• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: TÜKETİM KÜLTÜRÜNE YÖN VERENLER

3.1. KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI

Kitle iletişimi, iletişimcilerin (genellikle bir kuruluşun), bir kanal kullanarak, geniş, hızlı ve sürekli biçimde iletiler yayarak geniş kitlelerde tepkiler uyandırma ve tepkileri çeşitli şekillerde belirleme sürecidir. Kitle iletişimi, kaynak durumundaki iletişim kuruluşlarının, topluma araçlar yoluyla çeşitli iletiler aktarma sürecidir (Kılıç, 2009: 12). Burada sanayi toplumlarındaki toplulaşmış üretim merkezleri ile benzerlik öne çıkmaktadır. Kitle iletişimini sağlayan merkezler sınırlı, alıcılar ise kitlelerdir.72 İşte kitle iletişim araçlarının temel belirleyici olduğu topluma da kitle toplumu denmektedir (Kılıç, 2009: 11). Kitle iletişim araçları demek; gazete, radyo,

71

Akbulut, buradaki bağlamından farklı olarak maksimum hız limitinin 89 olduğu bir sistemde 300 kilometre hız yapan bir otomobilin rasyonel bir tercih olmadığını vurgulamak için bu örneği verir.

72

Üstelik söz konusu kaynakların tekelleşmesi durumunda toplumun manipüle edilmesi kaçınılmaz olur (Cangöz, 2009: 211).

televizyon gibi araçlar demektir. Kitle iletişim araçlarına ilgi 2. dünya savaşı öncesi artmıştır73. Tüketim toplumuna geçişte kitle iletişim araçları etkin bir rol oynamıştır. Dolayısıyla erken çocukluk döneminden itibaren ömrünü kitle iletişimine bırakan biri için yaşamın yerini ekran almıştır. Bu süreç reklamlar, magazin programları, uzmanlar ve danışmanlar, kısaca kitle iletisinin reklamlaşması halini aldığından kitleler aynı enformasyondan geçmektedir. Söz konusu uzmanların rolü bilimsel bilgi ya da uzmanlaşmanın arkasına sığınarak tüketiciyi alternatifsiz bırakmaktır. “Kimi sanatkarlar ürünlerini sizin ölçülerinize göre ya da zevkinize göre diker veya imal ederler. Fakat profesyoneller size neye ihtiyaç duyduğunuzu bildirirler. Onlar reçete sunacak bilgiye sahip olduklarını iddia ederler. Sadece neyin yararlı olduğunu bildirmekle kalmazlar, neyin doğru olduğunu da takdir ederler.” (Illich 2002: 48). Söz konusu profesyonel kadro iki biçimde yaratılır: Birincisi Smith’ten beri uzmanlaşmanın verimlilik demek olduğuna ilişkin görüşe dayanarak bir alanda otorite kabul edilenler, diğerleri kitle iletişim araçlarıyla yaratılan ve çoğu zaman otorite profesyonelin de üzerine çıkan medyatik kişilerdir. Uzmanlaşmaya dayalı olarak, en basit konuları anlayamayacağına inandırılmış insanlar hemen her konuda uzman tavsiyesine ihtiyaç duymaktadır74. Bu aslında sağduyu bilgisinin de kaybı anlamına gelir. Zira “otorite” “bildiğiniz her şeyi çöpe atın” demektedir. Burada sıradan tüketici için temel sorun uzman karşısında kendi bilgisini/aklını değersiz hissetmesidir.75 Nitekim Illıch’e göre “İhtiyaçlar, gittikçe artan bir şekilde reklam sloganıyla ve sicil memuru, kuaför, jinekolog ve diğer reçete yazan düzinelerce teşhis mütehassısının verdiği emirlerin ürünü olan satın almalarla yaratılmaktadır. Nasıl gereksinim duyulacağı biçimsel olarak öğretilmiş ve ihtiyaç- bu ister reklam ve

73

Faşizmin yükselişi ile kitle iletişiminin keşfedilmesi arasında bağlantılar kurulur (Swingewood, 1998: 333).

74

Uzmanlaşma sadece bu şekilde bilginin parçalara ayrılması şeklinde gerçekleşmez. Ürünlerin fonksiyonlarının parçalara ayrılması şeklinde de gerçekleşir. Örneğin, yıkanmak ve temizlenmek için herkes tarafından kullanılan zeytinyağlı sabun yerini bugün duş jeli, şampuan, saç kremi, vücut losyonu vb. şeklinde özelleşmiş ürünlere bırakmıştır.

75

“Reklamlarda rol aldığı şekliyle uzmanlar, tüketicinin hangi ürüne niçin ve ne kadar ihtiyaç duyduklarını, tüketici için yararlı ve zararlı olanı, uzun bilimsel araştırmalar sonucu belirlerler. Kamera onları bazen bir kimya laboratuarında ekip halinde, tüketici için en yararlı olanı bulmaya çalışırken yakalar. İçlerinden uzmanlığa en yakışır görünüme sahip olanı, kameraya bakarak, bütün bu zahmetlere tüketici için en yararlı olanı bulmak amacıyla katlandıklarını ve uzun çalışmalar sonucu nihayet bulduklarını anlatır, mutlaka kullanmaları ve kullanırken de içlerinin rahat olmasını telkin eder.” (Çetinkaya’dan aktaran Akbulut 2006: 68) Burada vurgulanması gereken bir husus da bilimin toplum için ne anlam ifade ettiğinin bir göstergesi olarak uzmanlaşmanın tüketici zihnindeki yerine ilişkindir. Elbette bu durum, zihinlerdeki pozitivist anlayışla ilişkilidir.

reçete sunma şeklinde, isterse de toplu olarak veya avam olarak yapılan yönlendirilmiş bir tartışma yoluyla olsun-kararların ve eylemlerin, artık tatmin konusundaki kişisel tecrübenin sonucu olmadığı ve adapte olmak durumundaki tüketicinin, hissettiği ihtiyacın yerine kendisine öğretilen şeyi koymaktan başka bir şey yapamadığı her kültürde kendisini gösterir” (Ilıch, 2002: 57-58). Nitekim Debord’a göre de kitle iletişim araçları ile iletilen emirlerdir (Debord, 2012: 170). Medyatik profesyonellerde ise, medyatik oyuncu/şarkıcı/komedyenle ürün arasında imaj paylaşımı yapılır. Aydoğan’ın verdiği örnekte ABD’de yapılan bir ankette katılanların %35’i televizyon ve dergi reklamlarını, %27’si televizyon gösterilerini fantazya dünyalarında dilediklerine sahip olmak için bir tür “fikir kaynağı” olarak görmektedir (Aydoğan, 2005: 60-61).Buna ilişkin Türkiye’den bir örnek “Muhteşem Yüzyıl” adlı dizi ile meşhur olan “Hürrem yüzüğü” dür. Odabaşı ise Michael Jordan’ın oynadığı televizyon reklamıyla “nike ayakkabı” satın alan herhangi birinin kendisine Jordan’ın yeteneklerinin geçeceğini umut ettiğini örnek verir. Diğer taraftan, köşe yazarları da okurlarının kişisel danışmanı haline gelmiştir.76 (Bali, 2002: 232) Böylece ortaçağda kilise, insanlara manevi bir cennet vaat etmekteyken günümüzde kitle iletişimini sağlayan medya organları tüketim toplumunun taşıyıcısı olup maddi bir cennet vaat etmektedirler (Adıgüzel, 2001: 155). Öyleyse günümüzün rahipleri medyada boy gösteren uzmanlardır.

Bugün gelinen nokta ortalama ömrünün 9 senesini TV başında geçiren bireydir.77 Televizyon seyretmek, çalışmanın ve uyumanın ardından Batılıların üçüncü etkinliğidir. Son yıllarda siyasal ve dinsel söylemler çökerken, tahayyülleri biçimlendiren olarak televizyon başlıca toplumsal kabul alanı haline gelmiştir. Burada kitle iletişim araçları eleştirilir. Kitle iletişim araçları içinde egemenliği bugün internet tarafından tehdit edilse de televizyon en önemlisidir. Televizyon

76

“Türkiye’de yaygın medyada tüketimle şekillenen yaşam tarzlarının ilk savunucuları Featherstone’un yeni kültür aracıları, Bali’nin yeni medya elitleri olarak tanımladığı gazetelerin yıldızlaşmış genel yayın yönetmenleri ve köşe yazarlarıdır” (Dağtaş ve Erol, 2009: 172). Söz konusu duruma ilişkin Türkiye’den örnekler için Dağtaş ve Erol’un “Yaygın Medyanın Haftasonu Eklerinde Tüketime Dayalı Yaşam Tarzı Sunumları” adlı makalelerine bakılabilir. Ayrıca Özdemir’in “Türkiye’de Popüler Magazin Dergileri: Yeni Kadın Kimliği ve Sunulan Yaşam Tarzları” adlı makalesi ile Torlak’ın tezde atıf yapılan makalesine bakılabilir.

77

kültürü insanların beynini uyuşturan bir haptır.78 Zira televizyon tüketiciden satın aldığı zamanı gerçekliği değiştirerek, gerçekliği yaratarak ona geri öder.79 Nitekim Esslin’e göre insanoğlunun temel dürtülerinden biri başkaları hakkında devamlı ilgili oluşudur. İşte televizyonun sağladığı temelde budur. Televizyon ekranında yayınlanan gerçeğe en yakın olan TV haberleri dahi gerçek anlamda bir haber olarak sunulmaz. Sunucular, muhabirler fantezi erotik unsurlar taşır. Öyleyse televizyon imajlar için bir sahne, bir çerçevedir (Esslin, 1991: 35). Televizyon aktif ya da pasif tüm muhalif kutupları hakim ideolojik evren içinde eritir, dönüştürür, egemenlerin söylemleriyle çelişmeyen bir anlatı sunar. Bu tam da kapitalizmin aradığı şeydir. Zira televizyon günümüzde gerçekte boş zaman olarak sunulan zorunlu zaman halini almıştır. Yani televizyon insanın zamanını satın almaktadır. Satın alanlar reklam verenlerdir (Yılmaz, 2008: 137-139).

Postman ise televizyonun yarattığı sorunun ilettiğinden değil, bizzat kendinden kaynaklanan bir sorun olduğunu ima eder şekilde “sorun, televizyonun bize eğlendirici temalar sunması değil, bütün temaların eğlence olarak sunulmasıdır” demektedir.80 (Aktaran Cangöz, 2009: 206) Tüm bu süreçte kitle iletisine maruz kalan birey pasifleşir. Medyanın tüm işlevlerinde yönlendirme, kullanma, pasifleştirme ya da aktifleştirme, değiştirme, parçalama, birleştirme ve benzeri kabiliyetleri dikkat çekicidir. Bilgilendirme sırasında kısa ya da uzun vadede bireylerin ve toplumun düşünce kalıplarının değiştirilebileceği söylenir (Özdemir

78

Gerçekten de söz konusu uyuşturmaya ilişkin bilimsel veriler mevcuttur. Buna göre “araştırmacılar televizyon karşısındaki tepkilerimizi incelemek amacıyla, televizyon izlemekte olan kişilerin (anse falogram beyin için ölüm aygıtı -ÇN-) yardımıyla beyinlerinin ve derilerinin tepkilerini ve kalp atışlarını belirleme olanağı sağlayan laboratuar deneyleri gerçekleştirdiler. Yapay laboratuar koşullarının tersine biz, deneklerin günlük yaşamlarındaki davranışsal ve duygusal tepkilerini izlemek üzere, deney gurupları üzerine kurulu bir yöntem kullandık. Üzerlerinde “bip” sesi çıkan bir aygıt bulunan katılımcıları, bir haftalık dönemde, rastgele altı ila sekiz kez arıyorduk. Sinyali duydukları anda standart bir form üzerine o anda yaptıkları şeyi ve kendilerini nasıl hissettiklerini yazıyorlardı. Tahmin edileceği üzere bip sinyali gönderdiğimiz sırada televizyon izlemekte olanlar kendilerini gevşemiş ve uyuşuk hissettiklerini not ediyorlardı.” (Kubey ve Zethimalyi, 2013: 49 )

79

Zira gösteri, insanların olup bitenleri görmezlikten gelmelerini ve yine de anlaşılanı derhal unutturmayı başarır. Çünkü en önemli olan en gizli tutulandır (Debord, 2012: 176).

80

Nitekim haberlerin dahi eğlenceye dönüştüğü söylenmektedir. İngilizce information (malumat) ve entertainment (eğlence) kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan infotainment yeni haber sunum biçimidir (Altunay, 2009: 120). Ritzer, konulu hale getirilen bazı restoranların yemeğlence şeklinde yeme ile eğlenceyi bir araya getirdiğinden bahseder (Ritzer, 2011: 42). Yine Baudrillard Vietnam Savaşı’nın imgeleri karşısında kendi odasında gevşeyen televizyon izleyicisinden bahseder ve ekler “…Tv’nin resimleri bir odaya bakar ve dış dünyanın zalimliği samimi ve sıcak hale gelir, sapkın bir sıcaklıktır bu.” (Baudrillard, 2012: 27)

1998: 36). Bu da Palahniuk romanlarına şöyle yansımıştır: “İstediğim şeyler gün geçtikçe hep istemeye eğitilmiş olduğum şeylermiş gibi görünmeye başladı. Herkesin istediği şeylerdi bunlar.” (Aktaran Ongur, 2011: 26) Kitle iletişim araçları bireyi aldatarak yaşadığı sefaleti ona unutturur ve reklam yoluyla üretilen yapay arzuların kamçılanmasına aracı olur (Akbulut, 2006: 23). Böylece tüketici kitle iletisinin arzu ettiği şey haline gelir.

Kitle iletişiminin yarattığı bu pasifleşme, çoğu zaman doğrudan işlemez. Doğrudan doğruya yapılan reklam çok kısıtlıdır. Yapılan; reklamın arasına bilgiyi sıkıştırmaktır. Nitekim günümüzde infomercial (information + commercial) tarzında tanıtıcı reklamlar yapılmaktadır. Bunların çoğu kamu tarafından yasaklanmıştır. Örneğin, yasal mevzuata göre doktor reklamı yapılamazken, hemen hemen her sabah programında bir doktor yer almakta ve aslında kendi reklamını yapmaktadır.81 Bir reklamın reklam olmasının bilinmesi gerekir. Reklamın reklam olmasının bilinmemesi de haber ile reklamın ayırt edilememesine neden olur. Bu durum, tüketicinin görünürde de olsa var olan özgürlüğünü yok eder. Örneğin bir televizyon kanalı ya da gazetede yeni açılan bir hastaneden bahsedildiğinde; bu reklam değeri mi taşımaktadır yoksa haber değeri var mıdır sorularına net cevaplar verilemez.82 Dahası kitle iletişim yayın organı reklamları kendine göre değil, kendini reklamlara göre ayarlamak durumundadır. Zira reklamcılığın medya aracının toplumsal amaçlarını zapt edip, onu yeniden düzenlediğine dair pek çok kanıt bulunmaktadır. Reklamcılar medya organının örgütlenmesini, içeriğini ve izleyicilerle ilişkilerini etkileyen bir süreci yaratır (Geray, 2002: 29). Örneğin, reklam veren kendi reklamının yanında yayınlanmasını istemediği habere engel olmaktadır. Bu anlamda Wernick’e göre, bir kitle iletişim aracında yayınlanan reklam ile reklam dışındaki içerik arasında organik bağ vardır (Wernick, 1996). Kitle iletişim araçları vasıtasıyla

81

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61. maddesinin 4. fıkrasına göre örtülü reklam yasağı bulunmaktadır. Aynı maddeye göre “reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda, mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticari unvan veya işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer alması ve tanıtıcı mahiyette sunulması örtülü reklam olarak kabul edilir.” Buna ilişkin Reklam Kurulu tarafından 11.02.2014 tarihli 221. toplantıda 2013/1214 sayılı dosya numarası ile görüşülen örtülü reklam dosyası örnek verilebilir. Reklam Kurulu’nun bu yönde verdiği birçok karar bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için www.tuketici.gov.tr adresli siteye bakınız.

82

Tüketici kanununa göre TV reklamında reklamlara geçildiğinde reklam olduğunu belirten logo bulunmalıdır.

tüketicinin ilgisini satın alan reklam veren, kitle iletişimini kiraladığı süre boyunca resmi sınırlamalar dışında markasını tüketici zihnine zerk edebilmek için istediği her yöntemi kullanabilir. Bu durumda tüketiciler panoptik şartlar altında reklam verenin gözetiminde yaşarlar. Bilimin tüm imkanlarını kullanan reklam veren karşısında tüketici aşırı derecede zayıftır (Çetinkaya, 1993: 22). Reklam verenlerin durumu nereye kadar götürdüklerine ilişkin ilginç bir örnek, reklamlarda ürün yerleştirme uygulaması hakkında 3. reklam sempozyumunda Alman bilim adamının anlatmış olduğu bilimsel çalışmalardır. Buna göre ortalama bir izleyicinin herhangi bir sahnede tüketicinin en dikkatli baktığı yerler tespit edilmektedir. Satılacak ürün tam da o noktaya yerleştirilerek tüketici ile ürün göz göze gelmiş olacaktır (Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, Reklam Verenler Derneği, Reklamcılar Derneği, Reklam Özdenetim Kurulu tarafından İstanbul’da 22 Kasım 2012’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumda IAB Europa Başkanı Alain Heroux tarafından yapılan sunumda anlatılmıştır.).

Kitle iletişim araçları ile hem yeni imajlar tanıtılır, hem de var olan imajlar kuvvetlendirilerek; yaygınlaştırılarak; standartlaştırılır (Ceylan, 2010: 30). Malın satımına yönelik her çaba kitleye en kolay yoldan kitle iletişim araçları ile duyurulur. Dolayısıyla bu kitle iletişiminin bağlantılı olduğu kültür endüstrini yaratır. Nitekim Ritzer’e göre kültür endüstrisi kitle kültürü olarak da adlandırılan yani kendiliğinden değil, standartlaştırılmış metalar olarak kitlesel boyutta üretilip tüketilen, bireyleri pasifleştirici ve edilgenleştirici etkilere sahip, gerçek olmayan yapay bir kültür üretir (Ritzer’den aktaran Gökalp, 2013: 184). Adorno ve Horkheimer’e göre kültür endüstrisi ile kitle kültürü endoktrinasyon ve toplumsal denetim aracı olarak yukardan dayatılan ve yönetilen bir kültürdür. İdeolojik bir tahakküm biçimi olan kültür endüstrisinde insanileştirme ve özgürleştirme yer almaz. Tüketici kültür endüstrisinin söylediği gibi özne değil, aksine nesnedir (Gökalp, 2013: 185). Smtyhte tarafından bilinç endüstrisi olarak adlandırılan kitle iletişim endüstrisinin amacı tüketici mallarının ve hizmetlerinin yeni modellerini satın alacak, askeri satış çabalarıyla şişen bütçeyi destekleyecek ve vergileri ödemeye hazır hale gelecek tüketici bir halk yaratmaktır (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 301-302). Kültür endüstrisinde her ayrıntı kusursuzca kurgulanmış, kayıt altına alınmıştır. Yeni olan

bir şey tabiatınca yoktur. Nietzsche’nin üslup birliği (unity of style) adını verdiği ideale yaklaşma için teknoloji kullanılır. Taklit olan gerçek olandan makbuldür. Kültür endüstrisi gereksinimleri üretir, yönlendirir, denetler ve gerekirse de geri çeker. Mesela herkesin biçimsel özgürlüğü güvence altındadır. Resmi olarak kimse düşündüklerinden ötürü hesap vermek zorunda değildir. Gerçekten de bugün daha üst düzeyde bir refah devleti kurulmaktadır (Adorno ve Horkheimer’dan aktaran Ongur: 51). Baudrillard da bu şekilde düşünmektedir ve ona göre kitle iletişiminin verdiği gerçeklik değil, gerçekliğin baş döndürücülüğüdür (Baudrillard, 2012: 27). Özetle, kültür endüstrisi kavramsallaştırmasına göre kitle iletişim araçlarıyla yaratılan kitle kültürü gerçeği maskeler, kitlesel aldatma olarak işler. Eğlence sanatın; teknik ve teknoloji hayal gücünün yerine geçer (Cuff vd. 2013: 215). Nitekim halklara eğlendirerek hükmedilir.83 Üretici bunu çok iyi bilmektedir. Bu yüzden alışverişle eğlence merkezi arasındaki ayrım kaybolmuştur. Örneğin, daha önce eğlenceyi %80 ve %20 olarak ayıran ABD’deki Edmontal Mall sonraları oranları %60 ve %40 olarak ayarlamıştır (Ritzer 2011b: 170).

Baudrillard’a göre esas görevi kültürel çevrimi ve yeniden çevrimi sağlamak olan kitle iletişim araçları, bunları tarihsel gerçeklikler ya da kurallarmış gibi kitlelere yeniden dayatır. Geç modern çağın hegemonu bireylerin bedenlerini değil, ruhlarını tehdit etmekte, ona uyulmadığı zaman suçluluk ve vicdan azabı çekilmektedir (Ongur, 2011: 156). Birçok kişi çevrelerini kuşatana ilgisiz kalırken başkasının “televizyona aktarılan” özeli için yanıp tutuşmaktadır. İdraklerin görüntüye ayarlı olarak kesintiye uğraması çocuklarda gördükleri ineğin değil de televizyonda gördükleri mor ineğin resmini yapma şeklinde ortaya çıkarken; büyükleri de değiştirebilecekleri ve sorumlulukları olan dünyalar üzerinde kafa yormaktan, sadece seyirci kalabilecekleri bir oyunun mesuliyetini yüklenmeye götürmektedir. Bunun içindir ki kendi hayatını, kendi kararlarını kritik etmeyen pek çok insan, tuttuğu takımın antrenörü ya da kalecisini tekrar tekrar kritik etmektedir. Kahve köşelerinin “memleket kurtarma operasyonları” “takım kurtarma operasyonlarına” doğru bir değişim göstermektedir (Barbarosoğlu, 2009: 57). Bu da

83

televizyon’un bir bilgi oluşturma süreci olmayıp, yayma süreci olduğunu gösterir. Ve düşünceyle arası iyi değildir. Çünkü düşünme zaman alır ve en azından belli bir süre görüntü yokluğunu gerektirir (Wunenburger, 2013: 39). Daha da vahim olanı televizyonda olanın gerçekliği simgeliyor olmasıdır. Televizyon bir yabancılaşmadır zira bize gösterdiği kurgusal olan, gerçeğin kendisinden daha doğru olan, öznel olanı nesnelleştiren ve dolayısıyla yabancılaştırandır (Guillaume Carnio, 2013: 43). Ya da başka bir ifadeyle kitle iletişim araçları elini sürdüğü her şeyi dolayımlamakta; kavramlar, nesneler, deneyimler artık özgün olmaktan çıkmakta (Burton’dan aktaran Kılcı, 2009: 53) ve yapaylıktan oluşan gösteri halini almaktadır. Zira kameranın gösterdiği, radyonun duyurduğu iletiler gerçeklikle araya mesafe koyduğundan, tüketici gerçeğe ulaşamadığı gibi kitle iletişim aracının gerçekliğine mahkum olur. Debord’a göre gösteriden kimse kaçamaz, çünkü o artık kendisini gerçekliğin tamamına nüfuz edecek kadar yaygınlaştırmıştır (Debord, 2012: 173).

Günümüzde internetin kitle iletişim araçlarından biri olarak kullanılması yaygındır. Nitekim yeni toplumsal düzen bir ağ toplumudur.84 Evlerde, okullarda, hastanelerde, cep telefonlarında kısacası hemen her yerde internetle bir ilişki içindeyiz. İnternet her yeri kuşatarak ticaretin küreselleşmesini, hatta küreselleşmenin kendisini yaratmıştır (Tanyol, 2002: 204). İnternetin yaygınlaşmasının ardında bilgi paylaşımı, haber paylaşımı, reklam paylaşımı, ürün paylaşımı olarak görülebilecek yine kapitalist bir güdü vardır. Örneğin; internetten alınan otobüs ve uçak biletlerinde indirime gidilir. Bunun amacı hem önceden satışı gerçekleştirmek hem de satış aşamasında çalışacak personel maliyetinden kurtulmaktır. İnternetin gelişimi kapitalist gelişim için son derece uygundur85. Zira küresel ekonominin pazar arayışına bir başka cevaptır internet. Örneğin, kredi kartıyla yurtdışından bir kitap siparişi verilebilir. İnternet özgürlük vaatleri altında facebook ve twitter’da göze sokulan reklamlardır. İlgi alanlarını satın alan sosyal medya ağları izniniz olmadan size reklam sunar. Reklamlar yine çoğu zaman online

84

Network society

85

İnternetle içli dışlı tüketiciye referansla bugün web tarzı yaşam, sanal yaşam tiplerinden bahsedilmektedir.

alışveriş sitelerine ilişkindir.86 Arka planda ise tüketicinin zihninde internetin özgürlük yarattığı fikri hakimdir. Zira binlerce farklı ürüne ulaşmanın en kolay yoludur. Ne var ki, önceden de belirtildiği gibi seçebilmek, salt tek başına özgürlüğün kullanılması anlamına gelmez. “İnternet, insanlara seçilebilen bir özgürlük sunar.” (Turan, 2009: 352) Nitekim birey, her yaptığı seçimi özgürleştirici süreçler yaratma çabasıyla gerçekleştirdiğini düşünür ve bu durum kapitalist sisteme meşruluk kazandırır (Özdemir, 2009: 382-383). Kapitalizm internet ile daha etkin daha derin, daha sistematik, daha gelişime açık bir ortama kavuşmuştur. İlerde gazetelerin kağıt baskı yapmayacağı söylenmektedir. Türkiye’de bazı uzaktan öğretim kuruluşları sadece internet üzerinden eğitim vermektedir.87 Halihazırda kitap dağıtımı yapanlar da ilerde vermeyeceklerini beyan etmişlerdir.88

İnternetle ilgili bu durumun yarattığı toplumsal değişikliklerden başka uluslararası arenada ABD lehine oluşturduğu durum da göz ardı edilmemelidir. “Bugün internete bağlanmak için birçok ülkenin öncelikle ABD’ye bir kiralık veri hattı kurmayı tercih etmeleri ABD’nin merkez olduğu bir dengesiz ve eşitsiz internet bağlantı yapılanmasını ortaya çıkarmaktadır. Bu durum ABD’nin dünya internet trafik akışındaki egemenliğinin bir göstergesidir.” (Coşkun, 2007: 91)

Benzer Belgeler