• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KELİME TÜRÜNÜN TASNİFİYLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR YAKLAŞIMLAR

4. Karşılaştırılan unsurlardan birini denkleştirme suretiyle diğerinin yerine

2.10. Kelime Türleriyle İlgili Değerlendirme

Türk dilinde tartışmalı konulardan biri olan kelime türlerinin, Türkiye Türkologlarının kendi aralarında ve ulaşabildiğimiz bilgiler doğrultusunda Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU ve Mehman MUSAOĞLU’yla mukayesesini yaptığımızda, kelime türlerinin isimleri, sayıları, tanımları vb. noktalarda benzerlikleri olsa da farklılıkların daha çok olduğunu gördük.

İşte, Batı grameri temelindeki sınıflandırmalar ile Arap grameri geleneğine uygun sınıflandırmaların birbirine karışmasından kaynaklanan bu durum gramerimizde sınıflandırmadan başlayarak tanıma ve isimlendirmeye, terimleşmeye kadar giden sorunlar ortaya çıkarmış ve bu durum kelime türlerine şöyle yansımıştır:

1. Türkiye Türkologlarının ve Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologların yaptıkları kelime türü tasnifini değerlendirdiğimizde bir birlik oluşturamadıklarını görürüz. Ahmet TOPALOĞLU kelime türlerini genel olarak sekiz başlık altında toplarken; Muharrem ERGİN ve Zeynep KORKMAZ üç; Kaya BİLGEGİL, Tahsin BANGUOĞLU, Mehman MUSAOĞLU ve Alâeddin MEHMEDOĞLU ise iki başlık altında toplar. İkili ve dörtlü grup oluşturan Türkologların aralarında bir birlik varmış gibi görülse de, gerek bu gruplara verilen isim, gerekse bu grupların alt başlıklarında yer alan kelime türleri birbirinden farklıdır.

Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar iki başlık altında toplayanlarla paralellik göstermektedir.

2. Ahmet TOPALOĞLU kelimeleri nitelikleri, biçimleri ve görevleri bakımından sınıflandırırken; Muharrem ERGİN, Leylâ KARAHAN, Mehman MUSAOĞLU ve Alâeddin MEHMEDOĞLU kelimeleri mânâ veya vazife bakımından; Kaya BİLGEGİL kelimeleri anlam ve zaman bakımından; Tahsin BANGUOĞLU yapı, işleyiş ve kavram bakımından; Zeynep KORKMAZ ise anlam, görev ve hem anlam hem görev içeren kelimeler olmak üzere üç açıdan sınıflandırır.

Görüldüğü gibi, Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar, Muharrem ERGİN ve Leylâ KARAHAN ile kelimeleri mânâ veya vazife bakımından tasnif ederek ortak paydada buluşurlar.

3. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar, kelimeleri ikiye ayırarak benzer şekilde sınıflasa da farklı kelime türlerini gruplara dâhil etmeleri yönüyle birbirinden ayrılırlar. Mehman MUSAOĞLU, asıl kelime bölükleri (isim, sıfat, zarf, fiil, zamir) ve yardımcı kelime bölükleri (takı, edat, bağlaç ve ünlem) olarak ikiye ayırırken; Alâeddin MEHMEDOĞLU, temel kelime (isim, sıfat, sayı, zarf, zamir ve fiil ) ve yardımcı kelime türleri ( edat, takı, bağlaç, ünlem, hitap) olarak ikiye ayır.

4. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Mehman MUSAOĞLU ve Leylâ KARAHAN modal sözlere kelime türleri sınıflandırmasında yer bulunabileceğini söyleyen iki Türkolog olsalar da, modal sözlerin nereye dâhil edileceği konusunda ayrılırlar. Mehman MUSAOĞLU, yardımcı kelime bölükleri içerisinde onun bir alt başlığı olarak modal sözlerin yer alması gerektiğini düşünürken, Leylâ KARAHAN modal sözlerin yardımcı sözler olarak yer bulabileceğini belirtir. 5. Tahsin BANGUOĞLU kelime çeşitlerini tabiî, mantıkî, değişmeler ve başka sınıflanmalar şeklinde ayrıntılı olarak gruplayan tek Türkologtur. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlarda böyle bir yaklaşım yoktur.

6. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologların takı ve edatın her ikisini birden kelime türlerine dâhil etmelerine karşılık; Türkiye Türkologları bu iki kelime türünden, edatı ifade edecek şekilde, yalnızca birini dâhil eder.

7. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlardan Alâeddin MEHMEDOĞLU sayı ve hitabı kelime türleri arasında gösteren tek Türkologtur. Söz konusu ettiğimiz Türkiye Türkologlarında böyle bir durum yoktur.

8. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar da Ahmet TOPALOĞLU, Kaya BİLGEGİL, Tahsin BANGUOĞLU gibi, ismi, sıfat, zarf ve zamirin dışında yani isim, sıfat, zamir, zarf, fiil, edat, bağlaç, ünlem şeklinde sekiz kısımda incelerken; Muharrem ERGİN ve Zeynep KORKMAZ sıfat, zarf ve zamiri de isim olarak ele alır.

Muharrem ERGİN, Leylâ KARAHAN ve Zeynep Korkmaz gibi birleşik isimlere kelime grupları arasında yer verir.

10. İsimlerle ilgili bir diğer mesele de Türkologlar tarafından farklı şekilde ele alınan ve ortak görüşe varılamayan birleşik isimlerin cins isimden mi özel isimden mi meydana geldiği meselesidir. Ahmet TOPALOĞLU ve Kaya BİLGEGİL cins isimlerden oluşmuş örnekleri birleşik isim sayarken; Muharrem ERGİN ve Leylâ KARAHAN yalnız özel isimlerden oluşmuş örnekleri birleşik isim, Tahsin BANGUOĞLU, Zeynep KORKMAZ ve Alâeddin MEHMEDOĞLU ise hem cins isim hem de özel isimlerden oluşmuş isimleri birleşik isim olarak kabul eder.

11. Alâeddin MEHMEDOĞLU’nun verdiği örneklere bakıldığında kendisinin isim olarak kabul ettiği, Türkiye Türkologlarınca sıfat; kendisinin fiil olarak kabul ettiği örnekler bazı Türkiye Türkologlarına göre fiilken bazılarına göre isim; takı olarak kabul ettikleri edat; zarf olarak kabul ettikleri isim; zamir olarak kabul ettikleri sıfat; sıfat olarak kabul ettiği isim; hitap olarak ortaya koyduğu örnekler ise Türkologlara göre ünlemdir.

12. Kaya BİLGEGİL’in bu sınıflandırma ilkelerinin dışında kalan isim çeşitleri başlığı altında incelediği isim çeşitlerinden zaman isimleri, yer İsimleri, alet isimleri, küçültme isimlerine; Tahsin BANGUOĞLU’nun yer verdiği tekli adlar, çoklu adlara; Zeynep KORKMAZ’ın isim çeşitleri arasında gösterdiği oluş ve kılış adları grubu altında yer alan isimlere de yine diğer Türkiye Türkologları ve Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar yer vermez.

13. Türkiye Türkologları ve Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar isimleri, fiilleri, edatları, zamirleri, zarfları, sıfatları, bağlaçları, ünlemleri birbirlerinden farklı başlıklar altında, farklı terim ve farklı kapsamlarla incelerler.

14. Mehman MUSAOĞLU’nun fiil incelemesinde diğer Türkiye Türkologlarından farklı taraflar göze çarpar. Mehman MUSAOĞLU kök fiiller, türemiş fiiller ve çatıları bakımından fiilleri Türkçe fiillerin yapısal-anlamsal betimlenmesi başlığı altında incelerken, diğer Türkiye Türkologları bu fiilleri yapılarına ve çatılarına göre fiiller olmak üzere iki başlık altında inceler.

15. Mehman MUSAOĞLU’nun, Türkçe fiillerin işlevsel-anlamsal betimlenmesine göre, bir birleşimli ve iki birleşimli fiiller ve üç birleşimli fiiller ve birleşimsiz fiiller olarak tasnifini ne diğer Türkiye Türkologları ne de Alâeddin MEHMEDOĞLU yapmıştır.

16. Edatlar konusunda Türkologlar arasında birliğe varılmayan bir başka nokta da, edatın kapsamı, yani nelerin edat olduğu, nelerin edat olmadığıdır.

17. Edatları, kullanılış bakımından yalnız edat olarak donmuş kelimeler ve aslında isim veya zarf olmakla beraber geçici olarak edat durumunda kullanılan kelimeler olmak üzere ikiye ayıran yalnızca Necmettin HACIEMİNOĞLU’dur. Türkiye’deki Azerbaycan kökenli Türkologlar bu konuya temas etmezler.

18. Alâeddin MEHMEDOĞLU’nun ayrı başlıklar altında topladığı edat ve takı kelime türleri Türkiye Türkologları tarafından edatı ifade edecek şekilde, Ahmet TOPALOĞLU ve Tahsin BANGUOĞLU tarafından takı terimiyle; Kaya BİLGEGİL ve Zeynep KORKMAZ tarafından edat terimiyle, Muharrem ERGİN tarafından son çekim edatı terimiyle ifade edilirken; Leylâ KARAHAN ve Necmettin HACIEMİNOĞLU tarafından çekim edatı terimiyle ifade edilir.

19. Mehman MUSAOĞLU görevli kelimeler ve leksik anlamı olan kelimeler yanında üçüncü bir grup olarak içinde, hakkında, üstünde, altında, yanında kelimelerinin kömekçi ad adıyla ya da yardımcı kelimelerde bir görev olarak ya da çekim edatları içerisinde bir alt başlık olarak da ele alınabileceğini ifade eden tek Türkologtur.

20. Edatları yapısına göre tasnif edenlerin yalnızca Tahsin BANGUOĞLU, Zeynep KORKMAZ ve Necmettin HACIEMİNOĞLU olduğu görülse de, bu üç Türkolog arasında da farklılıklar gözlenir.

Tahsin BANGUOĞLU bu edatları, yapısına göre edatlar başlığı altında, kök olan takılar, isimden üreme takılar, fiilden üreme takılar ve yer yön adlarından takılar olarak dörde; Zeynep KORKMAZ yapı ve kökenleri bakımından edatlar başlığı altında Türkçe kökenli edatlar çeşitlerinden ad kökenli edatlar ve fiil kökenli edatlar olarak