• Sonuç bulunamadı

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI: MAHALLE ÖLÇEĞİNDEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜM

2.2. Kentsel Dönüşüm Kavramı

2.2.4. Kentsel dönüşüm uygulamalarının boyutları

Kentsel dönüşüm kavramı her ne kadar ülkemizde fiziksel dönüşüm olarak algılansa da farklı boyutlarla ilgilenen ve tüm boyutlarıyla ele alınması gereken bir kavramdır. Kentler fiziksel bir mekân olmanın ötesinde toplumla etkileşim halinde olan karmaşık ve değişken bir yapıya sahiptir. Bireylerin yaşam biçimi, ekonomik düzenleri, yasal yönetsel yaklaşımlar, planlama ve tasarım gibi birçok etken kentsel dönüşümü ilgilendirmektedir.

Bu nedenle sosyal boyut, ekonomik boyut, fiziksel boyut, yasal-yönetsel boyut, planlama ve tasarım boyutları, kültürel boyut kendi alt bileşenleri ile birlikte kentsel dönüşüm uygulamalarında çok yönlü düşünülmesi gereken unsurlardır. Her alanın problemleri ve potansiyelleri dahilinde alana özgü kentsel dönüşüm yaklaşımları izlenmeli ve bu süreçte kentsel dönüşümün farklı boyutlarındaki temel kriterler göz önüne alınmalıdır.

2.2.4.1. Sosyal boyut

İnsan ve toplumla ilgilenen sosyal boyut, bulunulan coğrafi koşullar ile birlikte bir kentin ayırt edilebilir özelliklerinin oluşmasında en önemli etkendir. Kentler toplumun taşıdığı tüm sosyal bileşenlerin mekâna yansımasıdır. Bu nedenle toplumsal sorunlara çözüm getirilmesi, sosyal dışlanma ve toplumsal ayrışmanın ortadan kaldırılması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, eğitim seviyesinin ve gelir düzeyinin arttırılması gibi sosyal müdahaleler kentsel dönüşümün öncelikli konuları olmuştur.

Yerel halkın geldiği yer, eğitim durumu, kültürel özellikleri, gelenek ve görenekler gibi toplumsal verileri, yöreden hoşnutluk, mülk sahipliği ve kullanıcı türünün çeşitliliği, ekonomik durum gibi faktörler kentsel dönüşüm uygulamalarında alınacak kararları etkiler ve yönlendirir. Dönüşüm yapılacak alanda toplumsal verilerin analiz edilmesi hem alandaki sosyal problemlerin çözümü için, hem de sosyal kimliğin sürdürülmesi açısından önemlidir. Toplumsal kimliği ve karakteri ortaya çıkarırken toplumsal karakterin olumlu yönleri öne çıkarılmalı, olumsuz yönlerini iyileştirmeye yönelik strateji geliştirilmelidir (Özden 2008).

Bu unsurların kentsel dönüşümü yönlendirmesinin sağlanması alanın toplumsal verilerinin analiz edilmesi ve yerel halkın katılımcı olarak süreçte yer almasıyla mümkündür. Kentsel dönüşümde uygulama alanında yer alan sakinlerin yerlerinden edilmemesi ve orada yaşamlarını sürdürebilecekleri şekilde bir uygulama yapılması

65

sosyal boyutun en önemli anahtar kavramı olan katılımın sağlanmasını gerektirmektedir.

Sosyal çöküntü alanları için bir uygulama gerçekleştirilirken problemlerin ve ihtiyaçların belirlenmesinde yerel halkın sürece dahil olması çöküntüye sebep olan sorunların belirlenmesi açısından önemlidir.

Kentsel dönüşümün katılımcı yapısı, dönüşüm gerçekleştirilecek alanda hak iddia eden her kentlinin karar verme sürecine katılmasını öngörür. Bunun sağlanması için dönüşümün gerçekleştirileceği mahallede yerel halkın toplumsal değişimini gerçekleştirmek üzere sürece katılımları sağlanarak, ihtiyaç ve önerilerinin alınabileceği demokratik bir örgütlenme yapısı kurulabilir. Bu süreç aynı zamanda kolektif tartışmalara ve fikir alışverişine dayalı güçlü bir toplumsal öğrenme ortamı sunar (Ataöv ve Osmay 2007).

Güçlü bir sosyal boyutun olduğu kentsel dönüşüm süreçlerinde katılımın yoğun olması muhtemeldir. Çünkü yerel ihtiyaçlara uygun strateji ile sonucundaki faaliyetler konusunda “sahiplenme” olgusunun oluşması sağlanacaktır. Özel programlar ve projeler dahilinde yerel halkın strateji hakkında karar vermesi ve uygulamaya etkin bir biçimde dahil olması sağlanabilir. Böylece toplum bireyleri aktif bir şekilde rol aldığı kentsel dönüşüm uygulamalarına meşruiyet, güvenilirlik, yerel bilgi, aidiyet katabilir ve sürece sahip çıkmaları sağlanır (Turok 2005).

Kentsel dönüşüm uygulamalarında sosyal boyutta, uygulama yapılacak alanda yaşayan aile sayısı, mahalledeki değişim algısı, komşuluk ilişkileri ve düzeyi, gelenekler ve kültürel değişim, mahalledeki iletişim ağlarının varlığı, sosyal sermaye düzeyi, karşılıklı güven algı düzeylerinin bilinmesi önemlidir. Diğer yandan sosyal boyutun göz ardı edildiği durumlarda yapılan uygulama sonrasında yakın çevre ile mekânsal ve sosyal ayrışmanın oluşması ve kentsel dönüşüm sonrasında sosyal yapının değişmesi nedeniyle, alana geri dönen eski mahalle sakinlerinin alana ilişkin aidiyet hisleri de azalmaktadır (Ocakçı ve ark. 2017).

Türkiye’de yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarında, pratikte sosyal boyutun ihmal edildiği görülmektedir. Kentsel dönüşümün sosyal problemler odaklı olarak gerçekleştirildiği durumlarda sorunların yerinde çözülmesine yönelik bir program izlenmesi bu problemlerin kentsel dönüşüm uygulamaları sonucunda yer değiştirmesini

66

engelleyecek ve yerel halkın aitlik hissini güçlendirerek yapılan uygulamalara sahip çıkmasına yardımcı olacaktır.

2.2.4.2. Ekonomik boyut

Ekonomik boyut kentsel dönüşüm uygulamalarının finansman ayağı, ortaklık biçimi ve gayrimenkul piyasası gibi konularıyla ilgilenmektedir. Üretim ve tüketim ilişkileri, iyelik, hane halkı hareketliliği, gayrimenkullerin değeri ve dağılımı, gelir durumu, sosyal statü, çalışan iş gücü dağılımı, hizmet sektöründeki farklılaşma ve mekânsal dağılımı ile son dönemde rant kaygısıyla gündeme gelen merkezi ve yerel yönetim stratejileri ekonomik boyut kapsamında ele alınmaktadır (ÇŞB 2017a).

Ekonomik boyut her şeyden önce iş imkanları ve gelirle ilgilenmektedir. Uygulama yapılacak alanın içinde veya çevresinde istihdam olanaklarının nitelik veya nicelik bakımından arttırılması ve daha geniş yerel emek piyasasında rekabet edebilmeleri için yerel halkın becerilerini ve işe kabul edilebilirliğini arttırılması amaçlanır (Turok 2005).

Kentsel dönüşüm projelerinde yerel seviyede istihdam yaratılması ve yerel çevrenin gelişmesine katkıda bulunan ekonomik aktivitelerin sağlanması gerekmektedir. Bu aktivitelerin mahalleye ve yerel koşullara uygunluğunun gözetilmesi projenin mahalleli tarafından kabullenilmesini de kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle kentsel dönüşümde ekonomik aktiviteler yeterli miktarda ve çeşitlilikte belirlenmeli ve istihdam alternatifleri sağlanmalıdır (Ocakçı ve ark. 2017).

Türkiye’de yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarında ekonomik boyut genelde inşaatın inşaatla finans edilmesi üzerine kurulu olmakta ve üst gelir gruplarına yönelik yapılan uygulamalar bölgenin eski sakinlerinin bölgeden ayrılması ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle yerel halkın yerinde istihdam edilmesini sağlayacak alternatif finansman sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Kentsel dönüşüm uygulamalarının bir amacı olan ekonomik canlılığın sağlanması, çöküntü alanları gibi kent parçalarında bölgenin refah ve yaşam kalitesini arttırmaktadır (Karagöl 2013). Bu nedenle çöküntü alanlarının dönüştürülmesinde ekonomik canlılığın sağlanması önemli bir araç olarak görülmekte olup ekonomik boyut finansman ayağıyla olduğu kadar sosyal boyutta dönüşümün sağlanmasına da yardımcı olmaktadır.

67 2.2.4.3. Fiziksel boyut

Kentsel dönüşüm uygulamalarının fiziksel boyutu, sürdürülebilir gelişme, planlama, tasarım, mühendislik, bilgi sistemleri, enerji ve çevre ile yeşil alanlar gibi uygulamaları kapsamaktadır. Fiziksel boyut denildiğinde genel olarak binaların durumu akla gelse de fiziksel boyut bileşenleri daha geniş bir kapsamı içine alır ve tüm bu bileşenlerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bileşenler; binalar, arazi ve alanlar, kentsel alanlar, açık mekânlar ve su, kamu hizmetleri, telekomünikasyon, ulaşım altyapısı ve çevre kalitesi olarak sıralanabilir (Jeffrey ve Pounder 2000).

Planlamada bütüncül yaklaşım ile kentsel dönüşüm projelerinde uygulama yapılacak alan sadece kendi içerisinde değil, kent içindeki yeri ve bağlamı ile birlikte de düşünülmelidir.

Ulaşım ve diğer hizmetlerle üst ölçeklerle uyum sağlanmalıdır. Alan içerisinde yaya odaklı tasarım anlayışı benimsenirken engelliler, yaşlı ve çocuklar da düşünülmelidir.

Özden (2008) kentsel yenileme uygulamalarında tasarıma yönelik hedefleri şu şekilde sıralamaktadır:

• Kentsel projeler yapılar, açık alanlar, caddeler ve kamusal alanları kapsayan bütüncül bir tasarım fikrinin benimsemesi,

• Faydacıl tasarım anlayışı ile otobüs-durak cephelerinden sokak yüzeylerine, yaya kaldırımlarından kenar taşlarına, işaretlere kadar her şeyi içine alması ve kaliteli bir çevre kurgusunun amaçlanması,

• Kentsel yenileme uygulamalarının olabildiğince genç, yaşlı, aile ve engellilerin gereksinmelerini mekânsal tasarımda karşılayabilmesi,

• Araçlar, bisikletliler, yayalar, bebek arabalı anneler, engelliler gibi farklı kullanıcılara yönelik yol ve park alanlarının temin edilmesi,

• Su yolları, eski şapeller gibi terk edilmiş yapıların dönüştürülerek yeniden kullanılması ve mümkün olan yerlerde atölye, iş alanları ve kurslar düzenlenmesi,

• Kötü hava koşullarına yönelik gerekli tedbirlerin alınması (kemerler, kubbeler vb.), polis karakolları ve gece aktiviteleri için güvenlik sağlanması,

• Nirengi ve manzara noktalarından faydalanılması, devamlılığı sağlayan yeni manzaralar, semt parklarının kurgulanması,

68

• Heykel, sergi alanları ve müzeler aracılığıyla tarihi çevreye ve yerel kimliğe saygılı olunması,

• Rijit cadde şemaları, sokak mobilyaları ve kaldırım taşları gibi standart çözümlemelerden kaçınılması,

• Yerel bayramlar, festival ve kutlamalarda kullanılmak üzere açık ve kapalı kamusal alanlar kurgulanması ya da mevcut alanların arttırılması,

• Sürdürülebilirliği kolay, dayanıklı ve doğal malzemeler tercih edilmesi, ile kentlerin yenilenmesinde, planlama ve tasarımın bütüncüllüğü, sürdürülebilirliği, yaşam kalitesini arttırıcı tedbirlerin alınması ve özgünlüğün korunması ilkeleri yer almaktadır.

2.2.4.4. Yasal ve yönetsel boyut

Kentsel dönüşüm projelerinin uygulama yöntem ve esaslarını belirleyen yasal düzlemdeki kanun ve yönetmeliklerdir. Bununla birlikte yönetsel boyutta uygulayıcı ya da denetim mekanizması olarak yerel ve merkezi yönetimlerin görev ve sorumlulukları oldukça önemlidir. Yerel karar verme mekanizmasının yapısı, yerel halkla ilişkiler, diğer grup ve çıkarların katılımı ve liderliğin özelliği ve türü de yönetsel boyutun ilgilendiği alanlardır (Turok 2005).

Yasal ve yönetsel boyut kentsel dönüşüm uygulamalarında en çok sorunun kaynaklandığı alanlardan biridir. Temelde her ülkenin kentsel yenilemeyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili yasaları mevcuttur. Yenileme uygulamalarının hayata geçirilmesinde mevcut yasa ve düzenlemelerin birbiriyle uyumlu ve tamamlar durumda olması önemlidir (Özden 2008).

Türkiye’de kentsel dönüşüm konusunda yapılan yasal düzenlemeler 2000’li yıllardan sonra hız kazanmıştır. 2012 yılında çıkartılan ve uygulama yönetmeliğinin de bulunduğu 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun bugüne kadar kentsel dönüşüm konusunda çıkartılan en kapsamlı kanun olup, günümüzde yapılan dönüşüm uygulamalarının birçoğunun da yasal dayanağını oluşturmaktadır.

Türkiye’de kentsel dönüşüm uygulamalarında yasal yönetsel boyut ile ilgili daha önce yapılmış olan tez çalışmalarında üzerinde durulan eleştirilere bakıldığında hak sahipliği,

69

mülkiyet konuları ve özellikle 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile ilgili olduğu görülmektedir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile ilgili olarak; denetleme mekanizmasının eksikliği (Dükkancı 2013), yetkinin yerel yönetimlere devredilmesi ve denetimin sağlanamaması nedeniyle rant elde etme amacının ön plana çıkması (Tüzer 2014), 3194 sayılı İmar Kanunu ile arasında imar ve planlama konusunda ikili yapının oluşması ve bu nedenle planın tekliği ilkesin zarar görmesi (Çaptuğ 2014), üst ölçekli ilkesel kararlara bağlı olmaması (Derindere 2014), tekil yapıların dönüşümlerinin parçacı çözümler getirmesi nedeniyle bunların depreme dayanıklı konut stokunun arttırılması yanında kentsel yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik ölçütler ile birlikte ilişkilendirilmesi gerektiği (Yılmaz 2015) ve hak ve özgürlüklere müdahale eden bir kanunda yer alan

“yapabilir”, “yapılabilir”, “isteyebilir”, “verilebilir” gibi muğlak ifadeler yerine daha açık ve net ifadelerin yer alması (Dirikoç 2016) gerektiği belirtilmektedir.

2.2.4.5. Kültürel boyut

Özünde kimlikle ilgilenen kültürel boyut hem sosyal hem de fiziksel boyutla ilişkilidir.

Kentlerin ve toplumların kimlikleri şekillenirken birbiri ile yoğrulmakta ve bir bütün oluşturmaktadır. Küresel rekabetin içinde kentler de bir meta olarak pazarda yerini alırken onları bu yarışa hazırlayacak en önemli unsur kimlikleridir. Bu nedenle son dönemde kent kimliklerinin ön plana çıkartılması veya yeni kimlik temalarının oluşturulması kentsel dönüşüm uygulamalarının bir amacı olmuştur. Kentsel dönüşüm projeleri kaybolan kimlik öğelerinin yeniden kazandırılması veya var olan kimlik öğelerinin sürdürülmesi için bir araçtır. Ancak bazı durumlarda kimliğin sürdürülmesi için bir araç olmaktan çıkıp kentlerin kimliksizleşmesine neden olmaktadır.

Günümüzde tüm dünyanın etkilendiği küreselleşmenin etkileri hem toplumların yaşam biçimlerini hem de kent mekânlarını belirli standartlara yöneltmektedir. Bu süreçte dünyanın birbirlerinden farklı kimliklere sahip bölgelerinde aynı kimlik özelliğini gösteren mekânların üretimi söz konusudur. Karma kullanımlı rezidans, alışveriş merkezi, otel, iş merkezi gibi konsept projeler bulundukları yerin bağlamından kopuk yapı grupları olarak kent kimliklerini olumsuz etkilemektedir.

70

Görgülü (2009) Türkiye’de üretilen kentsel dönüşüm projelerinin özellikle kullanıcı gereksinimleri uygunluğu ve kentlerin kimliği ile olan tutarlılığı açısından tartışma yarattığını belirtirken, uygulanan pratiğin yalnızca gayrimenkule odaklı fiziksel mekân düzenlemesi olarak algılanması ve bu düzenlemelerin mimari ve kentsel kimlikten referans almadan üretilmesi sonucu üretilen yeni mekânların kentin ruhuna ve mekânına yabancılaşması konusunda kritik edilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Türkiye’de TOKİ tarafından üretilen toplu konut ve kentsel dönüşüm projelerinde bölgesel kimlik özelliklerinin referans alınmaması ve sonuçlarının kentsel mekânları birbirine benzetmeye başlaması olumsuz eleştirileri beraberinde getirmektedir. Özden (2010) Türkiye’de yapılan uygulamalarda hemen her ilde gerçekleştirilen tek tip toplu konut projelerinin kentsel dönüşümün kentlerdeki yüzü haline geldiğini belirtmektedir.

Ancak son dönemde TOKİ ve diğer kamu kurumları tarafından düzenlenen yarışmalarda yerel kimliğin vurgulanması yerel kimlik arayışına ve sürdürülmesine yönelik olumlu bir adım olmuştur.