• Sonuç bulunamadı

2.4. Amblem (Logo)

2.4.6. Amblem değerlendirme kriterleri

2.4.6.8. Kullanılan sembollerin gösterileni, anlamı yansıtabilirliği

Grafik tasarım semboller sanatıdır. Amblemler ise bunun en güzel örneği ve kurumun kimliğini yansıtan bir sembol olarak da ifade edilebilir. Sembol, bir kavramı temsil eden somut bir şekil, bir nesne, bir işaret, bir söz ya da bir hareket olarak da tanımlanabilir.

Amblem; tanıtma işareti, soyut bir kavramı somutlaştırma ve özellikle toplumları tanımlama işlevi görür. Bu ilişki içinde belli amaçlarla kullanıldıkları için semboller de amblem olabilirler (Taşçı, 1985, s.5).

Semboller Cassirer’e (1957, s.56) göre, “öylesine yaşamla ilgili bir anlam taşırlar ki insan zihninin imgelere gereksinme duyan bir zihin olduğunu söylemek gerekir”.

Livingston (1994, s.187) ise sembolü; “bir aktivite, fikir ya da objeyi tanıtan tasarlanmış harf ya da simge” olarak tanımlanmış, “sembollerin soyut ya da resimsel olabileceğinin ve kültürel, sosyal, politik ve ticari bir bağlamda da kullanılabileceğinin” altını çizmiştir.

Bir kimliğin şekille ifadesi olan semboller, aynı zamanda onun insan belleğinde oluşturduğu görüntülerin tamamıdır. İnsanlık tarihi boyunca sembolün, grafik alanında ise amblemin ayrı bir önemi vardır. Çevremizi kuşatan sembollerin iletişimi kolaylaştıran ve algılamayı sağlayan önemli elemanlar olduğunu söylemek mümkündür.

Uçar (2004, s.92), “grafik tasarım ve tasarımcının kökenlerini, hissettiklerini, korkularını, mesaj ve beklentilerini çizimle anlatmaya çalışan ilkel insana kadar uzandığını söylemiş, bu iletişim boyutunu keşfeden insanın, sembolik yapıyı keşfettiğini ve bu yapının gösterdiğinden çok şey ifade edebildiğini öğrendiğini” söylemiştir.

Detaylardan arındırılmış ve sadeleştirilmiş bu görsel iletişim örnekleri, pek çok toplumda dolaylı iletişim öğeleri olarak etkin şekilde kullanılmıştır. Görsel iletişimde ise bu tür mesajların, kalıcılık özelliği sayesinde tarihi bir belge olarak da kullanıldığı söylenebilir.

Sembollerin kapalı, izleyenin niteliklerine, bilgi ve kültürüne, deneyimlerine ve algı gücüne göre şekillenen bir yapısı vardır. Ayrıca semboller, evrensel anlam ve algı boyutlarına sahip bir iletişim biçimidir. Sembollerin iletişim hızının, diğer tür iletişim biçimlerine, örneğin yazılı iletişime göre son derece hızlı olduğunu söylemek mümkündür.

Uçar (2004, s.31-32), yine grafik tasarımın sembollerle ilişkisi konusunda şunları söylemektedir:

“Grafik tasarım da bir bakıma semboller sanatıdır. Grafik tasarımcısı bu dalın özünde yer alan kısa sürede yoğun ve kavramsal bir iletiyi iletme işlevini görsel bir yapıda tasarlarken sembolik yaklaşımlardan faydalanır… Çoğu zaman sembolleşmiş nesneler, stilize edilip sadeleştirilerek kullanılır. Bu detaylardan

arındırma süreci biçim oluşturma aşamasında gerek kavramın aktarılması, gerekse kullanım açısından kolaylık sağlar. Günümüze ulaşan çoğu soyut sembol, başlangıçta resimsel bir biçime sahip çizimlerin stilizasyonunun ve zaman süzgecinden geçmiş bir arındırmanın sonucudur. Göz hafızasının da sadeleştirilmiş biçim ve formları daha kolay algılayabildiği ve daha kolay hatırlayabildiği ise, bilimsel ve fizyolojik bir gerçektir”.

Amblem tasarımında da yukarıda bahsedilen soyutlaştırılmış görsel nesnelerden yani sembollerden sıkça yararlanılmaktadır. Amblemlerde kullanılan sembollerin gösterileni, anlamı yansıtabilirliği noktasında, amblem tasarımında dikkat edilmesi gereken önemli bir konu olduğu söylenebilir.

2.4.6.9. Renk kullanımı

Renk fiziksel bir oluşumdur ve ışık ile birlikte var olur. Önemli bir tasarım öğesi olduğu gibi, aynı zamanda sembolik bir değeri de vardır. Tek başına renk mesaj verebilir, davranışları yönlendirebilir, insan fizyolojisi üzerinde etkiye sahiptir. Bu fizyolojik etki rengin bir sembol olarak oluşumu ve kullanımında etkin olur (Uçar, 2004, s.45).

Grafik tasarımcının rengi doğru ve etkili kullanabilmesi için rengin algılanma prensiplerini, göz ve beyinde gerçekleşen süreçleri ve temel renk teorisini bilmesi gerekmektedir. Tasarım elemanı olarak renk, grafik tasarım ilkelerinin üstünde bir etkiye sahiptir. Renk, bir elemanın vurgulanması için, hiyerarşi oluşturmak için vs. kullanılabilir.

Becer (1999, s.60); grafik tasarımcının renk seçiminde; rengin kültürel çağrışımını, hedef kitlenin renk tercihini, firma ya da ürünün karakterini ve tasarımdaki yaklaşım biçimini dikkate alması gerektiğini söylemiştir.

Rengin, tanıtımı yapılan ürüne kişilik kazandırdığını söylemek mümkündür. Bu sebeple kimlik yaratmada önemli bir rol üstlenen amblemler için, renk kullanımının doğru olması amblemin bu işlevini yerine getirmesine yardımcı olduğu söylenebilir.

Uçar (2004, s.45); tasarımda rengin önemi ile ilgili olarak şunları söylemektedir:

“Grafik tasarımcı kavramsal çözüm, tipografi, kompozisyon gibi pek çok sorun ile başa çıkmaya çalışırken bir yandan da renk öğesini tasarımının bir elemanı olarak oluşturmak durumundadır. Renk aynı zamanda bir tasarım öğesidir, renk ve ton değerleri sayesinde biçimleri, tipografiyi, ön planı görünür kılar veya arka plana iteriz. Renk görsel hiyerarşiyi organize etmek aşamasında önemli bir etmendir. Renk konusu içinde renklerin tek başlarına analizinin yanı sıra birbirleri ile ilişkileri de değerlendirilmelidir”.

Kurumsal kimlik tasarımında amblem tasarımından önce, firmanın karakterine uygun renklerin belirlenmesi, ayrıca bir tasarım içinde kullanılan renklerin de birbiriyle uyumlu olması gerekmektedir.

2.4.6.10. Büyültme ve küçültmelerde değer kaybetmemesi

Bir amblemin farklı büyüklüklerde basılabileceği düşünülerek, detay kaybetmeyecek biçimde tasarlanması önemli bir ilkedir.

Becer’e (1999) göre simge, kamyon tentesinden kartvizit ve rozete kadar birçok değişik yüzey ve boyutta “okunabilir” olmalıdır.

Buna göre; bir amblemin farklı amaçlar için kullanılacağı göz önüne alınarak, büyültme ve küçültmelerde değer kaybetmeyecek şekilde tasarlanması gerektiği söylenilebilir.

2.4.6.11. Her türlü yüzeye, malzemeye basılabilir nitelikte olması

Tepecik’e göre (2002); tasarlanan amblemin değişik amaçlar için kullanılacağı düşünülmelidir, çünkü bir kuruma hazırlanan amblemin, tasarıma dönüşmesiyle birlikte, mesaj alışverişi başlamış olur. Yazışma kağıtlarından, yaka rozetlerine, elde taşınan ambalajlardan, kent sokaklarındaki tabelalarla kadar her yerde kullanılmaya başlanacaktır.

Buna göre, bir amblemin her türlü yüzeye ve malzemeye basılabilecek nitelikte tasarlanması gerektiği söylenebilir.

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Yurt içinde yapılan doktora tezlerinde konu ile yakından ilgili bir araştırmaya rastlanmamıştır.

Konu ile doğrudan ilgili olmamasına rağmen 1998 yılında Marmara Üniversitesi Grafik Eğitimi Anasanat dalında Özgür Keskin Karaalan’ın “Türkiye İller Amblemi” isimli yüksek lisans tezi bulunmaktadır. İl amblemlerinin amacına uygun yapılamadığını ve kendisinden beklenen anlatımı, mesajı veremediğini, amblemlerin profesyonel kişilerce oluşturulmadığını öne süren tezde betimleme yöntemi kullanılmıştır. Tezde amblemleri tasarlayan kişi, tarihi, yapılma ortamı ve amblemin içeriği, sembollerin anlamları ile birlikte incelenmiştir. Bu tez sonunda ülkemizin doğal güzelliklerinin ambleme aktarılmadığı, amblemde grafiksel özelliklerin bulundurulmadığı, renk, biçim ve kompozisyon sorunlarının amblemleri amacından uzaklaştırdığı, il amblemlerini çizen kişilerin alanlarında uzman olmadığı sonuç olarak belirtilmiştir. Araştırmacı; “il amblemlerinin yarışma sonucu, profesyonellerden oluşan bir kurul tarafından seçilmesi gerektiğini, ilin tüm özelliklerinin incelenmesi ve bunu en iyi yansıtacak figürlerin kullanılması gerektiğini, yalın bir anlatımı olması gerektiğini ve amblemin resimsel değil, grafiksel olarak yapılması gerektiğini” önermiştir. Aynı maddeleri üniversite amblemleri için önermek mümkündür.

Marmara Üniversitesi’nde “Ulusal Banka Amblem ve Logotype Tasarımları” konulu bir yüksek lisans tezi de Zehra Çukucu tarafından, 2002 yılında yazılmıştır. Araştırmacı günlük hayatımızda her an karşımıza çıkan bankaların amblemlerinin tasarımlarını gözlemlemek ve amblemlerin uygulanış biçimlerini yakından incelemek için bu konuyu seçmiş ve Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar, bankaların amblem ve logotype tasarımlarını, amblemlerin içeriklerini ve yorumlarını içermiştir. Araştırmacı; Cumhuriyet dönemiyle beraber büyük bir

değişim ve gelişim gösteren Türkiye’de bankacılık değiştiğini söylemiş, her banka amblemini ayrı ayrı incelemeye ve betimlemeye çalışmış, araştırmanın bu alan ile ilgilenenlere bir perspektif sunacağını söylemiş ve amblemleri daha dikkatli tasarlamaları konusunda önerilerde bulunmuştur.

Yine Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırlanan başka bir yüksek lisans tezi Şehnaz Battal tarafından hazırlanan “Kurumsal Kimlik’te amblem ve logonun oluşum ve gelişim süreci” ile ilgilidir. Bu tezde yüzyıllardır kullanılan görsel işaretlerin tarihsel gelişimi betimleme yöntemi ile incelenmeye çalışılmıştır.

Yukarıda bahsedilen tezler yüksek lisans tezleri olup, araştırmalarda amblem incelemesi yapılmış, öğrenciler üzerinde bir uygulama yapılmamıştır.

Grafik tasarım eğitimi ile ilgili Gazi Üniversitesi’nde 1993 yılında Emel Yılmaz tarafından hazırlanan “Sanatçı ve sanat eğitimcisi yetiştiren yüksek öğretim kurumlarında grafik tasarımı eğitiminde uygulanan yöntemler” ve 1994 yılında Adnan Tepecik tarafından hazırlanan “Grafik tasarlama ilkelerine dayalı tasarım, yöntem ve teknikleri” konularında doktora tezlerine rastlanmıştır. Fakat bu tez konularının doğrudan bu araştırmanın konusu ile ilgisi bulunmamaktadır.

Literatürde amblem değerlendirmesi ve öğrencilerin grafik değerlendirme becerileri ile ilgili bir araştırmaya rastlanmamıştır.

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın modeli, evren ve örneklem, verilerin toplanması ile verilerin çözümlenmesi ve yorumu bölümü yer alacaktır.