• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.1.3. KOMPULSĠF SATIN ALMA DAVRANIġI

1.1.3.1. Kompulsiyon ve Kompulsif Tüketim Kavramı

Toplum içinde birçok birey ara sıra farklı konularda endiĢe, telaĢ edebilmekte ya da takıntılı gibi davranabilmektedir. Ancak çoğu zaman günlük yaĢantılar içerisinde meydana gelen bu tür duygular ile baĢa çıkılabilmekte ve hayatı etkileme noktasına ulaĢmadan bu problemler ortadan kaldırılabilmektedir. Takıntı seviyesine ulaĢan düĢünce ve faaliyetlerin günlük hayatı etkileme ve günlük etkinlikleri kısıtlama düzeyine ulaĢması durumunda ruhsal bir sağlık problemi olan ―Obsesif Kompulsif Bozukluk‖ oluĢmaktadır (Türkiye Psikiyatri Derneği, 02.11.2018).

Obsesif kompulsif bozukluk obsesyon olarak tanımlanan bir düĢünceye, fikre ve dürtüye takıntılı hale gelmek ile kompulsiyon olarak tanımlanan tekrarlayıcı davranıĢlar ve zihinsel faaliyetlerden oluĢan ruhsal bir rahatsızlıktır. Obsesyon, geniĢ anlamı ile insanların zihinlerine girmesini engelleyemedikleri, zihinlerinden uzaklaĢtıramadıkları fikirler, dürtüler ve düĢüncelerdir. Bu tür duygular istek dıĢı gelmekte, bireyler tarafından mantıkdıĢı olarak değerlendirilmekte bu yüzden de oldukça fazla sıkıntı ve huzursuzluk vermekte yani anksiyeteye yol açmaktadır (Türkiye Psikiyatri Derneği, 05.11.2018).

Kompulsiyon, obsesyonların meydana getirdiği yoğun stres ve huzursuzluğu yok edebilmek veya azaltmak amacı ile gösterilen tekrarlayıcı davranıĢlar ve zihinsel faaliyetlerdir. Obsesif kompulsif bozukluk nadir rastlanan bir rahatsızlık olarak öngörülmüĢ olmasına rağmen son yıllarda yapılmıĢ olan araĢtırmalarda sonuçların hiç iç açıcı olmadığı gözlemlenmiĢtir. Bu araĢtırmalar sonucunda her 100 kiĢi içerisinden 2-3 kiĢide bu rahatsızlığın bulguları tespit edilmiĢtir. Genel olarak ergenlik döneminde ve 20-30 yaĢ arası dönemde baĢlamasına rağmen, okul öncesi çocuklar dahil, her yaĢta görülebilmektedir (Türkiye Psikiyatri Derneği, 06.11.2018). Erkeklerde kadınlara göre daha erken yaĢlarda baĢlamakta fakat kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir (O‘Guinn ve Faber, 1989: 153; Schlosser vd., 1994: 209).

Yunanca ―onios‖ (satılık) ve ―mania‖ (cinnet) kelimelerinin birleĢimi olan ―oniomani‖ ilk olarak Alman Psikiyatrist Emil Kraepelin (1915) tarafından satın alma manisi olarak tanımlanan kompulsif satın alma; sonrasında Bleuler (1930) tarafından ―Tepkisel Dürtüler‖ baĢlığı altında değerlendirilmiĢtir (McElroy, vd., 1994: 47; Black, 2010: 176; Manolis ve Roberts, 2008: 558).

Tüketici davranıĢının olumsuz algılardan dolayı ―karanlık tarafı‖ olarak nitelendirilen kompulsif satın alma davranıĢı kavramı, pazarlama literatüründe 1980‘li yılların son zamanlarına kadar üzerinde durulmamıĢ olan genellikle psikoloji literatüründe yer alan bir kavramdır (Hanley ve Wilhelm, 1992: 5).

Kompulsif satın alma, negatif olaylara veya duygulara yanıt olarak ortaya çıkan, kronik, tekrarlayan zorlayıcı bir satın alma davranıĢı olarak görülmektedir. Bu olumsuz duyguların hafifletilmesi, davranıĢı engellemenin temel motivasyonudur. Satın alma, kiĢiye kısa vadeli pozitif ödüller sağlamakta, ancak uzun vadede olumsuz sonuçlar

doğurmaktadır. Bu durum göz ardı edildiğinde, ileriki zamanlarda artması halinde, tüketici tarafından zararlı etkileri fark edildikten sonra bile satın almayı kontrol etme konusunda büyük zorluklarla karĢılaĢılmaktadır (O‘Guinn ve Faber, 1989: 149).

King (1981), yapmıĢ olduğu çalıĢmada kompulsif satın alma ve benzeri türdeki satın alma davranıĢlarını, genelleĢmiĢ bir yabancılık hissi ve benlik saygısı zayıflaması gibi psikososyal olaylardan kaynaklanan patolojik bir mani (bağımlılık) olarak tanımlamıĢtır.

D‘Astous (1990), yapmıĢ olduğu çalıĢmada kompulsif satın alma davranıĢını ―satın alma isteğinin sürekli ve aĢırı dercede hissedilmesi‖ olarak tanımlamaktadır. Ayrıca kompulsif satın alma davranıĢı bir zorunluluk algısı yaratmaktadır. Kompulsif satın alım yapan bir tüketici yeterince maddi gücü olmadığı durumlarda bile bir kıyafetin farklı renklerine de sahip olma zorunluluğu hissetmekte ve tekrar tekrar satın almaktadır.

Tüketici davranıĢlarını esas alan literatürde Faber, O‘Guinn (1989) ve Krych (1987) tarafından yapılan araĢtırmalarla birlikte pazarlama literatürüne katılan kompulsif satın alma, daha sonra Faber ve O‘Guinn (1988), Valance vd., (1988), O‘Guinn ve Faber (1989), tarafından gerçekleĢtirilen araĢtırmalar sayesinde geliĢtirilmiĢtir.

Literatürde ―kompulsif satın alma davranıĢı‖ kavramı yerine satın alma manisi, dürtüsel satın alma, kontrol edilemeyen satın alma ve harcama kolikler gibi kavramların kullanıldığına sık sık rastlanmaktadır (McElroy vd., 1994: 35; Lejoyeux vd., 1996: 1524).

Kompulsif satın alma davranıĢında bulunulduğunun düĢünülmesi için iki temel tanımsal kriter vardır. DavranıĢ tekrarlanan bir hale gelmeli ve birey için problem yaratmalıdır. Çoğu zaman, etkilenen Ģahıs baĢlangıçta bu davranıĢı bir sorun olarak görmeyebilmektedir. Ġlk aĢamada anksiyete ya da duygusal sıkıntıdan dolayı hızlı bir rahatlama sağlama yolu olarak görülebilmektedir. Kısa vadeli olumlu sonuçlar, bu davranıĢları güçlendirmekte ve böylece tekrarlayan ve zorlayıcı süreçlere yol açmaktadır (Salzman ve Thaler, 1981: 42).

1.1.3.1.1. Kompulsif Satın Alma Davranışının Kliniksel İşaretleri

Kompulsif satın alma davranıĢlarının kliniksel iĢaretleri Ģu Ģekilde açıklanmaktadır:

Başlangıç; genellikle geç eriĢkinlik veya erken ergenlik dönemidir. Kadın- erkek oranı; yaklaĢık 9/1 oranında gözlemlenmektedir.

Davranışlar; sık sık uygunsuz alıĢveriĢi, gereksiz harcamaları ve gelecekteki satın

alımlar hakkında hayalleri içerir.

Psikiyatrik semptomlar; duygu durum bozuklukları, madde bağımlılıkları, yeme

bozukluklarıdır.

Kronik semptomlar; yaygın olarak değiĢen zayıf ve Ģiddetli öfke ve strestir.

Karşı konulamaz dürtüler; geçici mutluluk ve güç gibi heyecan verici duygularla ani

alıĢveriĢ istekleridir.

Sıkıntı ve suçluluk hissi; alıĢveriĢten sonra geliĢir; kiĢiler genellikle utanç duyarlar ve

satın alımlarını inkar ederek gizlemeye çalıĢır (Çevrimiçi; 2018: 3).

Sürekli olarak kompulsif satın alma davranıĢı gösteren insanlar korkunç bir döngüde sıkıĢıp kalmaktadırlar. Bu kiĢiler genellikle karĢı konulamaz, müdahaleci ve anlamsız bir dürtü ile karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Sık sık takıntılı Ģekilde alıĢveriĢlerine devam ettikleri, çok sayıda gereksiz veya istenmeyen ürün ve hizmet biriktirmeleri yaygındır. Kompulsif satın alma davranıĢlarının temel motivasyonu, bir mal ya da hizmete sahip olmaktan ziyade satın alma sırasında mutluluk, rahatlık gibi psikolojik faydalar elde etmektir (Faber ve O‘Guinn, 1989). Çoğu zaman, zorlayıcı satın alımın duygusal ve iĢlevsel geçiĢi, bir tüketicinin taĢıyabileceği kadar büyük olabilir. Zorlayıcı satın alma bozukluğunun bazı olumsuz sonuçları arasında evlilik çatıĢması, kredi kartı borçları, zimmete para geçirme, iflas ve hatta intihar giriĢimleri sayılabilmektedir. (Lejoyeux vd., 1996: 1524).