• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KÜRESELLEŞMENĐN DIŞ POLĐTĐKA ŞEKĐLLENMESĐNE

2.2. Dış Politika Yapım Sürecinde Artan Aktör Sayısı

Küresel dinamiklerin uluslararası sistemi belirlemeye başladığı günümüzde, ulus-devletin uluslar arası alanda tek başına yönlendirici ve uygulayıcı aktör konumunu kaybetmesi, dış politika ve diplomasi uygulamalarına yansıyan bir başka faktördür.

Đhsan Dağı’ya göre, demokrasileşme talepleri ile beraber, günümüz dış politika yapımında dar ve elitist bir kadro etkisini yitirmeye başlamış; küreselleşme süreci sivil toplum kuruluşlarının medyanın baskı gruplarının ve kamuoyunun dış politikada ağırlığını arttırmıştır. Đletişimdeki küresel özgürleşme, çoğulcu bir söyleme ve temsile imkân tanımıştır. Bu nedenle günümüz dış politika ve diplomasi uygulamalarında kamuoyu ve kamuoyu algıları giderek etkileyici bir rol almakta ve bu durum yalnızca dış politika yapımını değil diplomaside izlenen yöntemleri de etkilemektedir (soft power gibi). Ayrıca hükümetler artık sadece kendi kamuoylarını değil diğer ülkelerinde kamuoyunu etkilemeye dış politika uygulamasını ulusal ve uluslararası alanda meşrulaştırmaya dikkat etmektedirler (2007: 309-353).

Binien, Freund ve Rittberger, dış politikanın şekillenmesinde etkili olan toplumsal aktörleri genel olarak ikiye ayırmaktadır. Bunlardan birincisi siyasi ve idari aktörler, ikicisi ise sivil aktörlerdir. Sivil aktörler de kendi içerilerinde şirketler, ekonomik çıkar grupları ve sosyal-siyasi çıkar grupları olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. ( Đnat ve Balcı: 2007: 249). Neo-liberalizmin, bütün bu toplumsal aktörler konusunda yaptığı tespit, öncelikle bütün aktörlerin temel amacının “varlığını devam ettirme” olduğudur. Bu bağlamda, bütün aktörler varlıklarını devam ettirmek için “finansal imkanlar” ve “karar verme yetkileri” olarak tanımlanan iki temel araca ihtiyaç duymalarıdır. (Đnat ve Balcı: 2007: 250)

Bienen ve diğerlerinden alıntı yaparak, dış politikayı etkileyen toplumsal aktörleri sınıflandıran Đnat ve Balcı, diğer sayfadaki tabloda “Toplumsal Aktörlerin Çıkar ve Önceliklerini “ özetle aktarmaktadırlar (2007: 251).

Tablo 3. Toplumsal Aktörlerin Çıkar ve Öncelikleri

Kaynak: ĐNAT, Kemal ve Ali BALCI (2007).

Devletlerin geleneksel işlevi olarak dış politikada farklı toplumsal kesimlerin artan oranda ilgi göstermeleri ilk bakışta devletlerin geleneksel alanlarından yeni aktörlerin ‘rol çalması’ olarak algılanacağını belirten Özcan, “ oysa dış politika konusunda yeni

kanalların açılması, devletlerin yeni nüfuz damarlarına kavuşmasını da beraberinde getirmektedir. Devletlerin yeni kanallar kullanma olanağına kavuşması iç-dış politika ayrımını daha da belirsizleştirmektedir” demektedir ( 2006: 9).

Sivil toplum örgütlerinin, küreselleşme ile beraber edindiği yeni yapı ve kimlikle dış

Toplumsal

Aktörler Temel Çıkarlar Spesifik Amaçlar

Dış Politik Öncelikler Siyasi aktörler Yetkilerini genişletmek Finansal Đmkanlarını iyileştirmek

Tekrar seçilme şansını garantilemek Uluslararası örgütler karşısında yetkilerini

güçlendirmek Seçmen tabanının beklentilerini karşılamak Karar yetkilerini uluslararası örgütlere aktarmamak Đdari aktörler yetkilerini genişletmek finansal imkanları iyileştirmek Uluslararası örgütler karşısında karar yetkisini güçlendirmek

siyasi aktörlerin politikalarındayürütme

organı olarak önem kazanmak Karar yetkilerini Uluslararası örgütlere aktarmamak Organizasyonel amacını (görevini) yerine getirmek

Şirketler Finansal imkânları

iyileştirmek Şirket kazancının maksimizasyonu Rekabet yeteneği çerçevesinde en iyi finansal kazanç şansını getirecek hareket tarzı Ekonomik çıkar grupları Finansal imkânları iyileştirmek Üye aidatlarının Maksimizasyonu Üyelerin Finansal kazanç şanslarının Maksimizasyonu Yetkilerini genişletmek Sosyal ve siyasi Çıkar grupları Finansal imkânları iyileştirmek Üyelerin ve diğer toplumsal aktörlerin finansal desteklerinin maksimizasyonu Organizasyonel amaca uygun kazanımlar maksimizasyonu Yetkilerini genişletmek

politikaya karşı gösterdikleri ilgiye ve bu alanda geliştirdikleri kapasiteye dikkat çeken Doğan ve Mazlum’un belirttiği gibi: “ uluslararası ilişkilerin doğası son 30 yıldır büyük

bir değişim geçirmektedir. Soğuk Savaş’ın sonu ermesiyle…dünya politikası bir yeniden yapılanma sürecindedir. Ancak, bu sistemin nasıl kurgulanacağı, güç ilişkilerinin nasıl oluşacağı konusunda belirsizlikler sürmektedir.” Karmaşık bir yapıya bürünen yeni

dönemde, “kökenleri ve sonuçları açısından yerellik ve küreselliği bir arada

barındıran… yeni sorunlar, dünya siyasetini yerel ve uluslararası olanın kesiştiği yeni bir düzleme taşırken, yeni aktörlere de dünya siyasetinde yer açmıştır.” (2006: 11-12 ).

Ekonomik, toplumsal ve siyasal alandaki liberalleşme ve demokratikleşmenin dış politika üzerinde izdüşümlerinin olduğunu ifade eden Rubin ise “devletin büyük oranda

otonom davranarak, belirli politika ve yapıları üstten empoze ettiği eski sistem[in], yerini çıkar grupları ve siyasi çoğulculuğun geliştiği, dış politikayı şekillendiren ve etkileyen farklı güçlerin ortaya çık[tığı] yeni bir dış politika iklimine bırak[tığını]

söylemektedir (2002: 379).

Sivil toplum kuruluşlarının dış politikaya katılma biçimlerini, güttükleri hedef ve izledikleri stratejiler bağlamında sınıflandıran Doğan ve Mazlum’a göre 5 temel yolla STK’ların dış politika sürecine müdahil olduğunu aktarmaktadırlar. Özetle:

1- Devletin şekillendirip kontrol ettiği dış politikadan memnun olmayan gruplar, devletle yarışmacı bir şekilde dış politika alanlarına eğilerek, devlet tarafından sürdürülen dış politikaları değiştirmeye/etkilemeye çalışarak

2- Devlet tarafından boş bırakılan ve ya Dışişleri Bakanlığı bürokrasinin ilgilenmediği ya da az önem verdiği alanlara yönelerek, sözkonusu alanları dış politika konusu haline getirmeye çalışarak

3- Siyasal karar alıcılarla devamlı ve doğrudan işbirliği yapmak suretiyle, karar alıcıların önemli gördükleri konularda onları desteklemeleri ve bu destek karşılığında düzenli bir danışılma vasıtası olarak

4- Doğrudan dış politikanın yöneldiği dış odağa hitap ederek, yani resmi dış politikanın ve organlarının etki edemediği yabancı STK’lar, uluslararası kuruluşlar ve hatta hükümetleri doğrudan etkilemeye çalışarak

5- Uluslararası örgütlerle birlikte çalışıp, hem ulusal hükümetler hem de uluslar arası kurumlar üzerinde etki yaratmaya çalışarak dış politika sürecince katılırlar (2006: 15-16).

Dağı’ya göre ise, devletlerin özellikle ekonomi konusunda teknik/uzman kadroya ihtiyaç duyulması ekonomi diplomasisini ve bu diplomasiyi yürüten aktörleri farklılaştırmaktadır. Ekonomi alanında ikili diplomasi yetersiz kalmakta hükümet temsilcilerinin yanı sıra Dünya Bankası, IMF gibi uzmanlaşmış örgütlere ve o birimlerde çalışan teknik uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır (2007:312).

Dış politika yapım sürecinde artan aktör sayısını, Türk Dış Politikası bağlamında değerlendirirsek, çok fazla sayıda örnekle karşılaşmaya başladığımızı söyleyebilir. Birkaç somut örneği şöyle sıralayabiliriz: TUSĐAD’ın Mart 2003 Tezkere Krizi ve sonrasında hükümetin kararlarını etkilemek adına yazılı ve görsel basında verdiği beyanatlar (Hürriyet, 26.03.2003; Radikal, 02.04.2003; Akşam, 20.09.2003; ) Türk-Ermenistan Đş Konseyinin ilişkilerin geliştirilmesi için yaptığı politik etki, TOBB’un Avrupa Birliği katılım sürecinde oynadığı rol, DEĐK şemsiyesi altında toplanan iş konseylerinin dış ekonomik ilişkilerde etkili aktörler haline gelmesi, Kuzey Kafkas haklarını temsil eden diasporanın etkinliği, Göçmen Derneklerinin Balkan politikalarındaki etkileri, ISO- ITO- TIM gibi meslek kuruluşlarının dış ticaret ve ekonomi politikalarındaki baskı unsuru olarak beyanatları, SAM ve ASAM gibi dış politika kuruluşlarının yaptığı çalışmalarla dış politika konularında kamuoyu oluşturma aktiviteleri gibi bir çok örnek verilebilir.