• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KÜRESELLEŞME VE DIŞ POLĐTĐKA

1.3. Kavramsal Olarak Dış Politika

Dış politika kavramı, aynı küreselleşme kavramı gibi çok farklı şekillerde tanımlanmıştır. Dış politika nedir? Ulusal hedeflere ulaşmayı sağlayan stratejiler mi bir süreç mi yahut faaliyetler toplamı mıdır dış politika? Dış politika yapımını, devlet bünyesinde örgütlenmiş bir kurum mu yoksa siyasi iktidar mı etkin bir şekilde belirler? Dış politikanın ne olduğuna dair bu ve benzeri sorulara cevap vermek ya da genel bir tanımlama yapmak zordur. Ancak yine de halen ulus-devletlerin başlıca aktör olduğu dünya siyasi sisteminde, makul bir tanım önerilebilir. Dış politika, “bir devletin karar alıcılarının ulusal çıkar biçiminde tanımlanan hedeflerini elde etmek amacıyla, diğer devletler ya da uluslararası birimlere yönelik olarak geliştirdiği bir strateji veya planlı hareketler yöntemi” diyebiliriz. (Plano ve Olton, 1988: 6).

Farklı birkaç tanıma yer verirsek; George Modelski dış politikayı, toplumların başka devletlerin davranışlarını uluslararası ortama uyumlu hale getirmek için geliştirdikleri faaliyetler olarak tanımlarken, Kalevi Holsti devletlerin dış dünyaya ilişkin davranışlarını dış politika olarak nitelemektedir (Tayfur, 2005: 77). Neo-Liberal geleneğe mensup olan Gert Krell ise dış politikayı, iç toplumsal aktörlerin öncelik ve tercihlerinin devlet aygıtı tarafından dış dünyaya aktarılması şeklinde tanımlamıştır. (Đnat ve Balcı, 2007: 214-215).

Küreselleşme süreci ile beraber, uluslararası sistemin artık “uluslararası” olup olmadığının sorgulandığı ve küreselleşme sürecinin etkisinde, devletlere ulusal nitelik kazandıran, “egemenlik” gibi kavramların, farklılaştığı ve hatta devlet-merkezli sistemin dönüşüm geçirdiği, kimilerine göre yok olmaya başladığı bir dünyada; dış politika kavramını bu bölümde geleneksel anlayış ile incelememiz gerekmektedir. Çünkü dış politikanın temel parametrelerinin bu geleneksel anlayış ile açıklamak; çalışmamızın bir sonraki bölüm olan “Küreselleşmenin Dış Politika Şekillenmesine Etkileri” kısmında, bize dış politikanın değişenlerini karşılaştırma imkânı sağlayacaktır. Şimdi, geleneksel olarak dış politikayı açıklamaya çalışalım:

Geleneksel dış politikanın en temel özelliği, ulus-devletlere ait olması ve ulus-devletin bekasını korumayı amaç edinmesidir. Bu özelliği dolayısıyla, dış politika küreselleşme süreci karşısında, hâkim olan devlet merkezli sistemi koruyan bir direnç unsuru

olmaktadır.

Dış politika, her şeyden önce ulusal çıkarlar ve ulusal hedefler çerçevesinde belirlenmektedir. Öncelikleri devletten devlete değişim gösterse de, teoride ve uygulamada, ulusal çıkarlar bağlamında tanımlanan temel ulusal hedefler: devletin ve ulusun bekasını ve güvenliğini korumak, ulusal refahı arttırmak, ulusal yetenekleri ve güç unsurlarını geliştirmek, prestij ve ideolojik çekicilik yaratmak, ve mümkünse ulusal sınırlar çevresinde ve ötesinde elverişli bir ortamı inşa etmek olarak sıralayabiliriz. Bu temel hedefler çerçevesinde devletler, dış politikalarına şekil verir, bu uğurda stratejiler, taktikleri, politikaları oluştururlar ve gerekli araçları devreye alırlar. Hedeflenen amaçlara ulaşmak ise ancak ulusal güç unsurlarının ve yeteneklerin yeterli olması ve bu amaçlar doğrultusunda organize bir şekilde kullanılmasıyla mümkün olmaktadır. Buna ek olarak, küresel konjonktürün de istenilen amaçları gerçekleştirmek için uygun bir zemini sağlaması zorunludur.

Ulusal güç unsurları arasında liderlik en önemli unsurdur. Nasıl ekonomik faktörler olan mal, sermaye ve işgücü, girişimcilik olmadan belli bir amaç doğrultusunda kullanılamaz ise; dış politikada da liderlik olmadan ulus-devletin sahip olduğu diğer güç unsurları etkin olarak kullanılamaz. Bu durum açıklayan en güzel örnek ise tabii ki Mustafa Kemal Atatük’tür. Hepimiz, nasıl ekonomik, sosyolojik, siyasi ve askeri şartlar altında, büyük bir liderlik gösterdiğini biliyoruz. Yine, bir ulusal güç unsuru olarak liderlik, Ramazan Gözen’in “Türk Dış Politikasında Vizyon ve Revizyon” (Gözen: 2006, 71-74) adlı makalesinde, “vizyon” terimi ile ele alınmıştır. Makalede, “ileriyi görebilme gücü ve becerisi” olarak tanımlanan terim, ileriki bölümlerde Türk Dış Politikası açısından ele alınacaktır.

Ulusal hedeflerin, belli bir vizyon çerçevesinde ve yetenekler ölçüsünde oluşturulması gerektiğini vurguladıktan sonra, Dış politika yapım sürecinin nasıl gerçekleştiğini irdelememiz gerekmektedir. Ancak bundan önce, dış politikanın kavramsal olarak iki farklı boyutunun olduğunu belirtmemiz gerekir. “Dış politika deyimiyle genellikle bir devletin uyguladığı dış politikaların bir bütünü anlaşılsa da bazen tekbir durum veya tek bir amaca ulaşmak için uygulanan stratejiler anlamına da gelebilir.” (Uluslararası Đlişkiler Sözlüğü, s.6).

Dış politika karar alma süreci, dış politika seçenekleri arasından belli hedeflere hizmet edecek en optimal kararların anlamında kullanıldığında, dış politika karar alma süreci şu aşamalardan oluşur:

Uluslararası ve Đç Siyasi Ortamın Değerlendirilmesi: En iyi dış politika seçeneğinin belirlenmesi için ulusal ve uluslararası ortam analiz edilir.

Hedef Koyma: Devletler birçok dış politika hedefine sahiptir. Hangisini öncelik alacağı ve iç-dış çevrenin öncelik alan seçeneği nasıl etkileyebileceği hesap edilir.

Politika Seçeneklerinin Belirlenmesi: Öncelik alan dış politika seçeneğinin, siyasi çevrenin yapısı ışığında hedefleri karşılama durumu irdelenir.

Resmi Karar Verme Eylemi: Resmi dış politika kararları hükümet içinde belli düzeylerdeki organlarca verilir. Dış politika kararları genellikle yürütme erkânı tarafından alınmaktadır. Diğer aktör ve kurumlar ise, dışişleri bakanlığı, devlet başkanları, üst düzey askeri ve sivil bürokratlar olmaktadır.

Seçilen Politika Opsiyonun Uygulanması: Resmen karar verildikten sonra, politikanın uygulanmasına geçilir (Hill: 2003, 270-271; M. Clarke, 38-45). Dış politika kararları alınmasından sonra, süreçlerin yeniden ve sürekli gözden geçirilmesi ve yorumlanması gerekmektedir. Sabit ve tutarlı bir dış politika izlemek ve uygulamak oldukça zordur. Çünkü kısa dönem avantajlar veya dezavantajlar bunların uzun-dönem sonuçları arasında bağlantı kurmak, bunların diğer milletler üzerindeki etkisini değerlendirmek, başarısızlığa uğramış bir politikayı çözmek oldukça zordur (Uluslararası Đlişkiler sözlüğü, s.7).

Dış politikada, karar-alma sürecinden sonra, dış politikayı uygulama yöntemleri ön plana çıkmaktadır. Bu yöntemler, “ikna yoluyla” olanlar ve “zorlama yoluyla” olanlardır. Đkna yönetimi, çeşitli formlarda ve düzeylerde yürüten diplomasi’dir“Bu bağlamda, devletlerin resmi ya da gayri resmi olarak öteki ile ilişkilerinde iletişim kurmak, etkilemek ya da pazarlık yolu ile çatışmaları çözmek için başvurduğu yöntem en geniş anlamda diplomasi olarak nitelenmektedir (Dağı, 2007: 293). Zorlama yöntemleri ise ekonomik yaptırımlardan, askeri müdahalelere, hükümet

devirmelerinden, savaşlara kadar uzanmaktadır.

Küreselleşme olgusunun, toplumsal yaşamın her alanında yaşattığı dönüşümler, ulus-devletin mahiyetinde ve dolayısıyla ulus-ulus-devletin yukarıda geleneksel bir bakış açısıyla anlattığımız dış politikanın mahiyetini de değiştirmiştir. Bu değişimi analiz etmeden önce, uluslararası ilişkiler paradigmalarının dış politika yaklaşımlarına bir göz atmalıyız.