vaz’ eden semavi kitaplara denir.”239 demektedir.

ُﻦْﺤَﻧ ﺎﱠﻧِإ

َنﻮُﻈِﻓﺎَﺤَﻟ ُﻪَﻟ ﺎﱠﻧِإَو َﺮْآﱢﺬﻟا ﺎَﻨْﻟﱠﺰَﻧ “Hiç şüphe yok ki, Kur’ân’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.”240 ve َﻚِﻣْﻮَﻘِﻟَو َﻚﱠﻟ ٌﺮْآِﺬَﻟ ُﻪﱠﻧِإَو “Doğrusu o Kur’ân, senin için de, kavmin için de bir öğüttür.”241 âyetlerini tefsir ederken buradaki “zikr” kelimesinden kastın Kur’ân olduğunu belirtmiştir.242

232 Elmalılı, I/162.

233 Elmalılı, Mukaddime, I/21.

234 Bakara, 2/53.

235 Elmalılı, I/353; IV/2392.

236 Bakara, 2/2, 185; Yûnus, 10/57.

237 Elmalılı, Mukaddime, I/22

238 Elmalılı, I/166-168, 645.

239 Elmalılı, Mukaddime, I/22.

240 Hicr, 15/9.

241 Zuhruf, 43/44.

5- en-Nûr: Elmalılı Kur’ân’ın isimlerinin birinin de “Nûr” olduğunu ifade etmektedir. ُﻪَﻌَﻣ َلِﺰﻧُأ َيِﺬﱠﻟا َرﻮﱡﻨﻟا اﻮُﻌَﺒﱠﺗاَو “… onunla birlikte gönderilen nûr’a (Kur’ân’a)uyanlar varya işte kurtuluşa erenler onlardır.”243 âyetini tefsir ederken; “onunla beraber indirilmiş bulunan nura tabi olup arkasından gidenler yani, hem onun nübüvvetiyle beraber getirdiği nur-i Kur’ân’a hem sünnet ve siretine, emr-ü nehyine cidden mutavaat edip arkasından giden ve bu evsaf ona sahihan eshab-u etba olanlar, ancak onlar felahkarlardır.”244 diyerek buradaki “nûr” kelimesini Kur’ân’ın adı olarak belirtmiştir.