• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAK DİNİ KUR’ÂN DİLİ’NDE KUR’ÂN İLİMLERİ

3.2. Ulûmu’l-Kur’ân’ın Temel Konuları

3.2.19. Kıraatler Meselesi

Sözlükte okumak anlamına gelen kıraat kelimesi, terim olarak herhangi bir kelime üzerinde med, kasr, hareke, sükun, nokta ve i’rab bakımından meydana gelen değişiklikler demektir.666 Kıraatler mütevatir, meşhur, ahad ve şaz şeklinde isimlendirilmektedir. Kıraatin sahih olabilmesi için, sahih bir senedle peygamber efendimize ulaşmış olması, Arap dilinin gramer yapısına aykırı olmaması, kitabet bakımından Hz. Osman’a nispet edilen Mushaflara aykırı olmaması gerekir.667

Kıraat ilminde kelimelerin okunuşları incelenmektedir. Böylelikle kelime telaffuzlarında hata, tahrip ve tağyir ihtimalleri ortadan kaldırılmış olur. Bunun yanında kıraat imamların okuyuş biçimleri öğrenilir, Kur’ân’ın farklı okunuş şekilleri hakkında da bilgi sahibi olunur. Bu ilmin ihmal edilmesi durumunda farklı kıraatlerin neden olduğu farklı anlamlar ve buna dayalı farklı fıkhî hükümlerin dayanakları ortadan kalkmış olur.668

664 Zümer, 39/23.

665 Elmalılı, IX/6348-6349.

666 Suyûtî, el-İtkân, I/210; Zerkânî, el-Menâhil, I/410.

667 Zerkeşî, el-Burhân, I/318; Suyûtî, el-Burhân, I/210; Zerkânî, el-Menâhil, I/418.

668 Zerkeşî, el-Burhân, I/318; Turgut, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, 126; Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, 77-78; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 105; Çetin, Abdurrahman, Kur’ân İlimleri ve Kur’ân- Kerîm Tarihi, Dergah yy., İstanbul 1982, 250-251.

Kıraat Ulûmu’l-Kur’ân’ın önemli alt başlıklarından biridir. Elmalılı kıraat ilmini harflerin telaffuz keyfiyeti olarak tanımlamış ve tecvidin de bunun içinde olduğunu belirtmiştir. Yazır’a göre kıraat ya kelimenin harflerinin özellikleriyle ilgilidir veya harflerin şekilleriyle yani harekeli ve sakin olmalarıyla ilgilidir. Kelimenin harflerinin özellileriyle ilgili olanlar: ِﻚِﻟﺎَﻣ - ِﻚِِﻠَﻣ; ﺎَﻤُﻬَﻟازَﺄَﻓ -ﺎَﻤُﻬّﻟَزَﺎَﻓ gibi. Harflerin şekilleriyle ilgili olanlar ise malum meçhul ُفِﺮْﻌُﺗ-ُفَﺮْﻌُﺗ gibi; harekeler ile ilgili olanlardır: ْﻢُﻜِﻠُﺟْرَأ-ْﻢُﻜَﻠُﺟْرَأ gibi.669

Harflerin özündeki farklılıklardan bahseden Yazır, bunun örneklerinin çok az olduğunu belirterek bunları tefsirinde gösterdiğini ﺎَﻬَﺘْﺤَﺗ yerine ﺎَﻬِﺘْﺤَﺗ ْﻦِﻣ; َﻮُه yerine de gibi َﻮُه َو çok az olduğunu söylemiştir. Kur’ân’ın yazısı, harekeleri göz önünde bulundurmadan aslında mütevatir olan kıraatlerin hepsine mümkün olduğu kadar uygun şekilde yazıldığını söyleyen Yazır bu ilimde tevatürün şart olduğunu belirtmiştir.670 Hareke ve sükun ile ilgili farkları kıraati aşere’den örneklerle baştan birkaç surede gösterdiğini açıklayan Elmalılı “daha sonraki surelerde yalnız önemli mana farklılıklarını göstermekle yetindik. Okuma farklarıyla ilgili olanlara da bir iki yerde işaret ettiğimiz olmuştur. Mushaflarımız mütevatir yedi kıraatten Kufe Asım kıraati ve Hafs rivâyeti üzere harekelenmiştir.”671 diyerek kıraatle ilgili temel bilgileri aktarmıştır.

Kur’ân’ın ilk suresindeki kıraat farklılığına geniş bir yer ayırmıştır. Fatiha suresindeki ﻳﱢﺪﻟا ِمْﻮَﻳ ِﻚِﻟﺎَﻣ

ِﻦ “O din gününün maliki” âyetinin tefsirinde kıraat başlığı altında şu bilgileri vermiştir:

“Burada iki farklı kıraat vardır. On kıraat imamından Nafî, İbn Kesir, Ebu Amr, İbn Âmir, Hamza ve Ebû Cafer kıraatlerinde elifsiz olarak ِﻚِِﻠَﻣ okunur. Âsım, Kisai, Yakub, Halef-i Aşir kıraatlerinde de elifli olarak ِﻚِﻟﺎَﻣ okunur ki bizim kıraatimiz de budur. Birincisi mimin ötresi ile mülk masdarından sıfat-ı müşebbehe, incisi ise mimin esresi ile “milk” masdarından ism-i fâil kipidir. Bu kelimeler, kuvvet manası ile ilgilidir. İlki her şeyden önce ve bizzat insanların canları üzerinde tasarruf, diğeri ise her şeyden önce ve bizzat malların kendisi ve faydaları üzerinde tasarruf kuvvetidir.672

Yazır bakara suresindeki ﺎَﻬْﻨَﻋ ُنﺎَﻄْﻴﱠﺸﻟا ﺎَﻤُﻬﱠﻟَزَﺄَﻓ “Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı”673 âyetini tefsir ederken âyetteki kıraat farklılığına değinmiş âyetin Hamza

669 Elmalılı, Mukaddime, I/29.

670 Elmalılı, Mukaddime, I/29.

671 Elmalılı, Mukaddime, I/29.

672 Elmalılı, I/9192.

kıraatinde ﺎَﻤُﻬَﻟازَﺄَﻓ okunduğunu ifade etmiştir. İlkinin “zelle” fiilinin if’âli olarak “izlâl”‘den; ikincisi “izâle”‘den olduğunu ve bu şekilde mananın, “şeytan o ikisinin ayaklarını kaydırdı veya şeytan ikisini de cennetten kaydırdı” olduğunu açıklamıştır.674 Yazır kıraatleri zikrettikten sonra bazen ilerde geleceği üzere kıraat hakkında tercihini ortaya koymuş, bazı durumlarda da herhangi bir tercih yapmadan sadece farklı kıraatlere göre mananın değişmesini örneklendirmiştir.

Kur’ân’da kıraat farklılıklarının manaya ve âyetten çıkarılacak hükme etki etmesi konusundaki örneklerden biri Mâide suresindeki:

ْﻤُﻗ اَذِإ ْاﻮُﻨَﻣﺁ َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ ْاﻮُﻠِﺴْﻏﺎﻓ ِةﻼﱠﺼﻟا ﻰَﻟِإ ْﻢُﺘ

ْﻢُﻜِﺳوُؤُﺮِﺑ ْاﻮُﺤَﺴْﻣاَو ِﻖِﻓاَﺮَﻤْﻟا ﻰَﻟِإ ْﻢُﻜَﻳِﺪْﻳَأَو ْﻢُﻜَهﻮُﺟُو ﻰَﻟِإ ْﻢُﻜَﻠُﺟْرَأَو

ِﻦﻴَﺒْﻌَﻜْﻟا “Ey iman edenler, namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin. İki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın.”675 âyetidir. Nu âyet hakkında Yazır şu açıklamalarda bulunmuştur:

“Bu âyette geçen “ercüleküm” ibaresi, İbn Kesir, Ebu Amr ve Âsım’dan Ebu Bekir Şu’be, Hamze, Ebu Cafer ve Halef’ül Âşîr kıraatlerinde lam cer ile esre şeklinde, Nâfi, İbn Âmir, Âsım’dan Hafs, Kisaî, Yakub kıraatlerinde nasb ile üstün şeklinde okunur. Nasb ayaklarını, yüz ve el gibi bağlanmasında, cer de meshedin hükmüne bağlanmasında açıktır. Bu iki farklı kıraat, bir mezhep ihtilafını ortaya çıkarmıştır.”676

Âyeti “ercüliküm” rivâyetiyle okuyup ayakların mesh edilmesini savunanlara karşı Yazır, şu yorumu yaparak ayakların yıkanması gerektiğini vurgulamıştır.

“Burada ancak şu kadar söyleyelim ki, çıplak ayakla meshetmeyi caiz görmek, âyetin sonunda “sizi temizlemek istiyor” diye açıklanan temizlik hikmetine kesin olarak aykırı bulunduğu, hele yıkanmamış kirli ayaklarla camilere girmenin normal temizlik ile uyuşmasının mümkün olmadığı ortadadır. Nitekim ayaklarını güzelce yıkamamış ve ökçelerinde biraz kuruluk kalmış olanlar hakkında, Rasulullah “Vay şu ökçelerin ateşten haline!” buyurmuş ve tekrar yıkanmasını emretmiştir.”677

Buradan da anlaşılacağı gibi Elmalılı sadece farklı kıraatlere temas etmekle kalmamış aynı zamanda farklı kıraatlerden kendi mezhebine uygun olanı da tercih etmiştir.

674 Elmalılı, II/324.

675 Mâide, 5/6.

676 Elmalılı, III/1584.