• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KELİME TÜRÜNÜN TASNİFİYLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR YAKLAŞIMLAR

4. Edatların görevli veya gramer vazifeli kelimeler olduklarını ortaya koyanlar:

2.5. Zarf Konusundaki Yaklaşımlar

Ahmet TOPALOĞLU, zarfı, bağımsız kelime başlığı altında, “Bir fiilin, bir sıfatın veya bir başka zarfın anlamını değiştirerek daha belirgin hale getiren kelime türü” olarak tanımlar ve “en”,“çok”,“daha” vb. örnekler verir. TOPALOĞLU, zarfın, nicelik-nitelik, soru, yer, zaman zarfı gibi çeşitlerinin olduğunu belirtir (Topaloğlu,

Nicelik zarfını, “Ölçü, derece, sayı vb. nicelikleri belirten zarf” olarak tanımlar ve bu

zarfı “çok okumak”,“az uyumak” vb. örneklerle ifade eder (Topaloğlu, 1989: 109).

Nitelik zarfını, “Belli bir nitelik kavramı ifade eden ve nasıl, ne şekilde gibi sorulara

cevap olan zarf” olarak tanımlar ve bu zarfı “güzel giyinmek”,“ağlayarak ayrılmak” vb. örneklerle ortaya koyar (Topaloğlu, 1989: 110-111).

Soru zarfını, “Yüklemin anlamını soru yoluyla belirleyen zarf” olarak tanımlar ve bu

zarf için, “Nasıl geçti habersiz o güzelim yılları?”,“Nasıl çalışıyorsunuz?” vb. örnekler verir (Topaloğlu, 1989: 131).

Yer zarfını, “Yüklemin anlamını yer kavramı bakımından tamamlayan zarf” olarak

tanımlar ve bu zarfı “İleri gitti.”, “Geri kalmamalı.” vb. örneklerle ifade eder (Topaloğlu, 1989: 161).

Zaman zarfını, “Yüklemin anlamını zaman kavramı bakımından belirgin hale getiren

zarf” olarak tanımlar ve bu zarfı, “Dün geldi.”,“Yarın gidecek.” vb. örneklerle ortaya koyar.(Topaloğlu, 1989: 165).

Birleşik zarfı, “Birden çok kelimeden meydana gelen ve zarf olarak kullanılan öbek”

olarak tanımlar ve bu zarf için, “Bugün geldi.”,“Biraz geri çekilin.” vb. örnekler verir (Topaloğlu, 1989: 44).

Muharrem ERGİN, zarfları, isim grubu altında “Zaman, yer, hâl ve miktar isimleri” olarak tanımlar ve zarfları, yer zarfları, zaman zarfları, nasıllık-nicelik zarfları, azlık-çokluk zarfları olmak üzere dörde ayırır (Ergin, 2002: 258-259).

Yer zarflarını, “Boşlukta bir yer ifade eden yer isimleri” olarak tanımlar ve bu zarfları

“ileri”,“geri” vb. örneklerle ifade eder (Ergin, 2002: 259-300).

Zaman zarflarını, “Zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleri” olarak tanımlar ve

bu zarfı, “dün”,“yarın” vb. örneklerle ortaya koyar ( Ergin, 2002: 260-261).

Nasıllık - nicelik zarfları, hâl zarflarını, “Hâl ve tavır ifade eden zarflar” olarak

tanımlar, nasıllık-nicelik zarflarının kullanılan kısa adının hâl zarfları olduğunu belirtir ve “kardeşçe”,“çocukça” vb. örnekler verir (Ergin, 2002: 261-262).

Azlık-çokluk zarflarını, “Azlık-çokluk ifade eden, miktar, derece bildiren zarflar”

olarak tanımlar ve bu zarfları, “en”, “daha” vb. örneklerle ortaya koyar (Ergin, 2002: 262).

Kaya BİLGEGİL, “isim soyundan kelimeler” başlığı altında, zarfları, “Bir sıfatın, bir fiilin, bir fiilimsinin başına gelerek anlamını niteleyen, belirten, değiştiren veya sınırlandıran kelimeler” olarak tanımlar ve zarfları anlam ve yapılarına göre sınıflandırır.

Anlamlarına göre, yer zarfları, zaman zarfları, hâl zarfları, miktar zarfları, sıra zarfları, ikrar, tasdik ve tanıklık zarfları, soru zarfları, inkâr zarfları, işaret zarfları ve belgisiz zarflar olmak üzere ona ayırır.

Yer zarflarının, “Fiil ve fiilimsilerin başına gelen kelimeler olduğunu” ifade eden

BİLGEGİL, “ora”,“yukarı” vb. örnekler verir (Bilgegil, 1984: 216-217).

Zaman zarflarının, “Fiil ve fiilimsilerin evvelinde bulunduğunu”, belirtir ve bu

zarfları “sabah”, “geceleyin” vb. örneklerle ifade eder (Bilgegil, 1984: 217).

Hâl zarflarının, “Fiil ve fiilimsilerle ilgili zarfların diğer bir çeşidi olduğunu”,

“akıllıca”, “koşarak” vb. örnekleri vererek ortaya koyar (Bilgegil, 1984: 217).

Miktar zarflarının, “İlgi alanlarının geniş olduğunu, fiille, fiilimsi ile, sıfatla, zarfla

ilgili olabileceğini” belirten BİLGEGİL, “az”, “çok” vb. örnekler verir (Bilgegil, 1984: 217).

Sıra zarflarının, “Sıra sayı sıfatlarından “sonra olarak” sözünü getirmek suretiyle

teşkil edilen kelimelerle, Arapça “evvelâ, sâniyen, sâlisen, râbian…” gibi sözler; “önce, sonra, ileride, geri” gibi zaman ve yer zarflarının derece, sıra bildirenlerinden meydana geldiğini” belirtir (Bilgegil, 1984: 217).

İkrar, tasdik ve tanıklık zarflarını, “Evet, ya, hay, öyle, hakikaten, mutlaka, elbet,

şüphesiz, tahkîk, elhak, elbette, muhakkak gibi tasdik ve ispat anlamı taşıyan sözler” olarak tanımlar (Bilgegil, 1984: 217).

İnkâr zarflarını, “İnkâr ve olumsuzluk anlamı taşıyan ve yok, hayır, asla, kat’iyen,

katibeten, hiç, değil, gibi sözlerin bu çeşit olduğunu” belirterek ortaya koyar (Bilgegil, 1984: 218).

İşaret zarflarını, “İşaret maksadıyla kullanılan işte, bak, nah, daha, hah gibi sözler

olduğunu” belirtir (Bilgegil, 1984: 218).

Belgisiz zarfların, “Bâri, sanki, gûya gibi sözler olduğunu” ifade eder (Bilgegil, 1984:

218).

Yapılarına göre, asıl zarflar, zarf olarak kullanılan başka cinsten kelimeler, türetilmiş zarflar olmak üzere üçe ayırır.

Asıl zarfların, “Evet, hayır, elbet, belki, henüz, hiç, asla, hemen, şimdi, çabuk, tez,

pek, daha gibi kelimeler olduğunu” ifade eder (Bilgegil, 1984: 218).

Zarf olarak kullanılan başka cinsten kelimelerin, “Özellikle sıfatlarla, isimler

olduğunu, “İyi konuşuyor.”, “Akşam gidecek.” vb. örneklerle ortaya koyar (Bilgegil, 1984: 218).

Türetilmiş zarflar için, “Ya isim soyundan gelen kelimelere yahut fiil kök veya

gövdelerine bazı ekler katılmak suretiyle türetilir.” ifadesini kullanır ve “güçlükle”, “koşa koşa” vb. örnekler verir (Bilgegil, 1984: 218-219).

Ayrıca BİLGEGİL, zarfları, zarflarda anlam dereceleri başlığı altında, adi zarflar, üstünlük ifade eden zarflar ve pekiştirme zarfları olmak üzere üçe ayırır (Bilgegil,1984: 216-219).

Adi zarfları, “Karşılaştırma fikri taşımaksızın zarf olan kelimeler” olarak tanımlar ve

bu edatları “İyi yazıyor.”, “Güzel konuşuyor.” vb. örneklerle ifade eder (Bilgegil, 1984: 219).

Üstünlük ifade eden zarfları, “Anlamı daha, pek veya çok kelimelerinden biri ile

derece kazanmış olan zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları “Daha önce gördüm.”, “En sonra geldi.” vb. örneklerle ortaya koyar (Bilgegil, 1984: 219).

Pekiştirme zarflarının, “Pekiştirme sıfatı olan kelimelerle tekrarlanan sözlerin zarf

yerinde kullanılmasında karşımıza çıktıklarını” belirtir ve “Ağır ağır geldi.”, “İçin için ağladı.” vb. örnekler verir (Bilgegil, 1984: 219).

Tahsin BANGUOĞLU, zarfları, mantıkî sınıflanmaya göre isim sınıfında ve işleyişte ayrılan bu söz bölüklerini özerkli kelime başlığı altında; “Fiillerin ve sıfatların önüne gelerek anlattıkları kılış, oluş veya vasıfları açıklayan, ya da değiştiren kelimeler” olarak tanımlar.

BANGUOĞLU, getirdikleri değişiklik yapıcı anlatım bakımından zarfları, gerçekleme zarfları, mikdar zarfları, nitelik zarfları, yer yön zarfları, zaman zarfları ve tarz zarfları olmak üzere altı sınıfta toplar (Banguoğlu, 2007: 371-372).

Gerçekleme zarflarını, “Doğrudan doğruya sıfatın varlığı-yokluğu, fiilin olup bitmesi

ile ilgili zarflar” olarak tanımlar ve bunların Gerçek mi? Olur mu? sorularını karşıladıklarını belirterek, bu zarfları, “Evet güzel.”, “Hayır çıkmadı.” vb. örneklerle ortaya koyar (Banguoğlu, 2007: 372).

Mikdar zarflarını, “Bir kılış ve oluşun veya bir vasfın miktarını, derecesini

belirtmeye yarayan zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları “az”, “biraz” vb. örneklerle ifade eder.(Banguoğlu, 2007: 372-373).

Nitelik zarflarını, “Fiilde oluş ve kılışın, sıfatta bir niteliğini belirtmeye yarayan

zarflar” olarak tanımlar ve “duru beyaz”, “ince uzun” vb. örnekler verir (Banguoğlu, 2007: 373).

Yer yön zarflarını, “Bir oluş veya kılışın mekân içinde yerini ve yönünü belirten

zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları “aşağı bakmak”, “dışarı çıkmak” vb. örneklerle ortaya koyar (Banguoğlu, 2007: 373-374).

Zaman zarflarını, “Bir oluş ve kılışın zaman içinde yerini göstermeye yarayan

zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları “bugün”, “yazın” vb. örneklerle ifade eder (Banguoğlu, 2007: 374).

Zeynep KORKMAZ, zarfları, adlar ve ad soylu kelime sınıfları, başlığı altında “Fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fiillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları zaman, yer, yön, nitelik, durum azlık-çokluk bildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkileyip değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getiren sözler” olarak tanımlar (Korkmaz, 2007a: 451).

KORKMAZ, zarfları, kökenleri, yapıları ve işlevleri bakımından üç temelde sınıflandırır. Kökenleri bakımından zarfları, yabancı kökenli zarflar ve Türkçe kökenli zarflar olmak üzere ikiye ayırır.

Yabancı kökenli zarfların “Arapça, Farsça kökenli veya Arapça-Farsça,

Farsça-Arapça karışığı zarflar olduğunu” belirten KORKMAZ, bu zarfları “evvelâ”, “beraber”, “pür heyecan” vb. örneklerle ifade eder (Korkmaz, 2007a: 454).

Türkçe kökenli zarfların, “Çeşitli yapı ve işlev özellikleriyle Türkçe’de sayılarının

pek çok olduğunu”, “açık”, “artık” vb. örneklerle ortaya koyar (Korkmaz, 2007a: 454).

Yapıları bakımından zarfları, basit zarflar, türemiş zarflar, kelime grubu biçimindeki zarflar, cümle yapısındaki zarflar ve birleşik kelime yapısındaki zarflar olmak üzere beşe ayırır.

Basit (Yalın) zarfları, “İster Türkçe ister yabancı kökenli olsun, kök veya gövde

durumunda tek kelimeden oluşan zarflar” olarak tanımlar ve “Âdeta bütün İstanbul yerinden oynamış.”, “Akşam babası daha ziyade müteessir göründü.” vb. örnekler verir.(Korkmaz, 2007a: 455-457).

Türemiş zarfları da, addan türemiş zarflar, fiilden türemiş zarflar olmak üzere yine ikiye ayırır.

Türemiş zarflar için Zeynep KORKMAZ şunları söyler: “Dilimizde zarf türeten

eklerin sayısı da birkaçı geçmez. Aslında onlar da başka nitelikte eklerdir. Kalıplaşma ve sınıf değiştirme yoluyla sonradan zarf türetme eki olmuşlardır. Türemiş zarflar a. Addan türemiş zarflar, b. Fiilden türemiş zarflar olmak üzere kendi içinde iki temel grup oluşturur. Bu iki grubun aldıkları ek türlerine göre bir takım alt grupları da vardır.” (Korkmaz, 2007: 457). KORKMAZ, türemiş zarfları, “Telâşla içeri girdi.”,

“Eserlerimiz fikirce, ruhça, medeniyetçe bizi fersah fersah geride bıraktılar.” vb. örneklerle ifade eder.(Korkmaz, 2007a: 458-459).

Addan türemiş zarfları, Addan ad çekimi ekleriyle türeyen zarflar ve addan ad

türeten eklerle kurulan zarflar olmak üzere kendi içlerinde ikiye ayırır.

Fiilden türemiş zarfları da, “Fiilden –Ik/-Uk, -GIn/-GUn, -mA/-mAcA ekleriyle

türetilen zarflar” ve “fiilden zarf-fiil, ad-fiil ve sıfat-fiil ekleriyle türetilen zarflar” olmak üzere ikiye ayırır.

Kelime grubu yapısındaki zarfları, tekrar grubu biçimindeki zarflar, ad tamlaması

biçimindeki zarflar, sıfat tamlaması biçimindeki zarflar, edat grubu biçimindeki zarflar, sıfat-fiil grubu biçimindeki zarflar, zarf-fiil grubu biçimindeki zarflar, ad-fiil grubu biçimindeki zarflar, bağlama grubu biçimindeki zarflar, kısaltma grupları biçimindeki zarflar, isnat grubu biçimindeki zarflar olmak üzere sekize ayırır.

Kelime grubu biçimindeki zarflar için, “Bir kısım zarflar da yapıca kelime

gruplarına dayanır. Zarf oluşturan kelime grupları tekrar, ad tamlaması, sıfat tamlaması, edat grubu, bağlama grubu, yönelme grubu, bulunma grubu, ayrılma grubu, isnat grubu, zarf-fiil grubu biçimlerindendir.” der ve bu tür zarflara, “Hep önüne bakarak annesinin yanı sıra ağır ağır yürüyordu.”, “Akşamüstü her evden bir sıcak ekmek kokusu geliyordu.” vb. örnekler verir (Korkmaz, 2007a: 474-490).

Cümle kuruluşundaki zarflar için, “Yer yer cümle kuruluşlarındaki bazı kısa

anlatımların da yalnız başına yargı bildirme özelliklerini yitirerek zarflaştıkları görülüyor.” der ve bu zarf türünü, “Ben yıllardır denize hasret, bakar bakar ağlarım.”, “Bu kabartma resmi yıllar var o da duvarda asılı duruyor.” vb. örneklerle ifade eder (Korkmaz, 2007a: 490-492).

Birleşik kelime yapısındaki zarflar için “Zarfların bir kısmı da yapıca birleşik kelime

niteliğindedir. Bunlar genellikle iki ayrı kelimeden oluşan ve anlamca tek bir kavrama karşılık olan sözlerdir…” der ve bu zarfları “Arada bir uyanıyor, boynuna sarılı kollarını biraz daha sıkarak uyuyor.”, “Giderayak orada bir de resim imzalamışlar.” vb. örneklerle ortaya koyar.” (Korkmaz, 2007a: 492-494).

İşlevleri bakımından zarfları, zaman zarfları, yer ve yön zarfları, tarz zarfları, azlık-çokluk zarfları ve soru zarfları olmak üzere beşe ayırır (Korkmaz, 2007a: 451-523).

Zaman zarflarını, “Bir oluş ve kılışın zaman içindeki yerini bildiren, daha açık bir

anlatımla fiillerin, sıfat-fiillerin ve zarf-fiillerin anlamlarını zaman açısından belirleyen, sınırlandıran veya kesinleştiren sözler” olarak tanımlar ve bu zarfları, “akşam”, “geçenlerde” vb. örneklerle ifade eder (Korkmaz, 2007a: 495-498).

Yer ve yön zarflarını, “Fiildeki oluş ve kılışın yerini ve yönünü belirleyen zarflar”

olarak tanımlar ve “arasında”, “içerde” vb. örnekler verir (Korkmaz, 2007a: 498-499).

Tarz zarflarını, “Bir oluş ve kılışın niteliğini, nasıl yapıldığını, ne durumda olduğunu

bildiren zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları kendi içlerinde, nitelik bildirme zarfları, durum bildirme zarfları olmak üzere ikiye ayırır (Korkmaz, 2007a: 499).

Nitelik bildirme zarflarını, “Bir hareketin oluşma biçimini ve niteliğini bildiren

zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları, “Birden tavanı kaplayan gölgesiyle gerindi.”, “Güzelim yaz çabucak geçip gitti.” vb. örneklerle ortaya koyar (Korkmaz, 2007a: 500-502).

Durum bildirme zarfları, “Fiildeki oluş ve kılışın durumunu belirten zarflar” olarak

tanımlar ve bu zarfları, “Biz baba oğul çarpılmış gibi evden çıktık.”, “Selâm verseler gelincik çiçeği gibi kızarıverirdi.” vb. örneklerle ifade eder (Korkmaz, 2007a: 502-517).

Azlık-Çokluk zarflarını, “Bir sıfatın bir zarfın veya fiildeki oluş ve kılışın miktarını,

ölçüsünü ve derecesini belirleyen zarflar” olarak tanımlar ve “azıcık”, “aşağı yukarı” vb. örnekler verir (Korkmaz, 2007a: 517-522).

Soru zarflarını, “Fiildeki oluş ve kılışı çeşitli yönlerden soru yoluyla belirleyen

zarflar” olarak tanımlar ve bu zarfları “hani”, “niçin” vb. örneklerle ifade eder (Korkmaz, 2007a: 523).

Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU’nun kelime türlerinden zarfa ilişkin doğrudan verdiği bilgiler bulunmadığından, farklı

konular içerisinde zarf türü için verdiği örnekleri, Türkiye Türkologlarının zarf için yaptıkları, tanımları, çeşitleri ve örneklerini temel alarak mukayeseli olarak ortaya koyalım.

MEHMEDOĞLU’nun, “Dünün adamı” tamlamasında ve “Ben yukardayım, oraya gel.” cümlesinde zarf olarak belirttiği “dünün” (Mehmedoğlu, 2006: 98), ve “yukardayım” kelimeleri (Mehmedoğlu, 2006: 104). Türkiye Türkologlarına göre isimdir.

MEHMEDOĞLU’nun, “Tren yavaş hareket ediyordu.” ve “Araba hızla geçti.” cümlelerinde “yavaş” ve “hızla” kelimelerini tarz zarfları olarak adlandırmasına karşılık (Mehmedoğlu, 2006: 107); Ahmet TOPALOĞLU ve Tahsin BANGUOĞLU nitelik zarfı, Muharrem ERGİN, nasıllık-nicelik zarfları, Kaya BİLGEGİL hâl zarfları, Zeynep KORKMAZ ise Alâeddin MEHMEDOĞLU gibi tarz zarfları olarak adlandırır. Kendisinin, “Misafirler içeri davet edildi.” ve “Orada bizi iyi tanıyorlar.” cümlelerinde “yer zarfları” olarak adlandırdığı “içeri” ve “orada” kelimelerini (Mehmedoğlu, 2006: 107). Ahmet TOPALOĞLU, Muharrem ERGİN ve Kaya BİLGEGİL, Alâeddin MEHMEDOĞLU gibi yer zarfları olarak adlandırırken; Tahsin BANGUOĞLU ve Zeynep KORKMAZ ise yer yön zarfları olarak adlandırır.

“Mezuniyet töreni yarın başlayacaktır.” ve “Şimdi senin durumunu düşünürdüm.” cümlelerinde zaman zarfları olarak gösterdiği “yarın” ve “şimdi” kelimeleri (Mehmedoğlu, 2006: 107). Türkiye Türkologlarına göre de zaman zarfıdır.

“Çok konuşma, çok oku.” ve “Onlar da az bilmiyorlar.” cümlelerinde sayı zarfları olarak gösterdiği “çok” ve “az” kelimeleri (Mehmedoğlu, 2006: 107). Türkiye Türkologlarından, Muharrem ERGİN ve Zeynep KORKMAZ’a göre azlık-çokluk zarfları, Ahmet TOPALOĞLU’na göre nicelik zarfı, Tahsin BANGUOĞLU ve Kaya BİLGEGİL’e göre miktar zarfıdır.

“Çiftçiler gece-gündüz çalışıyor.” ve “Biz er-geç zafer kazanacağız.” cümlelerinde birleşik zaman zarf olarak gösterdiği “gece-gündüz” ve “er-geç” kelimeleri (Mehmedoğlu, 2006: 112). Ahmet TOPALOĞLU’na göre birleşik zarf; Zeynep

Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Mehman MUSAOĞLU ise zarfları, isim, sıfat, zarf, fiil, zamir ile birlikte asıl kelime bölüklerinin içerisinde değerlendirir. Türkologların zarf ve çeşitleri için kullandıkları terimleri tablolaştırdığımızda aşağıdaki tabloyla karşılaşırız.

Tablo 4: Zarf Konusunda Kullanılan Terimler

A.T. M.E. K.B. T.B. L.K. Z.K. M.M. A.M.

Zarf + + + + + + + + Nitelik Zarfı + + Nasıllık-Nicelik Zarfları + Hâl Zarfları + + Tarz Zarfları + + + Yer Zarfları + + + +

Yer Yön Zarfları + +

Azlık-Çokluk Zarfları + + Mikdar Zarfı + + Nicelik Zarfı + Türetilmiş Zarflar + Türemiş Zarflar + Soru Zarfı + + + Zaman Zarfları + + + + + + + Birleşik Zarf + Birleşik Kelime Yapısındaki

Zarflar

+

Tablo 4' ün Devamı

A.T. M.E. K.B. T.B. L.K. Z.K. M.M. A.M.

Sıra Zarfları +

İkrar, Tasdik ve Tanıklık Zarfları +

İnkâr Zarfları +

İşaret Zarfları +

Belgisiz Zarflar +

Asıl Zarflar +

Zarf Olarak Kullanılan Başka

Cinsten Kelimeler +

Adi Zarflar +

Üstünlük İfade Eden Zarflar +

Sayı Zarfları +

Pekiştirme Zarfları +

Gerçekleme Zarfları +

Yabancı Kökenli Zarflar +

Türkçe Kökenli Zarflar +

Basit Zarflar +

Kelime Grubu Biçimindeki Zarflar

+

Cümle Yapısındaki Zarflar +

Türkologların zarf ve çeşitleri için yaptıkları açıklamalardan ve tablodan hareketle şu sonuçlara ulaştık:

Ahmet TOPALOĞLU, zarfların fiil, sıfat veya bir başka zarfın anlamını değiştirdiğini söylerken; Tahsin BANGUOĞLU, fiillerin ve sıfatların; Kaya BİLGEGİL, sıfatın, fiilin, fiilimsinin; Zeynep KORKMAZ, fiillerin, sıfatların, sıfat-fiillerin ve zarf niteliğindeki sözlerin anlamını değiştirdiğini ifade eder. Muharrem ERGİN de zarfın kelime gruplarında sıfatın, fiilin veya başka bir zarfın mânâsını değiştirdiğini belirtir. Ahmet TOPALOĞLU tanımında, zarfların önüne geldikleri kelimelerin anlamını değiştirdiğini ve belirgin hâle getirdiğini belirtirken; Tahsin BANGUOĞLU anlattıkları kılış, oluş veya vasıfları açıkladığını, değiştirdiğini; Kaya BİLGEGİL anlamını nitelediğini belirttiğini, değiştirdiğini, sınırlandırdığını; Zeynep KORKMAZ zaman, yer, yön, nitelik, durum azlık-çokluk bildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkilediğini ve değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getirdiğini belirtir.

Ahmet TOPALOĞLU, zarfı, bağımsız kelime başlığı altında değerlendirirken, Muharrem ERGİN, isim grubu altında, Tahsin BANGUOĞLU, mantıkî sınıflanmaya göre isim sınıfında ve işleyişte ayrılan bu söz bölüklerinin özerkli kelime başlığı altında, Kaya BİLGEGİL, isim soyundan kelimeler başlığı altında, Zeynep KORKMAZ, adlar ve ad soylu kelime sınıfları başlığı altında değerlendirir. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU zarfı temel kelime türlerinden isim, sıfat, sayı, zamir ve fiil ile aynı grupta değerlendirirken, Mehman MUSAOĞLU, isim, sıfat, zarf, fiil, zamir ile birlikte asıl kelime bölükleri içerisinde değerlendirir.

Ahmet TOPALOĞLU, zarfı, nicelik zarfı, nitelik zarfı, soru zarfı, yer zarfı, zaman zarfı olmak üzere beşe ayırırken; Muharrem ERGİN, yer zarfları, zaman zarfları, nasıllık-nicelik zarfları, hâl zarfları ve azlık-çokluk zarfları olmak üzere dörde; Tahsin BANGUOĞLU, getirdikleri değişiklik yapıcı anlatım bakımından, gerçekleme zarfları, miktar zarfları, nitelik zarfları, yer yön zarfları, zaman zarfları ve suret zarfları olmak üzere altıya; Zeynep KORKMAZ ise kökenleri, yapıları ve işlevleri bakımından üç temelde sınıflandırır. Kökenleri bakımından zarfları, yabancı kökenli zarflar ve Türkçe

kökenli zarflar; yapıları bakımından zarfları, basit zarflar, türemiş zarflar (a. Addan türemiş zarflar: 1. Addan ad çekimi ekleriyle türeyen zarflar, 2. Addan ad türeten eklerle kurulan zarflar; b. Fiilden türemiş zarflar), kelime grubu biçimindeki zarflar, cümle yapısındaki zarflar ve birleşik kelime yapısındaki zarflar olmak üzere beşe ayırır. Kaya BİLGEGİL, zarfları anlam ve yapılarına göre sınıflandırır.

Anlamlarına göre, yer zarfları, zaman zarfları, hâl zarfları, miktar zarfları, sıra zarfları, ikrar, tasdik ve tanıklık zarfları, soru zarfları, inkâr zarfları, işaret zarfları ve belgisiz zarflar olmak üzere ona; yapılarına göre, asıl zarflar, zarf olarak kullanılan başka cinsten kelimeler, türetilmiş zarflar olmak üzere üçe ayrılır. Ayrıca Kaya BİLGEGİL zarfları, zarflarda anlam dereceleri başlığı altında, adi zarflar, üstünlük ifade eden zarflar ve pekiştirme zarfları olmak üzere üçe ayırır.

Zarfların alt başlıklarında kullanılan terimlerde de Türkologlar birbirlerinden ayrılırlar. Ahmet TOPALOĞLU ve Tahsin BANGUOĞLU nitelik zarfı; Muharrem ERGİN, nasıllık-nicelik zarfları ve hâl zarfları, Kaya BİLGEGİL hâl zarfları, Zeynep KORKMAZ ise Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU gibi tarz zarfları terimini kullanır.

Ahmet TOPALOĞLU, Kaya BİLGEGİL ve Zeynep KORKMAZ soru zarfı terimini kullanırken; Muharrem ERGİN ve Tahsin BANGUOĞLU bu zarf çeşidine yer vermez. Ahmet TOPALOĞLU, Muharrem ERGİN ve Kaya BİLGEGİL, yer zarfları; Tahsin BANGUOĞLU ve Zeynep KORKMAZ ise yer yön zarfları terimini kullanırlar.

Zaman zarfları terimini ise belirlediğimiz tüm Türkiye Türkologları kullanır.

Muharrem ERGİN ve Zeynep KORKMAZ’ın kullandığı azlık-çokluk zarfları terimine karşılık; Ahmet TOPALOĞLU, nicelik zarfı; Tahsin BANGUOĞLU mikdar zarfı; Kaya BİLGEGİL ise miktar zarfı terimini kullanır.

Zeynep KORKMAZ, zarfları, kökenleri bakımından başlık altında toplayan tek Türkologtur.

zarflar, kelime grubu biçimindeki zarflar, cümle yapısındaki zarflar ve birleşik kelime yapısındaki zarflar olmak üzere beşe ayırırken; Kaya BİLGEGİL yapıları bakımından zarfları, asıl zarflar, zarf olarak kullanılan başka cinsten kelimeler, türetilmiş zarflar olmak üzere üçe ayırır. TOPALOĞLU da zarfların yapısına ilişkin birleşik zarfı açıklar.

Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU’nun