• Sonuç bulunamadı

3. KONYA’DA HAMAM KÜLTÜRÜ VARLIKLARI

3.3. Konya Hamamlarının Maddi Kültür Varlıkları

3.3.3. Konya Hamam Eşyaları

“Türklerdeki hamam takımlarının çeşitliliği, onlarda bu kültürün ne denli zengin olduğunun kanıtıdır. Eskiden bir kız evlenmeden önce çeyizi için her şeyden önce hamam takımları tedarik edilirdi. Bunların hemen hepsi el emeği, göz nuru sanat eseri sayılacak güzellikte eşyalardı. Halk, hamamlarla ilgili çok çeşitli eşyaya ihtiyaç duyduğundan bir hamam eşyası kültürü de gelişti” (Türkyılmaz, 2001: 56).

Konya hamam gelenek ve göreneklerinde olduğu gibi hamam eşyalarında da çeşitlilik ve renklilik yine kadın hamamlarında dikkat çekmektedir. Kadınların hamam bohçasında neler yoktu ki: Hamamda sedir üstüne yaydığı kareli motifli havlu sedir örtüsü(hamam yaygısı), bu örtünün üzerine yaydığı patiskadan örtü, peştamal, nalın veya takunya, sırma işli üç parça havlu ( ayak, sırt ve baş için), hamam tası ( bakır, pirinç yada gümüşten), sabunluk, sabunlar, lif, kese, taraklar, ayak havlusu, tokalar, pullu, boncuklu, mercanlı yada incili tülbent ( yıkandıktan sonra başa sarmak için), ayna (tahta veya gümüş), gümüş mücevher kutusu, sürmedanlar, kına ve rastık tasları, cımbız, allık çıkını, hacamat aletleri, sırta çekilen vantuz şişeleri, sülük kavanozları…

Erkeklerin hamama beraberlerinde götürdükleri eşyalar hanımlara göre çok daha sınırlıdır; traş usturaları, fırçası ve sabunu, ayna, kokular, hamam otu, kıl kese, lif, sabun gibi malzemelerdir. Camekanda kullanılan peştemaller ve takunyalar hamama girerken, havlular yıkandıktan sonra, kahve-çay takımları, tavla, nargile, çubuk ve takatukalar ise ikram ve keyif için hamamcı tarafından erkek müşteriye sunulan eşyalardır(Uluumay, 2009: 15).

Hamam Bohçası

Hamam bohçaları, içine hamamda kullanılacak eşyaların konduğu bezlerdi. “Bunlar iki tanedir ve üzerleri ağır işlemelerle, altın simle, gümüş simle, pullarla, süslüdür. Bu süslü bohçalar genellikle törenlerde kullanılır. Gündelik bohçalar ise daha sadedir” (Tansuğ, 1984: 9). Ama hepsinin de temiz olmasına çok dikkat edilirdi. Çünkü hamam "el evi, el ağrısı" sayılırdı ve dolayısıyla götürülen eşyaların temiz olması çok önemliydi. Pamuklu veya ipekli kumaşlardan hazırlanan hamam bohçaları gelin hamamında kullanılacak olan peştamal, havlu, keyfiye, hamam tası, sabun, kese, takunya gibi hamam eşyalarının bohçalama, paketleme ve taşınması işlemlerinde kullanılır. Geçmişte ipekli kumaşlardan ve işlemeli olarak hazırlanan hamam bohçaları, günümüzde ekonomik şartlara ve isteğe göre pamuklu kumaşlardan sade olarak ta yapılabilmektedir(Akan vd., 2005: 1004).

Peştamal (Futa)

Hamamda yıkanma esnasında veya yıkandıktan sonra örtünmeye yarayan tekstil ürünüdür. Hamam peştamâlları ipekli ve pamuklu olmak üzere iki çeşit hammaddeden hazırlanmaktadır. İpekli peştamâllar gelin peştamâlı olarak bilinir. Renkli ve çizgili olarak dokunabildiği gibi, ipeğin doğal renginde floş iplikle çizgili olarak dokunan peştamallar de bulunmaktadır. Pamuklu peştamâlların birinci tipi “Girme” adı ile bilinir. Seyrek dokunuşlu olan girme, hamamda yıkanma esnasında örtünme amaçlı kullanılır. “Çıkma” olarak kullanılan ikinci tip ise hamam sonrasında kurulanma esaslı kullanılır ve sık dokunuşludur. Bu peştamalların her iki tipide boyut olarak 80x1.80 cm. ölçülerindedir(Akan vd., 2005: 1005). Peştamal erkeklerde bedenin üst kısmı açıkta kalacak şekilde belde önden bir üst ucu ten üzerinde kalarak diğer üst ucu yanda, alttakinin içine sıkıca yerleştirilir. Kadınlar ise vücutlarının üst kısmını da örtecek şekilde koltuk altından geçirerek aynı yöntem ile kuşanırlar(Tezcan, 2009: 115).

Futalar hamamda olduğu kadar, esnaf arasında da önlük olarak kullanılmıştır. Seyyar veya dükkan sahibi olan bazı esnaf, mesela : şekerci, helvacı, aşçı, kahveci, berber iş başında bellerinde mutlaka bir futa bulundururlardı.(Tezcan, 2009: 114)

Keyfiye

Özellikle gelin hamamı geleneğinde gelin kızın hamama girerken ve çıkarken, omuzlarını örtmek amaçlı kullandığı kare formlu, çizgili dokumadır. Dokumanın en kenarları temizlenirken, boyu kenarları kumaş kenarı olarak bırakılmaktadır. Genellikle köşeleri püsküllerle süslenmektedir. Mor, sarı, kırmızı, yeşil, beyaz gibi renklerin ince ve kalın dikey çizgili dokunduğu keyfiye, geçmişte ipekten yapılırken günümüzde sentetik hammaddeden dokunmaktadır(Akan vd., 2005: 1005).

Havlu

Yıkanma sonrasında kullanılan havlı yüzeyli dokuma parçasıdır. Geçmişte ipek hammaddeli dokunan havlular, günümüzde pamuk hammaddeden dokunmakta olup, uç kısımlarındaki havsız dokunan bölümlere simli ve renkli iplikler kullanılarak çeşitli

nakış teknikleri ile bitkisel karakterli süslemeler yapılmaktadır. Havlu tercihe göre peştamala alternatif olarak ta kullanılmaktadır. Boyutları çeşitlenmektedir( Akan vd., 2005: 1005). 18.yüzyıldan itibaren Osmanlı işlemeciliğinin teknik, renk ve desen alanında gösterdiği ilerleme havlu makramalarda ve keten peşkirlerde izlenebilmektedir. Batıdaki resim anlayışıyla işleme desenlerine; mimari, deniz manzaraları, yüzen kayıklar, natürmort konuları girmiştir. Yine batıdan gelen derinlik fikri, çiçek, meyve, manzara gibi konularda renk tonlamalarıyla verilmiştir. İşlemelerde renkli ipek ipliğin yanı sıra altınlı ve gümüşlü sarı ve beyaz telin katılımı, telin ipek ipliğe sarılmış klaptan cinsinden, kordon gibi bükme, düz kesme gibi her cinsine yer verilmiştir. Pul ve boncukların ilavesiyle daha da ağırlaştırılan bu görüntü işlemenin son dönem makramalarında sık rastlanan özelliklerdir. Hesap işi, tel kırma, Çin iğnesi, klasik pesent ve sarma gibi tekniklere katılarak, çoğu kez birçok teknik bir arada kullanılmıştır(Tezcan, 2009: 122).

“İşlemeli havluların kısa kenarlarındaki düz dokumalı top başlarında kırmızı renkli tek, nadiren iki minare işlemesine rastlanır. Bu minareler Bursa işi olarak değerlendirilir”(Tezcan, 2009: 122).

İpek Kese

Yıkanırken kir çıkarmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan cep biçiminde bez olan kesedir. İpek ve pamuklu hammaddeden hazırlanan keselerin ölçüleri el girecek büyüklükte olmakla birlikte farklı ebatlarda olanları da mevcuttur. Ankara ve civarında beslenen Ankara keçisinin kılından elde edilen yapağı ile dokunan sof kumaşı kesede tercih edilen hammadde olmuştur.

Yemeniler – Tülbentler

Bir pamuklu çeşidi olan tülbentler ince ve seyrek dokunmuş, yumuşak dokumalardır(Tezcan, 2009: 123). Tülbentler yıkanma işlemi sonrası saçtaki fazla suyun emilmesi için kadınlar tarafından yaygın bir hamam eşyası olarak kullanılmıştır. Tülbent

kenarları tığ, mekik veya iğne oyası işlemeli olmaktadır. Düz beyaz veya renkli desenli çeşitleri mevcuttur.

Hamam tası

Gümüş, bakır, pirinç gibi hammaddelerden dövme tekniğinde yapılan yuvarlak biçimli veya dilimli gövdeli su dökme aracıdır. Dış ve iç kısmı süslemeli ve sade olanları mevcuttur. Hamam tasları göbekli ve göbeksiz olarak iki türde yapılmaktadır. Süslemeleri kabartma, kazıma tekniğinde yapılan hamam taslarında bitkisel (stilize ya da natüralist çiçek ve yapraklar), geometrik (yatay ve dikey çizikler, zig-zaglar ve basit geometrik formlar) ve figürlü bezemelere ( kuş ve balık figürleri) rastlanmaktadır. Süslemeler iç ve dış kenarlarda birbirini takip edecek biçimde tasarlanmıştır. Göbeklilerde bezemeler genellikle göbek üzerinde yoğunlaşmaktadır. Göbeksiz taslarda ise; iç zemin tamamen bezendiği gibi süslemesiz örneklere de rastlamak mümkündür. Süslemeler çoğunlukla sade bırakılmış olup, bazı örneklerde renklendirme mevcuttur. Boyut olarak; ağız çapı: 20cm. – 18cm. – 14cm. , kaide çapı:15,5cm. – 11cm. – 8cm. , yerden yükseklik:3cm. ile 7cm. arasında değişmektedir.

Hamam taslarının en önemli özelliği ortasında bulunan yükseltidir. Bu Frigyalılardan beri gelen bir geleneğin devamıdır. Anadolu ana tanrıçası Kybele’nin göbeğidir. Tasları yapanlar pagan, putperest değildir. Müslüman veya Hristiyan olmalarına rağmen olayı sorgulamış, göreneklerine göre geleneği devam ettirmişlerdir. Hatta günümüzde bile hamamlarda kullanılan plastik taslarda da aynı göbeği görebiliriz(Uluumay, 2009: 24).

Nalın (Takunya)

Ağaç hammaddeden yapılmış, ıslak zemin üzerinde kaymadan yürümeye yarayan terliktir. Gelin hamamında kullanılan nalınlar oldukça bezemelidir. Ağaç üzeri sedef kakma, telkari işlemeli, kadife kumaş kaplama olmak üzere çeşitli tekniklerle hazırlanmış türleri mevcuttur. Ayak numarasına göre değişik ölçülerde olan nalınların yerden yüksekliği yaklaşık 6cm. dir(Akan vd., 2005: 1006).

“Nalın kelimesi bir çift ayakkabı anlamına gelen “naleyn” den gelir. Gelinler için sanat değeri yüksek nalınlar şimşir, abanoz, sandal ve ceviz ağacı gibi sert dokulu ağaçlardan yapılır”(Uluumay, 2009: 22). Nalın Anadolu'da özellikle gelinlik kızların çeyizinin çok önemli bir parçasıydı" (Bozyiğit 1993:50).

Şifa Tası

Şifa tasları döküm tekniği ile yapılmaktadır. Şifa taslarının içi ve dışı kazıma tekniğinde ayetler ve ehl-i beyt isimleri ile bezenirdi. Bu taslardan hastalara su içirilir, hasta hayvanlar yıkanırdı. Balığın kutsal sayıldığı Urfa’da içinde hareket eden balık motifli göbeği olan taslar yapılır, bu bereket sembolü olarak kabul edilirdi(Uluumay, 2009: 24).

Kildan (Sabunluk)

Kil kullanılan günlerden kalan ismiyle eskiden sabunluğa kildence de denirdi. bunlar oval formda, derin, üstten kapakları menteşe ile açılan ve bir sürme ile kilitlenen, kapağın üstünde elle tutulup taşınabilmesi için bir sapı olan metal kutulardır. Islak sabunun ve sabunlama bezlerinin kullanıldıktan sonra sularının akması ve kurumaları için diplerinde delikleri bulunur. Daha geç dönemlerde sabun kutusu (Kildence) yerine daha küçük ve dikdörtgen, kare, yuvarlak formlarda metal kutular kullanılmaya başlanmıştır. Kimi zaman gümüş ve bezemeli, üzeri yazılı sabun kutuları yapılırdı(Bilirgen vd., 2006: 58).

Benzer Belgeler