• Sonuç bulunamadı

1.6. İş-Aile Çatışmasını Etkileyen Faktörler

1.6.1. Kişisel Özellikler (Cinsiyet, Kişilik, Yaş ve Medeni Durum)

Cinsiyet: Yapılan araştırmalarda iş-aile çatışmasının yaşanmasında etkili olan

faktörlerden biri olarak cinsiyet farklılığının etkili olduğundan bahsedilmektedir. Cinsiyet faktörünün iş-aile çatışması üzerindeki etkilerini araştıran çoğu çalışmada; kadınların erkeklere oranla özellikle de aile içinde daha çok rol ve sorumluluklara sahip olmaları sebebiyle daha sık çatışma yaşadıkları ifade edilmektedir (Marshall and Barnett, 1993, p. 64). Birden fazla rol, bireyin katlanacağı iş yükünü de

26

artıracağından cinsiyet faktörünün iş-aile gerginliğini artıran önemli bir belirleyici unsur olduğu söylenebilir.

Ayrıca Senecal ve arkadaşlarının (2001) yaptığı bir araştırmada anne rolünü üstlenen bir kadın ile yine anne olan ve çalışan bir kadının çocuğuyla zevk içinde oynayabileceği belirli bir zaman dilimini bu etkinlik için harcadıkları anlatılmaktadır. Her iki anne de faaliyeti için aynı miktar zaman ayırmalarına rağmen çalışan bir annenin bu vakti ayıramama düşüncesinin bireye yüklediği maliyetin daha fazla olduğu yani iki annenin de etkinliğe karşı hissettikleri güdünün farklı olduğu belirtilmektedir.

Kişilik: Bireyin tüm ilgi ve yeteneklerini, tavırlarını, giyim ve konuşma

tarzını, fiziksel görünümünü, beden dilini, iletişim yeteneklerini, tepkilerini ve alışkanlıklarını kapsayan geniş bir konu ve böylece bireyin tüm özelliklerini açıklayan bir kavramdır (Günel, 2010, s. 44). Diğer bir bakış açısı ise kişiliği insanın zihinsel, fiziksel ve ruhsal farklılıklarının tamamının kendi davranış şekline ve hayat tarzına yansıması olarak tanımlamaktadır. Kişilik yapısı ayrıca bireylerin çalışma ortamlarına etki eden önemli faktörlerdendir (Erdem, Yıldırım, Atilla ve Oksay, 2009, s. 106).

Erdem ve arkadaşlarının (2009) yapmış olduğu çalışmada; A-tipi ve B-tipi kişilik ayrımından bahsedilmektedir. A-tipi davranış özelliği olan kişiler hızlı çalışmakta ve hızlı konuşmaktadırlar. Bu tip kişilik özelliği zamanla sürekli yarış halinde, sabırsız, öfkeli, aynı zamanda birden çok işle ilgilenen, başarı yönelimli ve aşırı düzeyde rekabetçi insanlarda görülmektedir. B-tipi kişilik özellikleri ise A-tipi kişilik özelliklerinin tam tersidir. Yani A-tiplerine göre daha rahat, daha uysal ve başkaları ile yarışa girmeyen, sakin kimselerdir.

Sonuç itibariyle A tipi kişiliğe sahip olanların daha yüksek seviyelerde çatışma yaşamaları beklenebilir. Çünkü A tipi kişiliğe sahip bireylerin enerji ve zamanlarının büyük bir bölümünü işe harcamaları, ailelerine yönelik sorumluluklarında bir takım tavizler vermelerine, yükümlülüklerini yerine getirirken bazı durumların göz ardı edilmesine sebebiyet vermesi onların yaşamlarında çatışmaya neden olabilmektedir.

27

Kişilik araştırmacıları bireylerin davranış özelliklerini etkileyen ve çeşitli yaşam alanlarına ait nesnel durumları yorumlamak için beş faktör modeli olarak bilinen kapsamlı bir açıklamada bulunmuşlardır. Bunlar (Wayne, Musisca and Fleeson, 2004, pp. 111-113):

 Dışadönüklük: Aktif, iddialı, enerjik, hevesli ve konuşkan olma gibi özellikleri içermektedir. Yüksek enerji seviyesine sahip bir birey belli bir zaman diliminde daha az yorularak daha çok görev ve sorumlulukları yerine getirebilmektedir.

 Uyumluluk: İşbirliği, şefkat, sempati ve güven şeklinde sıralanan özellikleri kapsayan bir kavramdır.

 Vicdanlılık: Başarı yönelimli, düzenli, verimli, planlı, titiz ve çalışkan olmayı içermektedir. Tüm bu özellikler uyumsuz zaman baskılarını azaltmakta ve mevcut zamanda etkin bir yönetim sağlayarak olası çatışma, gerginlik veya stresi de azaltabilmektedir.

 Nevrotiklik: Genellikle endişe, güvensizlik, savunmacılık, gerginlik ve kaygı gibi durumları içermektedir. Bu özelliklere sahip birey daha fazla iş ve aile stresi yaşamaktadır. Ayrıca iş ve aile ile ilgili görevleri gerçekleştirirken bireyin endişeli ya da olumsuz bir hisse kapılmış olması ailesine daha az zaman ayırmasına sebebiyet verebilmektedir.  Deneyime açık olma: Zeki, resmi olmama, hayalci, meraklı, yaratıcı

ve özgün olma gibi özellikleri kapsamaktadır. Deneyime açık bireylerin çatışmayla karşılaştıklarında yaratıcı çözümler üretebilmeleri çatışmanın çözümü noktasında bireye büyük avantaj sağlamaktadır. Benzer şekilde deneyime açık bireylerin yeni beceriler elde etmeleri bir etki alanındaki öğrenilmiş davranışları diğer bir etki alanına taşıyarak o alanda kullanmaları sağlayacağı fayda açısından da önem arz etmektedir.

Yaş: Kişinin yaşı ise dolaylı bir çatışma nedeni olarak görülebilmektedir.

28

ve ailesinin kendisinden beklentileri de zamanla değişebilmektedir (Çarıkçı, 2001, s. 341). İlerleyen yaşla beraber evlilikle edinilen anne/baba ve eş olma rollerinin getirdiği sorumluluk sebebiyle kişinin çatışma yaşayabileceği düşünülmektedir. Çünkü evli bireylerin yaşlarının ilerlemesiyle çocuklarının da gençlik ve ergenlik dönemlerine girmesi eş zamanlı olmakta bu da çocukların ekonomik kaygı, sosyal ve psikolojik sorumluluk ile manevi ihtiyaçlarının artmasıyla son bulmaktadır (Özmete ve Eker, 2012, s. 13). Bu duruma; emekliliği gelmiş olmasına rağmen evlilik kurumunun ilave sorumluluklarını yerine getirmek adına çalıştığı kurumda istihdam edilmeye (belki de bulunduğu pozisyona geçebilecek potansiyele sahip daha genç bir çalışan olmasına rağmen) devam eden çalışanların emsal teşkil edebileceği söylenebilir.

Medeni Durum: Çalışma hayatı kadın ve erkeğin aile hayatı üzerinde farklı

etkilere sahiptir. Erkekler evliliği fayda getirici olarak değerlendirirken kadınlar artı sorumluluk olarak görmektedirler. Bu bulgular, kadın çalışanların çalışma ortamındaki gerginliklerini kısmen de olsa açıklayabilmektedir. Erkek, iş dışında fazlaca bir sorumluluk almadığından, işine tamamen odaklanabilmekte, kadın ise çalıştığı süre zarfında işinin yanı sıra evdeki sorumluluğunun yükünü de hissetmektedir (Adak, 2007, s. 145). Ayrıca evli çalışanların bekar çalışanlara göre daha yüksek oranda çatışma yaşadıkları yapılan bazı araştırmalarda tespit edilen önemli bir husustur (Lu et al., 2008, p. 4). Bu da bize evlilerin bekarlara oranla daha fazla sorumluluk aldıklarını ya da üzerlerinde daha fazla sorumluluk olduğunu hissettikleri için daha kolay çatışmaya veya strese maruz kalabileceklerini düşündürmektedir.

Yapılan bir araştırma iş ve aile rolleri arasındaki çatışmaların evlilik uyumunu bozduğunu, sözlü iletişimin zayıfladığını ve rol performansında yetersizleşme gibi olumsuz sonuçlara neden olduğunu ifade etmektedir (Bedeian, Burke and Moffett, 1988, p. 476). Buradan hareketle aile yaşam alanında kısmen de olsa eşlerden sorumlulukların paylaşımı noktasında ilgi beklenmektedir.

29