• Sonuç bulunamadı

İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet Önleme/Azaltma Temel

4. MARMARA DEPREMLERİ VE ETKİLERİ

4.5. İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet Önleme/Azaltma Temel

Bu bölümde, Marmara Depremleri sonrasında gerçekleştirilen çalışmalardan “risk azaltma” faaliyetleri arasında değerlendirilen “İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet Önleme/Azaltma Temel Planı Çalışması” hakkında detaylı bilgi verilecektir. Bu çalışma sonuç bölümünde geliştirilen önerilere girdi temin etmesi nedeniyle önem arz etmektedir.

2002 yılında Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ortak çalışması sonucunda İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet Önleme/Azaltma Temel Planı hazırlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, İstanbul’un olası deprem tehlikesi karşısında afet önleme/hasar azaltma planına temel teşkil edecek olan sismik mikro-bölgeleme çalışmalarını geliştirmek, binalarda ve altyapıda meydana gelebilecek hasarları hesaplamak, kısa, orta ve uzun vadeli depreme dayanıklı şehircilik için önleme/risk azaltma önerilerinde bulunmak ve risk azaltma programları geliştirmektir.

Bölüm 1.3’de (Afet Riskinin Tanımlanması ve Değerlendirilmesi), afet riskinin belirlenmesini amaçlayan çalışmalar arasında en detaylılarının hasar modelleme çalışmaları olduğundan bahsedilerek bu çalışmaların metodolojisi hakkında temel bilgiler verilmiştir. Bu bölümde İstanbul çalışması detaylı olarak incelenecektir.

Bölüm 1.3’de de belirtildiği üzere hasar tahmin çalışmalarının ilk girdisi çalışmanın hedef aldığı yerleşim yerinde gerçekleşmesi beklenen tehlikenin türü ve büyüklüğüdür. İstanbul için hasar tahmini yapılan tehlike depremdir.

Söz konusu çalışma kapsamında, bölgenin jeolojisi, geçmiş dönemlerdeki sismik aktivitesi ve bölge ile etkileşimde olduğu çevrede yapılan sismik gözlemler analiz edilerek, İstanbul’da gerçekleşmesi beklenen depreme ilişkin dört alternatif model sıralanmıştır:

148

 Model A: Yaklaşık 120 km. uzunluğundaki hat 1999 İzmit depremi fayının tam batısından Silivri’ye kadar uzanan hattır. Bu model dört senaryo deprem içinde meydana gelme olasılığı en yüksek olanıdır, zira sismik hareket batıya doğru ilerlemektedir. Moment büyüklüğünün (Mw) 7,5 olacağı tahmin edilmektedir.

 Model B: Yaklaşık 110 km. uzunluğundaki hat 1912 Mürefte-Şarköy depremi fayının doğu ucundan Bakırköy açıklarına kadar uzanan hattır. Moment büyüklüğünün 7,4 olacağı tahmin edilmektedir.  Model C: Bu model Marmara Denizinde 170 km uzunluğundaki

Kuzey Anadolu Fayının aynı anda kırılacağını varsaymaktadır. Moment büyüklüğünün 7,7 olacağı tahmin edilmektedir. Bu büyüklük bugüne kadar bölgede meydana gelecek olan en yüksek değerdir. Bu model en kötü durumu ifade etmektedir.

 Model D: Marmara Denizi’nin kuzeyinde devam eden fay hattı Çınarcık Çukuruna kuzeyden dik eğimle girmektedir. Moment büyüklüğünün 6,9 olacağı tahmin edilmektedir.

Bu tür model çalışmalarının ikinci girdisi daha önce de belirtildiği üzere zemin özellikleridir. JICA çalışmasında hasarın nedeni sismik titreşimle sınırlandırılmış ve sıvılaşma, toprak kayması ve yangın gibi diğer sebeplerden oluşan hasarlar dahil edilmemiştir. Zemin özelliklerinin depremin şiddeti üzerindeki etkisi de dikkate alınmamış olup İstanbul şehrinin bina stokunun tamamının, depremi zemin özelliklerinden bağımsız olarak öngörülen şiddette hissedeceği varsayılmıştır.

Modelin son girdisini bina stokunun deprem karşısında ne şekilde bir davranış izleyeceğinin belirlenmesi oluşturmaktadır. Bu amaçla 2000 yılı bina sayımında yer alan tüm farklı bina türleri için bir “hasar görebilirlik fonksiyonu” oluşturularak bu fonksiyon yardımı ile binanın uğrayacağı “hasar oranı” hesaplanmıştır.

149

Okullar, hastaneler ve itfaiye istasyonları gibi önemli kamu tesisleri ayrı olarak incelenmiştir. Çalışmada ayrıca, deprem sonrasında kilit öneme sahip kamu binaları için de hasar hesaplamalarının yapılmasının önemi belirtilmiş, ancak veri eksikliği nedeniyle bu binalar için diğer binalar için hesaplanmış olan hasar görülebilirlik fonksiyonları kullanılmıştır.

Sismik güçlendirmesi devam eden bazı kamu binaları da hasar hesaplamalarında dikkate alınmamıştır. Önemli kamu tesisleriyle ilgili hasar hesaplaması tüm çalışma alanını kapsamakta olup tek tek ilçe bazında hesaplanmamıştır. Önemli kamu tesislerinin uğrayacağı hasar özellikleri tüm binalarla ilgili hasarlar ile karşılaştırılarak tanımlanmıştır.

Belirlenen hasar oranı neticesinde, binalar “Ağır“, “Orta“ ve “Az“ olmak üzere 3 hasar sınıfına ayrılmış ve her hasar oranına karşılık gelen bina sayısı belirlenmiştir. Hasar oranı her mahalle ve bina sınıfı için hesaplanmış ve Kocaeli depreminin bir simülasyonu da yapılmıştır. Bina hasar analizi Kocaeli ve Erzincan depremlerinde gözlenen hasar verileriyle karşılaştırılmış ve İstanbul için hesaplanan sonuçlar, gözlemlenmiş olan hasar ile kıyaslandığında yakın sonuçlara ulaşıldığı tespit edilmiştir.

Çalışmada, binaların hasar durumuna göre alınması gereken tedbirlere de yer verilmiş olup, “Ağır” hasarlı binalar, çok hasar görecek ya da yıkılacak olan binalar olarak tanımlanmış ve onarılmadan ya da yeniden inşa edilmeden kullanılmalarının sakıncalı olduğu belirtilmiştir. “Orta” hasarlı binaların, afetten hemen sonra tahliye amaçlı ve geçici süreyle kullanılabilecek binalar olduğu belirtilmiş, ancak bu binaların sürekli olarak kullanılmaya başlanmadan önce onarılmaları gerektiği ifade edilmiştir. “Az” hasarlı binaların ise, düşük hasar oranına rağmen deprem dayanımlarının azaldığı belirtilerek onarılmaları tavsiye edilmektedir. Çalışmada, altyapıda oluşması muhtemel hasarlar da hesaplanmıştır.

150

Türkiye’de ağır hasarlı konut ile can kaybı arasındaki bağıntı hesaplanarak senaryo depremleri sonucunda oluşan hasarın yol açacağı can kaybı tahmin edilmeye çalışılmıştır. Söz konusu bağıntının hesaplanması için, 1992 Erzincan, 1999 Kocaeli (İstanbul dahil ve hariç) ve Düzce depremlerindeki hasar-can kaybı ilişkisi esas alınmıştır.

Tüm bu girdiler ve varsayımlar çerçevesinde, hasar ve can kayıpları, İstanbul için Model A ve Model C senaryo depremleri için hesaplanmış olup, Model A için yapılan hasar hesaplaması “en muhtemel durum” ve Model C için yapılan hasar hesaplaması ise “en kötü durum” olarak ortaya konmuştur. Model A’ya göre; toplam ağır hasarlı bina sayısı 51.000 olarak hesaplanmış olup bu sayı çalışma alanı içindeki toplam bina sayısının yüzde 7,1’idir. Ağır ve orta hasarlı binaların sayısı 114. 000 olarak hesaplanmıştır. Model C’ye göre; toplam ağır hasarlı bina sayısı 59.000 olarak hesaplanmış olup bu sayı çalışma alanı dahilindeki toplam bina sayısının yüzde 8,2’sidir. Kullanılmak için onarıma ihtiyaç duyulan ağır ve orta hasarlı binaların sayısı 128.000 olarak hesaplanmıştır.

Çalışmanın başlangıcında, sismik mikro-bölgelemenin gelecek depremlerin kestirilmesi ve senaryo depremlerin de gelecekteki depremlerin tahmin edilmesi çalışmalarının olmadığı vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra, hesaplanan hasar miktarı ve dağılımının sadece İstanbul için bir afet önleme/risk azaltma planı oluşturabilmek için kullanılabileceği de belirtilmiştir148.

Sonuç olarak, Marmara Depremlerinin neden olduğu hasarın telafisine yönelik yatırım harcamaları yatırım programlarında yer alan toplu projeler çerçevesinde ele alınmasına rağmen Marmara Depremi’ne ilişkin bir yeniden yapılanma ve inşa planı bulunmamaktadır. Hedefleri ve bütçesi açık bir şekilde ifade edilmemiş bir planın yokluğu, yeniden yapılanma ve inşa faaliyetlerinde ne düzeyde bir ilerleme/başarı sağlandığının analiz edilmesini zorlaştırmaktadır.

148

151

Depremden etkilenen yerleşim yerlerinin afet öncesi ve sonrası risk düzeyi açık bir şekilde tanımlanmaması, yeniden yapılanma ve inşa çalışmalarının mevcut riski ne kadar azalttığı ya da artırdığının belirlenmesini engellemektedir.

153