• Sonuç bulunamadı

Kazak Dış Politika Stratejisinde Çok Vektörlülük ve Uluslararası Örgütler

KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ’NDE DIŞ POLİTİKA

2.5. Kazak Dış Politika Stratejisinde Çok Vektörlülük ve Uluslararası Örgütler

2.5.1. Kazak Dış Politikasında Çok Taraflılık ve Uluslararası Örgütler

Kazakistan bağımsızlık sonrasında diğer ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmiş, yakın ve uzak yabancı ülkelerle mütekabil ilişkiler kurarak, yeni dünya düzeninde güncel bölgesel ve küresel düzende yerini almıştır. Ülke, bağımsızlık sonrası 20 sene içerisinde siyasi ve sosyо-ekonomik alanlarda gelişme göstererek, son on yıllık süreçte bu gelişme kendini gerek iç gerek dış politikada göstermeye başlamıştır. Bu başarının sağlanmasında Kazakistan’ın iç ve dış vizyonunun belirlenmesine öncülük eden, uluslararası modern ilişkilerin geliştirilmesinde büyük rolü olan ve ülkenin genel politikasının mimarı olarak kabul edilen kurucu Nazarbayev’in asli rolünü ve gelişim stratejilerinin belirlenmesinde sağladığı fikrî altyapıyı da belirtmek gerekir.

Kazakistan’ın bağımsız uluslararası ilişkileri 16 Aralık 1991 yılında Cumhuriyet rejimini benimseyip bağımsızlığını ilan ettikten sonra başlamıştır. Bu bağımsız ilişkilerin yürütülmesinde çok taraflı organizasyonlara üyelik, ülkenin bağımsızlığını teyit eden adımlar olarak görülmektedir. Örneğin 30 Ocak 1992’de AGİK’e katılması bağımsızlığın ilk adımlarından biri olarak kabul edilmektedir (Ayagan, Auanasov ve Lapin, 2011: 65). Aynı yıl Helsinki Zirvesi’nde Nazarbayev, bölgesel çatışmaları önlemek ve Avrasya’da barışı korumak için AGİK özel temsilciliğinin oluşturulması girişiminde bulunmuştur (Karajan, 2009: 356). Avrupa güvenlik yapılanmaları çerçevesinde ülke varlığını güçlendirmenin bir kanıtı da, 1996 yılında Lizbon Zirvesi’nin ilk toplantısının Nazarbayev’in başkanlığında yürütülmesi olmuştur. Kazakistan’ın uluslararası arenada varlığını gösteren en mühim adım ise, ülkenin 2 Mart 1992’de BM’de yaptığı konuşma ile gerçekleşmiştir (Ayagan, Auanasov ve Lapin, 2011: 72). BM Genel Kurulu’nun 46. Genel Kurul Toplantısı’nda Kazakistan Cumhuriyeti oybirliğiyle BM üyeliğine kabul edilmiştir. BM üyeliği süresince uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında, sürdürülebilirlik stratejisinin uygulanmasında, günümüzde insanî ve çevresel sorunların çözümünde önemli katkılarda bulunmuştur. Nükleer silahların gönüllü olarak tasfiyesi, Asya’da güven artırıcı önlemlerin oluşturulması, Avrasya alanındaki entegrasyon süreçlerinin güçlendirilmesi, din, kültür ve medeniyetler diyaloğunun geliştirilmesi gibi faaliyetleri Kazakistan’ın dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. Tüm bu çabaların temel sebebi,

74

Nazarbayev’in Mayıs 2011’de Yabancı Yatırımcılar Konseyi toplantısındaki ifadesinden anlaşılabilmektedir:

SSCB’nin çöküşünden sonra Kazakistan, ekonomisi tamamen durdurulan, bölünmüş imparatorluğun bir parçası olarak kaldı. 5-6 yıl içerisinde, daha önce hiç sahip olmadığımız bir devlet kurmak için tüm gücümüzle çaba göstermek, yeni bir dış ve iç politika sistemini kurmak ve sadece ekonomiyi çalıştırmak, yani liberal bir ekonomi yaratmak zorunda kaldık (Prezident RK, 2019b).

Kazakistan vizyoner dış politikası sayesinde, dünya sahnesindeki avantajlarını sürekli olarak artırmıştır. Aynı zamanda AEB’nin oluşturulması teklifinde bulunması gibi birtakım uluslararası projelerin de lokomotifi olmuştur. Öte yandan, mevcut uluslararası örgütlerle ilişkilerini güçlendirmiştir. 2003 yılına AGİT Dönem Başkanlığını talep etmiş, 2007 yılında kabul edilmiş, 1 Ocak 2010’da AGİT Dönem Başkanlığı görevini Yunanistan’dan devralarak eski Sovyet ülkeleri içinde AGİT Dönem Başkanlığını üstlenen ilk ülke olmuştur (Hürriyet, 2010). Hatta o tarihe kadar 11 yıldır yapılmayan AGİT Liderler Zirvesi Kazakistan Dönem Başkanlığı’nda 1-2 Aralık 2010’da Astana’da yapılmış, 56 üye ülkenin çoğu toplantıya katılmış, yapılan yorumlarda Kazakistan’ın güçlü komşuları Rusya ve Çin’in ötesinde kendini dünyaya açma ortamlarından biri olarak değerlendirilmiştir (Euronews, 2010). Hemen ertesi yıl, AGİT Dönem Başkanlığını tamamlamasının ardından 2011 yılında İİT Dönem Başkanlığını üstlenmiştir (Sultanov ve Muzaparov, 2013: 338).

İşte bu gibi gelişmeler, Kazakistan’ın ilk yirmi yıllık döneminde uluslararası örgütlere yönelik özel bir yaklaşımının olduğunun da göstergesidir. Ülkenin bağımsızlığının pekiştirilmesinin yanı sıra, çok taraflılık temelinde önceki ilgili başlıkta bahsedilen nedenler ışığında uluslararası örgütler ve yapılarla işbirliğinin geliştirilmesi hedeflenmiş, ayrıca örgütlü olmayan uluslararası düzenlemelere de taraf olunmuştur. Ek 1’de Kazakistan’ın taraf/bağlı olduğu örgütler ve düzenlemeler listesi yer almaktadır. Tüm bu gelişmelerin, çok taraflı dış ilişkilerin temelini oluşturan Kazak dış politikasının ilkelerinden biri de olan çok vektörlülük stratejisidir.

75

2.5.2. Çok Vektörlülük Politikasında Uluslararası Örgütlerin Rolü

Kazakistan politikasında çok vektörlülük anlayışı ilk kez 2 Aralık, 1991’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarına ilişkin düzenlenmiş olan basın toplantısında dile getirilmiştir. Kazakistan halkı tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçilen Nursultan Nazarbayev, Kazakistan’ın Doğu ve Batı’ya yönelimi konusunda devletin açıklığını ilan eden şu cümlelerle ifade etmiştir:

Kazakistan jeopolitik konumu ve ekonomik kapasitesi dar bölgesel sorunlarla kapalı kalamaz. Kazakistan’ın geleceği hem Asya’da hem de Avrupa’da, Doğuda ve Batıda. Doğu ve Batı arasındaki karşılıklı anlayış, ülkeler arasındaki özelliklerinin bilgisine dayanır aynı zamanda, devlet ve halklarımızın yararına dönüştürülecek büyük fırsatlar içermektedir. Böyle bir politika izleyerek, Kazakistan’ın güvenliğine yönelik herhangi bir tehdidin tezahürünü dışlayabiliriz. Ülkemizdeki ekonomik ve politik dönüşümleri elverişli dış koşullarla güçlendirebiliriz. (Yertısbayev, 2001: 510)

Kazakistan bu anlayışla, 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra, tarihsel olarak kısa bir süre içinde uluslararası arenada oldukça belirgin bir pozisyon almayı başarmıştır. Kazakistan Cumhuriyeti bünyesindeki çok sayıda etnik grup ve dinî inanç arasında çatışmalardan kaçınmaya özen göstermiştir. Toplumun çok dinli görüntüsü, Kazak toplumu tarafından kusur ya da engel değil, bir avantaj olarak algılanmaktadır. Kazakistan’ın bağımsızlık tarihinde çok vektörlülüğe dayanan, oldukça dengeli ve planlı bir dış politika izlendiği görülmektedir. Çok vektörlülük anlayışı Doğu ve Batı’ya eşit yakınlık stratejisi, avantajlı coğrafî konumu, transit ve endüstriyel potansiyelini çok taraflı işbirlikleri üzerinde etkin bir şekilde kullanma şansını vermektedir. Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “Çok vektörlülük ülkenin çıkarları, bölgesel ve küresel kalkınma dinamikleri dikkate alınarak dengeli ve sorumlu bir dış politikanın uygulanmasıdır” (Prezident Respubliki Kazahstan, 2020). Diğer bir örnek de Nazarbayev çok vektörlülük için “… dünya meselelerinde önemli bir rol oynayan ve ülkemize eyleme dayalı bir ilgi gösteren tüm devletlerle dostane ve öngörülebilir ilişkilerin geliştirilmesidir” tanımını yapmıştır (Nazarbayev, 2012: 6). Konu hakkındaki geniş bir açıklamaya göre ise,

Çok vektörlülük Kazakistan ve Orta Asya’yı etkileyen çeşitli jeopolitik güç merkezleri arasında denge anlamına geliyor. Bu açıdan çok vektörlülük bölge ülkeleri ve dünyanın geri kalan kısmıyla diplomatik ilişkilerde gerekli bir araç vazifesi yapmakta,

76

önemli güç merkezleri, büyük küresel ve bölgesel oyuncularla dengeli ve aynı zamanda eşit bir ilişki kurulmasını sağlamaktadır. (Kalişevskiy, 2007: 3)

Kazak siyaset bilimci M. Laumulin’a göre, Kazakistan Cumhuriyeti’nin dış politikasında çok vektörlülük ihtiyacını açıklayan bir dizi faktör mevcuttur. En önemlileri, Kazakistan’ın Rusya ve ÇHC gibi iki büyük güç arasındaki geniş konumu; korumasız kalan ve çözülmemiş sınır sorunları; sadece komşu devletlerin toprakları üzerinden erişilebilen dünya deniz irtibatına doğrudan erişim eksikliği; yakın ve uzak komşuların göz diktiği en zengin doğal kaynakları; bölgenin büyüklüğüne nispeten ekonomisinin dar ticaret hacmi ve zayıf askerî yapısı olarak görülmektedir (2004: 3). Bu faktörler göz önüne alındığında, çok vektörlülüğün mevcut doğal eksikliklerin tamamlanmasına ve Kazakistan’ın mevcut avantajlarından yararlanmasına olanak sağlayan bir araç olduğu sonucuna varılabilmektedir.

2006 yılından itibaren Cumhurbaşkanı tarafından çok vektörlülük konusunun sürekli vurgulandığı ve o günden bugüne kadar, Kazakistan dış politikasının temeli olmaya devam ettiği görülmektedir. Çok vektörlülüğün unsurları ve yönleri özel olarak tanımlanmıştır: Rusya ile müttefik ilişkileri, Çin ile işbirliği ve iyi komşuluk ilişkileri, ABD ile stratejik ortaklık, Orta Asya ülkeleri ile entegrasyon kurmak, Avrupa Birliği ve Asya devletleri ile karşılıklı yarar temelinde ilişkiler bağı oluşturmaktır.

Kazakistan dış politikasında çok vektörlülük, uluslararası ilişkilerin ana merkezleri arasındaki güç dengesini gözetme koşullarına en uygun siyaset olduğu düşünülerek uygulanmaya devam etmektedir. Aynı zamanda bazı uzmanlar tarafından, Kazakistan’ın dış politikasında çok vektörlülüğün altın çağının öngörülebilir gelecekte devam edip edemeyeceğine yönelik soru işaretleri de tartışılmaktadır. Orta Asya uzmanları John Engwall ve Swante Cornell’e göre çok vektörlülük Kazak dış politikasında başarılı olduğu gibi, gelecekte de güçlendirilen bir anlayışla sürdürülmesi, ülkenin yabancı ortaklarının çoğaltılması politikasının yürütülmesi gerektiği önerilmektedir: “… Rusya, Çin ve daha sonra ABD ile olan ilişkilerine bakıldığında, ülke resmi olarak dış politikada çok vektörlülük uygulamasının öncüsü haline gelmiştir. Çok taraflı örgütlere aktif katılım sadece dünya haritası üzerinde ülkenin yerini herkese göstermekle kalmayıp, aynı zamanda çok sayıdaki bu uluslararası kuruluşlara katılım ile ülke egemenliğini güçlendirmektedir” (Derbisov, 2016). Bu konuda yine Nikola Contessi, Kazakistan’ın uluslararası ilişkilerde daha önemli bir rol oynadığına inanmakta, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliği ve Astana sürecini başlatması gibi

77

örneklerin ülkenin çok vektörlü politikasını güçlendirdiğini öne sürmektedir. Dahası bugüne kadar ki uygulamaların da çok vektörlülükle tutarlı olduğunu ve Kazakistan hükûmetinin bu başarılı politikasını değiştirmek istediğine dair bir işaret olmadığını belirtmiştir (CAAN, 2018).

Buradan da anlaşıldığı üzere çok vektörlülük politikasında çok taraflılık, çeşitli düzeylerde, yani uluslararası oluşumlara-rejimlere dâhil olma ve uluslararası örgütler kurma/katılma düzeylerinde, önemli rollere sahiptir. Uluslararası örgütlere yönelik katılım stratejisi, bu bağlamda çok vektörlülük politikasının hayata geçirilmesinin önemli bir boyutunu oluşturmuştur. Dolayısıyla Kazakistan’ın çeşitli örgütlere katılımını ve bu örgütler içindeki faaliyetleri ve rollerini incelemek, çok vektörlülük temelindeki çok taraflılık politikasının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

78