• Sonuç bulunamadı

Kentsel Alanlarda Afet Risk Yönetimi ve Planlama

1. AFET VE AFET YÖNETİMİ

1.4. Kentsel Alanlarda Afet Risk Yönetimi ve Planlama

Kentsel afet risk yönetimi ilk kez 1755’te meydana gelen Lizbon Depremi13 sonrasında, J.J.Rousseau tarafından ortaya atılmıştır. J.J.Rousseau

Voltaire’e yazdığı bir mektupta doğanın altı veya yedi katlı yirmi bin evi Lizbon’a toplamadığını, Lizbon sakinleri eğer daha dağınık ve küçük evlerde yerleşmiş olsalar daha az hasarın olacağını hatta hiç olmayabileceğini belirterek dolaylı olarak kentsel afet risk yönetiminin temelini atmıştır.

Tarihte sosyal, ekonomik ve politik yaşamın kurulduğu yerleşim birimleri, büyük kentler ve doğal tehlikelerin yoğun tehdidi altında olan ve yüksek deprem aktivitesi ile iç içe olan doğal limanların çevrelerinde gelişmiştir14. Depremler, kentlerin fiziki, sosyal, ekonomik ve toplumsal

yaşamında önemli ölçüde zarara yol açmış; yıkılan kentler, aynı yerde veya başka bir yerde yeniden kurularak varlıklarını devam ettirmişlerdir.

Son yüzyılda kentleşme süreci hızlı bir artış göstermiştir. 1950’lerde dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30’u kentlerde yaşarken, bugün yüzde 50’lere ulaşan bu oranın 2030 yılına kadar yüzde 60’ı geçmesi beklenmektedir.

Kentsel alanlarda nüfusun hızla artması ve nüfusun belirli alanlarda toplanması, tehlikeli bölgelerin daha yoğun biçimlerde yapılaşmaya açılması ile mevcut denetim ve güvenlik önlemlerinin yetersiz kalması veya tam olarak yerine getirilememesi gibi nedenlerden dolayı kentler ve metropoliten alanlar ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel yeni sorunlarla karşı karşıya

13

1775 yılında Lizbon’da meydana gelen depremin ardından meydana gelen tsunami ve kentin pek çok yerinde başlayan yangınlar sonucunda 100.000 insan hayatını kaybetmiş ve Lizbon'un yerleşim alanlarının neredeyse tamamı hasar görmüştür.

14

19

kalmaktadır15 Tehlikeli bölgelerde yerleşim alanlarının genişlemesi, ekonomik

faaliyetler ve hizmetler sektörünün gelişimi, kentsel alanlara yakın sanayi tesislerinin kurulması, doğal kaynakların denetimsiz kullanımı, kaynakların tahrip edilmesi, iklim ve çevre koşullarındaki bozulma ile yoksulluk gibi faktörlerin de etkisiyle zarar görebilirlik artırmakta ve olası zararların (risk) boyutları daha da belirginleşmektedir.

Kırdan kente göç ve nüfus artışına bağlı olarak yerleşim yerlerinin büyük bir bölümü sağlıksız, yasadışı ve denetimsiz olarak gelişmektedir. Kaçak yapılaşmaların yeterli/güvenli oldukları kabul edilerek çıkarılan af yasaları sonucunda, tehlikelerin yüksek olduğu alanlarda güvensiz ve niteliksiz bir yapı stoku ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, verilen ilave imar hakları ile tasarlanandan fazla kat elde edilmesi ve taşıyıcı sistemlerde yapılan değişiklikler de yapı stokunun niteliksiz gelişmesine neden olmuştur. Buna ilaveten, teknik, malzeme ve işçilik yetersizlikleri, güvenlikten uzak ve niteliksiz yapı stokunun oluşmasına neden olmaktadır. Ekonomik faaliyetlerin sağlıksız ve yasadışı alanlarda kayıt dışı olarak gerçekleşmesi, yapılaşma mevzuatı ile uyumsuz yapılan inşaat ve binada yapılan yapısal değişikler de zarar görebilirliği artıran diğer faktörlerdir16.

Buradan hareketle, afetlerin neden olduğu hasarın azaltılması veya yeni risklerin yaratılmaması için farklı sektör ve mekansal ölçeklerde önlemlerin alınması önemlidir. Müdahale alanının en fazla olması nedeniyle alınan önlemlerin etkinliğinin artacağı düzey kent/yerleşme ölçeğidir. Yerleşim alanlarının yaşanabilir, güvenli ve afete hazırlıklı ve dirençli hale getirilmesi sürecinde, afet tehlikelerini dikkate alarak, risklerin oluşumunun engellenmesi veya mevcut risklerin azaltılmasını sağlayacak araçların başında mekan planlaması ve yönetmeliklere uygun yapılaşma süreçleri gelmektedir. Bu süreçler; yerleşmelerin afet dayanıklı inşası için hedef ve ilkeler belirleyerek tehlikeden uzak alanlarda kentsel gelişme ve yeniden inşaya yön verir, inşaat

15

DPT, 2007:5. 16

20

sürecinde risklerin en aza indirilmesi veya önlenmesini sağlar, tehlikeli alanlar üzerindeki yerleşim birimlerinde, mülklerin başka yerlere taşınmaları veya afete dayanıklı hale getirilmeleri için yardımcı olur17. Bu çalışmaların

çerçevesini de imar faaliyetleri ve mevzuatı belirlemektedir.

Kent planlaması sürecinde mevcut durum analizi, plan kararlarının oluşturulmasında temel konulardan birisi olan; tehlike ve risklerin belirlenmesi, analizi ve risklerin azaltılması süreçlerini kapsayan afet risk yönetimi temel olarak aşağıdaki çalışma konularını kapsamaktadır:

Tehlike Analizi

o Tehlikenin belirlenmesi ve analizi,

o Çoklu/Bütünleşik tehlike veri tabanlarının oluşturulması, o Bölgesel ve yerel çoklu tehlike etütlerinin yapılması, o Mikrobölgeleme18 haritalarının hazırlanması,

o Parsel bazında zemin etütlerinin (mikrobölgelemede belirlenen yerlerde) yapılması.

Risk Analizi

o Risklerin belirlenmesi ve analizi, o Senaryoların oluşturulması,

o İmkan ve kaynaklarla önceliklerin belirlenmesi, o Risklerin mekansal dağılımının analizi.

Risk Azaltma

o Politika ve stratejilerin belirlenmesi,

o Risk azaltma sakınım planlarının hazırlanması, o Arazi kullanımı,

o Afet duyarlı kent planlaması,

17

Ulutürk, 2006:43. 18

Mikrobölgeleme: Yerleşime açılması düşünülen alanlardaki tüm doğal tehlikeleri, yapılaşmış alanlarda ise tüm tehlike ve riskleri tanımlayarak ve/veya öngörerek halihazır haritalar üzerinde ifade eden çalışmalar.

21

o Yapısal ve yapısal olmayan önlemlerin belirlenmesi ve uygulanması,

o Etkin yapı denetiminin sağlanması, o Güçlendirme çalışmalarının yapılması, o Sakınım planlaması,

o Kentsel dönüşüm planlaması, o Risklerin transferi ve paylaşımı.  Hazırlık

o Kapasite geliştirme,

o Afet erken uyarı ve alarm sistemlerinin kurulması, o Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı,

o Tahliye,

o Bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları, o Araştırma faaliyetleri,

o Acil durum planlaması19.

İstanbul Büyükşehir Belediyesince dört üniversiteye yaptırılan Deprem Master Planı (İMDP) kapsamında geliştirilen yeni planlama yaklaşımı çerçevesinde öncelikle kentsel ölçekte doğal ve bütünleşik tehlike haritası hazırlandıktan sonra20, kent bütünü için kentin mevcut fiziki ve işleyiş

özelliklerinden kaynaklanan risklerin tespiti ve değerlendirilmesinde yapılması önemli görülen analizler aşağıda belirtilmektedir:

 Makroform ve Kentsel Gelişme Riskleri Analizleri: Kent parçalarının yoğunluk, alansal büyüklük, mekansal olarak parçalı ve belirleyici kullanımların jeomorfolojik yapı, mikrobölgeleme ve doğal kısıtlayıcıların (orman, kıyı, havza gibi) özelliklere göre incelenmesi ve bu alan kullanımları ile yaratılan risklerin değerlendirilmesi,

19

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2009:11. 20

22

 Arazi Kullanım Analizleri: Arazi kullanımlarının değerlendirilmesi, geçiş alanları ve koruma bantlarının saptanması, mikrobölgeleme bilgilerine göre karışık kullanım alanlarının belirlenmesi,

 Kentsel Doku Analizleri: Ulaşım ve yol ağından kaynaklanan riskler, parsel büyüklükleri, bina formu ile binaların kullanım biçimi, mülkiyet durumu ve yoğunluğu,

 Tehlikeli Birim ve Kullanım Analizleri: Gördükleri işlev ve depoladıkları malzeme açısından tehlike oluşturabilecek yapı ve tesislerin mekansal dağılımı ile diğer kullanımlara göre durumlarının belirlenmesi,

 Özel Alan Analizleri: Ana fay hatlarına yakınlık gibi coğrafi konumlarından dolayı ulusal düzeyde özel önlemler gerektiren yüksek risk bölgelerin ilan edilmesi,

 Altyapı Sistemleri Risk Analizleri: Malzeme, kapasite, servis alanlarının yer seçimlerinin mikrobölgeleme ve faylarla ilgili bilgilere dayalı olarak değerlendirilmesi,

 Özel Yapılar ve Kentsel Çevreler Analizleri: Tarihi, kültürel, sembolik ve estetik önemi olan kentsel alanlar ve binaların saptanması,

 Kilit Elemanlar Güvenlik Analizi: Acil durumlarda hizmet verecek kurum ve kuruluşlarının hizmet alanları, kapasiteleri ve erişilebilirliklerinin tespiti.

 Yapı Stoku Risk Analizleri: Binaların, yaş, yapısal sistem, üretim yöntemi, kullanım, mülkiyet, ruhsat, tadilatlar, parsel oranları, mimari özellikleri ve yoğunluğu açısından incelenmesi,

 Açık Alan Varlığı Analizi: Afet sonrasında kullanılmak üzere yeterli büyüklükte ve uygun konumlarda açık alanların ve yapılaşmamış alanların mikrobölgeleme bilgileri doğrultusunda belirlenmesi,  Kentsel Yönetim Yetersizlikleri ve Acil Durum Yönetim Yetkinliği

Analizi: Yönetim, işletme, denetleme, uygulama, müdahale ve harekete geçme yetkinliklerinin incelenmesi,

23

 Afet Koşullarında Kentsel Sistemler Performans Analizi: Afet sonrasında, mekan ihtiyacı, iletişim, dağıtım ve depolama olanaklarının değerlendirilmesi ile kentin etkileşimli sistemlerinin dinamikleri dikkate alınarak sıkışıklıklar ve darboğazların belirlenmesi21.

Risk analizleri tamamlandıktan sonra, planlama sürecinde dikkat edilmesi gereken husus belirlenen risklerin tamamıyla yok edilmesinin her zaman mümkün olmayacağı göz önünde bulundurularak, ancak kabul edilebilir bir risk seviyesinin belirlenmesi ve o seviyeye ulaşmak için gerekli faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir.

Afetler alanında afet risklerinin azaltılmasına yönelik afet öncesinde yapılacak planlama faaliyetleri kadar afet sonrasında yeni risklerin yaratılmaması için yapılacak planlama faaliyetleri de önemlidir. Afet geçirmiş bir yerleşmenin yeniden inşasında afete tehlike ve risklerini dikkate alan arazi kullanımı ve yer seçimi kararları yanında hasar gören mevcut dokunun eskisinden daha güvenli ve sağlam yeniden yapılandırılması fırsat olarak kabul edilmelidir. Yeniden inşa çalışmaları ile önceki dönemlerde ortaya çıkan sağlıksız yapı stokunun yeniden tasarlanması ve eskisinden daha sağlıklı ve güvenli bir yerleşme düzeni yaratılması olanağı da değerlendirilmiş olacaktır. Bu da topyekün ve etkin bir planlama faaliyeti veya yeniden inşa planı ile gerçekleşebilir.