• Sonuç bulunamadı

B. HÜSÂMEDDÎN es-SİĞNÂKÎ

7. Kaynaklık Ettiği Eserler ve Örnekleri

1. el-Mecmû’ şerhu’l-Mühezzeb, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn Yahyâ b. Şeref en-Nevevî, (v. 676/1209).

Bu eserde es-Siğnâkî ifadesi bir defa kullanılmıştır: “es-Siğnâkî el-Hidâye şerhinde şöyle nakletmiştir: Şemsü’l-eimme es-Serahsî şöyle demiştir: Ebûbekir er- Râzî’nin işaret ettiğine göre en sahih görüşe göre, bir kişi cemaate muhalefet ettiğinde, şayet ictihatta onlar o kişiye cevaz verirlerse, o kişinin sözü olmadan icmanın hükmü sabit olmaz. Eğer ictihatta ona izin vermezlerse ve onun sözünü inkar ederlerse, o zaman icma gerçekleşmiş olur.”215

2. Tebyînü’l-hakâik şerhu Kenzi’d-dekâik, Fahreddin Osman b. Ali b. Mihcen ez-Zeylai, (v. 743/1342).

Bu eser, “en-Nihâye’de de bu şekildedir” ifadesini kullanarak 186 yerde atıfta bulunmuştur. “Sığnâkî’ye göre böyledir” şeklinde de yedi atıf mevcuttur. Örneğin el-Hidâye’de farz namazların kılınmasıyla ilgili şöyle geçmektedir: “Kim öğlenin bir rekatını kılar sonra imam namaza başlarsa diğer kısmını kılar.216

en-

Nihâye’de şöyle demiştir: Burada başlama imamın namaza başlamasıdır. Müezzinin

kamete başlaması değildir. Çünkü müezzin kamet getirmeye başlarsa ve kişi birinci secdeye varmamış olsa bile ashabımız arasında ihtilaf olmaksızın kişi bu durumda iki rekat tamamlar.”217

3. Nasbü’r-râye fî tahrîci ehâdîsi’l-Hidâye, Ebu Muhammed Cemâleddîn Abdullâh b. Yûsuf b. Muhammed ez-Zeyla’î (v. 762/1630), iki defa zikretmiştir. Bir

214 Örnekleri için bkz. Siğnâki, en-Nihâye, 37b, 53b. 215

Nevevî, el-Mecmû’, X, 43.

216 Mergînânî, el-Hidâye, I, 71. 217 Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, I, 180.

59

yerde şöyle geçmektedir: “el-Hidâye’nin ilk şerhi, el-Hidâye müellifinin öğrencisi Hüsameddin es-Siğnâkî’ye ait en-Nihâye adlı şerhtir.218

4. el-İnâye şerhu’l-Hidâye, Ekmeleddin Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed el-Bâbertî, (v. 786/1384).

Bu eser, en-Nihâye’ye 293 defa atıfta bulunmuştur. Örnek: “Guslü gerektiren şeyler219

en-Nihâye’de şöyle demiştir: Bunlar cenabeti gerektiren şeylerdir. Guslü değil. Bunlar guslü bozuyor. Nasıl guslü gerektirecektirler?”220

5. el-Cevheretü’n-neyyire alâ Muhtasari’l-Kudûrî, Ebû Bekr b. Ali b. Muhammed ez-Zebidi Haddâd, (v. 800/1397).

Bu eser, “en-Nihâye’de de böyledir” ve “en-Nihâye’de şöyle demiştir” ifadeleriyle 104 defa atıfta bulunmuştur. Örnek: “Bebek doğumdan sonra ses çıkarırsa, öldüğü takdirde yıkanır ve cenaze namazı kılınır.221

en-Nihâye’de şöyle demiştir: لهتسا ifadesinde ت harfi fethalıdır. Fiilin yapısı malumdur. Çünkü maksat burada sesi yükseltmektir.”222

6. ed-Dirâye fî tahrîci ehâdîsi’l-Hidâye, İbn Hacer Ebu’l-Fadl Şihâbeddîn Ahmed el-Askalânî (v. 852/1448), es-Siğnâkî’nin zikrettiği bir hadise talikte bulunmuştur.223

7. el-Binâye fî şerhi’l-Hidâye, Ebû Muhammed Bedreddin Mahmûd b. Ahmed b. Musa Hanefi el-Aynî, (v. 855/1451).

Bu eser, “Sığnâkî şöyle dedi” ve “en-Nihâye sahibi şöyle dedi” ifadeleriyle atıfta bulunmuştur. Örnek: “Sığnâkî’nin ayetle ilgili, ‘mükemmelliği elde etmekle beraber, ibadete devam etmenin, onun vacip olduğuna delalet ettiği söylenemez’ diyerek cevap vermesi, Peygamber (s.a.s.)’in ibadete devam etmesinin mükemmelliği elde etmek için olduğunu gösteriyor.”224

8. Şerhu Ebî Dâvûd, Ebû Muhammed Bedreddin Mahmûd b. Ahmed b. Musa Hanefi el-Aynî, (v. 855/1451).

Bu eserde en-Nihâye’ye şöyle bir atıf yapılmıştır: “Bunu takrir etmede onlar için bir kural vardır. es-Sığnâkî o kuralı, el-Fevâidü’z-Zahîriyye’den naklederek zikretmiştir. es-Siğnâki şöyle demiştir: Bir âmm diğeri has olmak üzere iki hadis 218 Zeyla’î, Nasbu’r-râye, I, 15. 219 Mergînânî, el-Hidâye, I, 19. 220 Bâbertî, el-İnâye, I, 60. 221 Mergînânî, el-Hidâye, I, 91. 222 Haddâd, el-Cevheretü’n-neyyire, I, 110.

223 İbn Hacer, ed-Dirâye, II, 245. 224 Aynî, el-Binâye, I, 209.

60

geldiğinde, âmm olan hadisin hastan önce olduğu bilinirse, âmm hadis has olan hadisle tahsis edilir. Örneğin kölesine şöyle diyen gibi: Hiç kimseye bir şey verme. Sonra kölesine Zeyd’e bir dirhem ver diyor. Sonra hiç kimseye bir şey verme diyor. Bu sözü önceki sözünü neshediyor.”225

9. Tarhu’t-tesrîb fî şerhi’t-Takrîb, Zeynuddîn Ebu’l-Fadl Abdurrahîm b. Hasan b. Abdurrahmân el-Irâkî (v. 806/1404), bu eserde bir defa zikredilmiştir.

10. Fethu’l-Kadîr li’l-âcizi’l-fakîr, İbnü’l-Hümam Kemâlüddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî el-İskenderî, (v. 861/1457).

Bu eserde şu şekilde atıf yapılmıştır: “Müslüman birisi bahçesini haraçi bir suyla suluyorsa haraç vergisi vermekle mükellef değildir. Bir grup alim bu şekilde belirtmiştir. en-Nihâye adlı eserinde Hüsameddin es-Siğnâkî de bu görüştedir.”226

11. Dürerü’l-hukkâm şerhu Gureri’l-ahkâm, Molla Hüsrev Mehmed Efendi, (v. 885/1481).

Molla Hüsrev bu eserinde, 173 defa “en-Nihâye’de” ifadesiyle, bir defa da “es-Sığnâkî şöyle demiştir” diyerek en-Nihâye’ye atıfta bulunmuştur. Örnek: “en-

Nihâye’de şöyle geçmiştir: Ümmi olan birine uyarsa, sonra okumayı bilen biri gelirse

bunda iki görüş vardır. Şayet kıraati iyi olan bir imam namaz kıldırmaya başladıktan sonra ümmi olan biri bu imama uymayıp tek başına namaz kılarsa esah görüşe göre namazı fasittir.”227

12. Lisânü’l-hukkâm fî ma’rifeti’l-ahkâm, Ebü’l-Velîd Ahmet b. Muhammed es-Sekafî el-Halebî, (ö. 882/1477).

Bu eserde, en-Nihâye’ye iki defa atıf yapılmıştır. Bir defa “en-Nihâye’de şöyle demiştir” ifadesiyle, başka bir sefer de müellifin ismini zikrederek atıfta bulunmuştur. Örnek: “Kim bir cariye gasp ederse ve o ya da başka biri onunla zina yaparsa ve gasp eden yanında hamile kalırsa, sonra o cariyeyi sahibine geri verirse, bu cariye de doğum ya da nifasla ölürse, gasp eden kimse, o cariyenin hamile kaldığı gündeki kıymeti tazmin eder. Hür kadında ise tazmin yoktur. Bu Ebû Hanife’ye göredir. İmameyn ise ‘cariyede de gâsıp bir şey tazmin etmez’ demişlerdir. İmameyne göre bu durumda hamilelikten kaynaklanan noksanlığı tazmin etmesi gerekiyor. Peki gasp edene zina haddi gerekiyor mu? el-Hidâye ve el-Câmiu’s-sağîr’in şerhinde buna değinilmemiştir. Lakin Hüsameddin es-Sığnâkî (r.a.), en-Nihâye adlı eserinde, bu

225

Aynî, Şerhu Ebî Dâvûd, VI, 215.

226 İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II, 58. 227 Molla Hüsrev, Dürerü'l hukkâm, I, 89.

61

kimseye had gerektiğini belirmiştir. Çünkü gaspın tazmini mülkü gerektiriyor, cinayetin tazminini gerektirmiyor.”228

13. el-Bahrü’r-râik şerhu Kenzi’d-dekâik, İbn Nüceym Zeynüddin Zeyn b. İbrâhim b. Muhammed el-Mısrî, (v. 970/1563).

Bu eserde, 33 defa “el-İmâmü’s-Siğnâkî”, 523 defa da “en-Nihâye’de” ifadesiyle toplam 556 defa atıf yapılmıştır. Örnek: “Mesele: Bir rekatta kıraati terk etmeyle namazın bozulmasında içtihat edilmiştir.229

en-Nihâye’de şöyle demiştir: Eğer birinci rekatta kıraati terk etmeyle namazın bozulmasında içtihat yapıldığını ve kıraat Ebû Bekir el-Esamm’e göre vacip olmadığından aynı şekilde tümünde kıraati terk etmenin namazı bozmamasında da içtihat yapıldığını söylersen, sana şu şekilde cevap verilir: Onun sözü kesin delile aykırıdır. Ona itibar edilmez.”230

14. Mecmau’d-damânât, Ebû Muhammed Gânim b. Muhammed el-Bağdâdî el-Hanefî, (v. 1030/1621).

Toplam dört yerde, “en-Nihâye’de” ifadesiyle atıf yapılmıştır. Örnek: “en-

Nihâye’de şöyle geçiyor: Bir adamın ısıran bir köpeği vardır. Yanından geçen herkesi

ısırıyor. Bu köy halkı o köpeği öldürebilir. Bu köpek ısırırsa, köpek sahibi bunu tazmin eder mi? Şayet köpek ısırmadan önce köy halkı, köpek sahibine müracaat etmemişlerse tazmin gerekmez. Köy halkı köpek sahibine müracaat etmişlerse bu eğilmiş duvar menzilesinde olup köpek sahibi o ısırmayı tazmin etmesi gerekiyor.”231

15. Merâkı’l-felâh şerhi Nûri’l-îzâh, Ebü’l-İhlâs Hasan b. Ammar b. Ali el- Vefâî eş-Şürünbülâlî, (v. 1069/1659).

Bu eserde “en-Nihâye’de şöyle demiştir” ifadesiyle üç defa atıf yapılmıştır. Örnek: “en-Nihâye’de şöyle demiştir: Eğer alim, zahit ya da teberrük edilen bir şahıs ise, bazı mütahhirin alimler bu kimsenin cenazesi için çarşıda duyuru yapmayı hoş görmüşlerdir. En sahih görüş de budur.”232

16. Hâşiyetü’ş-Şihâb alâ Tefsîri’l-Beydâvî, Şihâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Hafâcî el-Mısrî el-Hanefî (v. 1069/1659), bir defa zikretmiştir.

17. Mecme’u’l-enhur fî şerhi Mülteka’l-ebhur, Abdurrahman b. Muhammed Şeyhzade Damad Efendi, (v. 1078/1667).

228 Sekafî, Lisânü’l-hukkâm, I, 306. 229 Mergînânî, el-Hidâye, I, 96. 230

İbn Nüceym, el-Bahrü’r-raik, II, 64.

231 Bağdâdî, Mecmau’d-damânât, I, 190. 232 Şürünbülali, Merâkı’l-felâh, I, 213.

62

Bu eserde “en-Nihâye sahibi şöyle demiştir” ifadesiyle 117 defa atıf yapılmıştır. Örnek: “en-Nihâye’de şöyle geçmektedir: Kadının idrarını yapan çocuğunu kıbleye doğru tutması mekruhtur. Aynı şekilde idrar ve gaitada da güneş ve aya doğru tutması mekruhtur. Çünkü bunlar Allah’ın eşsiz delillerindendir.”233

18. Keşfü’l-hafâ ve müzîlü’l-ilbâs, Ebü’l-Fidâ İsmail b. Muhammed b. Abdilhadî el-Cerâhî el-Aclûnî ed-Dımaşkî, (v. 1162/1749). Bir defa zikretmiştir.234

19. Tâcü’l-arûs min cevâhiri’l-Kâmûs, Ebu'l-Feyz Murtazâ Muhammed b. Muhammed b. Muhammed ez-Zebîdî, (v. 1205/1791).

Bu eserde “Süğnâk” kelimesi şöyle ele alınmıştır: Süğnâk: Zammeyle olup Buhârâ’nın bir köyüdür. Müellif olan Hüsâmeddin Ali b. Haccâc es-Süğnâkî el- Hanefî de oralıdır.235

20. Hâşiyetü’t-Tahtâvî alâ Merâkı’l-felâh şerhi Nûri’l-îzâh, Ahmed b. Muhammed b. İsmail el-Hanefi et-Tahtâvî, (v. 1231/1816).

Bu eserdeki atıflar 31 tane olup hepsi “en-Nihâye’de şöyle demiştir” ifadesiyle yapılmıştır. Örnek: “en-Nihâye’de şöyle demiştir: Bozularak dönüşen bir şey necis olmaz. Çünkü diğer yiyecekler uzun süre kalarak bozuluyor ve necis olmuyor. Bitti. Lakin bu durumda bunu yemek haramdır. Kokan eti yemek haram olduğu gibi, bu da necis olduğu için değil eziyet verdiği için haramdır.”236

21. Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr, İbn Âbidin Muhammed Emin b. Ömer b. Abdülazîz ed-Dımaşkî, (v. 1252/1836).

Bu eserde, “en-Nihâye’de” ifadesiyle 382, “es-Sığnâkî” ifadesiyle 7 defa olmak üzere toplam 389 defa atıf yapılmıştır. Örnek: “Onun ‘söylenilen şey’ ifadesi gibi. Bunu söyleyen kimse en-Nihâye sahibi es-Sığnâkî’dir. Bu eser el-Hidâye’nin ilk şerhidir.”237

22. Rûhu’l-meânî fî tefsîri’l-Kur’âni’l-azîm ve’s-seb’u’l-mesânî, Şihâbüddin Mahmûd b. Abdullâh el-Hüseynî el-Âlûsî (v. 1270/1854), bu eserde iki defa zikredilmiştir.238

23. el-Lübâb fî şerhi’l-Kitâb, Abdulgani b. Tâlib el-Ganîmî el-Meydânî el- Hanefî, (v. 1298/1880).

233 Damad Efendi, Mecme’u’l-enhur, I, 67. 234 Aclûnî, Keşfü’l-hafâ ve müzîlü’l-ilbâs, II, 325. 235 Zebîdî, Tâcü’l-Arûs, XXV, 450.

236

Tahtâvî, Hâşiyetü’t-Tahtavi, I, 39.

237 İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, I, 80. 238 Âlûsî, Rûhu’l-meânî, V, 245; IX, 132.

63

Bu eserde “en-Nihâye’de şöyle demiştir” ifadesiyle 14 defa atıf yapılmıştır. Örnek: “en-Nihâye’de şöyle demiştir: İçinde sünnetlerde olduğu halde nafileler diye isimlendirmesi, nafilelerin daha genel olmasındandır.”239

24. et-Ta’lîkü’l-mümecced alâ Muvatta-i Muhammed, Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhayy b. Muhammed Abdulhalîm el-Ensârî el-Leknevî el-Hindî (v. 1304/1886), 54 defa zikretmiştir.

25. en-Nâfiu’l-kebîr limen yütâliu’l-Câmia’s-sagîr, Ebü’l-Hasenât

Muhammed Abdülhayy b. Muhammed Abdulhalîm el-Ensârî el-Leknevî el-Hindî, (v. 1304/1886).

Bu eserde, dört defa “en-Nihaye sahibi” ifadesiyle bir defa da “es-Siğnâkî şöyle demiştir” ifadesiyle atıf yapılmıştır. Örnek: “es-Siğnâkî en-Nihâye’de şöyle demiştir: Uzanmak altı çeşittir. Hastayken kıbleye paralel sağ taraf üzere uzanmak, namazda sırt üstü, ruh çıkarken hastayken olduğu gibi yatırılır. Yan çevrildikten sonra yıkama hakkında bir rivayet yoktur. Ancak örfe göre kıbleye doğru sırt üstü uzatılır. Üzerinde namaz kılınca, kıbleye paralel sırt üstü yatırılır. Kabre konunca sağ taraf üzere yatırılır.”240

26. Kurretü uyûni’l-ahyâr li tekmileti Reddi’l-muhtâr, İbn Âbidinzâde Alâeddîn b. Muhammed b. Muhammed Emîn b. Ömer el-Hüseynî ed-Dımaşkî, (v. 1306/1889).

Bu eserde “en-Nihâye’de” ifadesiyle 95 defa “es-Siğnâkî şöyle demiştir” ifadesiyle 2 defa atıf yapılmıştır. Örnek: “en-Nihâye ve onun dışındakilerde şöyle geçmektedir: Zayıf bir görüşe göre kaynatılan üzüm suyu katılaşmakla haram olur. İhtiyaten asgari düzeyde kaynatılan üzüm suyu köpürmekle haram olur.”241

27. Mir’âtü’l-mefâtîh şerhu Mişkâti’l-mesâbîh, Muhammed Abdüsselâm el- Mübârekfûrî (v. 1414/1994), bir defa zikretmiştir.

28. Tuhfetü’l-Ahvezî bi şerhi Câmi’i’t-Tirmizî, Muhammed Abdüsselâm el- Mübârekfûrî (v. 1414/1994), altı defa zikretmiştir.

29. Nihâyetü’l-Matlab fî Dirâyeti’l-Mezheb, Abdülmelik b. Abdillah el- Cüveyni (v.478/11085), iki defa zikretmiştir.

239

Meydânî, el-Lübâb, I, 90.

240 Leknevî, en-Nâfiu’l-kebîr, s. 108.

64

Benzer Belgeler