• Sonuç bulunamadı

Ki’li Birleşik Cümle

2.4. Türkçede Yan Cümle

2.4.2. Türkçede Yan Cümle Çeşitleri

2.4.2.1.2. Ki’li Birleşik Cümle

Bir temel cümle ile o temel cümleye ki bağlacı ile bağlanan ve temel cümleyi çeşitli yönlerden açıklayan bir yardımcı cümleden oluşan birleşik cümledir. Temel cümle ve yan cümle çekimli fiillidir, dolayısıyla çinde birden fazla yargının bulunduğu birleşik cümledir. Yan cümle, temel cümlenin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, temel cümlenin bir öğesini açıklayan bir parçası da olabilir. Yelten (2005: 46) ki’li birleşik cümlenin şekilce bağımsız olmasına rağmen anlam bakımından ana cümleye bağımlı olduğunu ifade eder. Yan cümle temel cümleden sonra geldiği için ki bağlacı ile kurulu birleşik

104

cümle yapısı Türkçenin söz dizimine aykırıdır, zira ki bağlacı dilimize Farsçadan gelmiştir.

Johanson “Türkçe Dil İlişkilerinde Yapısal Etkenler” adlı eserinde (2014:117-118) Türkçenin akraba veya akraba olmayan dillerle karşılaşması sonucu ortaya çıkan kopyalamaları açıklar ve ki bağlacı ile ilgili kopyalamayı şöyle aktarır: “Türk dilleri İranca, Arapça, Slavca ve diğer dillerden serbest bağlayıcıları (bağlaçlar ve ligili kelimeleri) genel kopyalamışlar, kopyalama verimli bir şekilde kullanmışlardır. En geniş kullanım alanını ise geniş bir işlev alanına sahip, İrancadan kopyalanmış olan ve her yerde son derece genel türden bir bağlayıcı durumunda kullanılan ki bağlacı bulmuştur.” Johanson (2014:120-121) açıklamalarının devamında Farsçadan alınan ki bağlacının dilin yapısına nasıl yardımcı olduğunu şöyle aktarır: “McCharthy (1970) Türkçede bağlaç kullanmanın ‘uzun cümlelerin bağımlı, yan cümlelere ayrılmasına yardımcı olduğu’ fikrindedir. Farsça ki’nin alınması, Osmanlı Türkçesinin uzun, iç içe geçmiş cümlelerin basitleştirilmesine yardım etmiş ve modern Türkçe ile birçok batı dilinin biraz daha birbirine yaklaşmasına yardımcı olmuştur. Bu simultan çevirmenler ve birbirinin dilini öğrenen Türk ve yabancı öğrenciler için faydalı bir adımdır.”

Ki bağlacı hem Türkçe hem Farsçadır. Bunun daha eski bir Türkçe edatı kim edatının bir

halefinden ibaret olduğu doğru olmakla beraber, ondaki anlam ve kullanış zenginliği, bütün anlamlarını kendisinden almış olduğu Farsça ke (=ki) bağlacı sayesinde olduğu da söz götürmez bir şeydir (Deny, 1921: 614).

Özkan ve Sevinçli (2013: 204) ki bağlacının kullanımını şöyle aktarır:

“Ki” bağlacıyla kurulan birleşik cümlelere ki’li birleşik cümle denir. Eski metinlerde bu bağlaç “kim” şeklindeydi. Bu tür birleşik cümlelerde iki cümleyi birbirine bağlayan ki bağlacıdır. Bu cümleler bir temel cümle ile onu çeşitli bakımlandan tamamlayan yardımcı cümleden meydana gelir. Bu yapıdaki cümlelerde temel (asıl) cümle, yardımcı cümleden önce yar alır. Yardımcı cümle ise, ya doğrudan doğruya temel cümle yüklemine bağlanarak yüklemin tamamlayacı bir öğesi (özne, nesne, zarf, yer tamlayıcısı, yüklem), ya da temel cümlenin öğelerinden birine bağlanarak onu belirten, tamamlayan, niteleyen bir öğe olur. Bu yapı, Türkçede yardımcı öğenin asıl öğeden önce gelmesi kuralına aykırıdır.”

105

Bu açıklamalardan hareketle ki bağlacını kullanımlarını üç başlık altında verebiliriz. 1. Ki bağlacı bir temel cümleyi diğer bir diğer cümleye bağlar. Ki bağlacı ile kurulan

bazı yapılarda, Türkçe cümle yapısına uygun olarak temel cümle yardımcı cümleden sonra gelir. Yardımcı cümlenin zarf görevini ortaya koyduğu bu tür yapılarda bebep sonuç ilişkisi görülür.

O kadar yorgundum ki hemen uyudum. (Yorgun olduğum için hemen uyudum) Birbirinden bağımsız ki bağlacı ile bağlanan bu cümlelerde birinci cümleden sonra gelen

ki bağlacı ile bağlı ikinci cümlede, beklenmedik bir olay anlatılır. Almancada bu yapının

denkliği olan yan cümle “Konsekutiver Nebensatz” (sonuç bildiren yan cümle) olarak isimlendirilir, “so dass” bağlacıyla kurulan yan cümlelerle ifade edilir:

Öyle korkmuştu ki, dizleri titriyordu.

Er hatte so große Angst; dass ihm die Knie zitterten. Öyle hızlı koşuyordu ki, ona yetişemedim.

Er lief so schnell, dass ich ihn nicht erreichen konnte. Yolculuktan sonra öyle yorulmuştuk ki hemen uyuduk.

Nach der Reise waren wir so müde, dass wir sofort einschliefen. Polisiye roman o kadar ilginçti ki onu iki defa okudum.

Der Kriminalroman war so interessant, dass ich ihn zwei Mal gelesen habe. 2. Temel cümledeki fiili açıklar:

Bilgegil (2009: 96) ki bağlacını takip eden cümlenin, bir tefsir ve izah cümlesi niteliği taşıdığını söyler: Anlaşıldı ki, siz bu işi yapamayacaksınız.

Mademki bu gece ayrılacağız,

İstemem bir daha güneş doğmasın.

Mademki son defa sarılacağız,

Gizle gözyaşını gören olmasın (Ahmet Selçuk İlkan).

Bu yapılar Almancada genellikle dass bağlacı ile kurulan yan cümlelerin karşılığıdır. Ancak Türkçedeki ki’li yapıların dass bağlacı ile kurulan yan cümlelerle sınırladırılacak kadar dar kapsamlı olmadığını unutmamak gerekir.

106

Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini (Turgut Yarkent). Ich habe gehört, dass du die Farbe meiner Augen vergessen hast. Dediler ki, hükümet madenleri kapatacakmış.

Sie sagen, die Regiering werde die Bergwerke zumachen (Sarı, 2014: 85). Görüyorum ki hala işlerinizi bitirememişsiniz.

Ich sehe, dass Sie Ihre Arbeiten nicht erledigt haben. Anlaşıldı ki bir arıza yüzünden otobüs gecikti.

Es wurde verstanden, dass der Zug wegen einer Panne Verspätung hatte. 3. Temel cümlenin öğelerinden birini açıklar.

Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. (M.A. Ersoy) Bu cümlede açıklanan bir eylem değil, ezanlar ismidir.

Portakal ki en iyi meyvedir kışın yetişir (Ergin, 1995: 415). Die Apfelsine, welche die beste Frucht ist, wächst im Winter. Bizim okulun müdürü ki başarılı yöneticidir, öğrencileri çok sever. Unser Schuldirektor, der ein fleißiger Leiter ist, liebt die Schüler sehr.

Ki, cümlenin bir öğesini açıklayan ilgi zamiri (Relativpronomen) olarak kullanıldığında,

bu cümle yapısının Almancadaki karşılığının niteleme cümlesi olan Relativsatz olduğunu görüyoruz.

Ki bağlacı ile temel cümleye bağlanan yan cümleler Almancada çoğunlukla dass bağlacı

ile kurulan yan cümle yapıları (Nebensätze mit dass), so…, dass bağlacı ile kurulan yan cümle yapıları (Konsekutive Nebensätze) ve bir ismi açıklayan açıklama cümleleri (Relativsätze) ile ifade edilir:

O kadar alçak sesle konuşuyordu ki, onu duyamıyordum. Er sprach so leise, dass ich ihn nicht hören konnte. Görüyorum ki ödevler hala tamamlanmamış. Ich sehe, dass die Aufgaben nicht erledigt sind.

Portakal ki en iyi meyvedir kışın yetişir (Ergin, 1995: 415). Die Apfelsine, welche die beste Frucht ist, wächst im Winter.

107 İlgi Zamiri

Banguoğlu (2011: 369) öncülünü başka bir yargı ile ilgileyen zamirlere ilinti zamirleri (pronom relatif) adını verir. Banguğlu’nun bu tanımı, Almancadaki ilgi zamiri (Relativpronomen) ile yapılacak karşılaştırma açısından önem arz etmektedir. Zira bu yapı Almanca ile eşdeğerlilik arz eder. Ki’nin bir Hint-Avrupa dili olan Farsçadan dilimize geçtiğini dikkate aldığımızda, Almanca ile Farşça’nın aynı dil ailesine mensup olması nedeniyle bu teyit edici bir sonuçtur. Banguoğlu bu konudaki görüşlerini şöyle devam ettirir: “Bunlar hem zamir, hem bağlam işleyişlerini birlikte yapan kelimelerdir. İlinti zamirleri Türk dillerinde de kim, ne, hani gibi soru zamirlerinin değişik bir işleyiş kazanmasından doğmuş olmalıdır. Eski ve Orta Türkçede kim oldukça yaygındır.” Burada Almancada var olar wer (kim) ilgi zamirinin (Relativpronomen) Eski ve Orta Türkçede de yaygın olan kim ilinti zamiri şeklinde varlığını görüyoruz.

Banguoğlu (2011:370) ilinti zamirinin zaman içerisinde yerini yatık fillere (fiilimsilere) bıraktığını örneklerle şöyle açıklar:

“…Ancak Türk Dilleri ilinti işleyişini gören başka bir sistem, bir yatık fiiller sistemi geliştirdiğinden bu dillerde ilinti zamirleri gereği gibi oluşmamış ve yayılmamıştır. Yazı dillerinde genişçe kullanılmalarının tercüme ve edebi etki yollarıyla yabancı dillerden geldiği bir gerçektir. Sonraları kim zamirinin yerini tutan Farsçadaki ki zamiri de yeni yazı dilinde konuşma diline uyularak daha az ve anlatım farkıyla kullanılır olmuştur. ki çekimsiz bir zamirdir. Fakat söziçinde türlü çekim hallerinde adları temsil ettiği için hükümce o hallerdedir.

Unutmayın ki (o) şakadan anlamaz.

Tunç oteli vardır ki (onu) tavsiye edebilirim. Bir şarkı söyledi ki (ona) hayran olduk.

Bir kova getirmiş ki (onun) dibi delik. (Banguoğlu, 2011:369-370).”

Banguoğlu’nun ismin dört halinde verdiği bu ilgi zamirlerine edatla kullanımı da ilave ederek şu örneği verebiliriz:

108

Ki ilgi zamiri daha çok bir husus vurgulanırken etkili anlatımlarda kullanılır. Ancak

bunların yerine genellikle girişik cümleler kullanılmaktadır. Bir haber aldım ki çok hoşuma gitti.

Çok hoşuma giden bir haber aldım (Banguoğlu, 2011:370).

Ki ilgi zamiri, ismi açıklayan bir zamir olarak değil de temel cümle ile yan cümleyi

birbirine bağlayan bağlaç göreviyle de kullanılmaktadır. Burada ki bağlacından sonra gelen yan cümle, temel cümledeki durumu, eylemi açıklayan bir cümle görevindedir. Diğer bir ifade ile temel cümleyi farklı yönlerden tamamlayan bir yan cümledir.

1. Biliyorum ki sen bu sınavı en kısa zamanda başaracaksın. TC bağlaç YC

Biliyorum ki’ den sonra gelen yan cümle bilmek fiilini açıklamaktadır. Biliyorum ki… Neyi biliyorsun?

2. Senin bu sınavı kısa zamanda başarabileceğini biliyorum.

Bu cümlenin Almancasını verdiğimizde, Farsça ile aynı dil ailesinden geldiği için yapı benzerliği açıkça görülebilmektedir:

Ich weiß, dass du diese Prüfung in kürzerer Zeit schaffen kannst. TC bağlaç YC

Biz bu tür cümleleri Türkçeye aktarırken, kolay olan yolu seçip motomot bir çözümlemeyle 1. yolu, yani ki bağlacı ile kurulan yapıyı tercih ederek aktarmayı yeğleriz.

ki ilgi zamirinin bağlaç göreviyle kullanımı, Almancadaki dass bağlacı ile kurulan yan

cümle yapısı ile kuruluş bakımından benzerlik ortaya koyar. Ancak burada, Türkçedeki yukarıda verilen iki farklı kullanımı dikkate almak gerekir. Ki bağlacı ile kurulan yan cümle, fiilimsilerle (-dık) kurulan yan cümle yapısı ile de ifade edilebilmektedir. Bunların kullanımı daha yaygındır. Johanson (2014: 110) bu durumu şöyle açıklamaktadır: “Türkçede ad soylu aksiyon cümleleri isim ve sıfat-fiil şekillerine (fiil isimleri, soyut eylem adları) dayanır ve tümleç cümleleri, yani yöneten bir yüklem çekirdeğinin aktantları olarak işlem görebilirler, mesela TT. gel-eceğ-in-e (gel+prospektif+3.t.ş.

109

iyelik+yönelme) eimin-im (emin+1.t.ş. bildirme). Ama şimdi bir yığın Türk dili, geleceğine eminim yerine alternatif ifade imkânları ve Hint-Avrupa kalıbın kopyası sayılan TT. eminim (emin+1.t.ş. bildirme) ki (Alm. ‘dass’) gelecek (‘gelmek’ + gelecek) yapılarına sahiptirler.”

Ergin (1995:414-415), ki’den önceki unsurun isim olması durumunda ki yardımcı cümleyi asıl cümlenin yüklemine değil de asıl cümlenin bir isim unsuruna bağladığını ve böylece yardıımcı cümlenin, asıl cümlenin bir unsurunun tamamlayıcısı olduğunu ifade eder. Ergin bu açıklamasının devamında ki’li yardımcı cümlenin yeri üzerinde durur ve bu cümlenin asıl cümlenin içinde yer aldığını ve asıl cümlenin yükleminin yardımcı cümleden sonra geldiğini ifade eder. Bu yapıyı Amanacadaki karşılığı olan yan cümle türüyle (Relativsatz) karşılaştırdığımızda önemli bir benzerliğin ortaya çıktığını görürüz. Türkçe cümle yapısında, ismi açıklayan ki’li yan cümle yapılarının Almancada da aynı diziliş içerisinde ve aynı karakterde bir yapı ortaya koyduğunu görüyoruz. ki, ismi niteleyen, açıklayan bir yan cümleden önce geldiğinde, yani yan cümleyi isme bağladığında, Almancada ismi açıklayan yan cümle olan Relativsatz’ın başında bulunan ilgi zamirini (Relativpronomen) karşılamaktadır. Almancadaki bu ilgi zamiri genellikle isimlerin Artikelleri olan der, die, das veya bunların ismin hallerine göre değiştiği farklı şekiller olabildiği gibi, soru kelimeleri (wer, was, vb.) de olabilmektedir. Almancada niteleme cümlesinin (Relativsatz) başında yer alan “wer” (kim) soru kelimesinin, Eski Uygur Türkçesi döneminde kullanılan kim edatıyla aynı şekilde kullanıldığı ilginç bir durum arz etmektedir. Bu benzerliği sadece bir tespit açısından ortaya koymak isteriz. Ancak, dilimize Farsçadan geçmiş olan ki edatı ile Almancada bunu karşılayan ilgi zamirinin örtüşmesi, her iki dilin de aynı dil ailesi (Hint- Avrupa) mensubiyetinden kaynaklanmaktadır (bak. Johanson, 2014: 111).

Çay, ki (o) bizde genellikle sabahları içilir, en sevilen içeceklerden biridir.

Der Tee, der bei uns meistens morgens getrunken wird, ist eines der Liebgetränke. Her iki cümlede de ismi açıklayan ilgi zamiri, açıklardıkları ismin işareti olan, onu sembolize eden morfemlerdir.

110

Her ne kadar Farsçaya özgü, bizim dilimize yabancı olan bu yapılar çok yaygın kullanılmasa da ki bağlacı ile kurulan yapıları Almancadaki karşılığı olan yapılarla (Relativsätze) mukayese etmek, cümle çözümleme ve dilden dile aktarma açısından büyük önem arz etmektedir. Zira bu mukayese, cümle çözümlemelerini ve aktarımları bir hayli kolaylaştırmaktadır. Bu çözümlemeden sonra ki’li yapıları daha yaygın olarak kullanılan Türkçedeki asli şekline çevirmek oldukça kolaydır.

Bizde genellikle sabahları içilen çay en sevilen içeceklerdin biridir.

Burada ki bağlacı ile kurulan yan cümleyi fiilimsi grubuna dönüştürmüş olduk. Bu da bize her bir fiilimsinin, derin yapısında çekimli fiili olan müstakil bir cümlenin dönüşümü sonucunda ortaya çıktığını bir kez daha göstermektedir.

Temel cümle veya bağlı bulunduğu bir üst cümle içerisindeki bir cümle öğesini (isim, zamir gibi) açıklayan cümleye niteleme cümlesi (Relativsatz) diyoruz. Bu cümleler adeta bir bağlaç vazifesi gören ilgi zamiri ki (Relativpronomen) ile temel ya da üst cümlede bulunan cümle öğesine bağlanır. İlgi zamirinin bağlaçlardan farkı şudur: Bağlaçlar bir cümleyi diğer cümleye bağlar. İlgi zamiri ise, yan cümleyi bir cümle öğesine bağlar.

elma, ki çok severim der Apfel, den ich mag

çay, ki bizde sabahları içilir der Tee, der bei uns morgens getrunken wird Çay, ki bizde genellikle sabahları içilir, en sevilen içeceklerden biridir.

Der Tee, der bei uns meistens morgens getrunken wird, ist eines der Liebgetränke. Hint-Avrupa dil ailesinde yer alan Farsçadan gelen ki ile bağlanan Türkçedeki bu cümleleri Almanca karşılıklarıyla kıyasladığımızda şöyle bir bağıntı ortaya çıkar:

Portakal en iyi meyvedir. Portakal kışın yetişir. cümleleri, Türkçenin yapısına uygun

olmayan alt alta sıralı cümle (untergeordneter Satz) modelinde birleştirdiğinde, her bir cümle diğer cümleye bağlanarak üst cümle alt cümle kuruluşunda (Hypotaxe) iki farklı birleşik cümle ortaya çıkar:

Portakal, ki en iyi meyvedir kışın yetişir (Ergin,1995: 415) Portakal en iyi meyvedir ki kışın yetişir.

111

Bu iki seçeneğin Almancada da aynı şekilde uygulanabileceğini görürüz: Portakal en iyi meyvedir.

Die Apfelsine ist die beste Frucht. Portakal kışın yetişir.

Die Apfelsine wächst im Winter.

Die Apfelsine, welche die beste Frucht ist, wächst im Winter.

Portakal ki en iyi meyvedir, kışın yetişir. (En iyi meyve olan portakal kışın yetişir). Portakal en iyi meyvedir ki kışın yetişir. (Kışın yetişen portakal en iyi meyvedir). Die Apfelsine ist die beste Frucht, die im Winter wächst.

Bu bağıntıyı aşağıdaki örneklerle peşitirebiliriz:

Araba okulun önünde duruyor. Araba öğretmene aittir. Araba, ki okulun önünde duruyor, öğretmene aittir. (Okulun önünde duran araba öğretmene aittir). Araba, ki öğretmene aittir, okulun önünde duruyor. (Öğretmene ait olan araba okulun önünde duruyor).

Der Wagen steht vor der Schule. Der Wagen gehört dem Lehrer. Der Wagen, der vor der Schule steht, gehört dem Lehrer.

Der Wagen, der dem Lehrer gehört, steht vor der Schule.

Türkçenin yapısına yabancı olan ki’li cümleler yerine, yukarıda parantez içerisinde verildiği gibi fiilimsi yapılar kullanılır. Almancada her iki şekil yerine de, ya niteleme cümleleriyle (Relativsatz), ya da Türkçedeki fiilimsi yapılarla örtüşen Almancadaki Partizip yapılarıyla ifade edilir. Çağatay ( 1963: 249), ki’li yapıların Farsçayı taklit olduğunu ifade ederek şu açıklamayı yapar: “Bu cümleler gerçekten Farsça ki’ye

112

uydurulmuş, yani Farsçayı taklit etmiştir ve nispet zamiri gibi (Avrupa dillerinde de relatif cümle denen cümle) kullanılmıştır.”