• Sonuç bulunamadı

“Butlan” Kökünden gelen batıl kelimesi gerçe#e aykırı olan dü"ünce veya söz demektir. Butlan kelimesi Kur’an’da, “bo"a çıkan amel”, “çirkin, faydasız i"”, “gerçek bilgiye dayanmayan delil” gibi anlamalarda kullanılır. Hadislerde de bu kelime benzer "ekillerde kullanılmı"tır. Bu iki kaynaktan, batıl inançların gerçe#in zıddı oldu#u ve bunlara uymanın do#ru olmadı#ı ayrıca, Kur’an ve sünnetle çeli"ti#i anla"ılır.186

Terim olarak batıl inanç, “do#ru olmayan dinin temel yapısının dı"ında olan ve genellikle eski geleneklerin veya di#er inanç sistemlerinin bir uzantısı olarak kabul

182 MarciaMasino, A’dan Z’ye Tarot Fal Kitabı, Hülya $ahin (çev.), !stanbul: Gün Yayıncılık, 1997, s. 12 183 Scognamillo, Gelece$imizin Anahtarı, s. 34

184 Asımgil, ss. 132- 134 185 Asımgil, s. 78

186 Adem Köse, “Batıl inanı"ların Fertler Üzerindeki Etkileri”, (Yayınlanmamı# Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2003), s. 9

edilen "eydir.”187 Anla"ılaca#ı üzere batıl inançların kökeni eskilere dayanır. Eski inanç ve geleneklerin silinip gitmesi genelde çok zordur. Bu inanç ve pratikler bazen !slami bir anlayı"la bazen de ba#ımsız olarak farklı "ekillerde kendilerini korurlar.188

Batıl inançlar halk kültürünün bir unsuru olarak, kimi zaman korkulardan, kimi zaman çaresizlikten, kimi zaman da rastlantılar sonucu ortaya çıkabilmektedir. Sosyal ya"antıda bir anlam ta"ımaları ve de birey ile toplumun bazı, ihtiyaçlarına cevap vermeleri sebebiyle kendilerini devam ettirirler.189

Batıl inançların ortaya çıkı" sebepleri ba"ka kültürleri taklit, taassup, cehalet ve hadislerin yanlı" anla"ılması gibi durumlardır. Yıldızların hareketleri ile insanın gelece#iyle ilgili yorum yapma; kahve, ok, bakla, iskambil kâ#ıtları ile fal bakma, !slam öncesine ait batıl inançlardır. Dileklerin gerçekle"mesi için mum yakmak, türbelere çaput ba#lamak, ölülerin ruhuna adak adamak da batıl inançlardır.190

4.2.Hurafe

Arapça “Harefe-Yahrefu” fiilinden türemi" bir isim olan hurafe, akla ve gerçe#e ters dü"en aldatıcı ama çekici söz demektir. !bn Manzur hurafe için “yalan sözün tatlı geleni” der.191 Türkçe sözlükler hurafeyi, bo" ve batıl inanç; mitoloji, dini bilgiler arasına karı"mı" yanlı"lar olarak tanımlar.192 Bir ba"ka tanımla hurafe, “hiçbir hakikate dayanmayan sade te"eüm ve vehimden ibaret olan asılsız batıl "eylerdir.”193 Hurafe kelimesi Kur’an’da do#rudan geçmese de onunla anlam yakınlı#ı olan “esatir”, “ihtilak”, “tekavvül” gibi bazı kelimeler geçer.194

Hurafeler korku ve çaresizlik gibi psikolojik sebeplerle ortaya çıkar. Genellikle bazı tesadüfî olayların iyilik veya kötülü#ün sebepleri olarak

187 Gündüz, Din ve !nanç Sözlü$ü, 1998, s. 60

188 Turgut Akpınar, Türk Tarihinde !slamiyet, !stanbul: !leti"im Yayınları, 1994, s. 142

189 !hsan Kurt, “Psikoljik Yakla"ımlarda Kültürlerin Önemi”, Milli Kültür Dergisi, Sayı. 37, 1990, s. 31 190 Ali Murat Yel, “Hurafe”, D!A, C. 18, !stanbul: TDV Yayınları, 1998, s. 383

191 Ya"ar Nuri Öztürk, !slam Nasıl Yozla#tırıldı?, 2. Baskı, !stanbul: Yeni Boyut Yayıncılık, 2000, s. 39 192 Mehmet Do#an, “Hurafe”, Temel Büyük Türkçe Sözlük, !stanbul: Bahar Yayınları, 1994, s. 346 193 Mustafa Uysal, !slam’a Sokulan Bid’at ve Hurafeler, Konya: Ülkü Basımevi, 1967, s. 159

194 Ramazan Altınta", “!slâm Anlayı"ında Bid‘at ve Hurâfenin Çerçevesi”, Dinî Ara#tırmalar, Cilt. 6, Sayı. 16, 2003, s. 119

de#erlendirilmesi ile gelece#i bilme iste#inin belirmesi hurafelerin geli"mesine sebep olur.195 Hurafelerin ortaya çıkı" nedenlerini 196 "öyle sıralamak mümkündür:

a. Hurafelerin temelinde "iddetli bir cehalet vardır. Cahillerin akli olmayan yorumları insanları do#ru olandan ayırır ve hurafelerin içine sürükler. b. Menfaat kazanma gayesinde olan bazı insanlar ortaya hurafeler çıkarır veya

mevcut olanları menfaatleri do#rultusunda savunur.

c. !nsanlar kasıtlı olarak dini tahrif etmek için çe"itli hurafeler uydurur. Burada amaç bazen dini "ahsiyetleri yüceltmek de olsa bu durum hurafelerin do#masına sebep olur.

d. Dini tebli# ederken anlatılan bazı kıssalarda a"ırıya gidilerek hurafeler olu"turulur.

e. Eski din veya kültürlerin etkisiyle dinlere bazı hurafeler girer.197

Tarihin her devrinde hurafeler olmu"tur. Nitekim Mısır, Yunan, Fenike, Roma ve Orta ça# Avrupası da dâhil olmak üzere hurafeler geni" yayılma alanı bulmu"tur.198 13 sayısının u#ursuz kabul edilmesi, evlere nal asılması, kara kedi görmenin bela getirece#i dü"üncesi çe"itli toplumlardaki bazı hurafelerdir.199 !slam dini bu ve benzeri hurafeleri ho" görmez ve din adına söylenen her sözün mutlaka Kur’an’a ve sünnete uygun olması gerekti#ini bildirir.200

4.3. Sihir

Köken olarak Arapça olan sihir kelimesi, olmayan bir "eyi varmı" gibi göstermek, aldatmak, gerçe#i oldu#undan farklı göstermek, bir "eyin aslını de#i"tirmek, gibi anlamlara gelmektedir. Sihir uygulayan ki"ilere sahir denilir. Kur’an’da sihir ve türevleri 60 yerde geçmektedir. Bunların kırktan fazlası Hz. Musa, Hz. Harun ve Hz.

195 Sedat Veyis Örnek, Etnoloji Sözlü$ü, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co#rafya Fakültesi, 1971, s. 42 196 Bkz. Fatma Yılmaz, “Kadınlar Arasındaki Hurafeler ve !slâm'ın Hurafelere Bakı"ı”, Diyanet !lmi Dergi ,Cilt. 12, Sayı. 1, s. 21-40; Abdulkadir !nan, “Türbelere Paçavra ve Mum Yakma Hurâfelerinin Men"ei”, Diyanet !lmi Dergi

[Diyanet !#leri Ba#kanlı$ı Dergisi], Sayı: 1, 1961, s. 180-182; !brahim Sarıçam, “Hurafeler Kar"ısında Hz.

Muhammed”, Diyanet !lmi Dergi (Diyanet !#leri Reisli$i Yıllı$ı) Peygamberimiz Hz Muhammed (SAV) Özel

Sayısı, 2003, ss. 191-196

197 Nurettin Turgay, “Kur’ân Çerçevesinde Hurafeler ve Korunma Yolları”, Dicle Üniversitesi !lahiyat Fakültesi

Dergisi, Cilt. 8, Sayı. 1, 2006, s. 27

198 Arık, s. 127 199 Yel, s. 381 200 Arık, s. 128

Muhammed ile ilgilidir. 201 Elmalılı Hamdi Yazır, Kur’an’da geçen sihir kelimesi ile ilgili "öyle açıklama yapar:

“Bütün bu aksam esaslı iki kısma racî olur: birisi sırf yalan ve mahzı tezvir-ü i!fâl olan kavil veya fiil ile ircaı tesir eden sihir di!eri az çok bir hakikati su-istimal ederek ika edilen sihirdir. Sihrin bütün mahiyeti, hayali hakikat zannettirecek bir vech ile ru-ı be"er üzerinde aldatıcı bir te’sir ika etmekten ibaret oldu!u halde bunun bir kısmı tahyilimahız, di!er bir kısmı da bazı hakikat ile memzucdur. Binaenaleyh her sihrin hakikî te’sirden büsbütün ârî oldu!unu iddia etmemelidir.”202

Kur’an-ı Kerim’de geçen sihir kelimesi anlam olarak büyüden daha kapsamlıdır. Türkçe’ye Arapça’dan geçen sihir ile büyü zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılsa da bu i"lerle u#ra"an büyücü ve sihirbaz aynı anlama gelmez. Sihirbazlıkta göz aldatmacası, hokkabazlık ve el çabuklu#u hâkimdir ve manyetizma, illüzyonizm, hipnoz ve telepati gibi teknikler kullanılır. Büyücü ise, iyi veya kötü varlıkların yardımını alır; tılsımlı sözler, iksirler, muskalar kullanır.203

4.4. Tılsım

Tılsım, do#aüstü güçlere sahip oldu#una; kötü haller, büyü, kötü ruhlar ve hastalıklara kar"ı insanı korudu#una inanılan nesneler 204 veya define gibi bazı de#erli e"yaları korumak için yapılan sihir eylemine 205 denir. Ayrıca tılsım kelimesi, "ekilden "ekle girebilen ve cesaretli insanlar tarafından öldürülmesi mümkün olan mitolojik bir varlı#ı da ifade eder.206 Tılsım kelimesinin Yunanca “telesma” sözcü#ünden geldi#i ve Arapça’ya “tiysem” olarak geçti#i bilinir.207 Tılsımlı nesnelerin sahibi üzerinde belli bir büyülü etkiye sahip oldu#una inanılır.208 Do#al tılsımlar; bazı de#erli ta"lar, metaller, hayvan di"i veya pençesi gibi nesnelerdir. !nsan yapımı tılsımlara ise, hayvan ya da e"yaların küçük modelleri, üzerinde dinsel resimler ya da yazılar bulunan madalyonlar, yazılı kâ#ıt ya da metallerden olu"an muskalar örnek gösterilebilir.

201 Çelebi, “Sihir”, s. 170

202 Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, C.1, !stanbul: Eser Kitabevi, 1979, s. 445 203 Tanyu, s. 501

204 Özhan Öztürk, “Tılsım”, Folklor ve Mitoloji Sözlü$ü, Ankara: Phoenix Yayıncılık, 2009, s. 931 205 Raif Necdet Kestelli, “Tılsım”, Resimli Türkçe Kamus, Ankara: TDK Yayınları, 2004, s. 503

206 Celal Beydili, “Tılsım”, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Ankara: Yurt- Kitap Yayıncılık, 2005, s. 559 207 Zeyrek, s. 111

208 Adnan Benk, “Tılsım”, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, C. 19, !stanbul: Geli"im Yayınları, 1986, s. 11508

Tılsımların etki gücünün do#adaki gizil güçlerle ili"kilerinden, dinsel ça#rı"ımlarından ya da u#urlu bir zamanda yapılmalarından kaynaklandı#ına inanılır. En eski tılsım örneklerinin Eski Mısır’dan kalma papirüslerde yer aldı#ı bilinir. Hıristiyanlar arasında tılsım kullanımı din adamları tarafından Ortaça#’da yasaklanmı"tır. Yahudilerde ise, Kabalacıların onayıyla varlı#ını korumu"tur.209 Tılsımın günümüzde feti" inancı olarak bilinen bir ba"ka "ekli mevcuttur. Feti" inancına sahip olan ki"iler bazı nesnelere u#urluluk veya u#ursuzluk atfederek bu nesneleri yanlarında ta"ımaya veya onlardan uzak durmaya çalı"ırlar.210

4.5. Efsun

Farsça kökenli bir sözcük olan efsun kelimesi211 “afsun” olarak da kullanılır. Özellikle yılan ve akrep gibi zehirli hayvan sokmalarından veya cinler ve periler gibi do#aüstü bazı varlıklardan korunmak için yapılan büyülerin adıdır.212 Halk arasında bu tür durumlara kar"ı ba#ı"ıklıkları oldu#una inanılan bazı ki"iler, sahip olduklarını ileri sürdükleri bu ba#ı"ıklıklarını ba"kalarına da iletmeye çalı"ır. Bu aktarım için vücudun belli bir yerine okunup üflenerek ba#ı"ıklık kazandırılır.

Efsun köken itibariyle eski geleneklere dayanır. Eski Türklerde “baksı” veya “kam” adı verilen ve din ile büyü i"lerine bakan bazı ki"iler bilinen en eski efsunculardandır.213

4.6. Kehanet ve Kâhin

Kâhinler, gelecekte gerçekle"ecek olan olaylar, i"ler veya durumlar ile ilgili haberler veren kâinattaki bazı gizli sırların bilgisine sahip oldu#unu iddia eden ve kendisini çevreye bu "ekilde kabul ettiren ki"ilerdir.214 Kehanet ise, gelecekten haber verme, falcılık ve bakıcılık anlamına gelir.215 Geçmi" veya gelecek ile ilgili, bir kimsenin kimli#i vb. hakkında bilgi edinme gayesiyle yapılan ve birtakım araçlarla

209 “Tılsım”, Ana Britannica, C. 20, !stanbul: Ana Yayıncılık, 1990, s.619

210 Kemalettin Erdil, Ya#ayan Hurafeler, Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2005, s. 19 211 Kestelli, s. 111

212 Öztürk, “Efsun”, s. 327

213 “Efsun”, Ana Britannica, C. 8, !stanbul: Ana Yayıncılık, 1990, s. 24 214 Bayram Altan, Falcılık ve Kehanet, !stanbul: Çelik Yayıncılık, 1989, s. 107

215 Arif Arslan ve Hakan Yılmaz, Do$u ve Batı Kaynaklarına Göre Kehanet, !stanbul: Karizma Yayınları, 2000, s. 119

yorumlar yapmaya dayanan yöntemler biçimidir.216 Bir ba"ka deyi"le Kehanet, kâhinlerin yaptı#ı i"in adıdır.217 Kehanet, yöntem itibariyle büyü ve simya ile birlikte, gizli ilimler uygulamasının üç kolundan biri sayılır.218

!nsanlı#ın ilk dönemlerinde kâhinler kurban takdimi, bulundu#u toplulu#u tanrısal güçler kar"ısında temsil etme ve tanrısal emirleri açıklama gibi görevleri sebebiyle birer din adamı rolündedir. Daha sonraları gelecekten haber verme i"i daha ön plana çıkmı"tır. Kâhinlik, gelecekten haber verme yönüyle falcılı#a benzese de falcılıktan daha geni" kapsamlıdır. Kâhinler, insan veya ba"ka varlıkların hareketlerini yorumlamak ya da cansız bazı maddelerle irtibat kurmak veya onları kullanmak gibi yollarla kehanette bulunur. Kehanet putperestlikte yaygın oldu#undan Yahudilik’te kehanete kar"ı çıkılmı", Hıristiyan kiliseleri de kâhinlere sava" açmı"tır. Tevhit ilkesine aykırılı#ı sebebiyle !slam dininde de "iddetle yasaklanmı"tır.219

4.7. Hipnoz ve Hipnotizma

Hipnoz, bir insanın kendi ba"ına veya bir yardımcının yol göstericili#inde, ruhsal, fiziksel veya kimyasal araçlarla gerçekle"tirilen ve telkine açık olmanın arttı#ı özel bir bilinç durumudur.220 Hipnotizma ise, bu durumu elde etmeye yarayan bütün teknik ve yöntemlerdir.221

Hipnotizma kelimesi köken olarak yeni olmasına ra#men teknik olarak çok eskilere dayanır. Bir insanın di#er bir ki"iyi etkisi altına alması ve bunların eski devirlerde büyücüler tarafından kullanılması sebebiyle, hipnotizma ve büyü fenomeni yakından ilgili görülür; ancak hipnotizma, günümüzde bilimsel bir yöntem olarak kullanıldı#ından büyüden farklıdır.222 Hipnotizmanın bilimsel yöntem haline gelmesi ise, 1714-1815 yılları arasında ya"ayan Anthony Mesmer tarafından sa#lanmı"tır. 223

216 “Kehanet”, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, C.11, !stanbul: Geli"im Yayınları, 1986, s. 6591 217 Öztürk, “Kehanet”, s. 573

218 Büyük Larousse, C. 11, s. 6592

219 “Kâhin” ,D!A, C.21, Ankara: TDV Yayınları, 2002, ss. 170-171

220 Murat Yurdakök, Bilimsel Görü#le Hipnoz, Ankara: Gaye Yayıncılık, 1977, s. 15

221 Recep Doksat, Tatbikatı ve Nazariyatı ile Hipnotizma, !stanbul: Kader Basımevi, 1962, s. 1 222 Ali E"ref Müezzino#lu, Bilimsel Hipnoz, !stanbul: A#ao#lu Yayınları, 1983, s. 12

4.8. Muska

Arapça’da yazılı "ey anlamına gelen “nusha” kelimesinin halk a#zında bozulmu" biçimidir. “Nusha” kelimesinin ço#ulu olan “nusah” deyimi ise, Türkçe’de aslını muhafaza etmi"tir. 224 Muska; hastalık, sa#altma ya da kara büyüye kar"ı ta"ınan koruyucuların genel adıdır. Muskalar bir kâ#ıda ya da deriye yazılan, üzerinde Tanrıya sı#ınma ve yakarı" cümleleri içeren objelerdir.225 Muska olgusu !slam ülkelerinde farklı kelimelerle ifade edilir. Örne#in Kuzey Afrika’da “hurz”, Arap ülkelerinde ise, “hamaya” veya “hafız huda” "eklinde kullanılır.226

Muska, tek tanrılı dinlerden çok tanrılı dinlere kadar farklı birçok inançta yaygın olarak görülen ve büyü ile yakından ilgili olan kült nesnelerdendir. Muska sahip oldu#una inanılan gizil güç sayesinde ta"ıyıcısını çe"itli kötülüklerden koruyan ve kısmet getiren, ço#unlukla yazı ve sembollerden olu"an özel bir objedir. Büyü ile yakından ilgili olsa da ta"ınabilir olması yönüyle büyüden farklıla"ır. Muska oldu#u bilinen nesnelerin ilk örnekleri eski Mısır’da görülür. Mısır’da muskalar hem ya"ayan insanlar tarafından kullanılmı" hem de ölülerin yanlarına bırakılmı"tır. Bilinen en eski muska örneklerinin ortaya çıktı#ı di#er bir bölge ise, Sümer-Asurluların ya"adı#ı Ortado#u topraklarıdır. Bu bölgede insanlar kilden granitten veya metalden yapılmı" muskalarla kötülüklerden korunmaya çalmı"tır. 227

Yahudilik’te muska yaygın bir fenomen olmasına ra#men Hıristiyanlık’ta o kadar yaygın de#ildir ve Yeni Ahit’te olumsuz olarak büyü ile ili"kilendirilir. !slam kültüründe muska çe"itli medeniyetlerin etkisiyle önce $ii ve Batini mezheplerde sonra da bunların etkisiyle Sünni çevrelerde yaygınla"mı"tır. Bazı din âlimleri "irke sebep olmadı#ını dü"ünerek ve vesile kabul edilmesi sebebiyle muskaya kar"ı çıkmazken bazıları muskanın "irk sebebi oldu#u kanaatiyle kullanılmasını caiz görmemi"tir.228 Günümüzde de yaygın kullanım alanına sahip muskanın yanında "ans getirdi#ine

224 Orhan Hançerlio#lu, “Muska”, !slam !nançları Sözlü$ü, !stanbul: Remzi Kitabevi, 1984, s. 374 225 Öztürk, “Muska”, s. 712

226 Anadol, s. 256

227 “Muska”, D!A, C. 31, !stanbul: TDV Yayınları, 2006, s. 265 228 “Muska”, s. 266

inanılan küçük nesneler ve nazarlıklar, muska ile benzer özellikler atfedilen objelerdir.229

4.9. Gayb

Gayb, büyü, fal ve kehanet gibi kavramlarla yakından ilgilidir. Gayb kelimesi “%abe” fiilinin mastarı olarak Arapça’dan dilimize geçmi"tir.230 Sözlükte "ek ("üphe), gizli olan, göze görünmeyen, belirsiz, bilinmeyen, akıl ve duyularla algılanamayan manasındadır.231Türkçe’de genellikle görünmeyen âlem anlamında kullanılan gayb kelimesi, Kur’an’da çe"itli anlamlarda kullanılır. Gayb kelimesinin Kur’an’daki anlamları "unlardır:

a. Geçmi"te ya"anan bazı olaylar.

b. !nsanların içlerindeki sırlar ve gizli olan her "ey. c. Birtakım olayların insanlarca bilinemeyen içyüzü. d. Bunlar dı"ında bilinmeyen her "ey.232

Gayb âlemi ile görünen âlem birbirlerinin ötesinde veya ardı"ık birer âlemler de#ildir. Bu iki âlem birbirinden ba#ımsız ancak mahiyetleri gere#i birbirlerine hem uzak hem de iç içe olan varlık düzeyleridir.233 Gayb âleminin bilgisi ise, bilinebilirlik açısından; mutlak ve mukayyet olarak ikiye ayrılır. Mutlak gaybe Allah’ın ihbarı olmadan peygamberler, melekler veya herhangi bir insan vakıf olamaz. Peygamberler, melekler ve cinler ise, bize göre gayb olan bazı bilgilere eri"ebilirler ki buna mukayyed (izafi) gayb denir.234 Anla"ıldı#ı üzere !slam dini gayb bilgisinin yegâne sahibinin Allah oldu#unu kabul eder.

Hıristiyan kutsal metinleri kutsal ruh, "eytan ve kötü ruhlar gibi çe"itli gaybî varlıklardan bahseder. Gayb ile ilgili bilgileri ise, Tanrıdan ba"kasının bilemeyece#i

229 Desmond Morris, Koruyucu Tılsımlar, Mehmet Harmancı (çev.), !stanbul: !nkılâp Yayınları, 1999, s. 10 230 Necati Kara, “Kur’ân’da Gayb”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi !lahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt.1, Sayı. 1,1994, s. 55 231 Ethem Levent, “Kur'an-ı Kerim'de Gayb Bilgisi 1”, Diyanet !lmi Dergi (Diyanet !#leri Ba#kanlı$ı Dergisi), Cilt.13, Sayı. 1, 1974, s. 15

232 Halis Albayrak, “Gayba !man mı, Gaybda !man mı?”, Kur’an ve Tefsir Ara#tırmaları: (!slam Dü#üncesinde

Gayb Problemi-I), Cilt. 5, Sayı. 39, 2003, s. 65

233 Sadık Kılıç, “Kur’an-ı Kerim’de Gayb Âlemi”, Kur’an ve Tefsir Ara#tırmaları: (!slam Dü#üncesinde Gayb

Problemi-I), Cilt. 5,Sayı. 39, 2003, s. 40

234 Ethem Levent,” Kur'ân Kerim'de Gayb Bilgisi 3”, Diyanet !lmi Dergi (Diyanet !#leri Ba#kanlı$ı Dergisi), Cilt. 13, Sayı. 4, 1974, ss. 226-227

kabul edilir; ancak bazı bilgileri tanrının bildirdi#i "ekliyle Hz. !sa’nın da bilebilece#i vurgulanır.235 Yahudilik’te ise, gayb kelimesine tam olarak kar"ılık gelen ku"atıcı bir kelime yoktur. Ayrıca gayb konusu ile ilgili tam olarak sistemle"mi" bir dü"ünce tarzı mevcut de#ildir.236

4.10. Astroloji ve Burçlar

Burçlar, yıldızlar, bunların sistemdeki yeri ve etkileri, insanın beyin programının olu"umu, kozmik ı"ımaların insan üzerindeki tesirlerinin neler oldu#u gibi konuları kapsayan u#ra" alanına astroloji denir.237 Astroloji M.Ö. üç binli yıllarda Mezopotamya’da gezegenler, takımyıldızlar; güne" ve ay ile ilgili gözlemler yapma ve bunlar arasındaki ili"kileri kurarak gelece#e yönelik tahminlerde bulunma eyleminden do#mu"tur. En eski astrolojik belge Kral I. Sargon (M.Ö. 24. yy.) için yazılmı" “Namar-Beli” isimli çivi yazılı tablettir.238

Astrolojide sıkça kullanılan horoskop, dünya üzerindeki belli bir noktadan belli bir anda görünen gezegenlerin pozisyonlarından olu"turulan diyagramdır. Herhangi bir insanın do#um anında her gezegenin ve ona yakın olan gezegenlerin durumuna göre önemli etkileri oldu#u kabul edilir.239 Gezegenlerin hareketlerine göre Zodyak adı verilen bir sistem geli"tirilmi"tir. Bu sistemde toplam 12 burç bulunur. Bu burçlar; koç, bo#a, ikizler, yengeç, aslan, ba"ak, terazi, akrep, yay, o#lak, kova ve balık olarak adlandırılır.240 Bu burçlar toprak, hava, su ve ate" olmak üzere 4 gruba ayrılır.241

Astrolojik yorumlamalar, sadece profesyonel yıldız yorumcularının hükmedebilece#i katı matematiksel kurallara ba#lıdır. Belirli bir olayın yorumlanması için “horoskopus” adı ile bilinen do#udan do#an yıldız tespit edilir. Ayrıca o andaki durumlarına göre bütün gezegenler ve dura#an yıldızlar, etkilerinin ölçüsünün tespiti için hiyerar"ik bir düzene getirilir. Astrolog çıkardı#ı bu haritadan hükümler çıkararak

235 Mustafa Sinano#lu, “Hıristiyan Kutsal Metinlerinde Gayb !nancı”, Kur’an ve Tefsir Ara#tırmaları: (!slam

Dü#üncesinde Gayb Problemi-II), Cilt. 6, 2004, s. 66

236 Salime Leyla Gürkan, “Yahudi Kutsal Metinlerinde Gayb !nancı”, Kur’an ve Tefsir Ara#tırmaları: (!slam

Dü#üncesinde Gayb Problemi-II), Cilt. 6, Sayı. 2, 2004, s. 17

237 Nuran Tuncel, A’dan Z’ye Astroloji 1, !stanbul: Ba"er Matbaası, 2003, ss. 62- 63

238 Tıtus Burgkhardt, Astroloji ve Simya, Mehmet Temelli (çev.), !stanbul: Verka Yayınları, 1999, s. 218

239 Raymond Buckland, !#aretler Semboller ve Alametler, Derya Engin (çev.), !stanbul: Kozmik Kitaplar, 2005, ss. 29-30

240 Gerard Encausse, !nisiyeler için Astroloji, Ercan Arısoy (çev.), !zmir: Ege Meta Yayınları, 1999, s. 61 241 Steven Forrest, !çinizdeki Gökyüzü, Barı" !lhan (çev.), !stanbul: !lhan Yayınevi, 1997, s. 56

gelecekle ilgili yorumlarda bulunur. Astroloji günümüzde de kullanılan popüler bir yöntemdir.242

4.11. Medyum

Bir çe"it trans hali sayesinde öte dünya ile ili"ki kurabildi#ini iddia eden telepatik gücü oldu#u varsayılan ki"ilere medyum denir. 243 Kelime asıl olarak Latince kökenli olup “arada bulunan, orta karar, iki anlamlı” gibi manalar ta"ır. Bu kelime ilk olarak 17. Asır öncesinde bilimsel bir terim olarak fizik alanında fiziksel süreçlerin aktarıcısı veya ta"ıyıcısı olarak kullanılır. Mesela hava sesin iletimini sa#laması sebebiyle sesin medyumu kabul edilir. 18. Asırda anlamı fiziksel alan çerçevesinde daha da geni"ler. Nihayet 19. Asırda Amerika’daki spritüel çevrelerde ruhlarla temasa geçti#ini iddia eden ki"iler için kullanılmaya ba"lanır.244

Benzer Belgeler