• Sonuç bulunamadı

2.16. Savaş Konulu Filmler

2.16.4. Kaval Sesi

Çekimleri 1974 yılında tamamlanan “Gatır Memmed” filminden sonra Rasim Ocakov, ikinci yönetmenlik çalışması olan “Kaval Sesi” filmi ile diğer büyük çıkışını gerçekleştirdi. Yazar İsa Hüseyinov‟un “Kaval Sesi” ve “Saz” eserlerinden beyaz perdeye uyarlanan film 1975 yılında çekildi. Filmin kameramanı Teyyub Ahundov, sanat yönetmeni Elbey Rızakuliyev, bestecisi Akşin Alizade idi (Rehimli, 1988: 88; Rehimli, 2008: 251-252).

Bir savaş uçağının uğultu sesiyle başlayan dram filmi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında uzak bir köyde gerçekleşen olay örgüsünü, savaşın dağıttığı hayatları, insanların yaşamını, zorluklarını, umudunu yalın ve etkili bir sinema diliyle beyaz perdeye yansıtır. Savaşın bıraktığı onarılmaz, geçmez yaraların manevi boyutları köyde bulunan yaşlı insanlar, yalnız kalmış kadınlar, çocuklar üzerinden anlatılır. Tüm köy derin bir hüzün içinde. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Acılar, ıstıraplar bir ırmak gibi akıp gidiyor. Yaşam savaşı, Cebrail ve Sayalı, Tapdık ve Milli, İsfendiyar babanın büyüklüğü, sabrı, merhameti, insafı, Kılınc Kurban‟ın öfkesi, kızgınlığı, Nuru‟nun, Tapdık‟ın, Cümrü‟nün acıları, üzüntüleri, Milli‟nin sakladığı kara mektuplar... ve umut. Artık bu insanların hayatları, acıları, hüzünleri, sevinçleri de ortak. Her şeye rağmen zorluklar karşısında yılmadan mücadele eder, gözlerinin yaşını silip ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. Cephe gerisinin ağır yükü, şimdi ellerinde ne varsa cephe hattına gönderen bu meyus insanların omuzlarında.

Filmde İsmet rolünü canlandıran tiyatro ve sinema oyuncusu Sefure İbrahimova: “... Böyle bir zamanda köy halkı için yeni bir dert ortaya çıkar. Kocasının kara haberini almış Sayalı, yeni kolhoz rehberi Cebrail ile evlenmeyi kabul etmiştir. Ama bu karar onun ailesinin faciasi ile sonuçlanır. Annelerinin evlilik kararına karşı çıkan oğulları Tapdık ve Cümrü baş alıp evden giderler. Bir süre sonra Cümrü delirir, Tapdık‟sa hastalanıp ölür... Eserleri derin psikolojik çözümlemelerle, inandırıcı hayat betimlemeleriyle zengin olan yetenekli yazar İsa Hüseyinov bu güzel senaryosunda Sayalı ile İsmet‟i karşılaştırır. Her iki kadının kendi kederi, kendi acı talihi vardır. Sayalı‟nın kaderi bahtsız

168 olmuş. O, hiç olmazsa geriye kalan ömründe mutluluğunu bulmak umuduyla onu yirmi yıl beklemiş Cebrail ile evlenir. Benim filmde canlandırdığım İsmet‟in de eşi savaşta ölmüş. Ama o, eşinin ölümünü kabullenemez. İsmet bu sevgiyi çocuklarında yaşatır” (Meherremov, 1984: 39).

Sayalı‟nın (Liya İlyava) bu adımı köy halkını, acısını yüreğine gömerek birbirini teskin eden, eşlerinin hiç dönmeyeceğini bile bile bekleyen kadınları aniden umutsuzluğa düşürür. Evi terk eden Tapdık (Akif Meherremov) eski bir evde geceler. Cebrail de (Mihail Volontir) müteessir, ama insanların onu bir gün anlayacağına, ona hak vereceğine umut eder. Oğlunun bir gün cepheden geri döneceğinin umuduyla yaşayan İsfendiyar baba (Memmedrıza Şeyhzamanov) “Yürek gönül işidir bu” deyip Sayalı ile Cebrail‟in kararıyla barışamayan Kılınc Kurban‟a (Yusif Veliyev) sabırlı, sakin olmayı tavsiye eder.

Bir gün İsfendiyar baba köye bir adamın geldiğini görür. Asker sanıp arkasından koşar, “Ay adam, ay oğul bir eğlen görüm kimsin? Ay oğul, bir dur. Nerelisin? Kimin oğlusun?” diye seslenir. Cevap alamayınca dinlenmek için bir ağacın altına oturur, uyku ile uyanıklık arasında gidip gelmekte. Bir anda oğlu Rehman‟ın sesini duyar gibi oluyor: “Dert etme, baba. Sağ selamet dönerim, bu çaldığım “Ruhani”ni İnşallah bir daha duyarsın”. Yaşlı adam umutla hemen eve koşup uzun süredir duvarda asılı duran saza bakar. Ama saz hala eski yerinde...

İsfendiyar baba çok geçmez köyde asker mektuplarını dağıtan Milli‟nin (Halide Kasımova) uzun süredir sakladığı kara mektuplardan haberdar olur. “Demek orada benim Rehman‟ımdan da...” deyip susar. Üzerine derin bir suskunluk çöker. Dayanamaz, sessizce eve gelir. Duvardaki sazı eline alıp, bir ağacın altına oturur. Parmakları titreye titreye, oğlu Rehman‟ın sevdiği “Ruhani” havasını çalar (Âşık Hüseyin Saraçlı‟nın ifasında). Gelini, torunları, bahçeye toplanan konu komşu şaşkın şaşkın bu yaşlı adama bakar. Herkes büyülenmiş gibi. Üzüntünün, kederin, hem ayrılığın hem de kavuşmanın bir simgesine dönüşür Ruhani havası. “Dünyaya sığmayan baba öfkesi, gökyüzüne kadar bülent pervaz olan anne üzüntüsü yüreklerden süzülüp “Ruhani”de nale çeker, tecessüm olunur” (Rehimli, 2008: 254). Milli‟nin heyecanla verdiği “Asker geliyor!” haberiyle anneler, gelinler, dedeler, çocuklar umutla köye gelen askeri karşılamaya çıkar, telaşla koşarak onu haraylarlar. Hangi eve geldiği belli değildir. Köye bir asker geliyorsa umut var demektir.

169 Oyunculardan Halide Kasımova, Şükufe Yusupova, Ötkem İsgenderov, Sadık Hüseyinov, Memmedsadık Nuriyev ve Susanna Mecidova‟nın da rol aldığı filmin anlatımında Akşin Alizade bestelerinin önemli etkisi vardır. Seyirci için bir duygu yoğunluğu oluşturan müzik parçaları filmin temel fikriyle birlik sağlamış, anlatım gücünün etkisiyle olaylara ve görüntülere mükemmel bir uyum içinde eşlik etmiş, filme farklı bir boyut kazandırmıştır.

İlk baştan sonuna kadar izleyiciyi etkisi altına alan filmin diğer önemli ismi kameraman Teyyub Ahundov idi. Yönetmenin hayal ettiği dünyayı, görüşleri kendisinin yaratıcı emeğiyle perdeye aktaran Teyyub Ahundov görüntü çalışmalarıyla filmin başarısında büyük katkılarda bulunmuş; ayrıca Azerbaycan sinemasında “Sihirli Halat”, “Romeo Benim Komşumdur”, “Onu Bağışlamak Olur mu?”, “Od İçinde”, “Görüş”, “Dağlarda Savaş” gibi pek çok sinema filminin ve belgesellerin çekimini üstlenmiştir.

Filmin senaryo yazarı İsa Hüseyinov, 1976 yılında Bişkek‟de düzenlenen 9. Umumittifak Film Festivali‟nin ödülünü kazanmıştır (Kazımzade, 2003a: 92).

2.17. Televizyon Oyunları Hakkında

Azerbaycan sinema tarihinde televizyon oyunları önemli bir yer tutar. İlk televizyon oyununun tarihi 1956 yılının Temmuz ayında Rauf Kazımovski‟nin yönetmenliği, Pircan Cebiyev‟in kameramanlığı, Hasanağa Salayev‟in başrol oyunculuğu ile Neriman Nerimanov‟un “Şamdan Bey” eserinden uyarlanan gösterilerle başlamış ve yeni oyunların temelini oluşturmuştur. Ardından Meherrem Alizade‟nin “Sen Güzelsin”, Süleman Sani Ahundov‟un “Laçın Yuvası”, Mehdi Hüseyin‟in “Seher” eserinden uyarlanan oyunların yapımı gerçekleşmiştir (Dadaşov ve Meherremov, 1999b: 6-17).

1960‟lı yıllarda Rauf Kazımovski, Adil İsgenderov, Meherrem Haşımov, Ağali Dadaşov, Arif Babayev vb.; 1970-1980‟li yılllarda Bünyad Memmedov, Lütfi Memmedbeyli, Letafet Cabbarova, Gülcahan Gülahmedova-Martınova, Ramiz Hasanoğlu, Tariyel Veliyev vb. tarafından çeşitli eserler başarılı bir şekilde televizyon oyunlarına uyarlanmıştır.

Benzer Belgeler