• Sonuç bulunamadı

Konuyla İlgili Yapılan Araştırmalar:

Kocaeli ve çevresi ile ilgili bilinen ilk çalışma arkeolog Clemens Bosch 1937, aittir. Bosch, çalışmasında eski zamanlardan beri bir yerleşim merkezi olan İzmit’in, antik çağdan Osmanlı dönemine kadarki tarihi üzerinde durmaktadır. İlkçağ tarihi üzerinde ayrıntılı bilgi veren Bosch, kaynak olarak sikkeleri kullanarak İzmit’in kuruluş tarihini tespit etmiştir.

Kocaeli ve çevresi ile ilgili bir diğer çalışma Rıfat Yüce 1945, aittir. Eserde İzmit’in kuruluşundan 1945 yılına kadarki süre içerisinde İzmit tarihi tanıtılmıştır. Milli Mücadele döneminde, İzmit’te yapılan faaliyetlere geniş yer ayırmıştır. Cumhuriyet döneminde Kocaeli’nin kazaları ve iktisadi yapısı hakkında istatistiklerle zenginleştirilmiş önemli bilgiler yer almaktadır.

İzmit’e dair eski çalışmalardan bir diğeri de arkeolog Nezih Fıratlı 1959, tarafından yapılmıştır. “İzmit Tarihi ve Eski Eserler Rehberi” isimli eserinde, Bitinya bölgesi dâhilinde bulunan İzmit’in İlkçağ tarihine geniş yer verilerek, Selçuklu ve Osmanlı dönemi İzmit tarihi tanıtılmıştır. İzmit şehrinin Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserleri genel hatları ile tanıtılmıştır. Kitaptaki bu bilgiler C. Bosch’un “İzmit Şehrinin Muhtasar Tarihi” adlı eserine dayanmaktadır.

Avni Öztüre 1969, tarafından hazırlanan “Resim-Fotoğraf-Belgelerle Nikomedia İzmit Tarihi” eseri İlkçağdan başlayarak, Kurtuluş Savaşına kadar İzmit tarihini tanıtır. Eserde, İzmit’te tarih boyunca hükümranlık süren devletlerin kronolojisine bağlı kalınarak kral, imparator, bey ve padişah dönemlerinde İzmit değerlendirilmiştir. Öztüre, kendi koleksiyonunda bulunan Fotoğraf, resim ve belgelerle eseri görsel açıdan da zenginleştirmiştir. Yazar eserinde Kocaeli ve çevresinde bulunan mimari yapılarla beraber diğer mimari plastik eserler ve sikkeleri de ele almıştır.

Matrakçı Nasuh 1976, Kanuni Sultan Süleyman’ın Irakeyn seferine katmış ve bu sefer güzergâhı üzerinde bulunan İzmit’in de bir minyatürünü yapmıştır.

Abdurrahman Hibrî 1975, 1041/1632 yılında gerçekleştirdiği hac yolculuğu esnasında Edirne’den başlayarak, Hicaz’a kadar gidiş ve dönüşteki yol güzergâhı ve uğranılan yerler (Edirne-İstanbul-Şam-Mekke) hakkında bilgiler verir. Yolculuk sırasında yolda gördüğü ve yaşadığı olayları, kutsal topraklara ait hatıralarını, haccın

menasikini ve menziller hakkındaki izlenimlerini Menâsik-i Mesâlik isimli eserinde bizlere aktarmaktadır.

P. Tuğlacı 1985, yılında İstanbul’da basılan “Osmanlı Şehirleri” isimli kitabı, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyet kurduğu şehirleri ele alan ilk önemli çalışmadır. Yazar eserinde bir zamanlar Osmanlı Devleti yönetimi altında bulunan şehirlerin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamlarını ayrıntılı olarak incelemiş, bu bilgileri resimler ve haritalarla da desteklemiştir. Konumuzu oluşturan Kocaeli bölümünde ise, ilk olarak şehrin eski isimleri verildikten sonra bölgenin kısa bir tarihçesinden bahsedilmiştir. Şehirde bulunan Pertev Paşa Külliyesi başta olmak üzere camiler, türbeler, medreseler, kervansaray, hamamlar, çeşmeler gibi dini, sosyal ve ticari yapıları ele alınarak, yapanı ve yaptıranı hakkında kısa bilgiler verilmeye çalışılmıştır.

M. Önder 1995, Ankara radyosunda yaptığı “Şehirden Şehire” isimli sohbet programlarını bir araya toplayarak 1995 yılında kitap haline getirmiştir. Yazar eserinde Anadolu’dan, Anadolu şehirlerinin adlarından, efsanelerinden, fetih destanlarından bahsetmekle beraber ayrıca, Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antakya’ya ve Trakya’sıyla doğusu ve güneyi ile 79 vilayetimizi ele alarak incelemiştir. Önder, İzmit (Kocaeli) başlığı altında bölgenin kısa tarihçesi hakkında bilgi verir. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde İzmit Kale’sinin nasıl fethedildiğini yazmıştır.

M. Atalar 1993, tarafından makale olarak yayınlanan “Hac Yolu Güzergâhı ve Masrafı (Kara Yolu 1253/1837)” çalışmada Başbakanlık Arşivi’nde bulunan ve Surre Emini tarafından hac yolculuğu sırasında, gidiş ve dönüşteki yolculuk masraflarını kaleme almıştır. Surre-i Hümâyûn Alayının M.1253/H.1837 yılına ait İstanbul’dan Mekke'ye gidiş, dönüş ve yolculuk masraflarının yer aldığı bu defterde, ayrıca hac yolu güzergâhı hakkında bilgiler de bulunmaktadır. Kartal'dan hareket eden Surre Alayı, Şam'a kadar at, katır veya merkeplerle giderler, Şam'da ise deveye binerlerdi.

Orgeneral H. Bayar 2002, “Bir Zamanlar İzmit” başlığı ile kaleme aldığı eserinde, İzmit’in genel görünümü ve mimari yapısından bahsederek, İzmitlilerin yaşamı, mahallesi, sokağı ve komşuluk ilişkileri anlatılmaktadır. Kendi anılarıyla birlikte 1930-40’lı yılların İzmit’ini anlatan Bayar, İzmit’in çarşısı, mahalleleri,

kazalarından bahsederek o dönemin kültürü, halkın yaşam tarzı ve bugün var olmayan eserler hakkında bilgiler vermektedir.

Ogler Ghislain De Busbecg’in 2002, yılında Recep Kibar tarafından Türkçeye çevrilen eserinde seyyah bölgeye uğramış ve bölgede bazı surlarda sütun kaideleri ve parçaları gördüğünü eserinde anlatmıştır.

M. Sarıoğlu 2003, tarafından hazırlanmıştır “Bütün Yönleriyle (Seçilmiş) Kocaeli-İzmit Bibliyografyası (1932-2002)” isimli eserde bölge ile ilgili yayınların bir araya getirildiği bir bibliyografya çalışmasıdır.

M. Fatih Müderrisoğlu, 1993, yılında hazırlamış olduğu “Osmanlı İmparatorluğunda 16. Yüzyılda İnşa Edilen Menzil Külliyeleri” isimli doktora tezinde, dönemin sosyo-ekonomik ve siyasal yapısıyla, bu şartların mimariye olan uzantılarını bir bütün olarak ele alan çalışmasında menzil külliyelerini ayrıntılı olarak incelemiştir. Bu çalışmada başkent İstanbul başlangıç noktası kabul edilerek, Rumeli ve Anadolu’ya sağ, sol ve orta kol olmak üzere 3 yol şebekesi mevcut olduğunu ve bölgede yer alan Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve Pertev Paşa Külliyesini Anadolu sağ kol üzerinde inceleyerek, İstanbul Üsküdar, Gebze, İzmit, Yenişehir, Bozöyük- Eskişehir, Ilgın-Karapınar, Payas- Belen, Hicaz güzergâhındaki külliyeleri ayrıntılı bir şekilde ele almıştır.

18. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Fransa Krallığı tarafından İzmir Konsolosluğu’na görevlendirilen Charles de Peyssonel 1745, yılında İstanbul’dan hareketle İzmit ve İznik çevresine yapmış olduğu gezideki izlenimlerini topladığı eseri, 2004 yılında Yavuz Ulugün tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

Ahmet Nezih Galitekin 2006, tarafından kaleme alınan ve 2006 yılında “Kocaeli Su Medeniyeti Tarihinden Birkaç Damla” ismiyle yayınlanan çalışmasında Antikçağda ve Osmanlı Dönemindeki su tesisleri hakkında bilgiler vermiştir. Eserde Kocaeli ve ilçelerindeki çeşme ve şadırvanlar da tanıtılmıştır.

A.Ç.Ross’un 2007, yılında basılan eserinde bölgenin tarihçesi, kentin gelişimi, bölgede yapılan kazı ve yüzey araştırmaları ile mimari anıtlar hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir.

F. Yavuz Ulugün 2008, yılında yayınlanan çalışması, başta Kocaeli ve çevresi olmak üzere bölgeye gelen seyyahların, bilim adamlarının ve araştırmacıların eserlerinin incelenmesi, yazarın bölge hakkındaki izlenimlerinin, notlarını bir araya

getirilmesiyle meydana getirilmiştir. Kitapta, bölgeye en erken gelen gezginlerden olan Skylax (İ.Ö.6. yüzyılda) ve sonrasında Strabon’dan (İ.S.18–19. yüzyılda), 21.yüzyılda John Freely’e kadar olan dönemdeki seyyahların eserlerinden faydalanılarak, yerli ve yabancı araştırmacıların bölgenin tarihi seyir içerisindeki durumlarını toplu bir şekilde değinilmiştir. Bu eser son derece önemli ve bir o kadar da gerekli bir çalışmadır. Özellikle son yıllarda yapılmaya başlanan ve Türkiye’deki birçok şehrimizin ilk çağlardan günümüze kadarki süreç içerisinde geçirdiği gelişim, değişim ve başkalaşımları rahatlıkla görebilmekteyiz.

F. Yavuz Ulugün 2010, yılında yayınladığı eserinde kentin Bizans, Selçuklu ve haçlılar dönemindeki durumu hakkında bilgiler verip, kentteki mimari anıtlar ve plastikler eserlerden kısaca bahsetmiştir.

Bizans Dönemi Taş Eserleri ile ilgili önemli çalışmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. İlk Bizans mimari plastikleri yani taş eserleriyle ilgili olarak kapsamlı araştırmaları yabancı araştırmacılar tarafından yayınlanmıştır.

Bizans plastik sanatları hakkında çok geniş çaplı araştırmalar yapılmamıştır. İlk defa plastik sanatlarla ilgili C. Bayet 1879, “Recherches Pour Servir à L'histoire De La Peinture et De La Sculpture” adlı eserinde plastik sanatların gelişimi anlatmıştır. Fakat yaptığı bu çalışma diğer araştırmacılar tarafından yeterli bulunmamıştır. Bir diğer araştırmacı L. Brehier’in mimari plastik sanatlar üzerine yaptığı küçük ölçekli çalışmayı hazırlamıştır.

İstanbul’u araştırmalarının başında tutan diğer bilim adamı ise G. Mendel 1908- 1914, “Catologue Musée des Sculptures Grecgues, Romaines et Byzantines du Musée de Brousse” “Catologue des Sculptures Grecgues, Romaines et Byzantines du Musée Impériaux Ottomans” adlı üç ciltlik kitabında, Osmanlı İmparatorluğu, Yunanistan ve Bizans Dönemleri ayrı ayrı ele alınarak yapılar ve yapılara ait olan mimari parçalar ayrıntılı olarak bilim dünyasına tanıtılmıştır.

R. Delbruck 1932, “Antike Porphyrwerke”, adlı yayınında porfir taşından yapılmış mimari taş eserleri inceleyerek tanıtmıştır.

Sütun başlıkları ile ilgili kapsamlı araştırmalar yapılmış ve bu konuda birçok bilim adamı tarafından oldukça iddialı sonuçlar ortaya çıkarılmıştır. Üslup ve stil kritiği yapılan sütun başlıkları diğer mimari öğelere göre daha fazla incelenmiştir.

R. Kautzsch 1939, “Kapitellstudien” adlı kitabında İstanbul ve Batı Akdeniz havzası içerisindeki mimari ve mimariye ait parçaları tespit ederek tanıtmıştır. W. V. Alten 1938, “Geshichte Des Altchristlichen Kapitells” adlı çalışmasıyla, sütun başlıkları ile ilgili kapsamlı çalışmasını anlatmıştır.

N. Fıratlı 1955, “A Short Guide to The Byzantine Works of Art in The Archaeological Museum of İstanbul”, adlı yayınında İstanbul arkeoloji müzesinde yer alan Bizans Dönemine ait mimari taş eserleri yayınlamıştır. F. W. Deichmann 1956, “Studien zur Architectur Konstansinopels” adlı makalesiyle, İstanbul’da bulunan yapılar ve bu yapılardaki taş eserleri saptamıştır.

Özellikle ikinci dünya savaşından sonra birçok bilim adamı kendisini Bizans mimari plastiğine adayarak bununla ilgili yayınlar hazırlamış ve kendilerinden sonra gelecek araştırmalara öncülük etmişlerdir. İstanbul bu metropol’ün başında gelmekteydi. Mimari plastik çalışmaları, yabancı araştırmacılar tarafından el değmemiş olarak görülen İstanbul, ilk verilerin toplandığı sahaydı. Daha önce Bizans sanatıyla ilgili büyük çaplı bir araştırma yapılmadığından dolayı bu yabancı araştırmacılar için bulunmamış bir fırsat olarak görülmüştü.

A. Grabar 1963, “Sculptures byzantines de Constantinople (IVe-Xe siècle), adlı eserinde İstanbul içerisindeki Bizans Dönemine ait yapıları ve kullanılan taş eserleri anlatmıştır. A. Grabar 1976, “Sculptures byzantines du moyen âge (XIe- XIVe siècle)”, adlı hazırladığı kitabında İstanbul ve Bursa çevresini ele almış ve buradaki Bizans Dönemi taş eserleri belgelemiştir. Bu konuda ilk öncülerden biri olmuştur.

R. Harrison 1986, “Excavations at Saraçhane in İstanbul” adlı kitabında İstanbul Saraçhane’de 1960’da başladığı kurtarma kazı çalışmalarının anlatıldığı raporlar iki cilt halinde hazırlanmıştır. Osmanlı ve Bizans Dönemini kapsayan bu inceleme 1973- 1980 yılları arası metin haline getirilmiştir.

J. J. Herrmann 1988, “The Late Antique İonic Capital in Rome,” adlı çalışmasıyla sütun başlıkları hakkında ayrıntılı incelemelerde bulunmuşlardır.

V. Vemi 1989, “Les Chapiteaux İoniques â İmposte de Gréce â L’époque Paléochrétienne,” adlı yapıtıyla yunanistan’daki yapılardaki bulunan Bizans Dönemi iyon- impost karışımı sütun başlıklarını ele almıştır.

H. Tezcan 1989, “Topkapı Sarayı ve Çevresinin Bizans Devri Arkeolojisi”, isimli çalışmasında Topkapı ve çevresinde yapmış olduğu arkeolojik çalışmalar neticesinde Bizans Döneminden kalma mimari plastik eserleri tespit edilerek, örneklerle tanıtmıştır.

Bizans mimari Taş Eserler konusunda yabancı bilim adamlarının yanı sıra Türk bilim adamlarının da araştırmaları ve Bizans Taş Eserlerini açığa çıkartılmasında katkıları olmuştur.

N. Fıratlı 1990, “La Sculpture Byzantine Figurée au Musée Archéologique d’İstanbul”, adlı kitabında Bizans Mimarisinde kullanılan taş eserlerdeki figürleri kapsamlı olarak tarihlendirmiştir.

M. Dennert 1997,“Mittelbyzantinische Kapitelle” adlı kitabında Orta Bizans Dönemindeki sütun başlıkları, örnekleriyle anlatılmıştır.

Bizans mimari plastik eserler konusunda gün geçtikçe artan ilgi oldukça fazladır. Yeni bir şeyler keşfetme ve bilim dünyasına kazandırma araştırmacıların hedefleri arasındaydı. Bunlar arasında bilim dünyasında yayınladıkları makalelerle değer gören kişiler arasında;

U. Peschlow 1998, “Tradition und Innovation: Kapitellskulptur in Lykien” isimli makalesinde Likya bölgesindeki mimari başlıkları konu almıştır.

T. Zollt 1998,“Das Ionische Kamperkapitell Definitionsprobleme”, iyon- impost Sütun başlıkları ve çeşitleri hakkında ayrıntılı bir katalog hazırlamış ve bu başlıklardaki problemleri yayınlamıştır.

J. P. Sodini 2002, “Marble and Stoneworking in Byzantium, Seventh– Fifteenth Centuries” adlı kitabında Bizans Sanatının belirli dönemleri arasındaki mermer ve taş işçiliğinin yaygınlığı konusunda çalışma yapmıştır.

E. Parman 2002, “Ortaçağ da Bizans Döneminde Frigya (Prigya) ve Bölge Müzelerindeki Bizans Taş Eserleri” adlı kitabında Ortaçağ Dönemindeki Frigya Bölgesi ayrıntılı bir şekilde tanıtılarak, bu bölgede yer alan müzelerdeki Bizans sanatına ait olan mimari plastik eserler tasnif edilerek kataloglanmıştır.

Bu araştırmacılar sayesinde, Bizans mimarisi ve taş eserleriyle ilgili yapılan çalışmalar eskiye oranla artmıştır. Fakat yine de bu alanda derinlemesine incelenecek çok şey vardır. Günümüzde hala yapılan kazı ve araştırmalar sonucunda çıkan bulgular ışığında Bizans Mimari Eserleri aydınlatılmaya çalışılmaktadır.