• Sonuç bulunamadı

Çevrimlerin temel özelliklerinden biri olan “çevrimlerin oluşumu aynı anda tüm iktisadi faaliyetlerde gözlenebilmektedir” olgusu dikkate alındığında iktisadi faaliyetlerde görülen dalgalanmaların iktisadi değişkenlerin eğilimlerini, şiddetini ve frekanslarını etkilemesi beklenmektedir. İktisadi dalgalanmalar tek bir iktisadi faaliyet düzeyinde gerçekleşmediğinden ve etkileri yayılma özelliği göstermesi bakımından birçok makro iktisadi değişken bu dalgalanmalardan farklı özellikte farklı yöndeki eğilimleriyle etkilenme derecesine sahiptirler. İktisadi değişkenlerin dalgalanmalara göstermiş olduğu tepkiler birbirinden farklı olacağından çevrimsel hareketler esnasında bu tepkilerin iyi bir şekilde izlenmesi, yorumlanması ve çevrimi iyi bir şekilde temsil edebilme özelliğine sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla da hangi olayların ekonominin barometresi (Unay, 2001:21) olduğu ya da hangi iktisadi

26

değişkenlerin iktisadi faaliyetleri iyi bir şekilde yansıtma özelliğine sahip olduğu önem arz etmektedir. Bu konuda daha önce de belirtildiği üzere Burns ve Mitchell’in iş çevrimleriyle ilgili tanımlaması akla gelmektedir. Hatırlanacağı üzere herhangi bir iktisadi aktivitenin gerçekleşmesi esnasında iktisadi değişkenler arasında genel bir eş zamanlılığın oluşumu değişkenler arasında öncül ve geciken serilerin ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Ayrıca tanımlamada “ekonomideki genel durgunluk küçülme veya genişleme ile aynı zaman diliminde birçok farklı ekonomik aktivitede ortaya çıkan ve sonraki dalgalanma evresine kadar devam eden oluşumlar” şeklinde yer almaktaydı. Bahsedilen iki olgu dikkate alındığında iktisadi faaliyetleri temsil edebilen iktisadi değişkenlerin bazı temel özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu temel özelliklere göre iktisadi faaliyetlerin izlenebilmesi gösterge yaklaşımını ortaya çıkarmaktadır (Zarnowitz, 1992:283). Bu yaklaşıma göre devresel hareketlerin farklı sektörlerde farklı zaman diliminde ortaya çıkması, aynı zamanda gecikme ve tanı sorunları nedeniyle etkilerinin gecikmeli ya da eş zamanda oluşması iktisadi değişkenlerin öncül, geciken ve eşanlı seriler olarak sınıflandırılmasına neden olmaktadır. Bu serilere dayanarak herhangi bir iktisadi faaliyet hakkında yorum yapılabilmesi için yeteri kadar uzun bir zaman aralığına sahip olması gerekmektedir. Bu değişkenlere de konjonktür göstergeleri olarak adlandırılmaktadır. Gösterge yaklaşımına bağlı olarak iktisadi faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde takip edilebilmesi ve çevrimlerle ilgili tutarlı öngörülerin yapılabilmesi için konjonktür göstergelerinin aşağıdaki temel özelliklere sahip olması gerekmektedir (Zarnowitz, 1992:317-318).

• İktisadi Anlamlılık: Herhangi bir iktisadi değişkenin iktisadi faaliyetlerde gözlenen dalgalanmaları temsil edebilme derecesine sahip olmasını ifade etmektedir. Konjonktürel dalgalanmaların izlenebilmesi açısından tek bir değişken yerine birden fazla değişkenin farklı tepkisel özellikleri dikkate alınarak ekonomik yapıyı en iyi şekilde yansıtmasına dikkat edilmelidir. Örneğin, GSYİH serisinde çevrimlerin açıklanabilmesi için toplulaştırma kaynaklarının ayrıştırılmasına ihtiyaç vardır. Bu anlamda hasılanın elde edildiği, geniş ve yayılı sektörlerden biri olan hizmetler sektörünün çevrimlerin oluşmasında oransal bir paya sahip olmadığı dikkat çekmektedir. Milli gelir hesapları içinde tutulmayan ve devresel hareketler üzerinde etkin bir role sahip kredi piyasalarının işlevselliği ve elde ettiği hasıla bu noktada öne çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında değişkenin

27

herhangi bir devreye özgü özellikleri yansıtması ve konjonktüre verdiği tepkilerin iktisat teorisi temellerini rasyonel bir şekilde açıklamada etkin ve anlaşılır bir özelliğe sahip olması gerekmektedir (Moore ve Shiskin, 1967:9).

• İstatistiksel Yeterlilik: İktisadi anlamlılığa sahip değişkenlerin istatistiki tekniklere uygun bir şekilde elde edilmesini sürecini ifade etmektedir. İstatistiki yeterliliğe sahip olduğu düşünülen herhangi bir değişkenin iktisadi dalgalanmaları içinde barındıracak sistematiğe sahip olduğu düşünülmektedir. Bu anlamda bu özelliğe sahip serilerin çevrimlerle ilgili teorik ve tarihsel özellikleri taşıdığı kabul edilmektedir.

• Düzgünlük ya da Pürüzsüzlük: Düzgünleştirilmiş veya pürüzsüz serilerin iş çevrimlerinde kullanılması düzensiz ya da düzgünleştirilmemiş serilere göre daha kullanışlıdır. Düzgünleştirilmiş serilerde gözlem değerlerinde dalgalanmaya işaret eden azalış ve artışlar yeni bir çevrimin başlayabilmesi için sinyal verebilmektedir. Düzensiz ve yüksek frekanslı serilerde aydan aya gerçekleşen değişimler, yeni bir rejimin oluşmasına sinyal veren dalgalanmalardan ziyade kısa düzensiz hareketlerin görünümünü yansıtmaktadır. Bu anlamda düzensiz serilere ait bu dalgalanmalar istatistiksel teknikler kullanılarak giderilmelidir.

• Zaman Tutarlılığı: İktisadi değişkenlerin herhangi bir çevrim için dip ve tepe noktalarının tarihlenmesi esnasında öncü, geciken veya eşanlılık özelliklerinden birine sahip olmasını ifade etmektedir.

• Uygunluk: Seçili iktisadi değişkendeki hareketlerin geçmiş dönem iktisadi dalgalanmaları yansıtması olgusudur.

• Erişebilirlik: İktisadi değişkenlere kolaylıkla erişimin sağlanacağı bir veri kaynağı ve yayınlama takvimine ihtiyacın olmasını ifade etmektedir.

Bahsedilen bu altı temel özelliğe sahip herhangi bir iktisadi değişken konjontür devresinde iktisadi faaliyet düzeyinde meydana gelen dalgalanmalara karşı farklı tepkime gösterebilmektedir. İktisadi değişkenler ile iktisadi faaliyetteki dalgalanmalar arasında şiddet, zaman ve yön bakımından tepkisel farklılıklar

28

bulunmaktadır. Gösterilen tepki zamansal açıdan dikkate alındığında konjonktürel göstergeler öncü, geciken ve eşanlı olarak daha önce ayrıştırılmıştı.

Eşanlı göstergeler cari dönemdeki iktisadi faaliyet düzeyini göstermektedir. Bu göstergeler genişleme döneminde artmakta daralma dönemine geçişte ise azalmaktadır. Ayrıca bu göstergeler bir konjonktür devresi ile aynı anda hareket etmektedirler.

Şekil 2: Eşanlı Göstergelerin Birlikte Hareketi

Şekil 2 eşanlı iki göstergenin hareketini göstermektedir. Buna göre “A” ve “B” serilerine ait dip ve tepe noktalarının dönüm noktaları aynı anda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu iki seriye ait dönme noktaları faz ilişkisini dikkate alan seriler kullanarak iktisadi faaliyet hakkında yorumlar yapabilmek mümkündür.

Tek bir iktisadi değişkenin göstermiş olduğu tepkisel değişimler konjonktürün hareketiyle ilgili bilgi verirken değişkenlerin toplulaştırılması ve endeks oluşturulması iktisadi faaliyetlerin izlenebilmesinde daha gerçekçi bir alt yapı sunmakta ve aynı zamanda çevrimlerin dönüm noktalarının tespiti için gerekli önsel bilginin sinyal olarak algılanma olasılığını arttırmaktadır. Aynı zamanda tek bir değişkenin ölçüt olarak rejimleri tespit edebilme olasılığı bu değişkene ait hesaplama hatası nedeniyle azaldığından birden fazla değişkenin etkilerinin yer aldığı endeksleri kullanarak dönüm noktalarının tahmini daha sağlıklı olmaktadır. Eşanlı göstergelerin dikkate alınarak ekonomik yapının izlenmesine katkı sağlayan eşanlı endeksler mevcut durum hakkında bilgi sunmaktadır. Eşanlı endeksler aşağıdaki eşanlı göstergeler dikkate alınarak oluşturulmaktadır (Moore, 1983:7).

Değer Zaman A B C D E F G

29

• Sabit fiyatlarla ölçülmüş GSYİH

• Toplam satışlar (toptan ve parekende değerler cinsinden) • Senet ve çeklerin toplam parasal değeri

• Sanayi üretim endeksi • İşsizlik oranı

• Tarım dışı istihdam

• Tarım dışı sektörlerde çalışanların ortalama haftalık çalışma süresi • Kişisel gelir

Gösterilen tepki zamansal açıdan dikkate alındığında bir diğer gösterge ise öncü göstergelerdir. Öncü göstergeler ekonominin gelecek dönem iktisadi faaliyetleri için öngörü sağlamaktadırlar. Dolayısıyla bu değişkenlerde dip ve tepe noktaları olarak adlandırılan dönüm noktaları konjonktürden önce ortaya çıkmaktadır. Bu göstergeler daralma sürecine girilmeden önce azalmakta (artmakta) genişleme dönemine girmeden önce ise artarak (azalarak) sinyal vermektedir. Öncü göstergelerin hareketi ise Şekil 3’te görülmektedir.

Şekil 3: Öncü ve Geciken Göstergelerin Birlikte Hareketi

Şekil 3’te “A” serisi öncü göstergedir. “A” serisine ait spesifik devre özelliği nedeniyle iktisadi faaliyette meydana gelebilecek herhangi bir değişimin oluşum sinyali “B” serisinden daha önce ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla “A” serisi herhangi bir devrede oluşmaya başlayan hareketin öncüsü olarak ortaya çıkmaktadır. Öncü göstergeler genelde fiyat değişimlerini dikkate alan parasal büyüklükler olduğundan

Değer

Zaman

A B

30

çevrimlerde meydana gelen dalgalanmalara daha duyarlı hale gelmekte ve bu değişkenlerde oynaklık daha yüksek düzeyde gerçekleşmektedir. Öncü göstergeler ise;

• Dayanıklı tüketim mallarına yönelik siparişler • İnşaat yapımı

• Hisse senedi fiyatları • Para Arzı

• Tüketici Beklentileri’dir.

Konjonktürün dönme noktalarına göre zamanlanmasını dikkate alan son gösterge gurubu ise geciken göstergelerdir. Geciken göstergeler ise konjonktürün oluşmasından hemen sonra belli bir gecikmeyle tepkide bulunan serilerdir. Şekil 3’te bu durum “B” serisi ile gösterilmiştir. “B” serisine ait faz ilişkisi konjontürün oluşmasından hemen sonra ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla “B” serisine ait dip ve tepe noktalarının dönüm noktası konjontürün oluşumundan sonra ortaya çıkmaktadır.

Geciken göstergeler ise, • İşsizlik Oranları • İşsiz Kalma Süresi

• Çıktı Başına Emek Maliyeti

• Hizmetler Sektörüne Ait Tüketici Fiyat Endeksi • Tüketici Kredilerinin Kişisel Gelire Oranı’dır.

Makro iktisadi değişkenlerde gözlenen dalgalanmaların yönü ile GSYİH’deki dalgalanmaların yönü dikkate alındığında göstergeler konjonktür yönlü, konjonktür karşıtı ve konjonktürle ilişkisiz değişkenler olarak ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir iktisadi değişkende meydana gelen dalgalanmalar ile GSYİH’deki dalgalanmaların yönü arasında pozitif bir ilişki olması bu değişkenlerin konjontür yönlü tersi durumda ise konjontür karşıtı herhangi bir korelasyon olmaması durumunda ise bu değişkenlere konjonktürle ilişkisiz değişkenler adı verilmektedir. Bununla birlikte

31

değişkenler dalgalanmalara farklı büyüklükte tepkiler de verebilmektedir. Bu durum yine Şekil 2’de gösterilmiştir. Buna göre konjonktürle etkileşim içerisinde olan her iki seri A-B ve C-D alanlarındaki uzaklık olarak dalgalanmalardan farklı genişlikte ya da şiddette etkilenmişlerdir. Bu etkileşim değişkenlerin esneklik yapısı, geçici ya da sürekli bileşenlere sahip olup olmaması ve sürekliliğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Dip ve tepe noktalarının tarihlenmesi genişleme ve daralma dönemlerinin genişliğine bağlı olmakla birlikte aynı zamanda ilgili değişkenlerin sıklığına veya frekansına da bağlı olarak değişmektedir. Şekil 2 dikkate alındığında E-F ve F-G uzunluklarının birbirinden farklı olduğu gözlenmektedir. E-F uzunluğu burada yüksek frekansı F-G ise düşük frekansı göstermektedir. Dolayısıyla F-G arasında oluşan evrede herhangi bir dalgalanma daha kısa süreli olmaktadır. Başka bir deyişle dönüm noktaları arasında gerçekleşen iktisadi faaliyetlerin başlama ve sona erme süreleri kısalmaktadır.