• Sonuç bulunamadı

1.3. Siyasal Toplumsallaşma Aracıları

1.3.5. Kitle İletişim Araçları

Kitle iletişim araçları, özellikle 20. yüzyılda yoğun bir şekilde insanların hayatlarına girmiş ve toplumsal değişimin önemli dinamiklerinden birisi haline gelmiştir. Williams’ın deyişiyle, 20. yüzyılda yeni bir toplumun ve hayat tarzının birbirinden farklı gereksinimleri uzmanlaşmış iletişim yolu sayılan biçimlerde karşılanmıştır (Williams, 2003: 20). Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran kitle iletişim araçlarının yaşadığımız yüzyılda da her geçen gün etkinliğini giderek arttırdığını söylemek mümkündür. Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması ve yaygınlaşması ve bu gelişmelerin neticesinde toplumsal hayatta önemli bir yere sahip olmasıyla birlikte, kitle iletişim araçları sosyal bilimlerin en önemli araştırma alanlarından birisi haline gelmiştir. “Kitle iletişim araçları, okuyucu, dinleyici ve izleyicilere belli tutum ve değerleri aktarma ve bunların benimsenmesine yardımcı olma gibi işlevleri de yerine getirmektedir” (Balcı, 2007: 155). Yirminci yüzyıl boyunca kitle iletişimi, iletişim bilimlerinin yanı sıra sosyal bilimlerin farklı alanlarının da en önemli araştırma konularından birisi olmuştur. Çünkü kitle iletişim araçlarının eğlendirme işlevinden eğitme, haber vermeye kadar pek çok işlevi vardır (Bkz. Uslu, 2000: 22-7; Koçak, 2001: 27-31). Bu yüzden de kitle iletişim araçları, toplumda sadece bir kesimin kullandığı araçlar değildir.

Siyasal toplumsallaşma konusunda yapılan ilk çalışmalar da dâhil olmak üzere yapılan bütün çalışmalarda kitle iletişim araçlarının süreçteki etkinliğine dikkat çekilmiştir. Ancak doğrudan siyasal toplumsallaşma süreci ile kitle iletişim araçları arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşan çalışmaların yetersiz olduğu da bir başka gerçektir (Chafee, v.d., 1977: 226).

Tarihsel süreçte kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve toplum üzerindeki etkinliklerinin bilimsel olarak tespit edilmesi, iktidarlar açısından da ayrıca önemli araçlar olarak kabul edilmelerine ve önemsenmelerine sebep olmuştur. Modern dönemde kitle iletişim araçları iktidarlar açısından benimsenen iktidar ideolojisine uygun araçlar olarak işlev görmüşlerdir. Modernleşme ile birlikte kitle iletişim araçları, kültürün millileştirilmesi konusunda da önemli işlev görmüşlerdir

(Williams, 2003: 27). Hayali Cemaatler adlı eserinde Anderson (2004: 58), yeni milli toplulukların hayal edilebilirliğine asıl olumlu etkide bulunan unsurların yeni bir üretim ve üretim ilişkileri sistemi (kapitalizm) ve bir iletişim teknolojisi (matbaa) olduğunu özellikle belirtir. Kitle iletişim araçlarının kitlelerin siyasallaşması amacıyla kullanılması I. Dünya Savaşında yaygın bir şekilde hayata geçirilirken, özellikle II. Dünya Savaşında iletişim teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak gazete ve dergiler, radyo, propaganda filmleri ve televizyon yoğun bir şekilde kullanılmıştır (Tokgöz, 2008: 45-6).47 Bu dönemde Hall’a göre (2005: 224), “kamusal iletişim ve mübadele karmasından oluşan alan, modern iletişim araçlarının dolayımına bağlı olmuş ve modern iletişim araçları, kültürel ve ideolojik alanı tedricen kolonileştirmiştir”.

Kitle iletişim araçlarının nasıl insanları etkilediği, harekete geçirdiği ve manipüle edebildiği iletişim bilimleri konusunda çalışanların en önemli araştırma alanlarından birisi olmuştur. Kitle iletişim araçları, kendi başlarına anlam bildiremeyen olayların (ve özellikle de siyasal olayların) anlaşılabilir kılınmasına aracılık etmektedir (Hall, 2005: 228). İktidarlar açısından kitle iletişim araçlarını cazip ve vazgeçilmez kılan en önemli yön de burasıdır. Okul konusundaki radikal fikirlerine daha önce atıfta bulunan Baker’a göre (2006: 136), kitle iletişim araçlarının okul ve dolayısıyla da öğretmenler gibi “bilgilendirerek biçimlendirme” ideolojik işlevleri vardır. Bu yüzden kitle iletişim araçlarının tarihsel süreçteki gelişimlerinde, iktidarlar açısından sahip oldukları işlevsel konum önemli ve belirleyici olmuştur.

Kitle iletişim araçlarının özellikle çocukların siyasal toplumsallaşma sürecindeki etkinliğinin diğer aracılar ile karşılaştırıldığında hangi derecede olduğu bu alanda çalışanların üzerinde tam olarak uzlaşabildikleri bir konu değildir (Bkz. Tokgöz, 1978: 85; Conway, v.d, 1981: 165). Gerçekten de çocuklar söz konusu olduğunda, çocukların siyasal olayları ve meseleleri yetişkinler gibi bilinçli bir

47 İkinci Dünya Savaşı yıllarında tek gelişmiş radyo kullanımı Nazi Almanyası’ndadır. Bu dönemde Almanya’da Propaganda Bakanı Goebbels’in emirleri doğrultusunda dinleyici grupları organize edilmiştir. İşlevselliği göz önünde bulundurulan benzer uygulamalar benzer siyasal rejimlerde de taklit edilmiştir (Williams, 2003: 21).

şekilde medyadan takip etmesi pek de beklenecek bir durum değildir. Nitekim öncelikle çocuklar üzerinde etkide bulunan kitle iletişim araçları görselliğe dayananlardır. Gazeteler ya da dergiler gibi haber kaynaklarını çocukların okuyabilmesi ve anlayabilmesi için gerekli eğitim sürecinden geçmeleri gerekmektedir. Bu yüzden de kitle iletişim araçlarının özellikle yetişkinlerin siyasal toplumsallaşma süreçleri açısından önemli aracılar olarak kabul edilmeleri beklenebilir bir durumdur.

Siyasal olayların kitle iletişim araçlarından haber alma yoluyla takip edilmesi, çocuklardan daha çok bilişsel gelişimi daha ilerlemiş olan gençler ve yetişkinlerden beklenen bir davranıştır. Chafee ve arkadaşları, kitle iletişim araçlarının kullanımının siyasal toplumsallaşma üzerindeki etkisini araştırdıkları bir çalışmada, siyasal haber alma konusunun lisede okuyan genç yetişkinler üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğunu tespit etmişlerdir (Chafee, v.d, 1977: 234-5). Aynı grubun değişik dönemlerde yapmış oldukları çalışmalardan çıkardıkları bir başka sonuç ise çocukluk yıllarında kitle iletişim araçlarından özellikle televizyonun etkili olduğu; ancak yetişkinlik dönemlerinde televizyona göre yazılı medyanın daha etkili olduğudur (Chafee, v.d, 1977: 254).

İnsanlar, genellikle siyasal konularda habere ulaşma konusunda kitle iletişim araçlarından fikirlerine yakın olanları tercih ederler (Dursun, 2002: 227). Bu tercih etme işi siyasal toplumsallaşmanın sonucunda gerçekleşen bir durumdur. Yetişkinlik dönemlerinde de kitle iletişim araçları ile kişinin tercihi arasında diyalektik bir ilişki vardır. Muhafazakar bir insan, kendi hassasiyetlerini savunduğunu düşündüğü bir gazeteyi okudukça muhafazakarlığını da pekiştirmektedir. Bu durum da farklı bir siyasal toplumsallaşmaya karşılık gelmektedir. Her şeye rağmen eylemin tercihe dayanması, kitle iletişim araçlarını belirleyen, onları takip edenleri de belirlenen konumunda tanımlamaya engeldir.

Türkiye’de, 1990’lara gelene kadar Radyo ve Televizyon yayınları sadece devlete ait bir kurum olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) tarafından kitlelere ulaştırılmaktaydı. Kuruluşundan bugüne dek devlet denetimindeki radyo ve televizyon kuruluşlarının iktidar sahiplerinin istekleri doğrultusunda haber ve yayın yaptıkları bilinmektedir. Halen yürürlükte olan TRT kanununa göre belirlenen

TRT’nin yayın esaslarında, siyasal toplumsallaştırıcı bir etki kendisini göstermektedir. Yayın esasları şunlardır:

(http://trt.net.tr/Duyuru/DuyuruDetay.aspx?DuyuruKodu=e0a729a6-3e92-4f3c- 9f36-4c6da4da3320):

Madde 5- Genel yayın esasları şunlardır:

a) Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı olmak; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, milli egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu yararını korumak ve kollamak,

b) Atatürk ilke ve inkılâplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek,

c) Devletin milli güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik menfaatlerinin gereklerine uymak,

d) Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan kaldırmak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan bir Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin propagandasına yer vermemek,

e) Genel ahlakın gereklerini, milli gelenekleri ve manevi değerleri gözetmek,

f) Türk milli eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak, g) Kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak, h) Toplumun beden ve ruh sağlığına zarar verecek hususlara yer vermemek,

i) Karamsarlık, umutsuzluk, kargaşa, dehşet, saldırganlık gibi olumsuz duygular uyandırmak ve telkin etmek amacına yönelik yayın yapmamak,

j) Kişilerin özel hayatlarına, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmak ve dürüstlük anlayışına bağlı kalmak,

k) Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak,

l) Haberler ile yorumları ayırmak ve yorumların kaynaklarını açıklamak, m) Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak.