• Sonuç bulunamadı

1.6. DUYGUSAL ZEKÂ BİLEŞENLERİ

1.6.2. Kendini Yönetme

Kişinin sahip olduğu dürtüleri, istekleri kontrol etmesi ve yönlendirmesidir.

Özbilinçten, kendini yönetme yani özyönetim doğmaktadır. İnsan hislerini bilmezse, onları yönetemez(www.geziyazilari.net).

Duyguları uygun biçimde idare etme yeteneği, özbilinç temeli üzerinde gelişmektedir. Duyguları idare edebilme yeteneği zayıf olan kişiler sürekli huzursuzlukla mücadele ederken, kuvvetli olanlar ise hayatın tatsız sürprizleri ve terslikleriyle karşılaştıklarında kendilerini daha kolay toparlayabilmektedirler (Goleman, 2005: 61).

Kendini yönetme; kendini kontrol, güvenirlik, vicdanlı olma, yeniliklere açık olma ve uyum yeteneklerinden oluşmaktadır.

1.6.2.1. Kendini Kontrol

Kendini kontrol; kendini kontrol edebilmek, mevcut gücünü dengede tutabilmek, yeteneklerinin farkına varabilmek, yeteneklerini yerinde ve doğru kullanabilmek becerisidir (www.kisiselgelisimdergisi.com).

1.6.2.2. Güvenirlik

Gerçeklik, bütünlük ve dürüstlük standartlarının uygulanmasıdır. Bu özelliğe sahip kişiler, etik sorumluluğa sahiptirler, çevrelerinde güvenirlikleri ve içtenlikleriyle güçlü güven ortamı oluşturmaktadırlar. Kendi hatalarını kabul etmekte, başkalarının da ahlaki olmayan davranışlarının karşısında yer almaktadırlar (Acar, 2001: 46).

1.6.2.3. Vicdanlı Olma

Vicdanlı olma, kişinin ortaya çıkan sonuçlarla ilgili sorumluluk üstlenmesi ve başkalarını suçlama yerine kendini sorgulamasıdır. Bu özellik, içselleşmiş sorumluluk anlayışının temelini teşkil etmektedir (www.pozitifinsan.net).

1.6.2.4. Yeniliklere Açık Olma

Yeniliklere açık olma, kişinin yeni bilgi, yaklaşım ve fikirlere karşı açık ve rahat olmasıdır (a.g.e). Bu yeterliğe sahip kişiler, kaynak çeşitliliğinden yeni fikirler aramakta, problemlere orijinal ve farklı çözümler bulmakta ve yeni fikirler ortaya koymaktadırlar.

1.6.2.5. Uyum Yeteneği

Uyum yeteneği, değişiklikleri idare etmede esnek olmaktır (www.geziyazilari.net). Bu yetiye sahip kişiler, aynı anda ortaya çıkan çok sayıdaki talebe, yer değiştiren önceliklere ve hızlı değişime rahatça uyum sağlayabilmektedirler. Tepkilerini ve taktiklerini akışkan şartlara uydurabilmektedirler. Bu kişilerin olaylara bakış açıları esnektir (Acar, 2001: 48).

1.6.3. Motivasyon

Motivasyon; güdülerin etkisiyle eyleme geçme ve gerçekleştirme sürecidir (Fidan, l997: 13; Çiçek, 2005: 7). Daha geniş bir ifadeyle “bireylerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile davranmaları ve çaba göstermeleri” şeklinde de tanımlanabilmektedir (Doğan ve Demiral, 2007: 216).

Psikolojik bir olgu olan motivasyonun değişik açılardan ele alınmış olması birçok tanımının yapılmasına da neden olmuştur. Bu tanımlardan bazıları şöyledir:

• Motivasyonu, kişilerin belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile davranmaları şeklinde tanımlamak mümkündür (Koçel, 2003: 633).

• Motivasyon (Öztürk, 2003: 57), insanları belirli bir amaca doğru devamlı şekilde harekete geçirmek için gösterilen çabaların toplamı olarak tarif edilmektedir.

• Başka bir tanıma göre (Ölçer, 2005: 2) ise motivasyon, işgörenleri çalışmaya isteklendirme ve örgütte verimli çalıştıkları taktirde kişisel ihtiyaçlarını en iyi şekilde tatmin edeceklerine inandırma sürecidir.

• Duygusal zekâ bağlamında ise, bireyin duygusal sistemini bir aracı olarak kullanıp bir işi başlatması ve bitirmesinden söz edilmektedir. Bireyin kendini motive edebilmesi dışarıdan yapılan etkinin değil, inanç ve başarma isteğiyle kendi içinde yarattığı doğal bir güdüdür (Doğan ve Demiral,

2007: 216).

Motivasyon, başarma dürtüsü, kendini adamak, inisiyatif ve iyimserlik yeteneklerinden oluşmaktadır. Başarma dürtüsü, bir mükemmellik standardını yakalamaya veya yükseltmeye çalışmak; kendini adamak, grubun ya da kuruluşun hedeflerini benimsemek; inisiyatif, fırsatları değerlendirmek; iyimserlik, engellere ve yenilgilere göğüs germektir (Yan, 2008: 24).

1.6.4. Empati

Goleman’ın Duygusal Zekâ Modeli’nin üçüncü boyutu olan empati, temel nitelikte bir sosyal beceridir.

Empati, kişinin kendisini bir başkasının yerine koyabilmesi ve bu yolla onun duygu, düşünce, tutumları ve yaşantısını anlayabilmesidir (Basch 1983, Feshbach 1999, Eagle ve Wolitzky 1999; Gülseren, 2001: 134). Empatinin kökeni özbilinçtir; kişi kendi duygularına ne kadar açıksa, hisleri okumayı da o kadar iyi başaracaktır. Kendisinin hissettikleri hakkında hiçbir fikri olmayanlar, çevresindekilerin de hissettiklerini anlamaktan tamamen acizdirler. Başkalarının ne hissettiğini anlayamamak duygusal zekâ bakımından büyük bir eksiklik, insan olmak anlamında da trajik bir başarısızlıktır. Çünkü ilginin, şefkatin kökü olan duygusal ahenk, empati yetisinden kaynaklanmaktadır (Goleman, 2005: 126).

Empati, diğer insanları anlamak, başkalarını geliştirmek ve hizmete yönelik olmak bilinçlerinden oluşmaktadır.

• Diğer insanları anlamak; başkalarının duygularını ve bakış açılarını fark etmek, bu konuda duyarlık geliştirmek ve onları yargılamadan ve savunmaya geçmeden samimi olarak ilgilenmektir. Bunun için de iyi bir dinleyici olmak gerekmektedir (www.geziyazilari.net).

• Başkalarını geliştirmek için, insanların başarılarını onaylamak ve ödüllendirmek, yararlı geribildirimler sunmak gerekmektedir (Yan, 2008: 25).

• Hizmete yönelik olmak ise kişinin iç ve dış müşterilerinin ihtiyaçlarını fark etmesi, karşılaması ve onları memnun etmekten mutluluk duymasıdır (www.geziyazilari.net).

Kişinin empati kurabilmesi için gerekli olan ögeler şöyle sıralanabilir (www.yeninesil.k12.tr):

• Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakmaktadır. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Nitekim bir Kızılderili atasözü “Bir insanı anlamak istiyorsan, gökte üç ay eskiyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın” demektedir.

• Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gerekmektedir.

• Empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi beklenmelidir. Karşımızdaki kişinin duyguları ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemezsek empati kurma süreci tamamlanmış sayılmaz.

Benzer Belgeler