• Sonuç bulunamadı

Konya’nın Turistik Özellikleri

Foto 3.34: Kavakköy Kaynaklarından Banyo Şeklinde Yararlanan Vatandaşlar

2.2. Konya’nın Turistik Özellikleri

Araştırmamızın bu bölümünde Konya ilinde var olan turizm çeşitleri ve turistik değerler ele alınacaktır. Zengin bir turizm varlığına sahip Konya’ya gelen turist sayıları ile yıllık istatistikler de bu bölümde incelenecektir.

2.2.1. Konya’ da Turizm Çeşitleri ve Turistik Varlıklar

Konya, Anadolu’nun en eski medeniyet ve yerleşim yerlerinden biridir. Çumra- Çatalhöyük’te yapılan arkeolojik kazılar, M.Ö 7500’lü yıllarda insanlığın ilk yerleşik hayata geçişini ortaya çıkarmıştır. Tarihi devirler boyunca birçok medeniyetin hüküm sürdüğü ve bu medeniyetlere ait birçok sanat ve kültür mirasının yer aldığı Konya bir doğa, tarih, kültür ve sanat merkezidir (Tablo-2.2).

Tablo- 2.2: Konya İli’ndeki En Önemli Turizm Değerleri ve Cazibe Unsurları

İLÇE MEVKİİ TURİZM TÜRÜ AÇIKLAMA

Karatay Mevlana İnanç Turizmi Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 2. müzesi. Hatunsaray

Kilistra

İnanç Turizmi St. Paul’un ilk Hıristiyanlığı tebliğ ettiği yer

Selçuklu Sille İnanç Turizmi Önemli bir Hıristiyanlık merkezi Selçuklu Merkez İnanç Turizmi St. Paul kilisesi 1900 yılında yapılmıştır. Beyşehir Doğa Turizmi Alternatif turizme elverişlidir.

Beyşehir Seydişehir Derebucak

Mağara Turizmi Turizme açılmaya hazır, literatüre girmiş mağaralar mevcuttur.

Merkez Beyşehir Seydişehir-Ilgın

Av Turizmi Konya Karadağ’da yaban koyunu, diğer ilçe ormanlarında yaban domuzu ve diğer avlar için son derece uygun yerlerdir.

Karapınar Jeolojik Oluşumlar Meke Krater Gölü, Acıgöl ve Obruklar açısından ilginç bir bölgedir.

Çumra Hatunsaray Beyşehir Çatalhüyük- Kilistra- Eflatunpınarı

Arkeoloji Her üç bölgede kazılar devam etmektedir.

Merkez Kültür Turizmi Mevlana Müzesi, Alaeddin Camii, Karatay Müzesi, İnce Minare Müzesi

Ilgın Konya Hüyük İsmil Köşk Ilgın

Termal Turizm İlimizin Termal potansiyelini oluşturmaktadır.

Beyşehir Seydişehir Hadim Taşkent Yayla Turizmi, Kırsal Turizm

Bu ilçelerde yayla turizmine ve kırsal turizme uygun yerler çoktur. Ancak; bu yönde bir yatırım ve tanıtım yapılamamıştır.

Kaynak: İl Turizm Müdürlüğü–2003

Konya’nın dünya çapında tanınmasının ve inanç turizmi kapsamında geniş bir coğrafyadan turist çekmesinin temelinde Mevlana türbesinin de içinde yer aldığı Mevlana Müzesi vardır. Japonya’dan Kanada’ya dünyanın dört bir yanından turistin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi, 2004 yılında 1.398.000 ziyaretçi sayısına ulaşarak Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen müzesi olmuştur (www.ntvmsnbc.com).

Mevlana Müzesi’ne İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya vb. birçok ilden düzenlenen özel turlarla gelmek mümkündür. 10-17 Aralık tarihleri arasındaki Mevlana Haftası’nda gerçekleştirilen ‘Şeb-i Aruz’ törenleri büyük ilgi görmektedir. Bu tarihlerde yabancı ve yerli tur şirketleriyle ya da bireysel olarak Konya’ya gelen ziyaretçiler otellerdeki doluluk oranını yüzde 100’e çıkarmaktadır.

Konya’nın bir diğer önemli değeri güldürüleriyle Türk milletinin geleneksel hazır cevaplılığını yansıtan Nasreddin Hoca’dır. Türk halk kültürünün temsilcisi olarak milli kültürümüzü etkileyen Nasreddin Hoca, kendi kültürünü yaşadığı çevreden almış, kendi kültürü ile halk kültürünü kaynaştırarak yine halka sunmuştur.

Konya’nın 9 km. batısında yer alan tarihi Meram Bağları’ndaki çay bahçeleri, restoranlar ve dinlenme yerleri yerli ve yabancı turistlere hizmet vermektedir. Ayrıca, Sille, Akyokus, Hatip, Çayırbağı, Bulumiye, Dutlukırı, Apa ve Altınapa barajları çevresi ile Kızılören mevkileri Konya’nın en güzel mesire ve piknik alanlarıdır.

Beyşehir Gölü ve çevresi hem tarihi özellikleri hem de tabi güzelliği ile bir turizm merkezi olma niteliğindedir. Akşehir- Hıdırlık mesire ve dinlenme yeri, Karapınar Meke ve Acı Krater Gölleri, Seydişehir Gölü birer tabiat harikasıdır. Beyşehir Hacı Akif Adası Mağarası sarkıt ve dikitleriyle Damlataşı aratmayacak güzelliktedir. Derebucak ilçesinde Bolatini, Suluin, Kemikini mağaraları, Karapınar’daki mağaralar ve yeraltı şehirleri Hadim Aladağ Yerköprü Şelalesi, Kadınhanı Kestel, Ereğli İvriz tabi güzellikleri Konya İli’nin turizm potansiyelinde önemli doğal kaynaklardandır. Konya’nın Toros Dağları’nda bulunan ilçeleri ile yaylaları, doğa yürüyüşüne ve gezilere çok elverişli alanlardır. Glistra-Iystra, ilimize 55 km mesafede Hıristiyanlık için önemli dini ve tarihi bir yerdir.

Uluslararası nitelikteki Mevlâna Anma Törenleri başta olmak üzere, Âşıklar Bayramı, Mahalli Yemek Yarışması, Nasreddin Hoca Şenlikleri, Hadimi Anma ve Bağbozumu Şenlikleri, Beyşehir Turizm Şenlikleri, Sanayi ve İhraç Ürünleri Fuarı gibi birçok kutlama ve etkinlikte Konya’nın tanıtımı ve turizmine katkı sağlamaktadır. Ayrıca Valilik, Belediye Başkanlığı, Selçuk Üniversitesi, Sanayi

Odası, Ticaret Odası v.b. kurum ve kuruluşların düzenledikleri kongreler, seminerler, paneller ile sosyal, kültürel ve ilmi aktiviteler de Konya turizmi için önemlidir.

Ilgın’da bulunan şifalı kaplıcalar alternatif turizmde öne çıkmaktadır. Ayrıca Hüyük-Köşk, İsmil Kaplıcalarında devam eden yatırımlar ve henüz işletilmeyen jeotermal kaynaklarıyla termal turizm önümüzdeki yıllarda Konya da çok önem kazanacaktır.

İldeki seyahat acentelerinin sayısının büyük bir hızla artması İnanç turizmiyle öne çıkan Konya’ya hizmette rekabeti de getirmiştir. Umre ve Hac Mevsimi dışında bu acenteler iç ve dış turlar düzenlemektedirler.

Konya Turizm Platformu tarafından 2007 yılında Konya’nın tarihi ve doğal güzelliklerini öne çıkarmak, turizm potansiyelini artırmak, il sınırları içindeki 22 kültürel mirasın öneminin vurgulamak ve tanıtmak amacıyla ‘Konya’nın 7 Harikası’ isimli bir anket çalışması yapılmıştır. Bu çalışma 6 ay sürmüştür. Konya’nın önemli otelleri, alışveriş merkezleri ve Mevlana Kültür Merkezi’nde açılan sandıklarla yapılan değerlendirme sonunda 3.970 ankette 25.935 oy kullanıldığı belirlenmiştir. Oylama sonucunda, Mevlana yüzde 12.25 ile birinci sırayı alırken Meke Gölü yüzde 8.28 ile ikinci, Çatalhöyük ise yüzde 7.09 ile üçüncü sırayı aldı. Nasrettin Hoca ise yapılan oylamalarda yüzde 6,2 ile dördüncü olurken Tınaztepe Mağarası yüzde 6.05 ile beşinci, Alâeddin Camii yüzde 5.66 ile altıncı, Yerköprü Şelalesi ise yüzde 5.48 ile yedinci sırayı alarak 7 harika içerisine girmeyi başardı (www.memleket.com.tr).

Birçok turizm çeşidini içinde barındıran Konya’daki turizm faaliyetlerini başlıca 4 başlık altında incelemek mümkündür. Bunlar; İnanç-tarih-kültür turizmi, Av turizmi ve balıkçılık, Doğa turizmi ile Sağlık (kaplıca) Turizmi’dir.

2.2.1.1. İnanç-Tarih-Kültür Turizmi

Konya İli, yazılı tarih öncesi dönemlere kadar uzanan bir geçmişe ve topraklarında yaşamış çeşitli devletlerden kalan zengin bir kültür mirasına sahiptir. Hitit ve İran kültüründen büyük ölçüde etkilenen kent Roma ve Bizans dönemlerinde Hıristiyanlığın önemli merkezlerinden biri olmuştur. Konya en parlak dönemini Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olduğu çağda yaşamıştır. Bu dönemde önemli bir kültür merkezi olan kent önemini korumuşsa da Selçuklu dönemindeki görkemine ulaşamamıştır.

Ören yerleri açısından da zengin olan Konya’da Çumra İlçesi yakınlarındaki Çatalhöyük 9 bin yıllık geçmişi ile ön plana çıkmaktadır. Merkez Selçuklu İlçesi’ne

bağlı Sille Mahallesi’nde yer alan Aya-Elena Kilisesi, Konya’nın Beyşehir İlçesi’nde bulunan Hititlerden kalma Eflatunpınar Havuzu ile Hitit Anıtı, yine Beyşehir’de Sultan I. Alâeddin Keykubad tarafından 1226–1236 yılları arasında yaptırılan Kubad- Abad Sarayı, Karahöyük ve Kilistra gibi yerler de Konya’nın gezilebilecek önemli ören yerleri arasındadır.

Çatalhöyük: Konya’nın Çumra ilçesi sınırları içerisinde, ilçenin 10 km. doğusundadır. Tur firmalarının programında yer almayan Çatalhöyük’ü insanlar karayoluyla ulaşmakta ve kendi imkânları ile gezmektedirler. Farklı yükseklikte iki tepe şeklinden dolayı çatal sıfatını almıştır. 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır.

C. Melaart tarafından en son 1965 yılında bir kazı yapılmıştır. Erken neolitik devirde iskân edilmiş olup, Anadolu’nun günümüzdeki anlamda ilk yerleşim örneği olması nedeniyle önemlidir. Tarihi M.Ö. 7000’e kadar uzanmaktadır. İlk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntular ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir. Kazılarda bulunan çok sayıda eser Konya Arkeoloji ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.

İvriz Kaya Kabartmaları: Dünyanın ilk ‘Tarım Anıtı’ olarak kabul edilen İvriz Kaya Kabartmaları tahıl ambarı Konya’nın Halkapınar İlçesi’ndedir. Ereğli İlçesinin 17 km. güneyinde, İvriz Çayı’nın kaynağında kaya üzerine yapılmış olan anıt, 4,2 m x 2.40 m ebadındadır. M.Ö. 800 yıllarında Tuvana ülkesinin krallarından Varpalawas tarafından yaptırılan anıtta, kralın elindeki üzüm salkımını Bereket Tanrısı’na sunması tasvir edilmektedir.

Sille - Eleni Kilisesi: Sille, Konya il merkezinin 8 km. kuzeybatısındadır. Bugün merkez Selçuklu ilçesi sınırları içinde olup, şehir otobüsü çalışmaktadır. Erken Hıristiyanlık döneminde önemli bir merkezdir. Bu dönemde başka Ak Manastır, diğer adı ile Hagios Khariton (St. Chariton) olmak üzere birçok manastır keşişleri tarafından kayadan oyularak yapılmıştır. Bu manastırlar dünyada kurulan ilk manastırlar arasındadır. Bizans İmparatoru Constantin'in annesi Helena M.S. 327 yılında Kudüs’e hac için giderken Konya’ya uğramış ve Sille’deki söz konusu kaya oyuğu manastırları görerek burada büyük bir kilisenin yapılmasını istemiştir. Kilisenin iç kapısının üstünde Türkçe ifadeli ve Rumca yazılı tamir manzumesinde Mihail Arhankolon ismine kurulduğu anlaşılmaktadır. Muntazam kesme taşlardan yapılmış kilisenin duvarlarında bir kubbe içinde renkli İsa-Meryem havari ve azizlerin freskleri görülmektedir (www.konya.gov.tr/default_B0.aspx?content=266).

Ak Manastır: Geniş ve mağara gibi kayadan oluşmuş olup, mağara ithaf edilmiş bir kilisesi 6-7 şapeli ve birçok hücreleri vardır. Bu manastırda bulunan Mikael Homnenos ve Mikaleas oğlu Abraham’a ait mezar taşları Konya Arkeoloji Müzesi’nde bulunmaktadır.

Hatunsaray (Lystra): Konya’nın güneybatısında bulunan Hatunsaray’a 1 km. mesafede ve karayolunun yaklaşık 400 m. içerisindedir. Söz konusu yerde bulunan bir kitabe ile de yeri kesinlik kazanmıştır. Lystra Şehri, Roma İmparatoru Agustos devrinde (MÖ. 6) Nykalonie bölgesi koloni şehirleri arasına katılmıştır. Daha sonra Hıristiyanlık döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur. Tarsus’tan Yalvaç’a (Antiocheia) gelen St. Paul burada barınamayarak Bar Namab ile birlikte Lystra’ya gelerek burada vaazlar vermiştir. Bir yılda 70 havariden biri olan Artemus Lystra piskoposu olmuştur. Günümüzde de Lysta ören yerinde iskân izleri görülmektedir.

Alâeddin Camii: Şehrin merkezindeki Alâeddin Tepesi üzerinde yer alan ve Konya’nın en büyük ve en eski Anadolu Selçukluları devri camisidir. Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud’un son zamanlarında yapımına başlanılmış, II. Kılıç Aslan (1156–1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan Alâeddin Keykubat tarafından 1221 yılında tamamlanarak ibadete açılmıştır. Cami, İslam mimarisi tarzında inşa edilmiştir. Üzeri ağaç ve toprakla örtülü caminin içinde Bizans ve Klasik devirlere ait 41 taş mermer sütun bulunmaktadır. Abanoz ağacından birbirine geçme olarak yapılan caminin minberi de Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerindedir. 1155 yılında Ahlât’lı Mengum Berti tarafından yapılmış bir şaheserdir. Çinilerle süslü mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir sahın mevcuttur. Mihrap ve kubbenin çinileri kısmen dökülmüştür.

Sultanlar Türbesi: Camii içinde kuzeyde Sultanlar Türbesi yer alır. Gövdesi kesme taşlardan on yüzlü prizma şeklinde yükselen ve üzeri tuğladan on köşeli bir piramit ile örtülen türbe, Sultan Kılınç Arslan tarafından yaptırılmıştır. Türbede Anadolu Selçuklu Sultanına ait 8 adet çinili sanduka bulunmaktadır. Caminin kuzey tepesindeki kapılar avluya açılmaktadır. Avlunun Selçuklu Sultanı yakınları için mezar olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Batı kısmında kare plan üzerine sekiz köşeli mermer bir mihrabı olup, giriş kapısı beyaz ve gök mermerlerden süslenmiştir. Avlu kuzeybatı ve doğudan kesme taşlarla yapılmış kale duvarlarıyla çevrilmiştir. Bu duvarlar üzerinde süslü nişlerle işlenmiş, sekiz tane kitabe bulunmaktadır.

Camii Konya’nın en eski camii olmakla bugüne kadar çeşitli değişikliklere uğramıştır.

İplikçi Camii: Alâeddin Caddesi üzerindedir. Şemseddin Altun-Apa tarafından 1201 yılından sonra yaptırılmış, Samurcu Ebubekir tarafından genişletilmiştir (1332). Cami, dikdörtgen bir planla inşa edilmiştir. İçerisinde iki sıra halinde on adet köşeli fil ayağı, çapraz tonozlarla bağlanan kemerleri tutmaktadır. Kuzey, doğu ve batı olmak üzere üç giriş kapısı vardır. 17 pencereden ışık almaktadır. Caminin ortasında iki tane oval, bir tane yuvarlak kubbesi vardır. Orijinal mozaik çinili mihrab yıkılmıştır. Şimdiki mihrabı XIX. yy. da gök mermerden yapılmıştır. Bitişik minaresi yıkılmış, sonradan yeniden yaptırılmıştır.

Eflatun Pınar Hitit Anıtı: Beyşehir İlçesi’ndedir. 14 adet taş blok üzerine oyulmuştur. Anıt 3.34 m x 3 m ölçülerinde dikdörtgen planlı bir havuzun parçasıdır.

Kubadabat Sarayı: Beyşehir Gölü’nün güneybatısında yer almaktadır. Alâeddin Keykubat tarafından 1226-1236 yılları arasında yaptırılmıştır. Bugün planı bilinen tek Selçuklu Saray Külliyesi’dir.

Sahip Ata Külliyesi: Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1258-1283 yılları arasında inşa edilmiş olan mescit, türbe, hanigah, hamamdan ibarettir. Mescide kuzeyden bir portal (Taş kapı) dan girilir. Portalın üzeri dilimli ve mozaiklerle süslüdür. Portalın sağ ve solunda altlı üstlü ikişer hücre bulunmakta, alttakiler sebil vazifesini görmektedir. Giriş kapısın bir pervaz çevirmektedir. İlk mescitte ahşap işleme iki kanatlı bir kapı, mozaiklerle süslü çini bir mihrabı bulunmaktadır.

Karahöyük: Konya il merkezinin 15 km güneydoğusunda Harmancık Mahallesi’ndedir. Ord. Prof. Dr. Sedat Alp başkanlığında 1953 yılında başlayan kazılar halen devam etmektedir. En uzun süren çalışma ve en eski Türk kazılarındandır. Karahöyük’te yapılan araştırmalarda höyüğün M.Ö. 3000’de (Eski Tunç Devri ve M.Ö. 2000 Asur Ticaret Kolonileri Dönemi) iskân edildiği anlaşılmış olup, 27 yerleşim katı tespit edilmiştir. Konya bölgesinin M.Ö. 3000 ve M.Ö. 2000 yıllarının tarihine ışık tuttuğu bilinmektedir. Eski Anadolu’nun en önemli şehir harabeleri arasındadır. Karahöyük kazılarından çıkan buluntular, devrinin kültürel ve ticari ilişkilerini anlatan belgelerdir.

Hitit imparatorluk çağı öncesi eski Tunç Devri mühür sanatının Orta Anadolu’nun güney bölgesindeki en önemli buluntularını veren merkezidir. Grafit

olan kap markaları ve bazı mühürleri Anadolu’da yazının erken safhalarının araştırılmasında yardımcı olmaktadır. Buluntular Konya Arkeoloji Müzesi'nde muhafaza ve teşhir edilmektedir.

Mevlana Müzesi: Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babasına hediye edilen ve saraya ait gül bahçesi olan bu yerin ilk defa imarına 1274 yılında bir türbe yapımı ile başlanmıştır. Türbenin üzerine 1936 yılında çini kaplı bir külah yapılarak müzeye çevrilmiştir. Müzede, çeşitli vesilelerle hediye edilmiş eserler teşhire konulmuştur. Müzenin en ilgi çeken kısmı Mevlana ve oğlu sultan Veled’in kabirlerinin bulunduğu yeşil kubbedir. Müzede Mevlana’nın yakınları, müritleri ile ilgili hat, cilt ve tespih numuneleri, Mevlevi musiki aletleri, madeni, cam ve ahşap eserler ile değerli kilimler sergilenmektedir.

Müzede eskiden derviş hücresi olarak kullanılan sonradan halı kumaş pavyonu haline getirilen hücrelerden üçü mankenlerle birlikte devrinin özelliklerin ihtiva eder şekilde teşrif edilmiştir.

Müzeye bağlı olarak 116 basma, 3705 adet yazma eserin bulunduğu ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır. Ayrıca müze bahçesinde Şeb-i Aruz havuzu, Hürrem Paşa, Hasan Paşa, Murat Paşa kızı Fatma Hatun, Mehmet Bey türbeleri bulunmaktadır.

Karatay Medresesi: Sultan II. İzzeddin Keykavus döneminde Emir Celaleddin Karatay tarafından, 1251 yılında yaptırılan ve Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde önemli yer tutan Karatay Medresesi Konya’nın ziyaret edilebilecek önemli müzeleri arasında yer almaktadır. Kubad-Abad Sarayı kazı buluntuları arasında olan duvar çinileri, çini ve cam tabaklar ile Konya ve yöresinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramik tabaklar, kandiller ve alçı parçaları müzede sergilenmektedir.

İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi: Selçuklu vezirlerinden Hüseyin Fahreddin tarafından hadis ilmi okutturulmak üzere 1258-1279 yılları arasında yaptırılmıştır. Selçuklu devrine ait taş ve ahşap eserlerin teşhir edildiği bu müze, 1956 yılında İnce Minare Medresesi’nde hizmete açılmıştır. Medresenin giriş bölümünde Selçuklu ve Beylikler devri kapı, pencere kanadı, rahle gibi ahşap eserlerle Osmanlı Devrine ait kakma tekniği ile yapılmış ahşap çekmeceler teşhir edilmektedir. Müzede bulunan ‘taş kabartma çift başlı kartal, ejder ve kanatlı melek’ figürleri dikkat çekmektedir.

Sırçalı Mezar Anıtlar Müzesi: Konya’nın Gazi Alemşah mahallesindedir. II. Gıyasettin Keyhüsrev devrinde 1242 yılında yaptırılmıştır. Müzede şehirden istimlâk edilmiş bulunan mezarlıklardan toplanan tarih ve sanat tarihi yönünden değerli mezar taşları (Selçuklu-Beylikler-Osmanlılar) devrine göre tasnif edilerek teşhire hazırlanmıştır. Ayrıca mezar taşları motif ve yazı karakterleriyle göz önüne alınarak değerlendirilmiş ve kronolojik bir sıraya konulmuştur.

Arkeoloji Müzesi: Müze 1962 yılında açılmıştır. Burada neolitik Eski Tunç Erken Hitit, eski Yunan Roma ve Bizans devrilerine ait eserler sergilenmektedir. Özellikle Konya bölgesinde yapılmış ve yapılmakta olan Çatalhöyük, Süberde, Erbaba, Alâeddin tepesi, Sızma ve Karahöyük kazılarından elde edilen eserler ile Roma Devrine ait lahitler bu müzeyi oldukça zenginleştirmiştir.

Atatürk Müzesi: 1912 yılında yapılan ve 1928 yılında Konyalılar tarafından Atatürk’e hediye edilen iki katlı ev, 1964 yılında müze olarak açılmıştır. Atatürk pulları, Konya’nın Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri, fotoğraflarla ve belgelerle anlatılmaktadır.

Etnografya Müzesi: 1975 yılında açılmış olan müzede, Konya ve civarından derlenen etnoğrafik eserler (para, saat, tütün keseleri, oyalar, çoraplar ve eldivenler, kumaşlar, giysiler ve süs eşyaları, halı, kilim, cam ve porselen eşyalar, anahtar kilitler vb.) ile yakın zamanlara ait silahlar teşhir edilmektedir.

Koyunoğlu Müzesi: Konya’nın köklü ailelerinden A.R. İzzet Koyunoğlu, Topraklık Mahallesi’ndeki evinde yıllarca toplamış olduğu tarihi eserlerle özel bir müze ve kitaplık kurmuştur. Daha sonra kurmuş olduğu müze ve kitaplığı Konya Belediyesi’ne bağışlamıştır.

Konya Belediyesi'nce modern müzecilik anlayışının her türlü ihtiyacına cevap verecek şekilde yaptırılarak bugünkü durumuna getirilmiştir. Müzede arkeolojik eserler ile etnoğrafik eserler sergilenmektedir. Tarihi ‘Koyunoğlu Evi’ de belediyece restore edilerek kütüphane olarak hizmete sunulmuştur. Binada eski ve yeni sivil mimari tarzı bir arada görülmektedir. Müze yazma eserler bakımından oldukça zengindir.

Akşehir Müzesi: Hitit, Frig, Lidya, Roma, Bizans devirlerine ait arkeolojik eserler teşhir edilmektedir. Akşehir Atatürk Müzesi; İstiklal Savaşımız esnasında Garp Cephesi Komutanlığı’nın karargâhı olarak hizmet vermiş tarihi bir binada hizmet vermektedir. Başkomutan Atatürk’ün Garp Cephesi komutanı İsmet

İnönü’nün odaları o günlerdeki gibi muhafaza edilmekte, İstiklal Savaşımız ile ilgili diğer belgeler teşhir edilmektedir.

2.2.1.2. Av Turizmi ve Balıkçılık

Konya’ya ait Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’nca tefrik ve tesis edilen koruma-üretme sahaları ile av sahaları şunlardır;

Konya-Doğanhisar: Başköyü’nden Yazlıca Göleti’ne, Yazlıca Göleti’nden Yenice köylerini bağlayan yol ile çevrili sahadır.

Ereğli: Doğusunda; Soğanlı Dağı sırtını takiben, Bulgar Bozoğlan Tepe’ye ve kuzeybatı yönünde Kırımanlı Dere’ye, Batısında; Büyükkoraş Köy Yolu, Pınarkaya’dan, Perçin tepesi Sırtı’ndan Yuğluk Dağı’na, Güneyinde; Yulut tepe Sırtı’ndan Merdağı Tepe’ye, Güldürüm ve Soğanlı dağı Tepe’ye, Kuzeyinde; Ayrancı-Divle Yolu takiben Uludere Kısık Boğazına kadar olan alandır.

Ereğli-Karapınar Asfaltı Batısı: Başkuyu yaylası-Ayrancı Yolu (Beşkuyu- Kamıklar- Ambarkale- Ayrancı Yolu) Kuzeyi; Kazanhüyük- Y. Beşkuyu Yolu, Güneyi; Ayrancı-Ereğli asfaltı ile çevrili sahadır.

Karapınar: İlçenin doğusunda bulunan Acı gölden başlayarak, Karacadağ'ın güneyinden Kuzukuyusu köyü, Oymalı köyü, Başın Yaylası, Yenikuyu Köyü, Çiğil Köyü, Karakışla Köyü arasında kalan sahadır.

Seydişehir: Doğusu, Çatmakaya köyü hududu, Kuzeyi, Suğla Gölü batısı, Zincirli Tepe, Tütüncü tepisini birleştiren sırt, Güneyi, Antalya hududu ile çevrili saha, Susuz Gölyüzü köyleri sınırları, Küpe Dağları, Tarasçı Kasabası, Asar tepe’dir.

Bu bölgelerin tamamında keklik, kaz, ördek, bıldırcın, tavşan, vb. leri avlanmaktadır. Ayrıca; Konya ilinde balıkçılığın en yoğun olduğu bölgeler, Beyşehir

Benzer Belgeler